DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Yeni Şafak halimize ayna

2014-09-12 08:51:35
-Şekil sadece şekil değildir!-

Not: Bu makale bir önceki makalemdeki "aralamaktan korkulan halının altına" dairdir. Yeni Şafak bize ayna dediğime göre de bize dair olduğunu söylemek tabii olarak anlaşılması gereken...

Mesele üzüm yemek bağcıyı dövmek değil. En azından niyet bu olmalı. Hani demokrasi bir muhalefet rejimi derken, Türkiye'de neyi neye göre tenkit ettiğinin izahını yapamayan muhalefet partileri (!) gerçeği yakıcı bir mesele haline dönüştü.

Bunun bir tek istisnası var. Bu istisna da "LİBERAL" yazarlar. Onlar fiilen bir parti olmasalar bile -Yusuf Kaplan'nın deyimiyle- bilkuvve tam bir partiler. İster politik destekçi veya tenkitçi pozisyonunda olsunlar gerçek bir yönlendirme ve tenkit işinin eşsiz misâllerini veriyorlar. Bizim mahallenin "muhafazâkar"ları da güyya savunma durumunda. Halbuki "ileri demokrasi" gibi bir hedeflendirme ortada iken düştükleri durum, Ak Parti karşısında muhalefet partilerinin düştüğü durumdan farksız... Hadi hakkını yemeyelim fark şu; Muhalefet partilerinin POLİTİK sahada yaşattıkları kısırlığa karşılık, bizim muhafazâkarların İDEOLOJİK açıdan Liberaller karısında düştükleri durum aynı... Bıdı bıdı ve mızmız çocuk sesleri. Şikayet ediyorsun da şikayet ettiğinin yerine ne diyorsun meselesi!

Anlaşıldı herhalde.

İş böyle olunca elbette durum bir komiklikten daha çok ecnebilerin traji komik dedikleri vaziyete dönüyor. Bir tür mutlu cürüm...

Yeni Türkiye'nin inşaa süreci diye bir sözün arkasında baştan çıkmış bir duygu var ama bu duygunun ortaya koyabildiği bir proje yok!... Demem o ki şu haliyle muhafazâkarlar -neyi muhafaza etmenin derdinde o da ayrı bir mesele- bir psikolojiyle hareket ediyorlar ideolojiyle değil.

Koca koca adamların düştüğü durum bu. Siz hiç devrimizde projesi olmayan bir inşaat gördünüz mü? Kağıda dökülmüş şeklini geçtik şuurlarda DUYGUMUZA hizmete göre ayarlanmış bir ALTERNATİF SİSTEM görüşümüz var mı?

Tavuk göğsünde kartal ruhu. Mümkün mü böyle bir şey? Böyle bir hilkat garibesi... Hadi Yusuf Kaplan'ın sünnetine uyarak bir aforizma halinde ifade edeyim.

"Psikolojisi olmayan bir ideoloji olamaz amma hiçbir psikoloji de ideolojisi olmadan hayatiyetini koruyamaz!..

Psikoloji ruhsa, İdeoloji vücuttur!

Ruh irfan ise,
Vücudu saran elbise medeniyettir.

Elbise olmadan güneş ve kar vücudu öldürür, vücutsuz kalan ruhun peşinden ise Fatiha okunur!"

Hadi laf uzamasın. "Doğal hak ve hürriyetler" mefhumu liberal demokrasinin ruhudur! Bu yüzden "doğal hak ve hürriyetleri" muhafaza etmeyen bir demokrasi ileri demokrasi falan olamaz... Bu işin elifbası da; din, dil, ırk, cinsiyet ve sınıf farkına bakılmaksızın bütün insanların "doğal hak ve hürriyetler" bakımından eşitliğini kabulle başlar...

Lafı eğip bükmeden soralım; bizim mahallede inandığı ile söylediği arasında tutarlı olmak şartını koruyarak bu DAYATILAN KABULE -bu şekliyle- gönülden rıza gösterebilecek kim var?

İnsaf edin yahu!!! Peygamber niye geldi?!

Politikacının sistem içi gerçeklerden hareketle "doğal hak ve hürriyetler" merkezli bir "ileri demokrasi" POLİTİKASI bizim gerçek idealimiz olabilir mi?!

Bırakalım artık şu sefil edebiyatı!

