Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Erdoğan: O ses kaydı önce Kılıçdaroğlu’na dinletildi

Dışişlerindeki gizli görüşme daha yayınlamadan Kılıçdaroğlu’nun imalarda bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, “Belli ki dinlendikten, kaydedildikten sonra götürüldü ve CHP genel müdürüne dinletildi” dedi.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-19 02:08:40

Erdoğan: O ses kaydı önce Kılıçdaroğlu’na dinletildi

Star'da yer alan habere göre; Erdoğan, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nun seçim öncesinde ‘Başbakan Malezya’ya kaçacak’ sözlerine de, “Şu anda bu ülkeden kaçması gereken en azından o koltukları terk etmesi beklenen ikisidir” diye cevap verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanların Toplantısında konuştu. “Türkiye’nin röntgenini çektik, seçime girerken, kampanyayı başlatırken adeta 30 Mart’ın neticesini görür gibiydik.Hep şunu söyledik; ‘45-50 bandında bir yere otururuz’ dedik. Allah lütfetti 45,5 ile seçimi neticelendirdik” diyen Erdoğan şu mesajları verdi:

Düşmanın şereflisi gerek

Anadolu ve Trakya’da vatandaşlar ‘Allah, düşmanın bile şereflisini versin’ diye dua eder. Öyle rakiplerle, muarızlarla mücadele ettik ki maalesef şeref yoksunuydular. Bizim geleneklerimizde, bizim devlet geleneğimizde savaşta dahi uyulması gereken kurallar vardır. İnsanların ırzlarına, namuslarına, iffetlerine dokunulmaz, insanların mahremlerine girilmez, kadınlara, çocuklara, yaşlılara ilişilmez, en azılı düşman dahi olsa o kişi asla sırtından vurulmaz. Namert olan sinsice vurmaya, özellikle de arkadan hançerlemeye çalışır. Harp hiledir, ama hile namertlik değildir, stratejidir, çevikliktir, akıldır, zekadır. İşte biz her yönden böyle namertçe saldırıya maruz kaldık. 30 Mart akşamında da bizden bir balkon konuşması yapmamızı beklediler. Bir balkon konuşması yapalım, bütün olanları unutalım istediler. 2011 seçimlerinde sonucunda biz, hesaplaşma değil, helalleşme yapalım dedik, ancak olmadı. 30 Mart öncesinde yapılanlar öyle kolayca unutulacak, üzeri çizilecek, affedilecek şeyler değildi. Devlete saldırı düzenlendi, millete saldırı düzenlendi, istiklalimize, istikbalimize saldırı düzenlendi, bunu affetmek, bunun üzerini çizmek, ‘hadi helalleşelim’ demek kusura bakmayın hakkımız değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletine saldırı düzenleyenlerden bunun hesabı mutlaka sorulacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik saldırılarının hesabı mutlaka sorulacak. Millet hesap sormamız için yetki verdi.

Muhalefet, paralel yapı karşısında dik bir duruş sergileyemedi. Onlar paralel yapıyla beraber hareket ettiler. Yapılanların üzeri örtülemez, o yapılanlar unutulamaz. CHP genel müdürünün, Türkiye düşmanı o hain örgütle yaptığı ittifakı biz unutsak da millet unutmaz. CHP genel müdürü, o malum örgütün medyasına çıkıp Dışişlerindeki gizli görüşmeyi daha yayınlamadan nasıl ima ettiğini de hiç kimse unutmaz. Belli ki kaydedildikten sonra götürüldü ve CHP genel müdürüne dinletildi. Bunu da inkar eder. Bu büyük ihanet girişimine belli ki CHP genel müdürünü ortak ettiler.

