Bediüzzaman Said Nursi anıldı
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili olarak, ''Geçmişte suç sayılan ve suçlu gibi görülen, tespihiyle, takkesiyle, kitabıyla, rahlesiyle, namaz kılarken aldığı abdestiyle, okuduğu kitapları ve bulundurduğu risaleleriyle, ağır cezalık suç tehdidiyle karşı karşıya kalanlar... Bugün görülüyor ki bu zulümler baskılar yok olmuş, hiç olmuş, ama dava bir güneş gibi parlamıştır'' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-03-24 23:14:39
Arınç, Bursa Bediüzzaman'ı Anma ve Anlama Platformu'nun Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) düzenlediği ''Bediüzzaman Said Nursi Haftası Programı''nın açılışında yaptığı konuşmada, ölüm yıl dönümlerinde Bediüzzaman Hazretlerini anma ve anlamanın herkes için çok önemli olduğunu söyledi.
Bediüzzaman Hazretlerini rahmet, minnet ve şükranla andığını belirten Arınç, salonda genç kızları ve delikanlıları gördüğünü, ayrıca üstat hazretlerini hayattayken görmüş, sohbetinde bulunmuş ağabeylerden de bir grubun toplantıya katıldığını söyledi.
Arınç, vefatından 52 yıl sonra Bediüzzaman davasının, çilesinin, yolunun, meşakkatli hayatının bugün eriştiği noktanın ibretle görülmesi gerektiğini vurgulayarak, kendisinin de genç yaşlarında bu mücadelenin belli bir kısmına tanık olduğunu kaydetti.
Şimdi salona bakarken, Allah'a hamd ettiğini söyleyen Arınç, ''Bediüzzaman Hazretlerinin davasının ne kadar sıkla dolu olduğunu ve ne kadar ihlasla ve tavizsiz bir şekilde iman ve Kuran'a hizmet yolunda devam ettiğinin bir işareti odur ki geçmişte suç sayılan ve suçlu gibi görülen, tespihiyle, takkesiyle, kitabıyla, rahlesiyle, namaz kılarken aldığı abdestiyle, okuduğu kitapları ve bulundurduğu risaleleriyle, ağır cezalık suç tehdidiyle karşı karşıya kalanlar... Bugün görülüyor ki bu zulümler baskılar yok olmuş, hiç olmuş, ama dava bir güneş gibi parlamıştır'' diye konuştu.
-''Yıllarca zulmettiler''-
Arınç, başka hiçbir şeyi ispat etmek zorunda olmadıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Bakın bu güzel anma toplantısında valimiz hazır bulunuyorlar. Milletvekillerimiz, rektörlerimiz, akademisyenlerimiz, gazetecilerimiz, serbest meslek erbabı, okuyanlar yazanlar var. Hepsi bir muhabbet duygusu içinde yıllarca sadece iman ve Kuran hizmetinde bulunmuş, başka hiçbir maksat taşımamış bir insanın sadakatine bugün şahit oluyorlar. Eğer bu ihlas ve samimiyet olmasaydı ve birilerinin iddia ettiği gibi 'bu işin içinde bir iş var, bu bir gizli cemiyettir, bunların maksadı da başkadır, bunlar devleti de yıkar bilmem nereyi de ele geçirirler'... Bu iddialar gerçekleşmedi, ama bu yalanların arkasına saklananlar başta Bediüzzaman Hazretleri olmak üzere o pırıl pırıl yüzüne bakmaya doyamayacağınız insanlara yıllarca zulmettiler. Bugün biz onları geçmişte yaşanmış, acı olaylar gibi görebiliriz. Ama toprağa atılan bir tohum gibi düşünün, tohum toprağın altına girer, kar yağar bazen 3-4 ay kalkmaz, yağmur yağar tohumun çürüdüğünü zannedersiniz, günü gelir büyük bir fidan olur, güller sümbüller çıkar, bazen de koca bir çınar ağacı gibi herkesi aydınlatan gölgesinde milyonlarca insanın barındığı bir büyük gerçek haline geliverir.''
Said Nursi'nin, Bitlis'in Hizan ilçesinin Nurs köyünde 1877'de dünyaya geldiğini hatırlatan Arınç, bu seçimler öncesinde Muş ve Bitlis'i de çalışma yapması için kendisine verdiklerini belirtti.
-''Bediüzzaman Hazretlerinin elinde tuttuğu meşale''
Arınç, Muş ve Bitlis'te mitingler yaptığını, ancak özellikle Hizan'a gitmek istediğini, Nurs köyüne gidemediğini, ama Hizan'a kadar gittiğini kaydederek, şöyle konuştu:
''Düşünün ki 1877'nin şartları altında fakirliğin yoksulluğun kol gezdiği, cehaletin fazlasıyla olduğu, savaş sahneleri, Osmanlı'nın çöküş dönemi, hicretler, göçler, isyanlar, bunların yaşandığı bir dünyada Said Nursi Hazretleri dünyaya geliyor, hayatı büyük bir çileyle geçiyor. O hayatın içinde cezaevleri var, sürgünler var, tecritler var ve kaç defa kim bilir zehirlenme gibi cinayetler var. Şimdi o köyden, yerini bulup gösteremediğimiz yerden çıkan bir insanın elinde tuttuğu meşale bütün dünyayı aydınlatıyor. Bugün Bediüzzaman Hazretlerinin elinde tuttuğu meşale dünyanın 5 kıtasında, üniversitelerde ders olarak okutuluyor. 130 parça külliyatın tamamı bütün dünya dillerine çevrilmiş durumda. Bütün dünyada paneller, açık oturumlar konferansla ve bu sahada doktora yapan, kitaplar yazan bilim dünyasının aydın insanlarıyla Risale-i Nur dünyaya hem imanın, hem barışın, hem huzurun bir temsilcisi olarak gösteriliyor.''
-''Bugün dünyaya meydan okuyor''-
1877'den sonraki çileli hayatın 23 Mart 1960'ta ebedi hayata intikaliyle sonuçlandığının bilindiğini, ama çileli hayatın devam ettiğini anlatan Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Vefatından şu kadar sonra darbeciler, ihtilalciler Şanlıurfa'daki Halil Rahman Gölü'nün yanındaki kabrinden onu çıkarmışlar ve bir meçhule götürüp bırakmışlar. Bütün bu eza ve cefalar, hayatında bir milim çizgisinde sapma olmayan bir insanın bugün dünyaya meydan okuduğunu gösteriyor. Hepimiz onu seviyoruz, çünkü hepimiz ondan istifade ettik. Hepimiz, imanımızı, ahlakımızı, hedefimizi, takvamızı, ibadette gösterdiğimiz hassasiyeti, millet sevgisini, ümmetin beraberliğini ve bugün pek çok hastalıklarımızın çaresini onun gösterdiği yolda bulduk. Allah ondan razı olsun.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara