Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

'Türkiye'deki Müslümanlar şizofren'

Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, kamuoyunda tartışmalara neden olan 'Kadın çalıştığı için, erkek cinayete itiliyor' sözlerine açıklık getirdi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-02 12:21:17

'Türkiye'deki Müslümanlar şizofren'
TIMETURK / Haber Merkezi

Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, kadına şiddetin nedenini, kadının çalışmasına bağlamasına yönelik basında çıkan haberlere dün katıldığı bir tv programında cevap verdi. Ali Bulaç, yazısında kadına şiddeti şu sözlerle açıklamıştı: "Kadınlar çalıştığı için erkek fıtri (yaradılış) rolünü kaybedip vahşi cinayetlere sürükleniyor"

Özellikle Habertürk gazetesinin attığı manşeti hedef alan Bulaç, o sözlere Bugün TV'de yayınlanan Erkam Tufan ile Analiz programında açıklık getirdi.

İşte Bulaç'ın yaptığı o açıklamalar:

YORUM BAŞKA YAZI BAŞKA...

"Bu son derece provakatif bir manşet bütün darbe öncesi dönemlerde atılmış manşetler bunlar. 28 Şubat’ı hazırlayan süreçlerde hemen hemen her gün bu yayın yönetmenleri, bu yazarlar ve bu haber servisinde çalışanlar bu manşetleri attılar. Şu anda da aslında bunlar henüz bu davadan vazgeçmiş değiller yani bir darbe beklentisi veya sivil siyasete müdahale beklentiler var ve AKP döneminde kadının aşağılandığını anlatmaya çalışıyorlar. Bu kafalar tekrar hortladı, ortaya çıktı ve bunu vermeye bazı hassasiyetleri harekete geçirmek istiyorlar. Konu ile ilgili değil çünkü benim kadın cinayetleri ile kadının çalışması arasında herhangi bir münasebet kurmadım. O yazıyı olduğu gibi verdiler fakat yorum yaparak manşete taşıdılar. Yorum başka yazı başka...

Yani muhafazakâr ve dindar insanların yönetimde olduğu bir Türkiye böyle olur kadın cinayetlerine cevaz verilir. Bu kafalar ve mürteciler öne çıkar, dolayısıyla ey Avrupalılar, ey Amerikalılar, ey modern dünya, ey Küresel Dünya dikkat edin. Onlar iktidarda olduğu müddetçe bu tür olaylara daha çok tanık olacağız. Bu mesajı vermeye çalışıyorlar."

ALİ BULAÇ’A GÖRE KADIN HANGİ HALLERDE ÇALIŞABİLİR?

Şu şartlarda karşı değilim. Üç sebepten dolayı kadın çalışabilir. Ben önce şunu söyleyeyim ben bir müslümanım İslami referansları temel alarak konuşuyorum. Konuştuğum şeyin benim inancıma uygun olması şartına bakarım.

1-Kendisinden başka geçimini temin edecek kimse yoksa kendisine bakan erkekler mağdur durumdaysa yatalaksa kendisi çıkar iş arar çalışır, hatta bu durumda olan kadına pozitif ayrımcılık yapılması lazım onu öncelikle ve iyi şartlarda işe almak lazım.

2-Öyle bir yeteneği var ki kendisinden başka bu yeteneğini toplumda yapan yok, toplumun bundan mahrum kalmaması için onun çalışması icap eder.

3-Çocuğunu çocuğunu büyütmüş belli bir yaşa gelmiş boş vakti vardır. Dışarı çıkıp çalışması hayır faaliyetlerinde bulunması veya iktisadi ve sosyal hayata katılması onun evinin düzenini sarsacak bir tehlike kalmamıştır oda çıkar çalışır.

Bunların dışında kadının çalışmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü zaten asıl tepkiye yol açan anahtar cümle kadının çalışması değil birinci görevi asli görevi annelik ve ev hanımlığıdır dememdir. Çünkü bugün Hükümetlerin takip ettiği politika ve küresel güçler ve liberal piyasa kadını ev hanımı ve annelik rolünden çıkarıp sosyal ve iktisadi hayatın içine erkeklerle eşit düzeyde rekabet eden özneler haline getirmeye çalışıyorlar. Benim bundan çıkardığım iki önemli sonuç var. Birincisi;

Bu ailenin düzenini yıkıyor, ailenin devam etmesini mümkün kılmıyor çünkü ev fonksiyonun görmüyor çocuklar annesiz kalıyorlar kreşlerde başkalarının kucağında büyüyorlar ve bunlar sağlıklı insanlar olmuyorlar. Bu üç madde dışında kadının yeri evidir, ev hanımlığıdır ve anneliktir. Allah onu bu misyonda yaratmıştır.





BAKAN FATMA ŞAHİN ALİ BULAÇ'A TELEFONDA NE DEDİ?

