KGB kökenli Vladimir Putin liderliğindeki Rusya, Soğuk Savaş'ın baş aktörlerinden biri olan kurumun taktiklerini Batı'dan rövanş almak için kullanıyor olabilir.
Başta İngilizce olmak üzere pek çok Batı dilinde yayın yapan Kremlin kontrolündeki televizyon kanalı RT 200 milyon avroyu bulan bütçesiyle dikkat çekiyor. İnternet üzerinden Türkçe dahil pek çok dilde yayım yapan medya organı Sputnik de Rusya'nın propaganda savaşını önemli bir ayağı olarak gösteriliyor.
Rusya'nın propaganda savaşının sosyal medya ayağında, 400'den fazla "trol"ün gece gündüz Rusya propagandası yaptığı özel bir birim yer alıyor. İnternet Çalışmaları Ajansı tabelası altında faaliyet gösteren birimde, Kremlin yüzlerce gence "iş imkanı" sağlamış durumda. Birimin en çok ses getiren eylemini, 11 Eylül 2014'te ABD'nin Louisiana eyaletindeki bir fabrikada kimyasal kaza meydana geldiğine dair yaydığı haberler teşkil etti. Amerikan basınında bu olayın, Rusya'nın gelecekte girişeceği daha geniş çaplı dezenformasyon eylemleri için prova niteliğinde olduğu yorumları yer aldı.
Alman Der Spiegel dergisine konuşan üst düzey bir Alman güvenlik yetkilisi, Rus askeri istihbaratının başta Almanya olmak üzere pek çok NATO ülkesindeki savunma tesislerine yönelik siber saldırılar gerçekleştirdiğinin tespit edildiğini söylerken, Karlsruhe'de federal savcılık bu siber saldırılarda istihbarat örgütlerinin dahline yönelik soruşturma başlattı. Ancak Almanya'daki en ciddi siber saldırının hedefi meclis oldu. 30 Nisan 2015'te Alman meclisindeki 14 sunucuya sızan hackerlerın ne kadar bilgiyi ele geçirdiği halen tespit edilebilmiş değil.
Rusya'nın "karma savaşı"nın bir diğer ayağı da konvansiyonel orduyu resmi olarak kullanmadan gerçekleştirdiği askeri operasyonlar. Ukrayna'da ve Kırım'da uyguladığı yöntemler, buna örnek olarak gösteriliyor.
Uzmanlar, mevcut siyaset ve medya düzenine güvenin sarsıldığı Batı ülkelerinde, Rusya'nın uyguladığı yeni taktiklerin etkili olduğu görüşünde.
- Lisa vakası
Londra merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Reform Merkezi'nin (Center For European Reform / CER ) Dış Politika Direktörü Ian Bond, Rusya'nın RT ve Sputnik gibi medya organlarının, sığınmacı krizini Batılı ülkeleri ve toplumları bölmek ve Avrupa Birliği'ne karşı güvensizliği yaygınlaştırmak için kullandığını söyledi.
"Bu alandaki en iyi örnek, Berlin'de Rusça konuşan bir Alman kızın sığınmacılar tarafından 'kaçırılması' vakasıdır." diyen Bond, "Lisa vakası" olarak bilinen olayın tam bir kurmaca olduğunu, kızın kaçırılmadığının ortaya çıktığını ancak Moskova'nın bu olaydan pek çok bakımdan yararlandığını kaydetti.
Rusya'nın "Lisa vakası" ile hem Rusça konuşan Almanların hamisi olarak ortaya çıktığını, hem Avrupa çapında Ortadoğu'dan gelen sığınmacılara karşı kuşkuyu artırdığını, hem de AB'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlarda başı çeken Angela Merkel'in altını oyduğunu anlatan Bond, "Ana akım medyanın bu tür olayları örtbas ettiği şeklindeki Rus söylemine inananların sayısı artıyor. Halk, seçkinlerin sıradan insanlara karşı bir komplo içinde olduğuna inanmaya başlıyor." dedi.
- Amaç Batıyı zaafa uğratmak
Eski bir diplomat olan ve kariyerinde İngiltere'nin Riga Büyükelçiliği görevi de bulunan Bond, Rusya'nın bir "karma savaş" yürütüp yürütmediğine ilişkin net bir hüküm vermekten kaçınsa da, "Karma savaş, tabiatı gereği, daha muharebe başlamadan zaferi kazanmak üzere tasarlanır. Dolayısıyla ortada bir karma savaş olup olmadığına hükmetmek zordur." ifadesini kullandı.
"Rusya Batıyı zaafa uğratmaya çalışıyor, böylece özellikle de kendi komşuları arasındaki nisbi gücünü artırmanın peşinde. Rusya bu yolla ayrıca Batı'yı kendisi ile uluslararası meselelerde pazarlığa da zorluyor." diyen Bond, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rusya Batılı toplumları kendi güçleri ve dirençleri konusunda kuşkuya düşürmeye çalışıyor. Örneğin Fransa'da hükümetin reformları dolayısıyla yaşanan işçi hareketlerini, neredeyse Fransa yeni bir devrimin eşiğindeymiş gibi yansıtıyor. Kendisine karşı olanlar hakkında yalanlar üretiyor, söz gelimi Ukrayna'da kendi kaderini eline alan ve yolsuzluğa batmış bir rejimi devirenleri neo-nazi olarak lanse ediyor. Kendi gücünü ve hareketlerinin öngörülemezliğini bir korku unsuru olarak kullanıyor ve bazı ülkeleri sindiriyor. Örneğin nükleer silahlarını hatırlatıyor ve bir mücadele aracı olarak bunları kullanmaya hazır olduğunu ima ediyor."