İstikameti şaşırmışlar

Ne diyordu bu CHP genel müdürü, MHP Genel Başkanı, ‘Başbakan kaçacak. Başbakan Malezya’ya gidecek, Sudan’a gidecek.’ Ne oldu? Dün akşam, Malezya Başbakanı buradaydı, beraber yemek yedik. Şu anda bu ülkeden kaçması gereken en azından oturdukları o koltukları terk etmesi beklenen CHP’nin ve MHP’nin genel başkanlarıdır. Ama bunu yapmazlar.

CUMHURBAŞKANIMIZLA KONUŞMADAN AÇIKLAMA YAPMAM

Grup konuşmasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin konuşan Erdoğan, ilgili tüm kesimlerin görüşünü alacaklarına belirterek, “Cumhurbaşkanımızla da bu konuyu ayrıca konuşacağız. İstişareler neticesinde inşallah en doğru kararı verecek, Türkiye için en hayırlı adım neyse onu atacak ve yolumuza devam edeceğiz. İlk kez milletin oylarıyla Cumhurbaşkanı seçiyor olmanın bir sorumluluğu var. Dava, eğer isimlerle var olursa isimlerle de yok olur. İlkelerle, hedeflerle, tasavvurla var olan davalar geçmişten gelir, geleceğe doğru ilerler. Bizden önce bu davayı, bu hareketi omuzlayanlar vardı. İsimler, rütbeler, makamlar değişir ama dava şuuru oldukça, davayı taşıyacak yürekli kadrolar oldukça Allah’ın izniyle kervan, uzun ince yolda yürüyüşüne devam eder. Bu aziz millet, size, bize hangi vazifeyi tevdi ederse biz o vazifeyle hizmetkarlık yapmaya devam ederiz. Cumhurbaşkanı seçimlerinde de parti olarak tavrımız bu olacak” dedi. Cuma namazını Beştepe Hisarcıklıoğlu Camisi’nde kılan Başbakan Erdoğan, cami çıkışında gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan, gazetecilerin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Gelecekle ilgili siyaset planım olmadığını açıklamak isterim” sözlerini değerlendirmesini istemesi Gül’ün açıklamalarını duymadığını belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanımızdan dinlemeden bir şey söyleyemem” diye konuştu.

İLK İSTİŞARE 30 MART’TA GERÇEKLEŞTİ

Yeni Türkiye’nin önemli alametlerinden birisinin de cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu belirten Erdoğan, “Ağustos ayındaki ilk seçimlerin gayet nezih bir ortamda, nezaket dairesinde, siyasi bir yarış havasında gerçekleşmesi için üzerimize düşeni hakkıyla yerine getireceğiz. Türkiye’ye hiçbir bedel ödetmeden, hiçbir belirsizlik ve kaos ihtimaline mahal vermeden Cumhurbaşkanı’nı seçecek istikrar ve huzur ortamını daha da pekiştireceğiz. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda parti olarak henüz bir karara varmadık, her konuda olduğu gibi bu son derece önemli konuda da istişarelerimizi başlattık ve yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. İlk istişareyi 30 Mart’ta milletle yaptık. Ardından önceki gün milletvekilleriyle bir araya gelerek ikinci istişareyi gerçekleştirdik. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuyu görüşeceğiz. Gelecek hafta tüm büyük kongre delegeleriyle gruplar halinde bir araya geleceğiz ve istişarelerimizi devam ettireceğiz. İlgili her kesimin görüşlerini alacağız, önerilerini dinleyeceğiz. Tabii ki Cumhurbaşkanımızla da konuşacağız” dedi.

