Burak Bera'nın haberi...
Rotherdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Kiliseler Birliği'nin 1984 yılında yaptığı bir toplantıda Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in Hak Peygamber olduğunun kabul edildiğini açıkladı. Akgündüz ?Kiliseler Birliği'nin kayıtlarında gözükmeyen ve gizlenmeye çalışılan toplantıyı bir papaz itiraf etti? diyor.
Hollanda'da uzun yıllar papazlık yapan bir araştırmacının makalesi Hristanlık tarihi açısından çok önemli bir gerçeği ortaya çıkardı: Kiliseler Birliği, 1984 yılında yılında yaptığı ve yaklaşık 30 ülkeden Hıristiyan temsilcilerin katıldığı bir toplantıda tarihi kararlar aldı. Özenle gizlenen toplantının sonuç kitapçığında yer alan kararlar arasında ?Hıristiyanların Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i (SAV) Peygamberlik zincirinin bir halkası olarak tanıyabileceği? belirtiliyor. Kitapçıktaki kararlar arasında İngilizce olarak ?Hıristiyanlar ve Müslümanlar aynı Allah'ın hâkimiyetinde değiller midir? Bu soruları aramızda tartışmak ve doğru cevaplar bulmak zorundayız.? ifadeleri de yer alıyor. Kiliseler Birliği'nin tarihi toplantısını Rotherdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ortaya çıkardı. Hollandalı bir araştırmacı ve papazın yazdığı makaleyi okuduktan sonra konuyla ilgilenen ve tarihi kitapçığa ulaşan Akgündüz, bu belge ulaşma hikayesini anlattı.
Yaklaşık 7 yıldır Hollanda'da İslam Üniversitesi'nin rektürlüğünü yürüten Akgündüz, bugüne kadar Avrupalıların İslam'a bakışı, Müslümanlar ile Hıristiyan lar arasındaki sorunlar nedeniyle bir çok sıkıntılar çektiklerini söylüyor. Akgündüz, özellikle yeni papa'nın olumsuz beyanları, Avrupa ülkelerindeki İslam'a karşı olumsuz yaklaşımlar, Danimarka'daki karikatür olayları, Hollanda'da ileri gelen kişilerin olumsuz tavırları ve Amerika'da artarak devam eden İslomofobi paranoyaklığının 'İslam'ı anlatma çabalarını' sekteye uğrattığını, ümitlerini kırdığını söylüyor. Prof. Dr. Akgündüz'ü bu süreçte ayakta tutan şey, Peygamber Efendimiz'in bir Hadis-i Şerifi'ndeki şu müjde olmuş: ?Bir gün gelecek Hıristiyanlarla (Rum ile) tam bir emniyet içinde barış yapacaksınız. Siz ve onlar yani Müslümanlar ve Hıristiyanlar, kendilerinin dışında müşterek bir düşman ile birlikte savaşacaksınız. Galip gelecek ve çok kazanımlar elde edeceksiniz. Sonra tepeli bir çayıra konaklayacaksınız.?
?DİNSİZLİĞE KARŞI İTTİFAK?
Bazı İslam bilginlerinin bu Hadis'i Hıristiyan alemi tarafından Har-Magedon veya Armageddon adıyla bilinen ve iyi ile kötüyü birbirinden ayıracak ve dünyanın sonunu getirecek kıyamet alameti olan savaş olarak açıkladıklarını kaydeden Akgündüz, bazı alimlerin de bu hadisi Avrupa ve Amerika ile Müslüman dünyası arasında çıkacak büyük bir savaş olarak izah ettiğini hatırlatıyor. Kendisinin bu görüşlere katılmadığını ve Bediüzzman Said Nursi'nin yorumunu tercih ettiğini ifade eden Akgündüz ?Bu yoruma göre bu hadiste belirtilen ortak düşman dinsizliktir.? diyor. Dünyada ve Avrupa'daki İslam'ın anlaşılmasının önündeki engellerin kendisinde bu Hadis-i Şerif'teki müjdenin uzak olduğuna dair bir kanaat oluşturduğunu ve ümidinin kırıldığını kaydeden Akgündüz, ancak Hollandalı araştırmacı bir papazın kendisine ve meslektaşlarına yazdığı bir makale ile gözünün açıldığını anlatıyor.
Uzun yıllar papazlık yapan bu kişinin yazdığı 'Hıristiyanların Hz. Muhammed'i Tanıması İle Alakalı Tartışmalar? başlıklı makaleyi görünce şaşkınlığının daha arttığını vurgulayan Akgündüz, şunları söylüyor: ?Bu meslektaşımız makalesinde şunu haykırıyordu: 'Siz Avrupalılara ve Hıristiyanlara sitem ederken, kendi kusurlarınızı görmüyorsunuz. Rotherdam İslam Üniversitesi gerçek manada diyaloğun ve Peygamberinizin verdiği müjdeyi gerçekleştirecek bir adım. Daha ötesi var. Ben size Müslümanların maalesef değerlendiremediği ve sonra da ortadan kaldırılmaya çalışılan Kiliseler Birliği'nin tarihi bir kararından da haberdar değilsiniz. Bu toplantıda Kuran'ın Allah Kelamı olduğunu ve Hz. Muhammed'in Hz. İbrahim'den beri gelen Peygamberler zincirinin bir halkası olduğunu ve asla sahte Peygamber olamayacağını itiraf ettik.? Kiliseler Birliği'nin aldığı bu kararlara özellikle Müslüman ülkelerden gelen Hıristiyan temsilciler itiraz etmiş. Bu temsilcilerin ?Eğer bu kararları ilan edersek, İslam dünyasında Hıristiyan kalmaz ve hepsi Müslüman olurlar. ? dediğini aktaran Hollandalı araştırmacı ?Biz böyle düşündük ama İslam âleminde bu kararlara gereken önem verilmedi.? diyor. Hollandalı araştırmacının bu uyarısından sonra Kiliseler Birliği'nin web sayfasını incelediklerini ancak söz konusu toplantıya ilişkin her hangi bir iz bulamadıklarını vurgulayan Akgündüz, düzenli toplantıların listesinde söz konusu toplantıya yer verilmediğine dikkat çekiyor. Akgündüz'ün bizimle paylaştığı listeye göre de Kiliseler Birliği'nin 1959'dan bu yana yaptığı düzenli toplantılar listesinde 1979 ile 1986 arasında hiç toplantı görünmüyor.
