Dolar

32,4751

Euro

34,7277

Altın

2.438,78

Bist

9.915,62

23 Nisan, neşe dolamıyor insan

Çocuklara bayram armağan edilen ilk ve tek ülke olmakla övünen Türkiye'de her 4 çocuktan biri yoksul. Çocuk istismarı, çocuk işçiliği, erken evlilikler ve hak ihlâlleri konusunda Türkiye'nin karnesi parlak değil.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-23 10:01:24

23 Nisan, neşe dolamıyor insan
 


Bugün 23 Nisan. Gün boyu Türkiye’nin dünyada çocuklarına bayram armağan eden ilk ve tek ülke olduğunu hatırlatacak. Çocuklara verilen öneme dikkat çekecek. Ancak Türkiye’de pek çok çocuk için hayat ‘bayram’ olamıyor. Türkiye’nin ihmal edilen, istismara uğrayan, şiddet gören, eğitim hakkını kullanamayan, çocukluğunu tarlalarda, atölyelerde unutan, ölen çocukları var.
Nüfusun yüzde 30’unu çocukların oluşturduğu Türkiye’de çocuklarla ilgili kronik sorunlar var. İlki çocuk işçiliği. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülkede 6-17 yaş arasında yaklaşık 900 bin çocuk işçi var. Bu çocukların yarısı eğitim hakkından da mahrum. Gündem Çocuk Derneği Koordinatörü Ezgi Koman, çocuk işçi sayısında 1990’lı yıllardan 2000’li yıllara gelene kadar yarı yarıya azalma görüldüğünü ancak daha sonra çocuk işçi sayısının aynı kaldığını belirtiyor. Çocuk işçiliğin önlenemediğini, çok kötü koşullarda yaptırıldığını anlatan Koman sorunları şöyle özetliyor:

Çocuklar, atık kağıt toplamak gibi kayıt dışı pek çok işte de çalışıyor.

‘Yönetmelikle 16 yaş için ağır işler serbest’

"Çocuk işçiliğinin önlenebilmesi için yapısal bir dönüşüm yok. Hatta 4+4+4 eğitim sistemiyle önü açıldı. 900 bin çalışan çocuk deniyor ama kayıt dışı olan o kadar çok çocuk var ki. Atık kağıt toplayan çocuklar, sokakta mendil satanlar… Yasalara göre 14 yaş altı çocukların çalışmaması gerekiyor ama denetleme mekanizması işlemiyor. Yaptırımlar yeterli değil. 'Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılmasına Yönelik Yönetmelik'te yapılan değişiklikle 16 yaşından gün almış çocukların kiremit, tuğla, parafin ve plastik imalatı veya selüloz üretimi gibi ağır işlerde çalıştırılabilmesinin yolu açıldı. Ayrıca çocuk işçilerin yaşadığı kazalar yargıya yansıdığında yargının da göstereceği tavır önemli. İşyerleri para cezası ile kurtuluyor bu davalardan. Yargıya suç duyurusunda bulunduğunda iş yerinin sicil numarasını bile mağdura soruyor, ondan istiyor. Çocuk işçilik bir yoksulluk meselesi. Çocuk işçilikle mücadeleyi ailelerin sosyal hakları üzerinden kurgulamak gerekiyor. Derinlemesine bakmak lazım."

‘Engelli çocuğun sokakta oynama hakkı bile yok’


