Dolar

32,5555

Euro

34,8734

Altın

2.428,96

Bist

9.645,02

Azizoğlu üniversite rektörleriyle emperyalizm ve terörü lanetledi

Uluslar arası üniversiteler konseyi kurucu yönetim kurulu başkanı, şair, yazar Orhan hikmet Azizoğlu başkanlığında İUC’nin yönetim kurulu, akademik kurulu, bilim kurulu ve denetim kurulunda aktif görevlerde bulunan ırak üniversite rektörlerinden katılma imkânı bulanlarla Türkiye de buluşarak sorunların çözümü ve kurumlarına üye üniversitelerde görev yapan on binlerce akademisyenin, ailelerinin ve yüz binlerce öğrencinin yaşam, gelecek ve eğitim sorunlarının ele alındığı kapsamlı bir ırak toplantısı gerçekleştirildi.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-08-21 11:37:49

Azizoğlu üniversite rektörleriyle emperyalizm ve terörü lanetledi

Azizoğlu alınan kararlarla ilgili yaptığı açıklamada, bizim için hayattı önem arz eden, Batı ve İslam değer, kavram ve kültürleri arasında Batı değerleri lehine bizim hızla asimilasyona zorlanmamızdır. Batı değerleri taşıyıcıları ve emperyalist güçler kapital kazanımlarını faşizan uygulamalarla hayata geçirdiler kendilerini, gezegenin, özellikle de İslam coğrafyasın da bulunan tüm doğal zenginlikleri kurdukları kukla rejimler ve taşeron yönetimlerle gasp etmek bile onları tatmin etmedi, her devirde Müslümanların değerlerine karşı gizli veya açık düşmanlık duygusu ile hareket ederek karşı değer ve kavramları asimile etme çabasından asla vazgeçmediler. İslam ülkelerinde doğan yönetim boşluğu, rejim bunalımları ve Müslümanlar arasına bilinçli projelerle ekilen nifak tohumları İslam ve Müslümanlarla hiçbir bağı olmayan İslam düşmanlarının eylem ve işgaline zemin hazırlayan, hizmet eden aşağılık, insanlık dışı terör eylemleri ve emperyalist güçlerin alçak maşası olan terörist örgütler mazlum Müslüman halkların en büyük sorunu ve kahredici baş belası oldu.

İSLAM DÜŞMANI KANLI TERÖRİST YAPILANMA

Bunlar temel ilkelerden yoksun oldukları için, adına İslami yaşam dedikleri sözde din savaşı özde çağdışı, yobaz tavır ve uygulamaların etkisinde sandıklarından çok daha fazla kalarak din, gelenek ve nerdeyse tüm insani değerlerden yoksun medeniyet, uygarlık, demokrasi ve evrensel değerlere düşman, toplumlar yaratma çabalarını aralıksız sürdürdükleri için, hiç şüphesiz bizim yüce İslam’dan aldığımız, geleneksel, manevi ve kültürel değerlere verdiğimiz anlamı algılamamaktadırlar.
Azizoğlu, çağımızın belirgin vebası olan İslam coğrafyasındaki emperyalist işgal, katliam ve sömürü politikası, İslam dışı aslında İslam düşmanlığı diye tanımladığımız alçak terörist yapılanmalar oluşturdu. Zihni kargaşaya kapılmadan tüm Müslümanların bu hain terörist eylem ve yapılanmalara karşı mücadele etmeliyiz. Aynı şekilde “din ve manevi değerler içinde gerçek mana ve anlamından uzak geleneksel ve kültürel bir değer algısı oluşturma çaba ve amaçları da analiz ederek yeni nesillerin bu planlı işleyen çarklar arasında manevi ve insani tüm değerlerini yitirip kaybolmadan önlemler almalıyız. Bu tür yanlış uygulamaları, tekabül ettikleri düşüncede de bir çeşit soysuzlaştırmayı amaçladıklarından dolayı her eylem ve söylemleri tedbirle karşılanmalıdır. Kendisini gelenek, maneviyat ve kültürel değerlerin temsilcisi gösterenlerin, özellikle söylem ve eylemlerinde söz ve irade sahibi olması düşünce ile uygulamalarında da samimiyet görmeliyiz. Hangi şartlar altında olursa olsun, bu değerlerin beşeri düzlemde politik, maddi, mevki ya da şöhret amaçlı kullanılmasına karşı koymalıyız.

