Dolar

32,3200

Euro

35,1252

Altın

2.299,02

Bist

9.041,20

Erdoğan'a yapılan bu benzetme çok konuşulur

İktisatçı Dr. Cemil Ertem, 'Erdoğan döneminin ekonomi politikalarına baktığımızda, Erdoğan 2. Abdülhamit Han’ın misyonunun devam ettiricisidir diyebilir miyiz' sorusunu cevaplandırdı.

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-20 19:47:11

Erdoğan'a yapılan bu benzetme çok konuşulur


PETROL YATAKLARINI TEK TEK TESPİT ETMİŞTİR

Ertem, "Şüphesiz diyebiliriz. 2. Abdülhamit Han’ın İstanbul boğaz köprüsü projesi var. Konya ovası sulama projesi var. Konya ovasını müthiş bir zenginlik olarak değerlendirilmiş. Kudüs’teki petrol yatakları, Musul ve Kerkük’teki petrol yatakları, Bağdat’taki petrol yatakları hepsi tek tek tespit edilmiş. Bir Neft Bakanlığı kurulmuş. Bütün bunlara bağlı olarak yataklar tespit edilmiş, haritalandırılmış ve millileştirilmesi doğrultusunda adımlar atılmış. Hatta şöyle bir şey daha yapmış. Çok ilginçtir ki, 2. Abdülhamit 1881 yılında Duyun-u Umumiye’nin Osmanlı Devleti’nin başına bela edilmesinden sonra bütün bu Musul, Kerkük, Bağdat ve Ortadoğu’daki petrol yataklarını kendi mülküne geçirmiştir.

ERDOĞAN KANAL İSTANBUL İLE LOZAN'I DELİYOR

Hatta o zaman 2. Abdülhamit’e ‘Sen Hırsızsın’ diye iftira atılmıştır. Bunun nedeni şudur: Duyun-u Umumiye bunlar el koymasın diyedir. Bunlar padişahın kişisel mülkü olmuştur ama 1909’daki devrim sonrasında tekrar bu yataklar hazineye devredilmiş ve hazineye devredildikten sonra Duyun-u Umumiye bunlara el koymuştur. Yani Musul ve Kerkük elimizden 2. Abdülhamit’in halledilmesinden sonra gitmiştir. Bir daha da hiçbir zaman geri alınamamıştır. Ve Lozan’ın en önemli şartlarından birisi Türkiye’nin Misak-ı Milli sınırlarına uzanmamasıydı; yani siz Musul ve Kerkük petrol yataklarına dokunmayacaksınız. -Onlar Türkiye’nin değildir, İngiltere’nindir- maddesi Lozan’ın baş maddesidir. Lozan’ın en önemli iki maddesi vardır. Bir tanesi Boğaz geçişleridir. Boğaz geçişlerinin Türkiye’nin egemenliğinde olmamasıdır. İkincisi ise Ortadoğu’daki petrol yataklarının Türkiye egemenliğinde ve denetiminde olmamasıdır. 1936’da Montrö ile biraz şekilsel olarak boğaz geçişleri denetimine verildi. Lakin boğazlar batı için her zaman yolgeçen hanı olmuştur. 1936’dak Montrö iyileştirilmesinde Fahri Korutürk itiraf eder: ‘Montrö esasında bir iyileştirmedir ama Stalin korkusu yüzünden Batı bunu yapmıştır’ der. Dolayısıyla Erdoğan şimdi ne yapıyor? Marmaray ve Kanal İstanbul projesi ile hem Lozan hem Montrö’yü deliyor. Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile petrol anlaşması yaparak Musul ve Kerkük’ün petrolünü denetim altına alıyor. İşte bu Batı’yı adeta çıldırttı ve deliye döndürdü. Gezi ayaklanması ve 17-25 Aralık operasyonlarına bu açıdan bakmak gerekir" diye konuştu.

Haber Ara