Tarih: 5-10 Mart 1984 Yer: Polten- Avusturya
Hollandalı araştırmacının Kiliseler Birliği'nin tarihi toplantısına ilişkin verdiği detaylara göre toplantıya bazı Müslüman ülkelerden temsilciler de katılmıştı. Drs Jan Slop'un Genel Sekreterliğini yaptığı toplantının diğer katılımcıları ise şöyleydi: Belçika'dan 2; Kıbrıs Ortodoks Kilisesinden 1; Rusayadan 2; Danimarkadan 2; Finlandiya'dan 1; Fransa'dan 2, Alman Kiliselerinden 7; İngiltere'den 7; Yunanistan'dan 1; Macaristan'dan 1; İtalya'dan 1; Hollanda'dan 2; Norvei'den 1; Polonya'dan 1; Portekiz'den 1; Romanya'dan 1; İspanya'dan 1; İsviçre'den 2; Rus Ortodoks Kilisesinden 1; Katoliklerden Thomas Michel ve 3 papaz daha; Amerikan İncil Cemiyetinden bir temsilci; Luter Dünya federasyonundan bir temsilci; Ortadoğu Kiliseler Konseyinden bir temsilci; Dünya Kiliseler Birliğinden bir temsilci.
?Hz. Muhammed'i tanıyabiliriz?
Pror. Dr. Ahmet Akgündüz, web sayfasında toplantıyla ilgili bir sonuç bulamayınca söz konusu toplantının kararlarının yayınlandığı kitapçığa ulaştıklarını vurguluyor. O Laik Avrupa'da Allah'a şehadet isimli kitapçıkta yer alan kararlar ise oldukça çarpıcı: 1- Allah kelimesi daima bizim God dediğimiz ilahı ifade etmek için kullanılmıştır. Hıristiyanlar, Müslümanlar ile Allah inancını paylaşmakla sorumludurlar. Aynı zamanda Müslümanların Allah inancını araştırmakla mükelleftirler. 2 - Artık Hıristiyanların Müslüman bir Müslüman olarak necat ehli midir değil midir? Hıristiyanlar ve Müslümanlar aynı iman zincirinin birer halkası değiller midir? Hıristiyanlar ve Müslümanlar aynı Allah'ın hâkimiyetinde değiller midir? Bu soruları aramızda tartışmak ve doğru cevaplar bulmak zorundayız. 3 - Bütün Hıristiyanlar Tevrat'tan beri gelen peygamberlik zincirine saygı göstermektedirler. Şimdi böyle inanan insanların Muhammed'i sahte bir peygamberdir diyerek zincirin halkaları dışına itmeleri adil ve hakperestçe değildir. Hıristiyanlar Muhammed'i peygamberlik zincirinin bir halkası olarak tanıyabilirler. Elbette ki Müslüman arkadaşlarımız iki anlayış arasındaki farkları saygıyla karşılayacaklardır. 4- İncil ve Kur'an insanların temel haklarını ve birlikte barış ve harmoni içinde yaşayacaklarını vurgulamaktadır. 5- İnanan insanlar olarak biz Hıristiyanlar ve Müslümanlar Allah'ın yarattıklarına hizmette ortak hareket etmek durumundayız. 6 - Hem Hıristiyanların kendi aralarında ve hem de Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında çok ciddi ihtilafların bulunduğunun farkındayız. Ancak bunları bir tarafa bırakıp birlik yollarını ve ittifak ettiğimiz noktaları aramak mecburiyetindeyiz. 7 - Hep birlikte şu duayı etmeliyiz: Ey Allahımız! İhtilaf içinde olan Hıristiyanlar olarak itiraf ediyoruz ki, senin birliğine yeteri kadar şahadet edemedik. Bizler, Müslümanlar ile aramızda olan ihtilaflardan dolayı mahzunuz. Aramızdaki ihtilafları halletmek için biz yardım et.
Prof. Dr Akgündüz, Avrupa'ya ve Hıristiyan alemine nasıl bakmak gerektiğine ilişkin şu görüşleri paylaşıyor: ?Batı medeniyetinde elbette ki çok sayıda güzellikler var. Fakat bunlar sadece Hıristiyanlığın malı değildir, yalnız ve yalnız Avrupa icadı da değil. Yalnız bu asra da mal edilemez. Belki bütün insanlığın malıdır; hem tarih boyu ilimlerin gelişmesinden, hem de başta İslamiyet olmak üzere mukaddes dinlerden ve de insanlığın ihtiyaçlarından doğmuştur ve umumun malıdır.?
(Yenişafak)