Dolar

32,3704

Euro

34,9837

Altın

2.326,16

Bist

9.071,41

Türkiye, Libya için nasıl bir yol haritası çizecek?

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-09-26 12:27:21

Türkiye, Libya için nasıl bir yol haritası çizecek?

Tunus’ta başlayan Arap baharı Mısır’a ve oradan da Libya’ya sıçramıştı.42 yıllık Kaddafi diktatörlüğünü yaşayan halk, 17 Şubat 2011 de öncelikle Bingazi ve Beyda’da harekete geçerek yönetime karşı ayaklanmayı başlattılar. Ayaklanma ile birlikte 3-4 gün içinde, özellikle doğudaki şehirlerde (Bingazi, Beyde, Derne Tobruk, Ecdebiye vs) yönetimi ele geçirdiler. Kaddafi kısa bir sürede, ülkenin büyük çoğunluğunda kontrolü kaybetti. Bu kaybın en önemli sebeplerimden biri Kaddafi ordusunun, Murtezala denilen Afrikalı paralı askerlerden oluşması ve olayları bastırmak için, halka çirkin fiillerde bulunmasıdır. Bu durum mevcut yerli polis ve askerlerin de kısa sürede çözülüp, halkı korumak için muhaliflerin yanında yer almasını sağlamıştır. Ayaklanmanın başından beri, muhaliflerin liderliğini Kaddafi hükümetinde de bakanlık yapmış olan, Mustafa Abdülcelil geçici devlet başkanı sıfatıyla yürüttü. Normal düzene geçildiğinde görevi devredeceğini ve yeniden aday olmayacağını söyledi ve sözünde de durdu.

Devrim süresince Libya’nın batısında ki Tunus sınırı, Kaddafi askerlerinin elinde olduğu için oraya girilemiyordu. Fakat doğuda ki mısır sınırı muhaliflerin elinde olduğu için, ülkeye giriş yapılabiliyordu. Muhaliflerin ihtiyacı olan gıda, ilaç ve tıbbi malzemeler mısırdan temin edilebiliyor, hastalar ve yaralılar da tedavi için Mısır üzerinden bir başka ülkeye gidebiliyorlardı. 17 Şubat’ta başlayan ayaklanmanın ilk günlerinde batılı birkaç gazeteciden başka kimse yokken yaklaşık 10-15 gün içinde batılı birçok sivil toplum kuruluşu bölgeye geldiler. Muhalif hareketi yönetimlerle irtibata geçme çalışmaları başladılar. Kabilecilik anlayışının hâkim olduğu Libya’da devrim süresince zor şartlardan dolayı insanlar birbirlerine yaklaşmış önceleri ad ve soyadımızı söyledikten sonra kabilemizin ismini söylerdik şimdi ise kabile yerine Libyalı ifadesini kullanıyoruz diyorlardı. Maalesef mücadeleleri bitip rahatlayınca tekrar kısmen eskiye döndüler.

MUHALİFLER TÜRKİYE'DEN ÇOK ŞEY BEKLİYORLARDI

Muhalifler devrim süresince, Türkiye’ye sıcak bakıyor ve çok şey bekliyorlardı, ta ki Fransa’nın müdahalesine kadar müdahalenin bir gün öncesine kadar Kaddafi askerleri Ecdebiye’yi işgal etmiş, Bingazi sınırlarına dayanıp tank ve topçu ateşli ile Bingazi’nin merkezden uzak kenar semtlerini vurmaya başlamıştı. Halkın bir kısmı mısır sınırında ki şehirlere ve mısıra doğru göçe başlamıştı şehirde büyük bir telaş ve korku vardı. Bingazi yerel meclisi dış dünya ile irtibat kurmaya çalışarak acil müdahale istiyordu. Ertesi sabah Fransız uçakları bu büyük tankları ve uzun menzilli topları çölde tek tek vurarak Bingazi’lilere nefes aldırmıştı. Bu destekle Ecdebiye’yi alan muhalifler ilerleyerek Bregaya vardılar.



