Dolar

32,5960

Euro

34,7835

Altın

2.496,23

Bist

9.449,99

Irak'ta IŞİD'i yenmenin yolları

Iraklı beş siyaset uzmanı ve askeri uzman Irak'ta geniş toprakları ele geçiren IŞİD'i yenmek için gereken stratejinin ana hatlarını ortaya koydu.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-04-20 12:32:52

Irak'ta IŞİD'i yenmenin yolları
 
Irak Başbakanı Haydar İbadi'nin Washington'a yaptığı ziyaret öncesi son hamlelerinden biri de 300'ün üzerinde Iraklı subayı emekliye ayırmak oldu. Başbakanlık ofisi tarafından yayınlanan yazılı açıklamaya göre, bu hamle Irak ulusal güvenliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede orduyu daha etkili hale getirmek için girişilen yeniden yapılanma çalışmasının bir parçasıydı.
Pentagon geçtiğimiz hafta pazartesi günü yaptığı açıklamada, Amerika liderliğindeki koalisyon güçlerince sürdürülen hava saldırıları ve Irak ordusu tarafından gerçekleştirilen kara harekâtının ardından, IŞİD'in Irak'ta kontrol ettiği bölgelerin yüzde 25 ila 30'unu kaybettiğini belirtti.

Irak Başbakanı'nın hamlesi ve Pentagon'un değerlendirmesi Irak hükümetinin IŞİD'le mücadele stratejisi hakkındaki soru işaretlerini artırdı. Al Jazeera'ye konuşan Iraklı beş siyaset uzmanı ve askeri uzman, IŞİD'i mağlup etmek için takip edilmesi gereken en etkili stratejileri anlattı.

Sacit Jayad, Irak Uzmanı, El Beyan Çalışma ve Planlama Merkezi - Bağdat:

Irak hükümeti IŞİD'i mağlup etmek için birincil olarak askeri güce odaklanıyor ancak yerel siyasi sorunlarla mücadele, ideoloji, finansman ve yabancı savaşçıların serbestçe hareket etmesi gibi diğer hususlarda yetersiz kalıyor.
Geçtiğimiz aylarda hükümet IŞİD'i Bağdat'tan uzaklaştırmayı başardı ve Babil ve Diyala'nın yanı sıra Selahaddin'in büyük bölümünde güvenliği sağladı. Önümüzdeki önemli operasyonlar Anbar ve Ninova'da, en zorlusu da Ninova eyaletindeki Musul'da olacak.

Şu ana kadar İranlı ve Amerikalı danışmanlar da dâhil olmak üzere savaşa katılan çeşitli unsurlar Başbakan İbadi tarafından iyi idare edildi. Ancak uzun vadede, IŞİD tehdidi, ancak örgütün kolayca rağbet görmesine yarayan koşulların üstüne gidilirse bertaraf edilebilir.

Bunun için hükümetin şunları yapması gerekiyor: Yerel halkın silahlı kuvvetlere katılımını artırmak, yıl sonuna kadar faaliyete geçecek bir Ulusal Muhafızlar gücü için yasa çıkarmak ve yerel güvenliği sağlamak üzere aşiret ve paramiliter grupları bu güce entegre etmek, Anbar, Ninova ve Selahaddin kentlerinde yatırımları ve istihdamı artırarak refah seviyesini yükseltmek ve böylece IŞİD'in parayla adam çekmesine engel olmak.

Hükümetin, daha etkili bir istihbarat faaliyeti yürütmesi, içişleri ve savunma bakanlıklarını daha iyi donatması ve kaynak sağlaması, etkisiz ve yozlaşmış subayları emekliye ayırması ve mezhepçilik kaynaklı suistimallerle mücadele etmesi gerekiyor.
Hükümetin aynı zamanda yolsuzlukla mücadele ederek ve taşradaki yerel hükümetlerin denetimini katılaştırarak IŞİD'in finansman ağını kesmesi, ileride hedef olmalarını engellemek için etnik ve dini azınlık gruplarının güvenliğini artırması ve Türkiye, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan'la olan sınırların güvenliğini sağlaması gerekiyor.

