Dolar

32,3595

Euro

35,0062

Altın

2.323,05

Bist

9.079,97

Dünyanın en zor kararı

Tarihçi yazar Yavuz Bahadıroğlu, şehzadelerin öldürülmesi ile gündeme gelen Osmanlı padişahlarının dünyanın en zor tercihini yapmak zorunda kaldıklarını söyledi.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-06-06 08:30:10

Dünyanın en zor kararı

Yavuz Bahadıroğlu, Nesil Yayınları arasında çıkan “Osmanlı’da Şehzade Katli” kitabında Osmanlı tarihinin en çok tartışılan konusuna ışık tutuyor. Kitabında Osmanlı Devleti’nin biri dini, ikincisi milli iki büyük hedefi olduğunu belirten Bahadıroğlu “Bunlardan biri İ’lâ-yı Kelimetullah diğeri ise Kızılelma idi. Özellikle İ’lâ-yı Kelimetullah değişmez ve değiştirilemez hedefti. Zaten devlet de bunun için kurulmuş, kurucular Peygamber müjdesi olduğu için İstanbul fethini ‘ilk hedef’ seçmişti. Bunun için de devletin devamlılığı ve güçlü olması gerekiyordu. İşte bu noktada Osmanlı padişahları bu gayelerinin gerçekleşmesi için dünyanın en zor tercihini yapmak zorunda kaldılar ve ‘Devlet mi evlat mı’ tercihinde devlet tercihini yaptılar.”

Kitabında Türklerin kurduğu birçok devletin yıkıldığına vurgu yapan Bahadıroğlu şunları söylüyor: “Bunların yıkılmasında, devlet hâkimiyetinin, hanedanın ortak malı sayıldığı eski bir Türk siyasi geleneğinin tesiri çok büyük olmuştur. Hanedanın her erkek mensubu, küçük olsun, büyük olsun, tahta geçmek hususunda kendisini eşit hak sahibi görmektedir. İşte eski Türk tarihinde bolca görülen hanedan kavgalarının esası, ülüş sistemi denilen bu gelenektir. Bazı Türk hükümdarları bunun önüne geçmek için devleti parçalara ayırıp her birini bir şehzadenin idaresine vermek yoluna gitmişse de, mahzurları bertaraf etmek şöyle dursun, bu devletçikler düşmanlarınca kolayca yutulmuştur. Hun, Göktürk, Kutluk, Uygur, Karahanlı, Gazneli, Gürganlı ve Selçuklu, sonra da Cengiz Han, Timur, Hülagü gibi devletler, hep böyle yıkılmışlardır. Selçuklular bir ara veliaht tayin etmek suretiyle merkeziyetçi bir usul getirmeye çalışmışlarsa da, bu usülü yerleştirmeye muvaffak olamamışlardır. İşte Selçuklulardan sonra Anadolu’da yeni bir güç olarak ortaya çıkan Osmanlılar, bu tecrübelerden ders almış, devletin böyle bir akıbete uğramaması için fedakârlık göstermişlerdir. Halk arasında ‘Şehzade katli’ diye bilinen, hanedan mensuplarının ‘nizâm-ı âlem,’ yani kamu menfaati yolunda katledilmesi yoluna gidilmiştir.”

Osmanlılarda şehzade katli meselesini doğru anlayıp değerlendirebilmek için öncelikle İslâm-Osmanlı hukuku ve siyaset geleneğini bilmeye ihtiyaç olduğunu kaydeden Bahadıroğlu “Hadisenin çok esaslı tarihî, siyasi ve hukukî sebepleri bulunmaktadır. İktidarın, hanedan mensuplarının müşterek malı olduğu yolunda eski Türk siyasî geleneği vardır. Bu gelenek, tarih boyu menfi neticeler doğurmuş, ülkelerin parçalanmasına ve Türk devletlerinin yıkılmasına sebebiyet vermiştir. Olayı tarih, şartlar ve insaf ölçeğinde ortaya koyduktan sonra, hâlâ ‘günah’ hükmü vermek de mümkündür. O takdirde günahların ve sevapların değerlendirileceği mahşer günü hatırlanmalı ve olay ilahî yargıya havale edilmelidir.” diyor.
VİDEO HABER

İsrail'in Gazze'de bir vahşeti daha görüntülendi!

Haber Ara