Mali’de yargısız infaz yapılıyor

Eminim ki benim gibi sizinde içiniz kan ağlıyordur. İslam topraklarından bir parça daha emperyalistler tarafından işgal edildi. Sadece işgal edilmekle kalmadı ülke ve ülkenin Müslüman halkları birbirinin düşmanı oldu. Ülkede bulunan tüm Müslümanların ortak mirası senin – benim, tarihimiz talan ve tahrip ediliyor. Pis, “necis” olan Fransız ve Afrika Birliği çapulcuları yakılan ve tahrip edilen Mushafları ve diğer İslami el yazmalarını eline alarak sözde onları korumaya ve muhafazaya aldıklarını beyinlerimize kazımaya çalışıyorlar. Gel de kahrolma, gel de üzülme!

 

-Oysa “O Kur’an’a ancak temiz olanlar el sürebilir”.

 

Mali’de her gün yüzlerce masum Müslüman katledilirken artan şiddet ve işgal olaylarından dolayı günde ortalama binlerce kişi ülkeden kaçarak komşu ülkelere sığınıyor. Çöl şartlarında yollara düşen insanların hikâyeleri tam bir drama dönüştü. Mali devleti ve Fransa yanlısı olan kişilerin ispiyonları sonucunda terör savı ile on binlerce Müslüman’ın tutuklandığı haberleri geliyor. Ülkede tam anlamı ile bir cadı avı başladı.

 

Aç-susuz ve tehlikelerle dolu bu mecburi yolculukta kafilenin yarısı ya hayatını kaydediyor veya korsanların eline düşüyor. Sözde asayişi sağlayacağım diye ülkeyi işgal eden Emperyalist Fransa’ya şimdiye kadar esaslı karşı duran kimse yok. Birçok emperyalist ve İslam düşmanı ülkeler bırakın karşı çıkmayı destek dahi oluyor.

 

Mali’yi 3500 askerle işgal eden Fransa şimdi geri dönme hesapları yapıyor. Mart ayı sonuna kadar kademeli olarak askerlerinin çoğunu geri çekecekmiş. Sadece operasyon ve idareyi hizaya sokacak elemanları kalacakmış. Lisanî hal ile anlatacak olursak, eski sömürgesi olan Mali’ye yeni bir vali atayacak. Alınacak her karar Fransa’nın çıkarlarına uyup uymadığını kontrol edecek. Her şeyden önce madenler ve en önemlisi de Uranyum madenlerinin bulunduğu yerlerin emniyeti alınacak. Geri kalan işlerle pek ilgilenmeyecek. Ama el altından değişik etnik ve terör gruplarına yardım edecek.

Emperyalist Fransa’nın uzantısı olan Areva şirketi daha önce Nijer’deki uranyum kaynaklarının işletme hakkını 40 yıldır elinde bulunduruyordu. Ancak araya Çin, Güney Afrika, Hindistan, ABD; İngiltere, Avustralya ve Kanada menşeli uranyum şirketleri de uranyum çıkarma hakkını elde ettiler. Nijer’de hem prestij hem de maddi kayba uğrayan Fransa hala bakir olan Mali’deki uranyum kaynaklarına tek başına sahip olmak için herkesten önce davranarak ülkeyi işgal etti.   

Fransa’nın Sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande ve onun dış işleri Bakanı Fabiusutanmadan açıklama yapıyorlar. Şimdiye kadar Mali’nin işgaline 70 milyon Euro harcadıklarını bu rakamın ülkeleri için mali açıdan büyük bir fedakârlık olduğunu dile getirdiler.

-Şu densızlere bakın!

Size kim dedi gidin Mali’yi işgal edin. Hem suçlu hem de güçlü olmaya çalışıyorlar. Ne kadar da yüzsüz ve arsız bunlar ya!?

Bu yüzsüzlükleri sayesinde hayli yüklü maddi yardım topladı. ABD, Avrupa Birliği, Japonya ve Almanya gibi devletlerden maddi yardım Afrika Birliğinden de muharip asker ve askeri mühimmat yardımı aldı. 