Hükümetin, bölge ülkelerine nefret söylemi ve radikal ideolojileri yasaklamaları ve IŞİD üyesi olmak istediklerinden şüphelenilen kişilerin seyahat etmelerinin engellenmesiyle ilgili daha aktif olmaları için baskı yapması gerekiyor. Barış içinde bir arada yaşamayı teşvik etmek amacıyla siviller arasında arabuluculuk programları başlatılması da gerekiyor.
Askeri operasyon sonrası en büyük zorluk hukukun üstünlüğünü yeniden hâkim kılmak ve vatandaşlara güvenli ve devlete bağlı bir yaşam ortamı sağlamak olarak görünüyor. IŞİD gibi gruplar kaos ve devlet hizmetlerinin aksamasından besleniyor. Bu nedenle Irak'ın böyle koşulların ileride tekrar ortaya çıkmasını engellemesi gerekiyor.

Emad Belau, Cumhuriyet Stratejik ve Askeri Çalışmalar Merkezi Başkanı - Bağdat:

Selahaddin eyaletinin başkenti Tikrit’i geri almak için yapılan son harekât, Irak hükümetinin IŞİD'le mücadele politikasında belirgin bir dönüşüm olduğunu gösterdi. Geçmişte, kara kuvvetleri ve hava kuvvetleri gibi farklı birlikler arasında koordinasyon yoktu ve muharebe öncesi profesyonel bir hazırlık yapılmıyordu. Ama Tikrit'i geri almak için yapılan savaş bir dönüm noktası oldu. Operasyon başlamadan önce lojistik destek sağlanması ve ikmal güzergâhlarının güvenli hale getirilmesi, yapılan önemli değişikliklerdendi.

Ancak Selahaddin savaşı Irak silahlı kuvvetleri yetkilileriyle halk seferberlik güçleri(çok mezhepli güçler) liderleri arasında bir koordinasyon eksikliği ortaya çıkardı. Bu halk güçleri, farklı silahlı gruplardan oluşuyor ve her grubun savaşın nasıl yürütüleceğine ilişkin kendi görüşü bulunuyor. Bu durum çok fazla zayiat verilmesine neden oldu.

Bu nedenle seferberlik güçlerinin doğrudan başkomutanı olan Başbakan İbadi'ye rapor vermesini sağlamak, onları kontrol altına almak adına iyi bir adım oldu. Hâlâ daha fazla disipline gerek var ve düzenli ve düzensiz Irak güçleri arasındaki koordinasyonun sağlanması için düzenli ordu komutanlarına daha fazla rol verilmeli.

Bir başka adım ise silah varlığının artırılması olabilir. Irak ordusunda Abrams ve T72 olmak üzere çok az sayıda tank ve zırhlı araç bulunuyor ve istihbarat toplamak için kullanılan insansız hava araçlarıyla birlikte bu araçlar özellikle Anbar'da yürütülecek operasyonda başarı sağlamak için çok önemli.

Irak hükümeti güvenlik kurumlarında son derece yaygın olan yolsuzlukları azaltmak için subayları görevlendiren mekanizmayı revize etmeli ve eski Irak ordusunun, IŞİD'le savaşta faydalı olabilecek, sicili temiz ve sahada deneyimi olan eski subaylarını yeniden göreve getirmeli.

Luay Katip, Irak Enerji Enstitüsü İcra Direktörü - Brookings Enstitüsü:

IŞİD'i Irak'tan çıkarmak bir zaman meselesi. IŞİD'i geriletip yok etmek, kısa vadede ancak etkili hava saldırıları ve istihbarat olanaklarıyla desteklenen iyi eğitimli ve donanımlı ulusal bir kara gücüne sahip olarak mümkün olabilir.
Uzun vadedeyse yabancı savaşçıların Irak'a sızmasını önlemek için Suriye'deki çatışmaların sonlandırılması ve Irak'ta iç barışın tesis edilmesi gerekiyor.

Başbakan İbadi hükümeti Eylül 2014'ten beri kurumsal zaafları tespit edip, uygulanabilir kararlar alarak Irak ordusunun yeniden yapılandırılmasını hızlandırmak için çalışmaya devam ediyor. Halk Toplulukları Birlikleri'ni (Haşdu Şabi - gönüllü Şii milisler) Savunma Bakanlığı'na bağlayan hükümet farklı Iraklı grup, aşiret ve azınlıklara bu birimlerde gönüllü olma çağrısı yapıyor.
Bu, IŞİD’in kontrolündeki bölgelerin geri alınmaya çalışıldığı bir dönemde, Tikrit'in geri alınmasında önemli rol oynayan, aynı zamanda çeşitlilik ve ulusal kapsayıcılığı ortaya koyan samimi bir çaba.