LİBYALI MUHALİFLERİ KIZDIRMIŞTI

İşte o günlerde başbakan Erdoğan Fransa’nın bu acele ile yaptığı saldırıyı kınanması, Libyalı muhalifleri kızdırmıştı. Fransa’nın arka planındaki emlerlini önleme adına bu açıklama doğruydu. Fakat kendinizi bun insanların yerine koyduğunuz zaman, onlarında bu konuda haklı olduğunu görürsünüz. Bu olayın etkisi ve türküye karşıtı güçlerin kışkırtması ile, Bingazi’deki, konsolosluk önünde küçük bir grup tarafından birkaç gün protesto gösterileri yapıldı. Libyalıların çoğu işin arka planını bildiğinden ve Türkiye’ye olan sevgilerinden bu olaya itibar etmediler. Ankara’nın Trablus’a 200 km mesafedeki Libya’nın 3. Büyük kenti olan Misrata’ya yaralıların tahliyesi ve tedavileri için bir gemi gönderilmesi ve o geminin dönüşte Bingazi’ye gelip buradan da 100 den fazla yaralıyı alıp İzmir’e tedavi için götürmesi ve daha sonra yapılan diğer yardımlar Libya’da Türkiye aleyhine estirilmeye çalışılan rüzgârı kesmiş ve olumlu yönde gelişmesine vesile olmuştur.Yaklaşık 8 ay süren çalışmalar sonucunda, önce Trablus’un alınıp ardından da 20 ekim 2011 de Kaddafi’nin kendi memleketi olan Sirtede yakalanmasıyla Libya da 42 yıllık Kaddafi dönemi kapanmış oldu.Kaddafi döneminde iyi şeylerde yaptı diyenlere,Bingazili bir gencin şu sözüyle cevaplamak isterim.”Ben bilgisayar mühendisiyim,çalışıyordum maaşım da iyi idi.Fakat özgürlüğüm yoktu,Onursuz yaşıyordum.

Libya da artık yeni bir dönem başlamıştı. Siyasi partiler kuruluyor, seçim tarihleri belirleniyordu. Asıl zor süreç şimdi başlıyordu. Çünkü Libya da Kaddafi döneminde ülkede bir kurumsallaşma yoktu. Resmen devlet çadırdan ve halk meclisleri denen uyduruk şeylerle yönetilmişti. Düzenli ordu yok, polis teşkilatı yok, devlet kurumları boşalmış ve ortada ciddi bir mülk sorunu vardı. Kaddafi yönetimi bir kabilenin mülkünü alıp, başka bir kabileye vermiş, başka bir şahsın malını, bir diğerine vermiş, dolayısıyla kabileler ve insanlar eski yerlerini istiyorlardı. Mustafa Abdülcelil ancak devrimden sonra bu işlerin çözülebileceğini söylemişti. Zengin petrol yatakları olan Libya, batı devletlerinin iştahını kabartıyor, kendi başıma bırakılacak bir ülke olarak görülmüyordu. Herkes Libya’yı yönetecek hükümetin kendisine yakın olmasını istiyordu.

