Dolar

32,4905

Euro

34,8145

Altın

2.473,03

Bist

9.530,47

Gülen grubunun Azerbaycan’dan gitmesinden rahatsızlar mı?

Yıllar önce Fetullah Gülen örgütü ile ilgili şüpheler dile getirilirken karşı taraf son derece profesyonel bir şekilde kendini saklıyor ve savunuyordu. Bunu ‘’Türk okullarına’’ baskı gibi gösteriyordu; fakat Türkiye başbakanı bu yapıyı paralel yapı ilan etmesi ile takke düştü kel göründü.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-08-19 16:40:19

Gülen grubunun Azerbaycan’dan gitmesinden rahatsızlar mı?

TIMETURK / FURKAN AZERİ

Yıllar önce Fetullah Gülen örgütü ile ilgili şüpheler dile getirilirken karşı taraf son derece profesyonel bir şekilde kendini saklıyor ve savunuyordu. Bunu ‘’Türk okullarına’’ baskı gibi gösteriyordu; fakat Türkiye başbakanı bu yapıyı paralel örgüt ilan etmesi ile takke düştü kel göründü.

Cemaatin 17 Aralıktan sonra Türkiye’de ölüm kalım savaşı vererek bu zamana kadar İslam’ın düşmanları ile birleşerek 
onların yurtdışında çalışmalarına son yıllara kadar destek veren muhafazakâr Türk iktidarını devirmek istemeleri bu örgütün ne kadar tehlikeli olduğunu gösterdi.

Her türlü şantaj mekanizmasını helal gören, sadece rakiplerini değil potansiyel rakip olabilecekleri bile hedef seçen bir örgütün aslında dini cemaat perdesi altında dış istihbaratlar ile birlikte çalıştığı bütün paradigmaları ile bilindi.

Yani Gülen örgütüne karşı yapılan mücadele aslında bir dini cemaati ile yapılır gibi lense etmek doğru değil çünkü mesele Türkiye devletinin bağımsızlığını koruma meselesidir.

TÜRK OKULLARI YALANI ;

Öncelikle vurgulamak lazım ki, burada Türk okullarının varlığı Azerbaycan’dan Türk sevgisini istismar etmeye yönelmiş adımdan başka bir şey değil.

Çünkü Amerika pasaportu ile İngiliz dili öğretmenlerinin çalıştığı bu kurumlarda Türk dili seçmeli ders olarak okutuluyor. 160 ülkede faaliyet gösteren bu okulların esas eğitim dili İngilizcedir ve haftada en az 24 saat İngilizce okutulması zorunludur.

Genelde Dünya üzerinde Gülen okullarda binden çok Amerika pasaportu taşıyan öğretmenler çalışıyor yani ABD himayesinde ve gözetiminde kurulan bu okular Türkiye’yi hiçbir zaman temsil etmediler.

Fakat Türkiye’yi ABD’nin 51’ci eyaleti ve Amerika’nın temsilcisi gibi gören Türkiye’nin Erdoğan’dan önceki başbakanları sırf Amerikan çıkarları hatırına bu okulları müdafaa ettiler. Bunu küresel barışa doğru kitabında ve bu okulların tanıtım vidosunda Fetullah Gülen de tasdiklemiştir.

O bir daha vurguluyor ki; bu okular küreselleşmenin bir parçasıdır ve ABD izin vermezse hiçbir yerde açılmazdı ( kaynak;tr.fgulen.com/content/view/7877/15/).

Örneğin Kazakistan’da gülen okullarında 60’a yakın Amerikalı ve diplomatik statüye sahip İngiliz dilli öğretmenler çalışıyor.

Yani adı Türk okulları olsa da bu okullar İngiliz dili ve medeniyetini daha çok temsil etmektedir.

Bunun da kökünde MKİ (CIA) ile Fetullahçıların işbirliği durmaktadır. Yani ABD ve ona benzer diğer ülkelerin en fazla

faydalandığı casusluk metotlarından biri de «Nüfuz Casusluğu»dur.«bir ülkede etki etmek için çalışan ajanlar» ve yönlendirici casuslar» nüfuz casusluğu metodunun esas elementleridir. Bunlar üç esas guruba ayrılıyorlar.