Üstelik Irak Güvenlik Güçleri (IGG) IŞİD'in ilerlemesini durdurmak ve sonunda Musul dâhil Irak'ın kuzeybatısını geri almak için Kürt peşmergeler ve uluslararası koalisyonun hava kuvvetleri ve danışmanlarıyla da koordinasyon halinde.
Irak ordusunun IŞİD'in kontrolündeki petrol sahaları ve petrol tesislerini geri alma noktasında gösterdiği başarı, IŞİD'in imkânlarının eksilmesine, grubun petrol kaçakçılığı faaliyetleri ve ekonomisinin sekteye uğramasına neden oldu.
IŞİD'in kendi taraftarlarına karşı bile aşırı önlemler alması, petrol kuyuları ve arkeolojik mirası ateşe vererek yakıp yıkma politikası uygulamaya başlaması, grubun nasıl çaresiz duruma düştüğünü açık bir şekilde gösteriyor. Öte yandan Irak'taki IŞİD liderlerinin aileleriyle Suriye'deki Rakka'ya kaçtıkları söyleniyor. Bu yayılmak ve kalıcı olmak isteyen bir örgütün stratejisine benzemiyor.

Savaşçılarının yüzde 40'ı yabancı kökenli olan IŞİD artık sadece Irak ve Suriye'nin bir iç meselesi değil. Bu birçok uluslararası muhatabın çok geç olmadan sonlandırmak için gerçek bir işbirliği yapması gereken küresel bir salgın.

Salih Nasravi; Gazeteci ve Yorumcu - Kahire:

Ancak IŞİD'e karşı kazanılacak askeri bir zafer, Sünni Arapların dışlanmasını sona erdirmek ve onları Irak devletine yeniden entegre etmek gibi daha büyük sorunlar için çözüm olacak gibi görünmüyor. Şii hükümetle işbirliği yapan Sünni siyasi liderler ve aşiret liderleri halkın sadece küçük bir bölümünü temsil ediyor ve savaşın tozu dumanı yatışınca Irak'ın Sünni ağırlıklı şehirlerinin de hâlâ oy hakkı olacağı gerçeğinden kaçış yok.Şii milisler, Sünni aşiretler ve Kürt peşmergelerden oluşan birleşik bir Irak ordusu, uluslararası koalisyonun hava saldırılarının desteğiyle IŞİD'i yenmeyi ve 2013'te IŞİD'in ele geçirdiği şehirleri geri almayı başarabilir.

Durumun tekrar kötüleşmesini önlemek için Irak'ın Şii hükümet ya da dış dünyanın şu ana kadar verdiği güvencelerden daha büyük bir çabaya ihtiyacı var. Amerika'nın desteği ile Sünni bölgelerin güvenliğini sağlamak için Sünni Ulusal Muhafızları kurulması planı ve böylece hükümetin daha kapsayıcı olması çabası beklentileri karşılayamadı.

Geçen sene IŞİD saldırılarıyla başlayan kargaşada Kürt güçler tarafından ele geçirilen zengin petrol kaynaklarına sahip Kerkük da dâhil olmak üzere ihtilaflı bölgelerle ilgili sorun barışçı biçimde çözüme kavuşturulmalı ve Arap nüfusun evlerine dönmesine izin verilmeli.

Bu nedenle ulusal iyileşme, barışın devamı, uzlaşma ve devletin inşası için uygulanabilir, etkili ve anlaşılabilir bir yol haritasına ihtiyaç var. Irak'ın başlıca üç halkı böyle bir çaba için teşvik edilmeli, hatta zorlanmalı. Mezhebi ve etnik anlaşmazlıkları kontrol altına alacak, çatışmanın yükselmesini önleyecek ve Irak'ın parçalanmasının önüne geçecek tarihi bir uzlaşmaya ancak bu şekilde varılabilir.