Çocuklar içinde en dezavantajlı gruplardan biri de özel gereksinimli olanlar. Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği Başkanı Süleyman Akbulut, çocuklara yönelik sorunların engelli çocuklar için daha da arttığını belirterek şöyle konuşuyor:
"Engelli çocuklar sokaklarda oynama hakkına sahip değil şu anki Türkiye’de. Böyle olduğu için psikolojik ve sosyal gelişimlerini olması gerektiği gibi yaşayamıyorlar. Türkiye’de okul öncesi eğitimden faydalanan sadece 1209 engelli çocuk var. Bu veriye bakacak olursanız bile ne kadar dezavantajlı olduklarını görürsünüz. Eğitimin her aşamasındaki olumsuzluk nedeniyle eğitimlerini yarım bırakıyorlar. Engelli nüfusunun yüzde 41.6’sı okur yazar değil. Lise ve üstü eğitim alanların oranı yüzde 7.7. Engelli çocukların yüzde 9.8 okulda kendisiyle alay edildiğini, yüzde 13’ü okula kaydının yapılmadığını söylüyor. Son 10 yılda engellilerle ilgili atılımlar yapıldı. Eğitim sistemi revize ediliyor. Engelli çocukların akranlarıyla aynı sınıfta okumasını sağlayan kaynaştırmalı eğitime geçiyoruz. Mevzuat ideal. Ama alt yapı, insan kaynakları sorunu var. "

‘Medeni Kanun hala değişmedi’

Türkiye'de işlenen cinsel suçların yüzde 47'si çocuklara karşı işleniyor. Erken evililiklerde de tablo vahim. Çocuk yaşta evliliklerde Avrupa ikincisi olan Türkiye’de son üç yılda 18 yaşın altında evlenen çocuk sayısı 129 bin. Çocuk Koruma Kanunu'na göre evlilik yaşı 18 olmasına rağmen Türk Medeni Kanunu'na göre bu yaş 17. Mahkeme kararıyla 16'ya kadar inebiliyor. Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı ve Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürü ile Mücadele Ağı Koordinatörü Avukat Şahin Antakyalıoğlu’na göre Türk Medeni Kanunu’nda evlenme yaşının hala yükseltilmemiş olması bir politika sorunu. Antakyalıoğlu çocuk yaşta evliliklerin önünü açan uygulamaları ve eksikleri şöyle anlatıyor:

"Evlenmeyi erkene çeken maddenin değişmesi bir günlük iş. Hadi değişmedi, uygulamada aile mahkemeleri evlendirilmek istenen çocuk için başvurulduğunda, sosyal inceleme raporu istemeli. Bu her zaman yapılmıyor. Erken evliliklerde yerel yönetimlere de görev düşüyor. Kaç muhtar mahallesinde erken yaşta evlilik olunca ihbar ediyor? Bırakın ihbarı, gidip bir de altın takıyor. Yasalarda ‘erken evlilik suçtur ve yasaktır’ denmeli açık açık. Mahkemeler istismar davalarında da cezaları çoğu zaman fazla buluyor. Çocuk istismarı ve şiddetine karşı Çocuk Koruma Kanunu’ da yetersiz, uygulamada hayata geçmiyor. Oturmuş bir çocuk koruma mekanizması yok. Dayak kimi zaman bir savcı tarafından bile meşru bir terbiye aracı olarak görülüyor. Çocuk Koruma Kanunu’nu, mevzuatı birçok ilde sorumlu kişiler tam olarak bilmiyor."

Eğitim hakkı da eşit değil

Çocuklar eğitim hakkından da eşit yararlanamıyor. UNICEF’in okul dışındaki çocuklarla ilgili Türkiye raporuna göre, 6-13 yaş grubundaki 56 bin 786 çocuk hiçbir zaman eğitime başlamayacak, 190 bin 176 çocuk ise başladığı eğitimi mezun olmadan bırakacak. Eğitimde fırsat eşitsizliği en büyük sorunlardan biri. Zenginlerin çocuklarını anaokullarına yollama oranı yoksullardan tam 60 kat fazla. 4. sınıf düzeyinde dezavantajlı öğrencilerin bulunduğu okul oranı Türkiye’de yüzde 63. Türkiye'de çocuklar sürekli değişen eğitim sisteminden de mağdur. Son 12 yılda eğitim sisteminde tam 13 temel değişiklik yapıldı, 5 Milli Eğitim Bakanı değişti. Eğitim Reformu Girişimi Araştırma Koordinatörü Alper Dinçer, "Eğitim sisteminin sık sık değişmesi belirsizlik demek. Bu belirsizlik dezavantajlı çocukları daha çok etkiliyor" diyor.

 Al Jazeera Turk

Haber Ara