Dolar

32,5499

Euro

34,8837

Altın

2.430,58

Bist

9.645,02

Ali Bulaç: Fatıma da olsa!

Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç bugünkü yazısında İslam Hukuku üzerinden hırsızlığa farklı yorumlarda bulundu...

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-29 03:26:52

Ali Bulaç: Fatıma da olsa!

İşte Ali bulaç'ın "Fatıma da olsa!" başlıklı o yazısı:

İslam hukuku, hırsızlık yapan erkek veya kadın için ağır cezalar vaz’etmiştir (Bkz. 5/Maide, 38-40.) Hırsızlık sadece açıkta veya gizli malı çalmak demek değildir, nitelikli ve niteliksiz olanlarıyla envai türlüdür.

Had cezasını gerektiren hırsızlık fiillerinin klasik ve geleneksel toplumlardaki şekliyle modern toplumda geçerli olan iktisadî, malî finans şekli arasında önemli farklılıklar var. Yukarıda işaret edildiği üzere modern iktisadi hayatta kaba, hemen tespit edilebilir hırsızlıktan çok, nitelikli, dolambaçlı yollarla yapılan hırsızlıklar, yolsuzluklar söz konusudur. İslam fıkhında bu konuyla ilgili yeni içtihatlara ihtiyaç vardır. Söz gelimi ortaklıklardan müteşekkil şirketler veya kamu kaynaklarına yönelik suistimal, usulsüzlük ve yolsuzluklar bu kapsamda ele alınıp yeni içtihatlar yapılmayacak olursa, nitelikli hırsızlar pastanın büyük payını alacak, yoksulluk ve açlık içinde kıvrananlar ise kaba hırsızlıklar yapmaya zorlanıp çeşitli cezalara maruz kalacaklardır. Bu, hükmün hikmetine de, maksadına aykırı olur.

Hırsızlık ahlakî açıdan yüz kızartıcı bir suçtur; malı, parası veya kıymetli eşyası çalınan kişi mağdur olur. Hırsız mazur görülemez. Fakihler, ‘kullara ait hakların ihlali’ ile ‘Allah’a ait hakların ihlali’ arasındaki farka işaret ederek cezada ısrar etmişlerdir. Hırsız hiçbir şekilde korunamaz. Bunun en çarpıcı örneği Hz. Peygamber (sas)’in Mahzunoğulları’ndan bir kadının yaptığı hırsızlık olayında takındığı tutumdur:

Hz. Aişe (r.anha) diyor ki: “Allah’ın Elçisi zamanında Mekke’nin fethi sırasında hırsızlık suçu işleyen Mahzunoğulları’ndan bir kadına uygulanacak hüküm Kureyş’in ağırına gitti. ‘-Acaba kim Allah’ın Elçisi’nden bunun affedilmesini rica edebilir?’ dediler. ‘Buna Allah’ın Elçisi’nin sevdiği Üsame bin Zeyd’den başkası cesaret edemez’ dediler. Üsame bin Zeyd, kadın hakkında Allah’ın Elçisi’yle konuştu. Allah Elçisi’nin rengi değişti.

‘-Sen yüce Allah’ın cezalarından birini kaldırmak için şefaat mi ediyorsun?’ dedi. Üsame (bir anda yaptığı hatanın farkına vararak);

‘-Ey Allah’ın Elçisi, benim için Allah’tan bağışlanma dile.’ dedi.

‘Yatsı olunca, Allah’ın Elçisi kalktı, bir konuşma yaptı. Allah’a hamd ü senadan sonra dedi ki:


YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!


Haber Ara