Irak'ın uzun dönemli istikrarını korunması ve halklarının yeniden bütünleştirilmesine yardım etmek için, bu tip bir teklifin şu anki toplumsal ve bölgesel gündemin ötesine geçmesi gerekli. Bunun yeni bir Irak için samimi ve büyük bir pazarlık olması gerekiyor.
Ben 2009'da eski Başbakan Nuri Maliki ve diğer Iraklı liderlere rakip halkların siyasi, mezhebi ve etnik farklılarını bir kenara koymalarına, geçmiş önyargılarından kurtulmalarına ve ulusal uzlaşma şansını yakalamalarına imkân verecek bir plan sundum.
Bugünkü koşullar altında, tarihi bir uzlaşıyı Irak'ın bugünkü ikilemini ve yakın geçmişinin acılarını sonlandıracak bir yaklaşım olarak görüyorum. Şii Müslümanlar, Kürt ve Sünnilerin reddedemeyeceği bir teklif sunmalı. Kürtler bağımsızlık gündemleri için Şii-Sünni ayrışmasından faydalanmaya son vermeli ve kendilerini daha iyi ve ortak bir gelecek kurmanın önündeki engellerle mücadeleye adamalılar.

Sünniler de gerçekçi olmayan taleplerini rafa kaldırmalı ve kendilerine Şii Müslümanlar ve Kürtlerle eşit güç verecek bir ulusal kimlik geliştirme noktasında geniş bir otonomiyi kabul etmeliler.

Zeyd Ali, "Struggle for the Iraq's Future" (Irak'ın Geleceği İçin Mücadele) kitabının yazarı:

IŞİD'e karşı belirgin bir gelişme kaydedildi. Tikrit Bağdat hükümetinin IŞİD'in elinden geri aldığı ilk büyük şehir oldu. İşlerin böyle yürüyüp yürümeyeceği hususunda küçük bir soru işareti var. IŞİD, düşmanlarının zayıf noktalarından beslendi.
Irak güçleri yeniden toplanıp, yeniden organize oldukça, IŞİD bu baskıya dayanamayacak ve sonunda Irak'taki tüm büyük şehirlerden çekilmek zorunda kalacak.

Söylediğimiz gibi Bağdat bazı önemli zorluklarla mücadele etmeye devam edecek. Bu zorlukların ilki sözde kendi tarafında savaşan birçok aktörü kontrolü altında tutamaması. Savaşa katılan milisler ve diğer silahlı gruplar merkezi bir komuta biçimine yanıt vermiyor.

IŞİD'den geri alınınca Tikrit'in kontrolünü yerel güçlere bırakmayı öngören bir plan vardı. Binlerce yerel subay bu planı hayata geçirmek için aylarca bir araya gelip hazırlık yaptı.

Ama nihayetinde Tikrit yeniden ele geçirildiğinde, düzensiz milis gruplar ve bilinmeyen diğer kişiler şehre girip pek çok yeri yağmaladılar. Çok sayıda dükkân ve ev ateşe verildi. Bağdat'ın planı başarısızlığa uğradı ve hükümet duruma çözüm getirme noktasında güçsüz kaldı.

Sonuçta Bağdat'ın elinde duruma çözüm getirmek için yeterli araç var. Bütçe krizine rağmen kesenin ağzı Bağdat'ın elinde ve bu da hükümete sahadaki grupların üstünde önemli bir baskı gücü veriyor.

Bağdat'ın bir diğer önemli sorunu ise iletişim stratejisi. IŞİD'le savaş büyük ölçüde Iraklılara ve uluslararası kamuoyuna doğru mesajları vermeye dayanıyor. Bağdat bunun bilincinde ama bunun üstesinden gelmekte zorlanıyor.

Hatta hükümet gerçekleri yansıtmayan demeçlerle sorunu gereksiz biçimde körükledi. Bağdat düzensiz milis gruplarının tamamının Tikrit'ten çekildiğini söyledi ama Tikritliler binlerce milisin hâlâ şehirde olduğunu teyit ediyor.

Öte yandan Tikrit'te büyük çatışmalar bir süre önce sona ermiş olmasına rağmen şehir sakinlerinin şehre ne zaman geri dönecekleri belirsiz. Hükümet muhtemelen bu konuda kendisinin de gerçek bir planı olmadığından halkı bilgilendirmiyor.

Haber Ara