1-işçiler ,Çalışanlar

2- parayla ikna edilmesi mümkün olan entelektüeller

3- gönüllüler


Birinci gruba ait olanlar diğer yollarla yurt dışında tahsil alıyorlar. İkinci gurupta olanlar gerektiği zamanda birinci gruba dahil olanların eli ile istifade olunur. Üçüncü gruba ait olanlar ise çok zaman kendileri de bilmeden medyanın vs. yönlendirmesi ile kullanılıyorlar. Böyle büyük bir örgütün kurulması ve istifada olunması için şüphesiz çok zaman ve ciddi çalışma gereklidir.

Üstelik böyle büyük bir örgütün idare olunması çok zordur. Ama ipi bir şeyhin veya dini liderinin elinde olan binlerce müridin idare olunması ve yönlendirilmesi kadar kolay bir şey olamaz.

Fetullahçılar bu işte yeri doldurulmazdılar. Onları CIA için cazip kılan da işte bu özellikleridir. Şöyle k; Fetullahçı çevrede çok
mükemmel nizam intizam ve hiyerarşik düzen mevcuttur her bir şehirde 5-7 müridin kaldığı ışık evleri ve bu müritlere abilik yapan ev imamları vardır. Ev imamları semt imamlarına, onlar bölge imamlarına, onlar şehir imamlarına, onlar ülke imamlarına, onlar kıta imamlarına, onlar da Fetullah Gülene bağlıdırlar. Emir ve gösterişler bu hiyerarşik nizamla aşağılara, en sıradan müride, onların kendisi ile destek «şakirt»-e kadar gidiyor. emir ve gösterişlerin tereddütsüz yerine yetirilmesinin sebebi ise insanların saf ve samimi dini duygularını yalan uyduruk şeyler ile çalınmasıdır. Bu yalanın en büyüğü ise budur: Fetullah Gülen'in verdiği her karar ‘’Muhammed peygamberin (s.a.v) emri ile ve onunla istişare yapılarak alınmasıdır ve Peygamber ise bu emri Allahtan alır’’ diyerek Beyinleri yalanlarla doldurulmuş. zombileştirilmiş zavallı insanlar artık nereye yönlendirsen oraya gidecekler. Zombi, profesör de olabilir, bakkal işletmecisi de...

Fetullah Gülen örgütü sadece CIA'ya hizmet etmiyor...

Fetullah Gülen bu gün Pensilvaniyada, CIA’nin korumasında olan bölgede yaşadığı için Cemaatin daha çok CIAmaat olduğu bildirilir. Paul Henze, Graham Fuller, Lois Freeh, Henri Barkey, Carey Cavanaugh gibi meşhur CIA ajanları ile Fetullah Gülenin şahsi dostluğu da dikkatlerden kaçmamalıdır. Bunlardan Henri Barkey ermeni aşığı gibi tanınmış ve aşırı Türk düşmanıdır.
Lakin Cemaatin sadece CIA ile çalışmadığı bir gerçektir. CIA ile birlikte Büyük Britanya’nın MI5 ve MI6, İsrail'in MOSSAD gibi birimleri ile çalışmalar yürüten örgüt varlıklarını davam ettirmek için faaliyet yürüttükleri ülkelerin hukuk-muhafıza organları ile de zamanla işbirliği yaparak ve onların da içlerine sızma ile tanınır.

Türkiye’de Fetullah Gülen örgütüne karşı açılmış davalarda öne çıkan: “CİA nezdinde bütün fetullahçılar “walk-in” adlandırılan casus kategori konumundadırlar. Yani kendileri dış ülkelere karşı gönüllü casusluk hizmeti yapmıştılar. Ama fetullahçı güruh sadece ABA ve CİA ile yetinmemişler. Onlara paralel olarak Vatikan, Fener Yunan Patrik, Musevi önderler vs. ülkelerin gizli servisleri tarafından da istifada edilmiş ve faaliyet gösterdikleri ülkelerde elde ettikleri önemli bilgileri bu kurumlara da servis etmiştirler ..

İngiltere’de Lord Rotherham tarafından “İngiltere’ye yönelik has çalışmalara için ” ödül aldı, “Leaders Club”, “Editorial Office”, “Booruker” gibi GHT-lerle sıkı işbirliği içinde faaliyet gösterirler.