- Rusya'nın taktikleri geç fark edildi
"Batılı ülkeler Rusya'nın faaliyetlerinin farkına varmada yavaş kaldı" ifadesini kullanan Bond, "Ancak artık bu konuda çok daha fazla farkındalık var. NATO Riga'da Rusya'nın bilgi teknolojileri savaşında kullandığı teknikleri araştıran bir Mükemmeliyet Merkezi kurdu. AB de Rusya'nın devam eden dezenformasyon kampanyalarına yanıt vermeye yönelik olarak Doğu Stratcom Görev Gücü'nü oluşturdu" diye konuştu.
Bond, Doğu Stratcom Görev Gücü'nün uzmanlar, gazeteciler ve sivil toplum örgütlerinden yararlandığını, dezenformasyonu tespit edip sosyal medya üzerinden ifşa ettiğini kaydetti. "NATO ve AB için önemli olan, her saldırıya hızla ve isabetle yanıt verebilecek durumda olmalarıdır" diyen Bond, şu görüşleri dile getirdi:
"Yalan üretmek kolaydır, zaman alan bunların karşısına olguları koymak ve kamuoyunu bilgilendirmektir. Bu, Rusya'ya avantaj sağlıyor maalesef. Ama nihayetinde Batı yalanlara yalanlarla yanıt verme yanlışına düşmemelidir. Batı'da da Rusya'da da kitleler, Batının doğruları, Rusya'nın ise yalanları yaymak ve olguları çarpıtmak için elinden geleni yaptığını görmelidir."
- Linkevicius: "Yalanları yanıtsız bırakamayız"
Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius da AA muhabirine yaptığı değerlendirmede Rus propagandasının özellikle Baltık ülkelerinde etkin olduğunu söyledi.
"Rusya'da medya kontrol altında" ifadesini kullanan Linkevicius, "Televizyonu etkin bir şekilde kullanıyorlar, özellikle de Rusça konuşan nüfus üzerinde. Siyasete mesafeli kişiler bile Rus propagandasının etkisi altında kalabiliyor" dedi.
Rusyanın agresif bir propaganda politikası izlediğini vurgulayan Linkevicius, "Yalanları yanıtsız bırakamayız. Yalanları inkar etmez, reaksiyon göstermezsek, propagandadan çok daha fazla etkileniriz" diye konuştu. Linkevicius, "Ruslar propagandaya çok büyük paralar harcıyor. Biz de yatırım yapmalıyız. Sorunu daha ciddiye almamız gerekli" dedi.
- NATO'nun karma savaş stratejisi
Rusya'ya karşı koymada önemli bir rolü olan NATO, karma savaşla ilgili stratejisini Aralık 2015'te resmen duyurdu. NATO Dışişleri Bakanları toplantısında alınan karar çerçevesinde, ittifak ve müttefiklerin karma savaşa nasıl hazırlanacakları, nasıl caydırıcı olabilecekleri ve nasıl savunma yapacakları belirlendi. Kararda, NATO'nun rolü ve sorumlulukları da belirlenirken, geliştirilmesi gereken alanlara dair önerilere yer verildi.
NATO'nun böylesine bir adım atıp bir strateji belirlemesinde en etkili unsur, Rusya'nın Ukrayna'da uyguladığı yöntem oldu.
AA muhabirine konuşan bir NATO yetkilisi, "Her ne kadar çatışmalarda karma stratejiler yeni olmasa da, Rusya'nın Ukrayna'daki eylemleri karma savaşın sofistike bir modeli olarak tanımlanabilir. Rusya, rolünü ve amaçlarını gizleme girişimi çerçevesinde proxy (vekil) askerler, üniformalarında işaret olmayan birlikler, korkutma, propaganda, siber saldırıların yanı sıra ekonomik ve finansal araçları kullanmayı tercih etti" dedi.
Yetkili, Rusya'ya karşı koymak için alınan önlemlere dair de, "Durumsal ve istihbarat farkındalığımızı artırdık, karar verme sürecini hızlandırdık. Aynı zamanda hem ittifak üyeleri, hem de toplu olarak silahlı kuvvetlerimizin teyakkuz durumunu geliştirdik" diye konuştu. 

NATO, sivil hazırlığı artırma ve siber güvenliği güçlendirmek için de adım attı. NATO yetkilisi buna gerekçe olarak, karma savaşın ticareti, siber alan dahil her türlü iletişimi etkileme ihtimalini gösterdi.

NATO yetkilisi, "AB ile de işbirliğini de güçlendirdik. NATO ve AB'nin çabalarını birleştirerek, sivil ve askeri araçları tam kapasite kullanarak, karma savaşa karşı üye devletlerimizi daha iyi koruyabiliriz." değerlendirmesini yaptı. 

Yetkili, NATO'nun karma savaş stratejisinde Rusya'nın yanı sıra, ittifakın güneyinden (Türkiye'nin güneyi) gelen DAEŞ gibi sorunlar da etkili olduğunu da vurguladı.