TERÖRİZMİN KAYNAĞI EMPERYALİST İŞGAL LER VE SÖMÜRÜ DÜZENİ

Azizoğlu, ancak Batı’nın geleneksel yani modern tavırla bir ve aynı şey olan gelenek düşmanı tavrın nelerden oluştuğunu da enine boyuna açıklamak ve bu tavrın çağımızda olup biten her şeyde acımasız bir mantıkla ortaya çıkan sonuçlarına işaret etmek kalıyor. Kararlı bir “anti modern” olmak, hiçbir şekilde (eğer böyle bir deyim kullanılabilinirse) “Anti Batılı” olmayı gerektirmez, çünkü böyle bir yaklaşım Batı’yı kendi düzensizliğinden kurtarabilecek biricik tavrı benimsemek demektir. Kaldı ki, kendi geleneğine sadık hiçbir Müslüman da meseleye başka türlü bakmaz. Batı’ya bu tür karşı çıkanların ( ki bu gerçekten anlamsız bir tavırdır) sayısı, Batı’ya modern uygarlıkla özdeşleştiği oranda karşı çıkanların sayısıyla karşılaştırılamayacak kadar azdır. Bugün bir de, “Batı’yı savunmak’’ tan söz eden bazı insanlar var. Her şeyi kaplamak ve bütün beşeriyeti kendi tutarsızlıklarının girdabına çekmek üzere olan, aslında Batı’nın kendisidir. Bu yüzden, “Batı’yı savunmak” lafı en azından aymazlıktır. Eğer gerçekten, söz konusu savunmanın Doğu’ya karşı yapılacağını söylemek istiyorlarsa ki belirli “ihtirazı kayıtlara” rağmen bunu söylemek istedikleri görülüyor. Bu söz tuhaf olmaktan da öte, haksızlıktır. Çünkü tek gerçek Müslümanların kimseye saldırmak ve onu hâkimiyeti altına almak gibi bir düşüncesi olmadığıdır. İslam coğrafyası başta olmak üzere tüm doğu ulusları sadece, kendi bağımsızlığına dokunulmamasını ve kendisine ilişilmemesini istemektedir bu da evrensel ve yeterince haklı bir istektir. Aslında Batı’nın savunulmaya gerçekten ihtiyacı vardır, ama sadece kendi kendisine, sadece kendi eğilimlerine karşı… Çünkü bunların mantıki sonucunun Batı’yı kaçınılmaz bir biçimde yıkıma götüreceği bellidir. Bu yüzden, “Batı’nın savunulmasından değil de “Batının Islahı’ndan söz etmek daha yerinde olacaktır. Eğer bu “ıslahat” olması gerektiği gibi (yani gerçek bir geleneksel onarım restorasyon-) olabilirse, İslamı, doğu’yu anlamalarını da doğal olarak beraberinde sağlayabiliriz. Biz ise önümüzde hala mühlet olduğunu ve modern uygarlığın hızla kendisine doğru koştuğu adil sonuçlar alınabileceğini düşünerek, gerek bu “ıslahat” a gerekse sözünü ettiğimiz bu anlama çabasına” gücümüz yettiğince katkıda bulunmalıyız. Özellikle İslam aleminin bu felaketten kurtulması için, son yüzyıllarda dünyamızı kendi köhne değer, kavram, kültür ve inançları doğrultusunda asimile etme savaşı başlatan Batı toplumları ve değerlerine karşı her toplum ve birey inançları, kültürleri, değer ve kavramlarının koruyucusu olması bu asimilasyon istilasını defetme savaşı ve mücadelesini birlikte ilimle,diplomasi ile,kültürel ve akademik çalışmalarla yapması elzemdir. Bu bakış açısı ve analizle doğu kültürlerinin ana unsuru olan yüce İslam ın asil mensupları Müslümanlara büyük görevler düşmektedir, emperyalist güçlerin gezegenimizi asimile etme savaşında en ön saflarda kendi inanç, değer, kültür ve kavramlarını koruyarak durmak dünyayı yaşanır hale getirecektir.

Haber Ara