Aynı zamanda Almanya’da, bu ülkenin dışişleri özel çalışma birimleri olan BND tarifinden desteklenen “Dost Yolu Derneği”,
“Y.Burq A.Ş”, “Türk Alman Araştırmacılar Birliği ” gibi teşkilatlar da kurmuşlardır . Fetullahçılar sadece CİA ile değil “doubel agent” olarak onlara yardım yapan her bir servisle işbirliği yapıyorlar.

İngiltere’de yabancı vatandaşlar ile iş yürüten MI5, MI6-nın uzak

doğu birimleri CIFE ve orta doğu birimleri MEIC-lede sıkı işbirliği içinde oldukları tasdik edilmiştir.İslam Kerimov Fetullah Gülen okullarını niye kapattı?

Azerbaycan’dan önce “Türk okullarını kapatan Özbekistan oldu. 16 şubat 1999 yılında Özbekistan cumhurbaşkanı İslam Kerimova karşı tertip edilmiş başarısız suikast teşebbüsü oldu. suikastın sebebi fetullahçıların Özbekistan’daki çalışmalarına son verilmesiydi.

İ. Kerimovun arabasının geçeceği yola bomba koyulmuştu, bomba patlamış, ama İ. Kerimov suikastten sağ kurtulmuştu.

Yürütülen soruşturmada anlaşıldı ki suikast fetullahçılara mahsus “Ulugbey İnternational School”-da planlanmış ve buradan idare olunmuştu. Bu olaydan sonra fetullahçıların Özbekistan’daki 18 okulu ve gıda şirketleri sanayisi adında faaliyet yürüten “Üfük” adlı şirketleri kapatıldı. meğer fetullahçıların Özbekistan’dan temizlenmesinden dolayı son birkaç yılda fetullahçıların düzenledikleri suikasttan kurtulan Receb Tayyib Erdoğan 11 ağustos seçimlerinde Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’dan farklı olarak, Özbekistan’da seçimleri kazandı.

O zaman Azerbaycan’daki tereddüdün kaynağı nadir?

Gülen örgütüne karşı bu kadar kesin delil varken, bunları bu

zamana kadar resmi müdafaa eden Türkiye’nin bu grubu terör

listesine almak istemesi halde Azerbaycan’da neler oluyor?

Doğrudur, İlham Aliyev’in cesaretli adımları sayesinde Gülen

örgütüne Azerbaycan’da ciddi darbe vuruldu. Özbekistan’dan sonra

okulları kapanan ikinci Türk cumhuriyeti olan ülkemizde örgütün

birçok önemli adamları pasifleştirildi.

Gülen örgütünün Azerbaycan’da yetiştirdiği genç kuşağın lideri

olan Elnur Aslanov “siyasi görevinden mahrum edilerek, “tekaüd”e

gönderildi. Lakin Azerbaycan’da gizli bir direniş devam ediyor.

Sanki yeniden eski günlerine döneceklermiş gibi Fetullah Gülen

örgütünün önemli isimleri Azerbaycan’dan ayrılmak istemiyor.

Hatta turist vizesi ile iki aydan bir giriş-çıkış yaparak , ülkede

kalmakta ısrar ediyorlar. Neden acaba? Neyi bekliyorlar? Onlara

kim hangi sözü vermiş?

Mesud Kurnaz Azerbaycan’da ne iş yapıyor?



Bu örgütün faaliyetini yılardan beri takip eden biri olarak, söylemeliyim ki,

bu cemaat hiçbir zaman elinde olanı kolayca bırakıp gitmeyi yâ da

vermeyi kabul etmiyor. Belki geri çekilmiş gibi görünür, ama geri adım

atmamak için bütün yollardan istifade ediyor. Şimdi ise devletin bir başka

iradesi ile “Çağ Öğretim İşletmeleri” MMM-in birleştiği “Azerbaycan

uluslararası eğitim merkezi” İctimai Birliği , yani ARDNŞ bu listeleri

kapatmış. Fakat liselerin kapanması ile ilgili karardan vaz geçilmesi,

başka adla bu liselerin çalışmasına izin verilmesi veya başka bir yol

izlenmesi için yollar aramaktadırlar.

