Dolar

34,1623

Euro

38,1653

Altın

2.914,46

Bist

9.777,46

“Özbekistan’da diktatörlük rejimi var”

Özbek Siyasetçi Dr. Namaz Nurmumin, Özbek diyarı 23 yıldır baskı altında diktatörlük rejimi ile yönetildiğini, Cumhurbaşkanı İslam Kerimov baskısının sadece Özbekistan’da değil Orta Asya’da, Tacikistan, Türkmenistan gibi Türkiye Cumhuriyetleri’ni de etkilediğini söyledi

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-20 07:10:35

“Özbekistan’da diktatörlük rejimi var”
“Özbek diyarı 23 yıldır baskı altında diktatörlük rejimi ile yönetiliyor.” sözlerinin sahibi Siyasetçi Dr. Namaz Nurmumin.

Titreyen dudaklarından bu cümleler dökülürken gözleri uzaklara dalan Dr. Namaz, 1993 yılından beri ayak basamadığı ülkesinden bahsederken heyecanla karışık duygularını gizlemekte oldukça zorlanıyor.

Öyle ki; Hayatını adadığı Özbekistan dediğimizde sadece iki kelime çıkıveriyor ağzından “Büyük Özlem”. İşte bu özlemin arasında sıkışıp kalan Özbek diyarının baskılar altındaki zorlu hikayesi...


 TİMETÜRK-Cahide Hayrunnisa Çiçek
 
Özbekistan’ın siyasi durumu ile ilgili ayrıntılı bilgi sahibi değiliz. Bu nedenle Özbekistan Halk Harekâtı’nı ve sizi biraz tanıyalım isterseniz.


Öncelikle teşekkür ediyorum. Ben Dr. Namaz Nurmumin. Özbekistan Halk Harekâtı Başkan Vekiliyim. Kerimov diktatörlüğüne karşı 24-25 Mayıs 2011’de Berlin’de kurulan  Özbekistan Halk Harekâtı, Kerimov diktatörlüğüne karşı mücadele veren özgürlükçü muhalif bir harekettir. Altı bağımsız muhalif hareket ve teşkilat biraraya gelerek Özbekistan Halk Hareketi’ni kurmuştur. 

Çünkü Özbekistan’daki mevcut Kerimov iktidarı diktatörlük rejimi uygulamaktadır. Diktatörlük, bütün özgürlüklerin ve insan haklarının iptali demektir. Bu düzende hiçbir insani özgürlük bulunmamaktadır. Yani itikat özgürlüğü, siyasi özgürlükler, basın özgürlüğü, sosyal özgürlükler, kadın hakları, çocuk hakları diye bir tanımlama yoktur. Malesef Kerimov 23 senedir iktidardadır  ve haksız uygulamalarına aralıksız devam etmektedir. Özellikle vurgulamak isterim ki; muhalif  olduğumuz için diktatörlük rejimi olduğunu söyleyemiyoruz.

Özbekistan’da diktatörlik rejiminin olduğu herkes tarafından itiraf edilmiş ve kanıtlanmıştır. İslam Kerimov’un küçük kızı Fransız Basınından bir internet sayfası babasını diktatör olarak nitelendirdiği için Fransa Mahkemesi’nde dava açmış ve mahkemeyi kaybetmiştir. Mahkeme kendisine; “Hayır senin baban diktatördür. Bunu kabul etmek zorundasın” demiştir. Yani Kerimov’un diktatörlüğü resmi olarak da kanıtlanmıştır. Dolayısıyla sadece ülkemizde değil dünyada da Özbekistan’da işkenceleriyle, insan hakları ihlalleriyle, hapishanelerde insanlara yaptığı zulümle ve toplumun özgürlüklerini kısıtlamasıyla meşhur, çok korkunç bir diktatörlük düzeni olduğu ortaya çıkmıştır. İşte Özbekistan Halk Hareketi de bu düzene karşı kurulmuş muhalif bir harekettir.

 Özbekistan Halk Harekâtı’nın 2011’de kurulması asla muhalefetin yeni başladığı anlamına gelmemeli. Biz Özbekistan bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından bu yana muhalifiz. Bu süreçte ilk muhalefet hareketi olan  ERK Partisi’nin ardından başka kuruluşlar ortaya çıktı. Ancak daha sonra tüm kurumları bir araya getirerek muhalif güç birliği oluşturmak adına Özbekistan’ın taninmiş siyasetçisi  Muhammed Salih  başkanlığında hareketimizi oluşturduk. Amacımız, Kerimov diktatörlüğü yerine 4 esasa dayalı yeni bir düzen kurabilmektir. İşte bu yeni düzendeki 4 esas; özgürlük, hukuk, adalet ve sivil toplumdur. Biz sivil yani halkın katılımına dayanan, halkımızın inancını, milli özellik ve özgür seçimler, fikir ve inanç hürriyeti gibi müspet değerleri taşıyabilen sivil bir toplum istiyoruz. Oysa diktatörlük sivil toplum değildir. Hatta sivil toplumu iptal eder.