Dar bölge seçim sistemi gündemimizde

Erdoğan, cuma namazı sonrası gazetecilerin “dar bölge” seçim sistemine ilişkin soruları üzerine, bu sistemin muhalefetin seçim barajı düşüncesine karşı kendilerinin öne sürdüğü 2 önemli tekliflerinden bir tanesi olduğunu söyledi. Tekliflerden birisinin “daraltılmış bölge” olduğunu, bu sistemde seçimin yüzde 5 olarak belirtildiğini, diğer tekliflerinin ise barajın tamamen kaldırılarak 550 bölge ve bu bölgelerin her birinden birer milletvekili çıkarılması teklifi olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Dar bölge, şu anda bizim gündemimizde. Muhalefet bir yandan ‘Baraj azaltılsın’ diyor, ‘hodri meydan’ deyip şu anda çalışmayı yaptırıyorum. Similasyonlar, vesaireler bittikten sonra ‘dar bölge’ sistemini Meclis’e getirebiliriz” dedi. Erdoğan yolsuzlukla mücadele konusunda da, “Bu konuda hiçbir müsamahamızın olmadığını sizler de çok iyi biliyorsunuz. Biz bu günlere yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk, bu konudaki hassasiyetlerimizle geldik. Kim hangi yalanı uydurursa uydursun, bunlar tutmaz. Tutmadığı için de milletimiz gereken dersi verdi” diye konuştu.

BUNLARDA KAYBEDEN KOLTUK KAPIYOR

Erdoğan, “CHP Genel Müdürü çıkıyor televizyonda diyor ki ‘biz oylarımızı 2,5 milyon artırdık.’ Bunlar hesap kitap da bilmiyor. Tam o esnada arkasında grafik yayınlanıyor. Grafikte de 99 seçimleri, 2014 seçimleri, bizim grafik tırmanıyor, onların grafiği ise arkada düşüyor. Farkında değil zavallı. Göremiyor, çünkü arkasında kaldı. Dünyanın her yerinde kaybeden bunun hesabını verir. Bunlar ne kadar çok kaybederlerse koltuklarını o kadar çok sağlama alıyor. Bunlarda kaybeden terfi ediyor. İşte Kılıçdaroğlu, İstanbul’da kaybetti, geldi partiye genel başkan oldu. Şimdi de İstanbul’da kaybeden herhalde bir yerlere gelir diye düşünüyorum. Bu anlayışla muhalefetin Türkiye’nin geleceğine katkı sunma imkanı yoktur. Muhalefetin artık değişmesi, bizzat kendileri için, kendi seçmenleri için en önemlisi de Türkiye için artık kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. İnanıyorum ki yeni Türkiye artık yeni bir muhalefet anlayışını da doğuracaktır. Tek iştigal alanı siyaset olan, projesi, vizyonu olan muhalefet inanıyorum ki bu yeni süreçte şekillenecektir” diye konuştu.

BİNLERCE UYGUR TÜRKÜNÜ BİZ KURTARDIK

Erdoğan, “Geçen akşam bir televizyon programında 18 Mart Üniversitesi’nde bir genç, üstelik doktora yapıyor, diyor ki, ‘İslam dünyasına karşı başbakanımızın ilgi ve alakasını ben de takdirle izliyorum ama Uygur Türklerine karşı böyle bir ilgi alakasının olmamasına biz de şaşırıyoruz’ diyor. Orada da bakıyorsunuz MHP’nin malum bir zatı var, o da orada güya cevap veriyor, ‘evet hava meydanındaki 18 taneyi biz kurtardık.’ Sen kimsin de neyi kurtaracaksın? Haddini bil bir defa. Biz şu ana kadar binlerce Uygur Türkü’ne vatandaşlık vermek suretiyle onları idamdan kurtarmış hükümetiz. Bu MHP’nin Genel Başkanı ve yanındakiler acaba bugüne kadar Uygurların yaşadığı Çin’deki yerlere kaç kere gittiler? Uygur Türklerinden ülkemize gelmek isteyenleri biz bağrımıza bastık ve kendilerine sahip çıktık. Ama geçenlerde havaalanında 18 gün bekletilenleri istismar etmek suretiyle, ne oldu sonunda kim bunları tekrar ülkemize kabul etti, biz kabul ettik. Sen MHP’nin yöneticisi olarak kimsin, senin haddine mi böyle bir şeyi başarabilmek? Bunlar bizim işimiz” dedi.

Haber Ara