Madem ki, liseler kapatılmış, ARDNŞ ile anlaşmalı olarak kendisini iptal

eden, “Çağ” Öğretim İşletmeleri Şirketi Azerbaycan-Türkiye Özel Liseleri

Baş İdaresinin başkanı Mesut Kurnazın Azerbaycan’da işi nedir ? “Çağ

Öğretim” bağlansa da, Azerbaycan o kadar mı zayıf ülkedir ki, bu

kurumun genel Müesseseleri genel idaresinin başkanı görevi için Mesut

Kurnaz Azerbaycan’da tutuluyor ?

Bezi dairelerde “binlerce öğrenci ve velilerinin önünü biz geçerek”

diyoruz ki, kendini Aliyev hükümetine karşı yeni muhalefet lideri

statüsünde gören Mesut Kurnaza Azerbaycan’da destek veren sadece

ARDNŞ başkanının Kadr, Rejim ve İnformasiya teknolojiler üzere vitse-başkanının Halik Memmedovdur mudur? Eğitim bakanlığına “aba altından sopa” göstererek, muhtelif yollarla liselerin kaderi ile ilgili değişikliğe nail olmak isteyenler hangi devletin adamıdırlar? Bu günlerde niye Halik Memmədov ve diğerleri eğitim bakanının yetkilileri ile sık sık bir araya geliyorlar? Yoksa ARDNŞ okulları kapandığına pişman mıdır ?

Okulları kapattıkları halde Rövnak Abdullayev və halik Memmədov Mesut Kurnazın gitmesi için neden ilgilenmiyorlar? Mesut Kurnazın “kurnazcasına” İçerişehirdə ve “Genclik”de görüşmeler yapıp , güçlerinin dağılmamasına çağırışlarının arkasında ne durmaktadır? Okulların açılmasından umutları tükendiği zaman neler olacak?Göründüğü gibi sorular çoktur. Hatta soruları artırarak, Rövneg Abdullayevden Fetullah Gülen örgütünün Afrika’daki okullarının hiselerini neden SOCAR-ın aldığını da sormak olur mu?. Yanlış okumadınız! Fetullah Gülen örgütünün güney Afrika cumhuriyetinde ve diğer bir sıra Afrika ülkesindeki okulların bütün mobilya ihtiyacını SOCAR karşılıyor . Sebebi? Açık değil mi?

Başka bir soru. Cemaatle ilgili hazırlanan dosyalarda söyleniyor Gülen örgütüne en çok para giden ülkeler arasında Azerbaycan ilk sıradadır.

Bu paralar arasında Rövnek Abdullayevin, halik Memmədovun ve korkmaz Hüseynovun da paraları var mı? Cemaat bu memurların

devletten çaldıkları kirli paraları sildiği için mi vazgeçilmezdir?

Yürüttüğüm araştırma sırasında belli oldu ki, kapatılan liselerin Cemaate

Bakü'de lazım olanları muhtelif isimler altında Kafkas Üniversitesine ve

SOCAR için iş yapan firmaları işe alarak, Azerbaycan’da kalmaları

sağlanmaktadır. Özelliklede, Kafkas Üniversitesi bu Meselede ciddi işler

görmektedir. “Araz” kursları ve liselerinde çalışan bazı şahıslara yeni

şartlar yaratılarak sanki ihtiyaç varmış gibi onlarla fetullahçı üniversite-
Son kaleye toplanıyor. Sebebi ise o şahısların Azerbaycan’da kalmalarını

sağlamaktır. Bununla alakalı olarak SOCAR-ın bütün hizmet birimleri

Fetullah Gülen örgütüne verilerek, onlar için yeni kazanç yerleri teşkil

edilir ki, bütün bunları halik Memmedov Rövnek Abdullayevdən habersiz

nasıl yapıyor?

Bakü'de kalanların Azerbaycan’daki görevi ise gençler arasında örgütün

faaliyetini güçlendirmek ve tebliği dikkat çekmeden devam ettirmektir.

Aynı Gülenin 1996 da dediği gibi: “durmuş gibi davranıp, yavaş-yavaş

kendi işlerinizi devam ettirin. Devletin kılcal damarlarına sızın. Hâkim,

savcı olun”. Hukuk-muhafaza organlarına ve diğer devlet organlarına

sızmak için çalışın böyle bir örgütü hala savunmak neyin karşılığını

vermektir?

SOCAR-ın liseleri kapatıldığı halde Kafkas Üniversitesinde hiç bir

değişikliğe gitmeme sebebi nedir? Ahmet Sanıc, Bahri Topuz veya

üniversitenin meşhur Natik Paşası olmazsa, bu üniversite batar mı?