Peki, Kerimov Müslümanlara mı yoksa tüm Özbek halkına karşı mı diktatörlük rejimi uyguluyor? 

Özbekistan da sadece itikadı yoldan değil, siyasi yönden de baskı vardır. Biz öncelikle siyasi bir teşkilat, ardından halkımızın değerlerini savunan bir hareketiz. Dolayısıyla bu baskı bütün Özbekistan’a yani 30 milyon Özbek Halkına karşıdır. Diğer taraftan Kerimov’un baskısı sadece Özbekistan’da değil Orta Asya’da, Tacikistan, Türkmenistan gibi Türkiye Cumhuriyetleri’ni de etkilemektedir. Bu ülkelerin halkları da zarar görüyor. 

 Binlerce kişinin topluca katledildiği Andican Katliamı’nın 7. Yıl dönümüyle ilgili çeşitli etkinlikler düzenlediniz. Andican Katliamı nedir, failleri belli mi?

Andican Katliamı, diktatörlüğün, Özbek halkına yapılan zulmün bir sahnesidir. 1991 yılından beri devam eden rejimin ardından 1999’da Taşkent’te patlama oldu. Sonradan hükümetin bizi suçlamaya çalıştığı ortaya çıktı. Türkiye ile ilişkileri koparmak için saldırının Türkiye’den organize edildiği iddia edildi. Tüm iddialara ve saptırmalara rağmen Andican Katliamı’nın faili bellidir. Bu katliam diktatör Kerimov hükümetinin yaptığı bir fitne ve provakasyon hareketidir. 

Andican olaylarının temelinde inançlı kesimler, Müslümanlar, bu rejime karşı olan özgür düşünceli aydınlar, özgür düşünceli iş adamları gibi toplumun bütün kesimlerinden çok sayıda kişiyi içeriye almaları yatmaktadır. İnsanlarımız hapishanelerde haksız zulüm gördü. Bunun sonucunda bir grup hapiste yatanları savunmak için hükümeti protesto etmek istedi. Andican şehrinde haksız yere içeri alınan özgür düşünceli insanlar için valilik önünde protesto gösterisi düzenlendi. Çok kalabalık bir gösteriydi. Hükümet güçleri yaklaşık 20 bin kişiyi polisiyle, askeriyle, istihbarat güçleriyle kuşatma altına aldı ve taradı. Çeşitli rakamlar söylendi ama 3 bin kişi orada yaşamını yitirdi. 
 
Katliamın yıldönümünde Türkiye’de protesto eylemi düzenlediniz. Neden sadece burada gösteri yaptınız?
 
Özbekistan Halk Hareketi, bugün örgütlenmiş, kendisini halkına ve dünyaya kamuoyuna tanıtmış bir harekettir. Özbekistan’da, Rusya’da, Kanada’da, Türkiye’de, Norveç’te, İsveç’te şubelerimiz var. Biz kurulduktan sonra devamlı protesto eylemleri, basın-yayın bildirimleri yapıyoruz. Sadece İstanbul’da değil, Kanada ve Norveç’te de gösteriler oldu. Özbekler’in yaşadığı her yerde çeşitli faaliyetler yürütüyoruz. Bugün Özbekistan’ın 30 milyon nüfusundan 5 milyonu kaçaktır. Özbekistan çok zengin bir ülke. Ancak bunca zenginliğin içinde halkımız çok zorluklar çekmektedir. Bunun için de halkımızın bir kısmı memleketini bırakıp kaçmak zorunda kalmıştır. Sadece Rusya’da 3 buçuk milyon muhacirin bulunduğu söyleniyor. Özbek halkı ister istemez dünyaya açılmak zorunda kalmıştır. Bu noktada muhacirlerle irtibat halinde olduğumuzu da özellikle belirtmek istiyorum.
 
Andican, katliam olarak kamuoyunda kabul gördü mü? 

Diktatör Kerimov hükümeti saldırıyı kabul etmedi. Buna rağmen İnsan Hakları Özgürlük Örgütü başta olmak üzere pek çok barış ve özgürlük örgütü bu olayı katliam olarak değerlendirmiştir. Avrupa Birliği, Amerika, AGİT Örgütü, Ulusal Barış Örgütü herkes bu olayı Kerimov Katliamı olarak nitelemiştir. Bunun üzerine Kerimov olayın üstünü kapatmak isteyince Amerika ve Avrupa Birliği ile geçici olarak ilişkiler bozuldu. Ama Afganistan’dan dolayı yeniden işbirliğine gidildi.