“Bugün kadının işteki eşitliği konusunda önemli bir projeye imza attınız. Ama köşe yazarı Ali Bulaç, 'Kadınların çalışması erkekleri fıtratı gereği bunalıma sokuyor' dedi. Buna nasıl bakıyorsunuz?” şeklindeki soruya karşılık Şahin, sabah Bulaç'ı arayarak, konuştuğunu söylemişti. Bulaç o telefon görüşmesi için şu açıklamaları yaptı:

"Sadece sen dedi çok değerli bir abimizsin biz seni kazanmak istiyoruz. Yani beni hidayete el verişli biri olarak gördü. Kadının çalışması Avrupa Birliği'nin ve Kürsel Sermayenin bizim hükümetimizin önüne koyduğu bir yol haritasıdır. Bu yol haritasının dışına çıkmak bazı ülkelerde hükümetlerin düşmesine bile sebebiyet verir. Bizim hükümetlerimizde bu proje katılıyor. Çünkü ortada büyüme denen bir hedef konmuştur. Kadın ve çocukların enerjisinin kullanılması ve harekete geçirilmesi bunun içinde kadının evden dışarı çıkmaları icap eder."




BAŞÖRTÜSÜ KAMPANYASININ ARDINDAKİ ECİNNİLER KİMDİ?

"Bugün mecliste başorötüsü kapmanyası olsun ben bu kampanyayı destekleyeceğim diyorum çünkü şimdi sizde takip diyorsunuz, Türkiye çok kritik bir dönemden geçiyor Türk iyede çok önemli ki olay yaşadık. Birisi 12 Eylülreferandumu kısmi anayasa değişikliği ve %58b evet oyu çıktı anayasa değişikliğine evet diyen insanlar, yeni ve sivil bir anayasanında aynı zamanda zeminini hazırlamak istediler.

2011 seçimlerinde bütün partiler yeni bir anayasa vaadiyle ortaya çıktılar. Ve o seçimlerde AKP’nin herhangi bir tehlikeyle karşılaşmaması bir kazaya uğramaması gerektiğini düşünüyorum ve ben elime ulaşan bilgi sonrasında o bilgi şöyle, eğer aşağıdan bir mahalle bakısı sonucunda AKP başörtülü aday gösterire yeni bir kapatma davası açılacak.

ALİ BULAÇ: Ecinniler iyi saatte olsunlar iki kişi bu işin içinde çok etkiliydiler perde gerisinde.

Erkam Tufan: Kim bu iki kişi?

ALİ BULAÇ: Bunu söylemem ecinniydiler bunlar bir dişi bir erkek onu öyle söyleyebilirim. Biliyorsunuz İspanya konuşmasın dada mesela Sayın Başbakanımız başörtüsü ile ilgili bir muhabirin sorusu üzerine velev ki diye başlayan bir konuşma yaptı. Velev ki kamuda kullanılsa ne olur dedi. Bunun üzerine de MHP hemen atıldı peki bir düzenleme yap ben sana destek vereceğim onu kontrpiye yatırdı.O oltaydı tuzağa düşürdü.MHP başörtüsü konusunda ilkeli davranan bir parti değil hatırlarsanız Antalya milletvekili başını açıp meclise girdi 28 Şubatsürecinde yani onun için başını örten birisini meclise girerken başını örtmesi veya açması çok büyük bir sorun değil.





"ERDOĞAN'I TUZAĞA DÜŞÜRDÜLER"

Tayyip Erdoğan’ı tuzağa düşürdüler gel bir düzenleme yap biz sana destek verelim anayasa değişikliği ile ilgili oda değişiklik ile ilgili teşebbüste bulundu ve bu kapatma sebebi olarak hakkında dava açıldı AKP’nin kapatılma davası. Yeniden öyle bir tezgâh vardı ve çok ciddi bir tezgâhtı. Bunu bir dişi bir erkek tezgâhladı, iyi saatte olsunlardan. Fakat bu kampanyayı düzenleyen arkadaşlardan hanım arkadaşlarımız iyi niyetli olarak ve aklarını savunmak niyetiyle bunu yaptılar. Benim ona hiçbir itirazım yok benim dediğim bu dönemdede aday göstermeyin AKP gerekli oy desteğini alsın yeni bir anayasa yapsın bu yeni anayasa paket olarak bütün haklar girsin. Yani Kürtlerin hakları Alevilerin hakları azınlıkların bu aradada başörtülülerin haklarıda girsin anayasayla düzenlensin sonra siz aday olun dendi. Şuanda AKP’nin elinde mazeret kalmadı. AKP o desteği aldı.

Anayasa yapmıyorsa bu sefer artık bizim bu hanım arkadaşlarımız bu kampanyayı başlatabilir ve aday olma haklarını savunabilirler. Bende bunu desteklerim, artık zamanıdır.

