TIMETURK / Furkan Azeri
Ey IŞİD!
Keşke seni savunabilseydik. Keşke seni savunabilecek argümanlar olsaydı elimizde. Keşke sen haklı olmuş olsaydın da; hainlerin, çakalların, İslam mücadelesine saldırmak için en ufak hatamızı bekleyen fırsatçıların eline düşmemiş olsaydık. Keşke sen haklı olmuş olsaydın da, bu fitneyi gören Kudüs ağlamasaydı hüznünden. Keşke sen haklı olsaydın da heyecanla atmaya yüz tutmuş yüreklerimiz umutsuzluğun kör dehlizlerinde boğulmasaydı. Keşke sen haklı olsaydın da ekmek bulamadığı için ağlayan bebeler gözyaşlarını ümmetin bu durumuna dökmeselerdi. Keşke sen haklı olsaydın da ümmetin çaresizliğinden ruhları daralmış müminler bir de senin için mengenede bırakmasaydı ruhlarını. Keşke sen haklı olsaydın da dünyanın öteki taraflarındaki mücahitler kazandıkları zaferlerin ardından gönül rahatlığı ile bir elhamdülillah diyebilselerdi. Keşke sen haklı olsaydın da oralara gelmek isteyip de gelemeyen insanlar sabahlara kadar hüzün gözyaşları dökmeseydi. Keşke sen haklı olsaydın da buradakilerin cihadın ve direnişin mahremiyetine dair yapılan çirkin saldırılara göğüs gerebilseydi.
Biliyor musun? Kudüs; Şam’daki Müslümanların başarılarını görüp: “ey işgal devleti! Az kaldı, az kaldı” diyormuş bebek katillerine. Filistinli çocuklar daha bir şevkle atıyormuş taşlarını İsrail tanklarına. Ramallah’taki gençler yüreklerine kazıdıkları Tevhid kelimelerini bedenlerine tekrar giydiriyorlarmış Suriye’deki her başarılı adımdan sonra. Gazze’deki anneler kaybettikleri çocuklarına üzülmekten çok kazanmak istedikleri Suriye mücadelesine seviniyorlarmış Ve dünyanın her yerindeki muvahhitler yüreklerini ve umutlarını Suriye’ye çevirmişlerdi.
Biz bağrımıza taş basardık, sabrederdik; yeter ki ümmetin umudu ve emeği olan Suriye mücadelesi zarar görmeseydi, yeter ki hainler ve Esad âşıkları sevinmeseydi. Yeter ki dünyamızı aydınlatan Şam baharı kara kışa teslim olmasaydı
Ey IŞİD! Biliyor musun? Sayenizde Esad yandaşlarının Suriye direnişini karalamak için yazdıkları, ürettikleri komple teorileri az da olsa hak kazanmaya başlıyor ve Suriye mücadelesi hakkaniyetli insanların kafasında soru işaretleri oluşturmaya başladı. Fırsat bu fırsat deyip işin detaylarını bilmeden muhacirlere, direniş ehline ayrıt etmeden saldıran masa başı mücahitlerine(!) de ne kadar büyük kozlar verdiğinizin farkında mısınız?
Ey IŞİD!
Dedim ya, Keşke sen haklı olmuş olsaydın da, Suriye halkı zarar görmemiş olsaydı. Ama nerden tutsak çürük ip gibi kırılıp elimizde kalıyorsun. Denize düşen birini boğan onun çırpınışlarıdır. Sen de bu aralar fütursuzca çırpınıyorsun; çırpındıkça daha çok zarar veriyorsun; başta kendine, Suriye’ye ve aranızda bulunan gençlere. Onların ellerine kardeşlerinin kanlarının bulaşmasına daha fazla sebep oluyorsun. Cemel Vakası’nda, Sıffin savaşı’nda, Nehrevan’da dökülen kanlar sana bir şey hatırlatmıyor mu? Yoksa muhacirlerin kendi kendilerini tüketmesinden mutlu musun?
Ey IŞİD! Kusura bakma ama gerçekten çok benziyorsun Kufeye. Bu kadarda olmaz dedirtiyorsun ve Sayende tarih ancak bu kadar tekerrür edebilirdi. Müslümanların kanlarıyla fethettiği yerlerin birer birer elden çıktığından haberin var değil mi?
Ey IŞİD! Emir’i biliyorsun değil mi? Allah elçisi (sav) buyurdu ki, kıyamet günü emirlerin elleri bağlı gelecek Allah’ın huzuruna. Tarihin Yezid’i nasıl yazdığını okumamış olamazsın.
EY IŞİD! Fırat’ın hala ağladığını bilmiyor musun? Ammar’ın şehadeti sende bir yankı uyandırmıyor mu? O gece başkomutan Amr bin As’ın oğlu:” baba! Allah Rasulü(s.a.v.) Ammar’ı okşamış ve şöyle buyurmuştu: ‘Sümeyye oğlu! Seni azgın bir topluluk katledecektir’ demişti ve o an Amr bin As pişmanlığından titremişti. Biz de sana şimdi hatırlatıyoruz ki: Allah Rasulü(s.a.v.)haricilerle ilgili konuşurken eliyle Irak’ı işaret etmiş. Başka bir hadiste fitne Irak’tan çıkacak buyurmuştur. Bu topluluğun genç olacağından bahsetmiştir. Sizin de içinizdekilerin genelinin genç olduğunu düşününce ve en ‘’ihtişamlı emirlerinizin’’(!) yaşının 25-30 arasında olduğunu düşününce acaba titriyor musunuz? Yoksa Ammar’ı şehit edenler gibi psikolojik üstünlük kazanmak için “Ammar’ı biz öldürmedik onu buraya getirenler öldürdü” diyenler gibi deyip zeki ayağına mı yatacaksınız. Oysa Allah ve Ümmet olanları görüyor.
EY IŞİD! Bu davaya senelerini vermiş, saçlarını bu yolda ağartmış insanları dinleyip geri dönsen olmaz mı? Zaten sen 30 senedir yoktun burada. Hama’da, Humus’ta biz bombalar altında imha edilirken hiç yoktun; ama o gün, bugünkü kadar hüzünlü değildik çünkü düşman belliydi kardeşlerimizin elleriyle yahut da bir fitne uğruna akmıyordu kanımız.
Ne olur git! Bizi kendi dertlerimizle ve 100 bin şehidimizle baş başa bırak ve git.. Giderken de dünyadaki en temiz ve saf duygularla Suriye’deki kardeşlerine yardıma gelen gençleri de bize bırak. Yazık değil mi dünyanın her köşesinden, en samimi duygularla Suriyeli kardeşlerine yardıma gelen gençlerin temiz duygularını suiistimal ediyorsun. Lütfen onları Din ile aldatma ve bize bırak onları ve git. Eğer davanda samimi isen kendi cemaatinin maslahatı değil de ümmetin maslahatı senin için önemliyse Hz. Hasan’ı düşün ki o fitnenin dinmesi için halifelikten vazgeçmişti, . Hz. Hüseyin fitne ateşine ölümüyle meydan okudu.
Not; bu yazı ölümün gölgesinde Hama ve Humus halkıyla konuştuğumuz günlere atıf yapılarak yazılmıştır.
https://twitter.com/furkan_azeri