"Başörtüsü ve sakal hapise atılmak için yeterli"
 
Özbekistan İslami Hareketi’ne tutuklama kampanyası yürütülmüş. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

  Özbekistan’da bağımsızlıktan sonra yenilenme süreci yaşanmaktadır.

Bu yüzden kimin var olup kimin olmadığını söylemek mümkün değil. Özbekistan İslami Hareketi ise bizim teşkilatımızla doğrudan bağlantılı bir hareket değildir.
 
Ancak bu yapılanlar zulmün bir sahnesi, bir parçası olarak değerlendiriyorum. Çünkü dediğim gibi Özbekistan’da başörtülü yada bir Müslümanın sakallı olması hapse atılması için yeterlidir.
 
Müslüman Kadın kardeşlerimizin kimliğini gösteren giysiler satılmıyor, başörtülerin satılması yasak. Ezan sesi dışarı verilmiyor. İslami yönden her türlü zorluk var.

  "Özbek Hapishaneleri’nde Türk işadamları yatıyor"

Diğer taraftan Özbekistan Hapishaneleri’nde Türk işadamlarının olduğunu da duyduk. Bu gerçekten doğru bir bilgi mi?

Malesef doğru. Hapse düşeniz için iş adamı olmanız bile yeter. Hükümete itaat etmeyen herkesi içeri atıyorlar. Şu anda 50’ye yakın Türk İşadamının içerde olduğu söyleniyor. İşadamlarının özgürlüklerinin yanı sıra işleri de batırıldı, milyarlarca lira zarara uğratıldılar. Türkiye bununla ilgili illaki bir şeyler yapıyordur. Ancak bunlar devletlerarası ilişkiler olduğu için açıklanmıyor olabilir. Ben bu bilgiyi Özbekistan ile Türkiye arasında ilişkilerin bozulması anlamında söylemiyorum. Biz ilişkilerin normal olmasını istiyoruz ve diyoruz ki; sadece yerlerimiz, coğrafyalarımız, mıntıkalarımız farklı olsa bile benzer bir milletiz. Aynı inancı paylaşıyoruz. Biz burada kendimizi, kendi insanlarımızı bulduk. Dolayısıyla ilişkilerin normalleşmesinden yanayız.

Kerimov 23 yıldır iktidarda. Bugün koltuğunu kaybetse yerine geçecek alternatif bir isim var mı?

Elbette var. Bizim liderimiz Muhammed Salih liderlik için en uygun isimdir. Salih sadece Özbekistan’da, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada tanınmış bir şair ve siyasetçidir. Hareketimiz kurulduğu zaman 50 bin kayıtlı üyemiz bulunuyordu. Bize ait olan Erk Gazetesi 100 bin adet satılıyordu. Bizim tüm vilayetlerde örgütlerimiz vardı. Dolayısıyla o kadrolardan en az 10 bini bizim tekrar ülkemize dönmemizi bekliyor. Özbekistan Halk Hareketi, Özbekistan’da gereken reformların gerçekleştirebilecek güçtedir. Gittikçe de güçlenmekteyiz. Biz Kerimov diktatörlüğü yerine özgürlüğe, hukuka, adalete dayanan bir sivil toplum örgütü oluşturmak istiyoruz. Çünkü böyle bir düzende bizim halkımızın kendi kabiliyetini göstereceğine inanıyoruz. Toplumda bir yenilenme süreci başlamıştır. Halkımız bizi beklemektedir ve çok yakında Allah’ın izniyle Özbekistan değişecektir.

Siz Türkiye’de yaşayan bir Özbek olarak Türkiye’ye bakış açınız nedir?


Türkiye bizim vatanımızdır. Sovyetler döneminde biz ayrı düştük ama Türkiye’ye geldiğimde ayrılmadığımızı gördüm. 1993 senesinde geldim ben buraya ve hiç yabancılık çekmedim. Buradaki insanların tutumu bize karşı çok iyiydi. Bizleri bağrına bastılar. Bize sahip çıktılar.

