Trump yönetimi, terör örgütü DEAŞ'la mücadele planını hayata geçirmeye çalışırken Rusya, uzun yıllardır bölgedeki boşluğunu şaşırtan bir hızla doldurmaya çalışıyor.
Rusya enerji hatlarını kontrol altına almaya yönelik stratejiyle Avrupa'yı batıdan ve güneyden kuşatmayı düşünüyor.
Moskova'nın Avrupa'yı kuşatma stratejisinin yeni hamlesi Libya'dan geliyor. Rusya'nın, Avrupa'nın enerji açığını besleyebilecek zenginlikte olan başlıca ülkelerden Libya'ya müdahale için Mısır'a askeri yığınak yapmaya başladığı yönündeki haberler tartışılmaya başlandı.
Libya'nın doğusundaki Mısır'a bağlı kıyı kenti Sidi Barrani'ye Rus özel kuvvetlerini ve insansız hava araçlarını müdahale amacıyla konuşlandırdığı ayrıca Rusya'nın Libya'da Mısır'ın desteklediği General Halife Haftar'a bağlı birliklere Kremlin'e bağlı özel ordularla eğitim verdiği de iddia ediliyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Suriye'den sonra Libya'ya DEAŞ'la mücadele iddiasıyla askeri müdahale için düğmeye basması halinde Doğu Akdeniz›deki dengeler de bölgedeki pek çok aktörün hesabını altüst edebilecek şekilde değiştireceği öngörülüyor.
Suriye müdahalesiyle fiilen Türkiye'nin güney komşusu haline gelen Rusya, Libya hamlesiyle Avrupa'nın da güney komşusu olup önemli bir enerji hattına hâkim olma arzusuyla çok yönlü aktif bir dış politika sürecine girmiş durumdadır.
Rusya'nın, Irak'ın işgal edilmesi ve Arap Baharı sürecindeki sessizliği, 2014 yılında Ukrayna ve Kırım ilhakı ile birlikte toparlanarak 2015'de Suriye'deki aktif jeopolitik güç gösterisine dönüştü.
Rus yönetimi, Mısır'da Mursi'ye yapılan 2013'teki askeri darbeyi avantaja çeviren ülkelerin başında geliyor.
Rusya ve Mısır orduları kısa süre önce Akdeniz'de birlikte tatbikat yaparak işbirliğini güçlendirdi.
Rus doğalgaz şirketi, geçtiğimiz yıl Mısır'ın zengin doğalgaz sahalarından Zohr'da yüzde 30›luk payı 1.5 milyar dolara satın alırken bugün Libya'da Batı'nın desteklediği Trablus hükümetine karşın Mısır'ın desteklediği Hafter yönetimini de koruma kararı aldığı konuşuluyor.
Rusya'nın Suriye'de 2015'den bu yana inisiyatifi güçlü bir şekilde ele almasıyla birlikte İsrail ile sıkı ve güçlü bir ilişki süreci de dikkatlerden kaçmamalıdır.
ABD'nin bölgedeki uzantısı olarak görülen ve Washington'la köklü ilişkilere sahip İsrail'in, Arap devrimleri sonrasında özellikle Mısır ve Suriye'de yaşanan askeri darbe ve devrim süreçlerinde Rusya'yı her zamankinden fazla önemsediğine şahit olduk.
Son 2 yıldaki ziyaret trafiğine bakıldığında İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Washington'dan çok Moskova'ya gittiği görülüyor.
Rusya'nın bugüne kadar çok başarılı olamadığı Filistin yönetimi ile yeniden ilişki geliştirmeye başladığı da gözlerden kaçmıyor.
ABD'nin aşırı İsrail yanlısı politikalarından dolayı umudunu yitiren ve İran ile yakınlaşmasından dolayı Arap ülkelerince eleştirilere tabi tutulan Filistin ve Gazze'deki yönetimlerle yeni diplomasi atağı çok önemli bir ayrıntı.
Rusya'nın Suriye'de ABD ile ortak bir noktada (PYD-YPG) buluşmasının, yeni düzelen Türkiye - Rusya ilişkilerini 'çok hassas bir sürece' soktuğu görülüyor
Rusya'nın, PYD ile yaptığı anlaşma çerçevesinde Münbiç'in ardından Afrin bölgesinde de bayrak göstermesi, Rus birliklerinin Afrin'e yerleşmesinin ardından PYD bölgesinden açılan keskin nişancı ateşiyle Hatay sınırında bir askerimizin şehit edilmesi, Rus askerlerinin Nevruz kutlamalarında YPG flamaları ile poz vermeleri de, Ankara'da rahatsızlık oluşturan bir gelişme oldu. Özellikle Rus tümgeneralin kutlamalar sırasında koluna YPG arması takması, rahatsızlığı derinleştirdi.
Devlet Bahçeli miting meydanından; “Dün Erzurum'a işgal ve esareti dayatanlar bugün yeniden hazırlık içindedir. Rusya'ya bakınız, YPG-PYD ile nasıl bir ilişki ve ittifak içinde olduğunu görünüz. Rusya tarihi emellerini alttan alta sürdürmektedir. Müslüman, Türk milletine ne kadar düşman odak varsa Rusya'yla ortak cephededir. Mehmetçik katillerini Rusya kucaklarken, ABD silahlandırıp beslemektedir. Bu nasıl bir kumpas, nasıl bir tezgâhtır?” dedi.
Bahçeli'nin sarf ettiği cümlelerden anlıyoruz ki; Rusya ile olan ilişkilerimizin aslında jeopolitik, stratejik ve ulusal çıkarların ne kadar hassas bir süreçleri işaret ettiğinin göstergesidir.
Rusya'nın Akdeniz'e dönüş sürecinde PYD-YPG kartı Irak'ta dün ABD'nin kullandığı Barzani, Talabani kartı değerindedir.