Niyet ve duygu olarak kimin ne durumda veya derecede olduğu bir yönden kendi meselesi ama kamuoyuna hitap eden bir kürsüyü işgal ettiğiniz an bu muazzam BOŞLUĞA rağmen mış gibi yapmanın (sadece duygu ifadeleriyle) nasıl bir garabet olduğunu görelim artık.

Bir köşeye çekilip yanlız başımıza kaldığımızda; gerçekten de misâl; "hürriyet ve zorunluluk" gibi en müccerret mefhumları inandığımızı söylediğimiz İslam'a nisbetle nasıl temellendirdiğimiz ve bunun en müşahhas ve genele tesir eden tezahürü olan devlet şekli ve rejimi meselesine tatbiki konusunda kendimizi hakkı verilmiş cevaplar ile mi karşı karşıya buluyoruz? Yoksa kocaman bir boşlukla mı yüzyüze kalıyoruz?!..

"Doğal hak ve hürriyetler" inandığımız İslam'a nisbetle, Liberallerin demokrasi teklifini gerekli kılan şekliyle onaylayabileceğimiz bir şey mi gerçekten? Onaylayamayacaksak, onaylayabileceğimiz "kendimize" ait "doğal hak ve hürriyetler" nedir ve buna bağlı olarak nasıl bir devlet şekli olmalıdır?!

Sefil edebiyat dediğim de bir türlü işin müşahhasına yanaşmayan, ayağım boşluğa düşer korkusu yaşadığı halde hala burnunu dik tutma ve bu mantıkla işletilen telafi mekanizması! Bunun nasıl bir ahlâkî kriz olduğunu göremiyor muyuz? Bilmediğimizi bilmekten korkuyoruz. Ya görürlerse!!!

İsmail Kılıçarslan'ın bir şiir hassasiyeti içinde gördüğü çözülüş ve satıhta kalış neticesinin kökü bu köksüzlükte! Hiç bir mücerret mesele inandığımız İslam'ın ölçülerine göre temellendirilmiş ve bir bütün sistem halinde ortaya konabilmiş değil. Velev ki yanlış olsun ama bu temel ihtiyacı işaretliyor olsun.

Demokratik idare liberal bir ruhun şeklidir. Ve sonuçlarıyla insan ve cemiyet üzerinde kendi ruhunu diriltir. Çünkü her sistem - içinde devlet şekli de dahil- bir "hayat tarzı" ve ahlâk vaaz eder. Telkin ettiği bir anlayış ve eşyayı karşılayış biçimi vardır. İtibar ölçüsü zerk eder... Yani öyle kimi ard niyetli birilerinin ucuz politik heveslerinin tazyikiyle söyledikleri demokrasi sandıktan ibaret değildir lafı, söyleyenin ard niyeti bir tarafa, bir hakikattir. Sen diyelim gayet iyi niyetli bir şekilde sandıktır derken de bu hakikat hükmünü icra eder ve tesirleriyle yapacağını yapar! Mesele de burada... Gelen mütemmim cüzleriyle gelir, sen istesen de istemesen de...

Batılı ev mimarisinin (şeklinin) bile bağlı olduğu ahlâk ve hayat tarzını bu şekle mahkûm olanlara taşıyıcı araca dönüştüğü gösterilebiliyor, anlatılabiliyor da, en kompleks ve kuşatıcı devlet şekli meselesinin niye sadece bir şekil meselesinden ibaret olamayacağı anlatılamıyor?!

Bizim mahalledeki "sefaletin" boyutlarını siz düşünün artık. Fakat buna rağmen sayısız kürsü de hiç boş kalmıyor.

Liberal Demokratları bu bakımdan tebrik ediyorum. En azından tersinden meselenin kalabalıklar ve işgal edilen kürsü sayısından ibaret olmadığını ve işin fikir keyfiyetinde olduğunu her bakımdan gösteriyorlar. (Bu arada Yeni Şafak'tan Ali Bayramoğlu'na da selam!)

Şimdi umarım kimse bana bu son paragraftan dolayı liberal misiniz diye sormaz diyerek şimdilik bitireyim.

Sonraki makalem aynı merkezî konu üzerinden devam edecek, vaadim de bu olsun.
Görüş Bildir Bizimle Paylaş