Bunların korunmasında Kafkas Üniversitesinin Paşasının yerlisi korkmaz

Hüseynovun ve Ahmet Sanıcın yakın dostu Halik Memmedovun rolü ne

kadardır? Rövnek Abdullayevin bu örgütün oyunlarına ortak olmasından

hakikaten Haberi var mı? SOCAR gibi önemli devlet kurumunun

başındaki bu şahsin kendi yardımcısının Fetullah Gülen örgütü ile bu

kadar karışık ilişkiler içinde olmasından haberi yok mu? Haberi var ise,

o zaman niye Halik Memmedovun önüne geçmiyor? haberi yok ise,

o zaman Rövnek Abdullayevi futbolla baş-başa bırakmanın zamanı

gelmiştir. Onsuz da futbolda şansımız birtürlü açılmıyordu, Rövneg

Abdullayevin orada olması ile devlet bir şey kaybetmez.

SOCAR Kafkas Üniversitesinin HANGİ MEZUNLARINI İŞE ALIYOR?

Çok enteresandır ki, SOCAR-ın Fetullah Gülen örgütü ile alakalarında

Büyük Britanya önemli görevler yüklenmiş. SOCAR-ın BB-deki

temsilciliği maliye yardımı ile İngiltere’de eğitim alanlarının geneline

Kafkas Üniversitelinden gidenlerdir. Ve onlar diploma alır-almaz SOCAR-
da OTOMATİK OLARAK İŞE BAŞLIYORLAR. Halik Memmedovun

yürüttüğü siyaset sonucunda SOCAR-ın mali desteği ile yurtdışına

gönderilen her 10 öğrenciden 8-i Kafkas Üniversitesi ile ilgilidir ya da

kapatılan liselerin mezunlarıdır. Bütün bu olanlara dikkat ettik özellikle

İngiltere dikkat çekmektedir.

Gülen ve Eli Kerimli’nin dostunun SOCAR ile İŞBİRLİĞİ ...

Gülen ÖRGÜTÜ ve SOCAR işbirliğinde İngiltere çok ön planda

durmaktadır. Şöyle ki öğrencilerin genelinin gönderildiği İngiltere hem de

ABD den sonra gülene en büyük destek veren ülkedir.

Ne kadar gariptir ki, İngiltere’nin Lordlar Kamerasında “Fetullah Gülen”

konferansı teşkil edan “Baron” lakaplı Lord Ehməd 2005 yılında AXCP

başkanı ile Eli Kerimli’ni Londra'da davet eden şahıstır. Hazırda

İngiltere’de Gülenin en büyük destekçisi olan Lord Ehmədle SOCAR-ın

Büyük İngiltere temsilciliği arasında ciddi alakalar mevcuttur. 22 kasım

2012 yılında geçirilen Birleşmiş Krallığın Lordlar Palatasında ARDNŞ

başkanı Rövneg Abdullayevin katılması ile geçirilen ARDNŞ-nin inkişaf

stratejisinin takdiminde katılan lordlar arasında Lord Ehmed de var idi.

Ne kadar güzel üçgen olmuş değil mi? Gülen için Lordlar Kamerasını

alan, AXCP başkanı misafir eden şahıs ile SOCAR yönetiminin iş birliği

... Madem hiçbir alakaları yok, o toplantıya katılanların listesini bir

açıklasınlar halk da bilsin ki, SOCAR-ın tedbirine katılan 50 lord

kimlerden oluşmaktadır ...

Veya Rövneg Abdullayevin zevkle resim çektirmiş, socar çok az

görüştüğünü bildirdiği Lord Kilkluneyin (Kilclooney) İngiltere’de Fetullah

Gülen örgütü ile ciddi alakalarının olduğunu ve her adımının “Zaman”

için haber önemi taşıdığını biliyor mu? ben eminim ki, Rövneg

Abdullayevin bütün bunlardan haberi bile yoktur.

“yurtdışında Azerbaycan için talebe yetiştiriyoruz” adı altında Kafkas

Üniversitesinin seçilmiş öğrencilerini devlet hesabına okumaya gönderen

Halik Memmədov ve İngiltere’deki SOCAR-ın temsilciliği ona öyle bilgi

vermişler ki, R.Abdullayev belki de II Yelizavetanın halası torunu ile

görüştüğünü zannediyor. Bilmiyor ki, Lord Kilclooney Cemaate bağlı

“Dialogue Society” ile ciddi alakaları var. Aslında , Rövneg Abdullayevin

bilmedikleri sadece bunlar değil...