Trablus bütün tek bir Libya istiyor, Doğuda Bingazi ve bazı şehirlerdeki bir kısım kabileler Federalizm istiyordu. Ülkenin zenginliği olan petrol doğuda fakat para batıya Trablus’a gidiyor bize hizmet gelmiyor diyorlardı. Libyalı emekli bir subay bu konuyla ilgili Batılı ülkelerden biri bölünmemizi istemiyor çünkü tek başına sömürmek istiyor. Diğerleri ise bölünmesini ve pastadan kendilerine de pay düşmesini beklemekteler ve bunun için ülke karıştırılmakta diyerek düşüncesini belirtiyordu. Yapılan ilk seçimler kurulan ilk hükümetten bu yana Libya’da bir türlü huzur sağlanamadı. Ülkede emniyet noktasında sıkıntılar, faili meçhul suikastlar ve önceleri olmayan hırsızlıklar artmaya başladı.Bir nevi Türkiye dahil bir çok İslam ülkesinde oluşturulan kaos ortamı Libya’da da gittikçe artıyordu. Ara sıra düzelme ve normalleşme emareleri göstermesine rağmen Kanaat önderleri ile konuştuğunuzda yine de iyimserliklerini kaybetmiyorlar. Bir çok Libyalı Mısır’da Sisi’nin başa geldikten sonra kendi iç işlerine daha fazla karıştıklarını , ortalığın karışmasında Mısır İstihbaratının parmağı olduğunu belirtiyorlardı. Çünkü Bağımsız Libya’yı darbeyle başa gelen Sisi Mısır için tehlike olarak görüyordu.



Libya’da bu karışıklıklar sürerken, 14 Şubat 2014’te eski bir General Olan Halife Hafter sahneye çıkıyordu. Terör ve kaos ortamını gerekçe göstererek Dış güdümle kendine yakın televizyonlara çıkarak yönetime el koyduğunu söylüyordu fakat, plan tutmuyor başaramıyordu.

HAFTER KİMDİR?

Kaddafi zamanında Generalken Libya-Çad savaşında esir düşüyor, söylentiye göre askerlerine birlikte Çad’a teslim oluyor, Kaddafi ye ihanet ediyordu. Kaddafi büyük paralarla onu geri almak istiyor, ancak o süreçte ABD yetkilileri Hafter’i alıp ABD’ye götürüyorlardı. 20 yıl orda yaşayıp devrimden sonra Libayaya geri geliyordu ancak bu ihanetini bilen Libyalılar onu sevmiyordu. Birinci girişiminde başarılı olamayan Hafter hakkında yakalama kararı çıkmasına rağmen daha sonrasında Avrupa’ya kaçacak olan Ali Zeydan hükümetince tutuklanmıyor. Hafter 3 ay sonra ikinci darbe girişiminde bulunuyor, yanına dahil ettiği bazı eski Kaddafi yanlısı askerlerle başta Trablus ve Bingazi gibi büyük şehirlerde mevcut hükümeti savunan ordu birliklerine ve devrimci milis güçlere ve Doğu’da güçlü olan Ensaru’ş Şeria gibi gruplara hava kuvvetlerinden uçak desteği alarak tekrar bir iç savaş ve çatışmaları başlatıyordu.

Ülkesini aşırı dincilerden ve İhvan’dan temizleyeceğini,huzur ve istikrar getireceğini belirtiyordu. Hafter güçleri ilk saldıran olma avantajıyla Trablus ve Bingazi’de bazı devlet dairelerini kuşatıyor, havaalanlarını kontrol altına alıyorlardı. Trablus Havaalanı Kaddafinin devrilmesinden beri elinde tutan, 30-40 bin nüfusu olan Trablus’un batısında Zintan merkezli El-Kaka ve Savaik isimli silahlı birliklerdi. Kaddafi’nin yakalanan oğlu Seyful İslam’da bunların elinde esirdi.

Hafter karşıtı grupların iddialarına göre; Zilhanlılar Havaalanını rantından dolayı ve Seyfulislamı’da yurt dışındaki ailesinden devamlı para kopardıkları için hükümete teslim etmemişler, bu çıkarlarının devamı için Hafterle ittifak kurduklarını iddia ediyorlardı. Türkiye de Libya’yla ilgili çıkan haberlerde maalesef Bölgeyi bilmeyenler kavramları karıştırmışlar; kimi ordu güçleri diyor, kimi isyancı güçleri, kimi Trablus’taki hükümet biliyor, kimisi ise tobruktaki hükümet biliyor. Şu bilinmelidir ki Kaddafi sonrasında askerlerin bir kısmı Trablus’a bir kısmı da Hafterin yanında yer aldı.