TÜRKİYEDEKİ MÜSLÜMANLAR ŞİZOFREN VE İKİ KİŞİLİKLİDİR

Türklerle Kürtler eşit değiller şuanda çünkü Türkler Türklüklerini Türk kimliklerini bir kamusal alanda ifade edebiliyorlar ve kamusal alanı domine eden Türklüğün kendisidir. Sebebi de çünkü Türkiye bir milli devlettir. Bir bakan Kürt'üm diyor ama bunun hukuki bir düzenlemesi, hukuki bir teminatı yok. Buna rağmen mesela diyelim ki mecliste bir bayram tebliğini Kürtçe yazsa bu geçersiz oluyor. Ana dilde savunma hakkı verilmiş değil, inşallah meclisten geçecek adım adım ilerleniyor. Ana dilde eğitimi savunuyorum. Bu temel bir haktır sadece Kürtler için değil bütün etnik gruplar eğer istiyorlarsa genel resmi dil Türkçe olmak kadıyla bütün diller isteğe bağlı olarak eğitimde kullanılabilmelidir. Ama CHP’li hanımefendinin söylediği bambaşka bir şey orada bir ırkçılık vardır. Kendiside Türk değildir, zannedersem Boşnak olması lazım bende Arap’ım evet ve ben kendi Boşnak kimliğimin içinde hapsolmak istemiyorum dolayısıyla Türk kimliğini benimsemek istiyorum demişti birkaç sene önceki konuşmasında yine benim bir yazım üzerine hanımefendi bana cevap vermişti. Türk Kürt Arap Boşnak veya Gürcü kimliği serbestçe ifade edilebilmeli fakat insanların devletle ve hukukla ilişkileri etnik kimlik üzerinden tanımlanmalıdır.

Alevi ve Sünni de eşit değil maalesef mesela şuanda cem evlerinin hukuki bir statüsü yoktur. Sünni din adamlarına imamlara yapılan sübvansiyonlar veya tanınan imkânlar camilere tanınan imkânlar cem evlerine dedelere tanınmıyor. Ya aleviler suniler gibi serbestçe cem evi açmalı devlette onlara imkân tanımalı yâda Alevilik diyanet işleri başkanlığında temsil edilebilmeli.

Bu Alevilerin, Sünnilerin sorunu değil bu devletin sorunu. Bu Atatürk’ün ilke ve inkılâplarının sonucunda ortaya çıkmıştır. Tekke ve zaviye kanunu çıkarıldıktan sonra bunlar kapatılmışlardır. Şuanda Alevilerin kendini bir mezhep olarak tanımlamaları bile bu kanuna göre uygun değildir. Onun için bazen inanç grubu derler kendilerine. Şöyle düşünüyor devlet eğer ben Alevilerin cem evlerine serbestlik tanırsam bu sefer Sunilerin tekke ve zaviyelerinin tarikatlarının da açılmasının önünü açmış olacağım bunu da istemiyor. Bu açıdan devletin sorunudur bu. Cem evleri bence tekke ve zaviye evet ama kendileri nasıl anılmıyorlarsa ne diyorlarsa ibadethanemi diyorlar tekkemi diyorlar dergâh mı diyorlar ne diyorlarsa ben onu kabul ederim.

Azınlıklar konusunda da benzer sorunlar var. Eşit haklardan istifade etmiyorlar Türkiye’de en azından gayrimenkulleri halen daha güvence altına alınmış değil. Bazı güzel uygulamalar var önemli adımlarda ortaya atıldı. Bazı cemaat vakıflarınıda geri verildi ama mesela Midyat’taki klişeye el konuldu. Bir taraftan iyi şeyler bir taraftan kötü eyler oluyor.

Erkam Tufan : İslami kesim bu konularda CHP gibi refleks gösteriyor neden böyle sizce?

ALİ BULAÇ: İslami kemsin önemli bir kısmı farkında olmadan Türk milliyetçisidir. Milliyetçi reflekslerle hareket ediyor bir Türkiye Müslümanının iki kişiliği vardır ruhunda beraber barındırdığı. Birisi Müslüman kişiliği öbürü ulusal kişiliği. Milli ve ulusal kimliğini hareket geçirdiğinde Kemalist olur CHP gibi düşünür. Mesela Ruhban okulunun açılmasının istemez, Patrikhane’nin Ekümenik vasfına karşı çıkar, birden CHP’lileşir Kemalistleşir. Müslüman kimlik ve kişiliği ile ortaya çıktığı zaman bir Osmanlı geleneği ortaya çıkar, efendimizin sünneti harekete geçer şefkatli olur gayr-i Müslimlerin hak ve hukunun kendisi gibi düşünmeyenlerin hak ve hukukunu gözetebilir. Türkiyede’ki Müslüman şizofrendir. Kemalist Milliyetçi ve dindar İslami kişiliğe sahiptir. Özellikle son zamanlarda bütün İslami grupların bütün İslami cemaatlerin fazlasıyla milliyetçi olduklarını açıkça ifade edebilirim. Bunun tarihi sebepleri vardır yani Osmanlı İmparatorluğunun dağılması, Balkan savaşları, Balkandaki Türklerin Anadolu’ya sürülmesi bir korkuyu meydana getirmiştir. Kemalizmin de bunun sonucudur. Ben yazılarımda bu açıdan tepki alıyorum ama ben doğruyu söylemek ile mükellefim.

(Rotahaber)




Haber Ara