Bu sebepten de adamlarının Gülen örgütünün adamlarını bu kadar

savunmaya en iyi ihtimalle seyirci kalmaz, kapatılan liselerin başka

yollarla faaliyetini davam ettirmesi için eğitim bakanlığına ricada

bulunmazdı...

Liselere yatırılan milyonlar ne zaman sahiplerine geri verilecek?

İyi olmaz mıydı, SOCAR yönetimi Gülenin okullarının kaderini Mesut

Kurnazı, Enver Özerini ve Ahmet Sanıcı tutmanın yollarını düşünmek

yerine önceden bu okullara tahsil hakkı yatıran ailelerin gününe ağlasın.

O paraların geri verilmesi için somut adımlar atsın. Olumlu adımlar hiç

de devletin bütçesini Gülen okulları yolunda dağıtmak değil . Rövnank

Abdullayev teyetki mekanizmalarından istifade ederek, bu paraları geri

çevirmeyi başarabilir. Aslında ise o paralar çoktan “Bank Asya” ve

Amerikan banklarına yatırılmıştır. Öyle ki, bu yıl “Bank Asya’nın

batmaması için ailelerden paralar önceden toplanarak, o banka yatırıldı.

Çünkü aksi halde Türk Hava Yollarının bu bankadaki hesapları geri

çekildiği için iflas edecekti. Erdoğan’a ‘’direniş’’ için bütün paralar bu

bankaya yatırıldı ve banka bu paraları yurtdışında para

oyunlarında kullanmaya başladı. enteresandır ki, bu cemaatin yaptığı ilk

iş değil . Her zaman kasadaki parayla Amerikan borsasına yatırılıp ve o

paradan gelen depozit gelirleri ile yatırılan paralar iki katına çıkmaktadır.

Ve bununla da üniversite ve liselerin masrafları karşılanırdı. Aynı

zamanda iş adamlarından alınan zekâtlar da onların işine yazıyordu.

Bütün bunların neticesinde Gülen örgütü Azerbaycan’dan vazgeçmiyor?

Asla! Buradan gitmek isteyenler ise Halik Memmedov ve grubu

Azerbaycan’da tutmak için çalışıyorlar. Kesin olarak, Azerbaycan Devlet

petrol Şirketinin gözetiminde olan Kafkas Üniversitesinin toplanma YERİ

olmasına imkan yaratıyorlar. Onların Ehməd Sanıc, Mesut Kurnaz ve

Enver Özeren BAŞKANLIĞINDA birlikte davranmaları bu gün Halik

MEmmedovun eseridir

Son söz

Birinci yazının sonunda söylemem lazım ki, devlet içinde devlet yaratıp

resmi kararların aleyhine kendi bildiğini yapmak bu örgütün karakterinde

var. Bu sebepten dolayı da devlete silahlı terör teşkilatlarından daha

korkunç zararlar vermek imkânına maliktirler. Hedefe varmak için şantaj,

suikast ve diğer bütün yolları helal bilen bir örgüt ile karşı karşıyayız. Bu

öyle bir örgüttür ki, bir-iki yetkilisini görevden atmakla, liseleri

kapatmakla asla tasfiye etmek mümkün değil. Hücre evleri prensipleri ile

çalışan bu örgüt gerektiği zaman kendi kendini imha ederek,

derinliklere çekilip, zamanı geldiğinde uyanabilme reflekslerine sahiptir.

Bundan dolayı da Azerbaycan bu örgüt ile mücadeleye 0-3 hesabı ile

geriden başlamıştır ve hala yolun başlangıcındadır. Gençler sektörü,

devlet içinde devlet olmaya çalışanlar, Rusya’daki zenginler ittifakı ile

alakası olanların bu örgüte yardımı, genç fetullahçıların toplantı yerleri ve

yeni planlarını II. yazıda okuyacaksınız.

Yazan: Azerbaycan “Yeni Çağ” gazetinin genel yayın yönetmeni Agil Elesker

TİMETURK için çeviren FURKAN AZERİ

Haber Ara