Hafterin kalkıştığı bu darbeye karşı, mevcut hükümeti ve devrimi korumak amacıyla silahlı milis grupları birleşerek direnişe geçip, ilk şoku atlattıktan sorma Mısratalı grupların yardımıyla Trabluslular Haftere bağlı güçleri önce şehirden çıkarıyorlar sonra Trablus havaalanını kuşatarak, Hafterle ittifak halindeki Zintanlılardan almaya çalışıyor. Uzun süren çatışmalardan sonra burayı da aldılar. Mısratanında bir özelliği de nüfusunun önemli bir kısmı Çerkez ve Osmanlı zamanında kalan Türklerdir. Mıstara ve Trablus merkezli Devrimci gruplarla görüştüğümüzde Trablus Havaalanının önemli olduğunu ,burayı elinde tutan Hafter yanlısı Zintanlı güçlere bazı Arap Ülkelerinden kargo uçaklarıyla ağır silah ve mühimmat geldiğini aynı ülkelerin uçaklarının gizli bir şekilde kendilerini bombaladıklarını belirttiler. Bingazi’deki Benina havaalanı Hafter’in elindeydi. Fakat son günlerde Libyalıların bu havaalanını aldıklarını söylüyorlar.

LİBYA'DA GELİNEN SON DURUM


Libya’da gelinen son durum ; Trablus yönetimini , 17 Şubat Devrimini savunan Silahlı milis gruplar ve ordu birlikleri koalisyonu ülkenin %90’na hakim durumdalar. Ülkenin 3 büyük şehri olan Trablus, Bingazi, Misrata ve diğer şehirler Sirte,bin velid ,

Derne Güneydeki Sebha , Calu Kufra bu grupların elinde . Mısrata Havaalanında tanıştığımız bir Türk firmasında çalışan İstanbullu mühendis arkadaşla Sebha’da çalıştığın, güvenlikte bir sıkıntı olmadığını uçak olmadığı için 1000 km yolu 12 işçiyle karayolu ile geldiği , çalıştığı şehirdeki aşiretlerin düzeni sağladığı ve Trablus hükümetini tanıdığını söyleyerek bilgilerimizi teyit etmiş oldu. Hafter’in doğdugu yerde dahi güçlü olmamış ancak Tobruk’ta hakimiyeti sağlamıştır. Libya’nın Batısında ise Zintarde etkinliği vardır. Tobruk yakınlarında Derne şehri, Radikal İslami grupların ağırlıkta olduğu merkezdir. İşleri siyasi yolla çözülmesini beklemekteler. Bu gruplar Hafter’i zor durumda bırakabilirler. Savaşçı bir millettir; İtalyan işgalinde onları kontrol altına alabilmek için İtalyanlar şehri surlarla çevirmek zorunda kalmışlardır. Karada başarı sağlayamayan Hafter askeri uçaklarla havadan bombalayarak etki etmeye çalışmaktadır. Onun bu işi başaramadığını gören Batılı Ülkeler Trablus- Mısrata merkezli güçlere ve Başkentteki hükümete olumlu sinyaller göndermektedir.

HAFTER BU DARBEDE BAŞARILI OLSAYDI...