Bir siyasetçi olarak son 10 yılda Türkiye’nin gelişim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin giderek geliştiğini, ilerlediğini, gittikçe sivilleştiğini, özgür toplum olduğunu düşünüyorum. Bunun içinde gerçekten çok seviniyorum. Şuan biz kendimiz yardıma muhtacız ama Özbekler olarak Türkiye için elimizden gelen katkıyı vermeye hazırız. Bunun için Özgür Özbekistan Dostluk Platformu’na değinmek istiyorum. Türkiye’de yeni resmileşen bu platform politik bir organizasyon değil, sivil bir oluşumdur. Türkiye’de bize destek olan sivil toplum kuruluşları; Ahmed Yesevi Vakfı, Doğu Türkistan Maarif Derneği, Mazlumder, Araştırma Kültür Vakfı, Kudüs Medya, AKDAV, İmkander, Özgürder, Rahmetder, Umran Vakfı, Pınar Yayınları, Dünyabizim.com, Sivil Dayanışma Platformu, Beyan Eğitim Kültür Merkezi, Özbekistan Halk Hareketi ve Özbekler birliğidir. Bunun yanı sıra Abdurrahman Dilipak, Faruk Köse, Burhan Kavuncu, Mehmet Ali Akdeniz, Ali Berekeci, Dr. Alim Oktay ve Süleyman Kılınç gibi ülkenin önde gelen aydınları desteklerini bizden esirgemedi.

Türkiye’den, hükümetten beklentileriniz var mı?

Daha öncede belirttiğim gibi sivil kurumlarla çalışıyoruz. İlişkilerimiz her zaman varlığını korumuştur. Globalleşen dünyada Özbekistan’daki zorlukları herkes biliyor. Biz sadece Özbekistan’dan değil tüm Orta Asya’dan da konuşuyoruz. Orta Asya Türkiyeli kardeşlerimizin de vatanıdır. Biz Türk halkından daha fazla birlik ve beraberlik istiyoruz.

…Kısaca

Aile: Hayat

Aşk:
İlahi aşk

En sevdiğiniz kitap: Kur’an-ı Kerim

En sevdiğiniz yazar:
Buhari

Türkiye:
Özel memleket

İstanbul:
En sevdiğim şehir

Özbekistan: Büyük özlem

Vatan:
Bize verilen fıtratın örtüsü

 Cami:
Mescid-i Nebevi

Musalla taşı:
İmtihan



Dr. Namaz Nurmumin kimdir?


Dr. Namaz Nurmumin 1957 da Özbekistan’ın güneyinde meşhur hadis âlimi İmam Tirmizi’nin memleketinde doğdu. 1980’de Taşkent Tıp Fakültesi’nden mezun oldu ve 13 yıl cerrah olarak çalıştı. 1990’da ERK Partisi İl Başkanı olarak siyasete atıldı. 1993 yılında parti kurultayında yaptığı konuşmadan dolayı ülkesinden sürgün edildi. 1993-1999 yılları arasında İstanbul’da siyaset ve yazı faaliyetini sürdüren Dr. Namaz Nurmumin daha sonra Norveç’e gitti. Yurt dışında İslam ve Türk dünyasının tarihi üzerine araştırmalar yaptı ve bu konulardaki kitapları Özbek diline çevirdi.

“İmanın şubeleri” (Türkçe), “Saf ve sade itikada davet” (Özbekçe) kitaplarının yanı sıra internet üzerinden “Arap baharından Özbek baharına”, “Hak ve Batıl sınırında” kitapları ve Özbek muhalefeti faaliyetine dair yazıları yayımlandı. Özbek muhalefeti lideri Muhammed Salih’in dava arkadaşı alan Dr. Namaz Nurmumin halen Özbekistan Halk Hareketi Kurucular Meclisi Üyesi ve Genel Koordinatörü görevinde bulunuyor. 

Evli ve üç çocuk babası olan Dr. Namaz Nurmumin Özbek ve Anadolu Türkçesi yanı sıra ileri derecede Rusça ve Norveçce, orta derecede ise Arapça ve İngilizce biliyor.

Muhammed Salih Kimdir?

 Muhammed Salih, Özbekistan Halk Harekâtı Başkanı. Özbek ve Türk dünyasının en tanınmış aydın, şair ve politikacılarından biridir. 

Tüm yaşamını Özbekistan halkının bağımsızlığına adayan Salih’in en belirgin özelliklerinden biri fedakârlığıdır. Bütün ömrünü davasına bağışlayan siyasetçi, bunun bedelini sadece kendisi değil ailesi ile birlikte ödemektedir.

Sovyetler zamanından beri baskı altında olan Salih, Kerimov zamanında Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra hapse atılır. Daha sonra uluslar arası toplum baskısıyla hapisten çıkarılır ve Türkiye’ye gelir. Buna rağmen üzerindeki baskı azalmayan Muhammed Salih, 1999 yılında Özbekistan’da gerçekleşen patlama olaylarında suçlanır ve 15 yıl hapis cezası alır. Bunun üzerine üç kardeşi hapse atılır. 

Şuan iki kardeşi serbest bırakılan Muhammed Salih’in kardeşlerinden biri hala rehin olarak Özbek Hapishaneleri’nde yatmaktadır.

SON VİDEO HABER

'İlmin izzetini asla parayla değişmem'

Haber Ara