Libya’yı bu iç çatışmalar süresince havadan bombalayan kimliği belirsiz uçakların, Arap Emirliklerine ve Mısıra ait olduğunu açıklayan ABD’nin davranışı buna bir örnektir. Daha evvel Libya’ya Demokrasi götürmek için Kara Harekatını dillendiren Fransa, İtalya ,İngiltere ve Almanya son günlerde buna gerek olmadığını Libya’nın kendi iç dinamikleri ile bu işi çözebileceklerini belirttiler.Hafter bu darbede başarılı olsaydı Türkiye tıpkı Mısır’da olduğu gibi Libya ile ipleri koparacaktı. Trablus hükümeti ve devrimci gruplarsa Türkiye’yi bir ağabey görüyorlar bu süreçte kendilerine daha fazla destek ve vermek istiyorlar. Bölgede yaptığımız geziler Libyalılar ve Türk işçilerle yaptığımız istişareler neticesinde ülkemizin orada yeterince temsil edilmediği gördük. Trablus büyük elçiliği , Bingazi Başkonsolosluğu kapalı, bir tek Mısrata Konsolosluğu açıktı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN El Cezire’ye verdiği demeçte Tobruk’taki Meclisi tanımadığını belirtmişti. TRT ve Anadolu Ajansından Gazeteci arkadaşlarla,Konsolos Bey’i ziyaretimizde kendisi muhabbet sırasında” Tobruk’ta ki meclisi baz alıyoruz ” diyerek bir çelişki oluşturmuştu.



Türkiye bu süreçte Libya için nasıl bir yol haritası çizeceğini biran önce belirlemeli. Eğer taraf olacak ve kendine yakın olan Trablus yönetimini destekleyecekse, şimdiden onların yanında daha güçlü bir şekilde olmalı. Hafter karşıtı koalisyonu oluşturan gruplarla, STK’larla şimdiden irtibata geçmeli, dostluklar oluşturmalı ki Hafter sorunu çözüldükten sonra, bu şimdilik birlikte hareket eden yapıların düşünce farklılıklarından, kabilecilik duygularından ve dış fitnelerden etkilenerek birbirlerine düşmesinin önüne geçebilsin. Bizden bekledikleri Mısrata emniyetli bir şehir THY İstanbul uçuşlarının biran önce başlaması, hastanelerinde doktor eksikliğinin giderilmesi, Tika v.b kuruluşların açılması, ticari ve yolcu amaçlı gemi seferlerinin başlaması gibi Türkiye’nin de bölgede elini güçlendirecek çalışmalardır.

Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı devir-teslim töreninde davetli Ülke temsilcileri listesindeki Libyalı temsilci Hafter yanlısı meclis başkanıydı, bu yanlışlık son anda düzeltilerek gelecek o kişi iptal edildi. Yoksa bu durum bizim için bir sıkıntı oluşturabilirdi. Çünkü Libya’da bir yandan bu iç mücadele sürerken bir yandan da Türkiye’deki siyasi hareketleri, seçimleri yakından izliyorlardı.. son yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın kazanmasını şehir meydanlarında kutladıklarını belirterek Cumhurbaşkanı adına hazırladıkları tebrik Plaketini bize sundular. Trablus da Ömer El Hasi milli genel kongre tarafından Başbakan olarak Hükümeti kurdu. Hafter grubu ve yanında yer alan Zintanlılar hariç ülkedeki diğer yapılar (Trablus devrimciler odası, Mısratalılar, İhvan, Ensarüş-şeria, Bingazi devrimciler operasyon gücü ve şehirlerdeki devrim zamanı oluşan yerel milis gruplar) hepsi Trablus’taki hükümeti desteklemekte ve darbeye karşı savunmaktadırlar. Hafterin kendisi ve birkaç eşrafı Türkiye ve Katar aleyhine demeç verdiyse de ona destek veren kabilelerin hepsi Türkiye konusunda onunla aynı fikirde değiller. Devrimin ilk günlerinden beri tanıştığım Bingazi ve Ecdebyada aşireti olan Hafterin de yakın akrabası olan bir dostumdan bunu öğrenmiş bulunmaktayım. Gelinen noktada Libya’ya dışarıdan bir müdahale, bir oyun olmazsa Hafterin şansı gittikçe zayıflıyor. Çözüm olarak Bazı odaklar BM gözetiminde tekrar bir seçimin yapılmasını dillendiriyorlar.

Ahmet Salih

Haber Ara