Aslında bu söylemleri ile yapmış oldukları işgali meşru hale getirmeye ve Emperyalist amaçları olmadığı, insancıl(!) amaçlarla Mali’yi işgal ettiklerini göstermeye çalışıyorlar. Bu emperyalistler gerçekten yüzsüz ve utanmaz olduklarını her fırsatta gösteriyorlar.

Fransa uyanıklık yaparak bu işgal’i Birleşmiş Milletlere devretmek istiyor. Zaten akıl babaları olan Amerika’da aynısını yapmıyor mu?. İlk önce ülkeyi işgal ediyorlar, alacaklarını alıyorlar, ülkenin madenleri tükeneceği vakte kadar kendi şirketlerine veriliyor, ortada paylaşacak bir şey kalmayınca ve yerel güçler işgalcilere  direnmeye başlayınca hemen kaçmanın yollarını aramaya başlıyorlar. Girerken yani işgal ederken kimsenin yardımına ihtiyaç duymazken ve ülkenin zenginliklerini çalarken kimse ile paylaşmayan emperyalistler kaçarken daha doğrusu can ve mal kaybına uğramaya başladığında hemen yanlarına Birleşmiş Milletleri almaya başlıyor. Her işgal edilen ülke için bu senaryo uygulanmaya başlandı. Bu pis ve  kirli senaryolardan bıktık artık.  

Mali’nin işgalinde karşımıza daha başka kirli bir pazarlık çıkıyor. Fransa’ya diğer emperyalist ülkeler siyasi olarak destek verdiklerini hatta kendi aralarında bazı gizli antlaşmalar yaptıklarını biliyoruz. Ancak Japonya Fransa’ya açıkça hem destek oldu hem de yüklü miktarda (120 Milyon Dolar ) maddi yardımda bulundu. Sebep olarak da son zamanlarda Afrika bölgesinde etkili olmaya başlayan Çin bu bölgede  egemen olmasın diye onun yerine Fransa’ya destek veriyor. Aslında işin doğrusu Japonya’nın uranyuma ihtiyacı var. Çin kimseye bir şey koklatmayacağı için bu bölgede çıkan ve çıkarılacak olan uranyum Fransa’nın himayesinde olacağından Japonya da bu ranttan nemalanacak

Fransa ülkenin birçok kentini havadan bombalamaya devam ediyor. Gerek İslami örgütlerle ve gerekse Azavad Tuareg silahlı küvetleri ile kara savaşına girişmekten kaçınıyor. Timbuktu, Kali, Gao ve kidal gibi şehirler havadan bombalandıktan sonra işgal orduları rahatlıkla bu şehirlere girebildiler.

Fransız işgal ordusu ile Malı ordusu girdikleri şehirlerde katliam yapıyorlar. Öldürdükleri Müslüman kişileri su kuyularına atıyorlar. Daha sonra da “bu kişileri Ensarud’din veya Azavad ordusu öldürdü” diyorlar. Bazı Afrika kökenli kabileler emperyalistlerle işbirliği yaparak Arap ve Tuareg asıllı kişileri teröristmiş gibi göstererek bölgeden uzaklaştırıyorlar. Yani Müslümanların hakkını ve hukukunu savunan ve gözeten maalesef yok.

Fransızların ne kadar katil ve soykırımcı olduğu herkes tarafından biliniyor. Bu  çapulcu Fransız askerleri ile birlikte hareket eden Afrika Birliği ve Malı askerleri talan ve katliamda tam bir anlaşma ve ittifak halindeler. Bölgede yargısız infazlar  yapılıyor. İşgalcileri bu topraklara çeken sözde terör(!) örgütlerinden ses - seda yok. Sadece birkaç küçük mukavemetin dışında kayda değer, emperyalistlerin korkmasına vesile olacak operasyonlar yok. Gao kentinde işgalcilere direnen Tevhid ve Cihad Hareketi ( Mujao) vatanını korumaya çalışırken tarihi Cami, Medrese, Kütüphane ve Türbeleri yıkarken Arslan kesilen kişiler ise düşman karşısında  neden yoklar? Yoksa senaryo bu şekilde mi yazılmıştı?  

Gerek İslamcı gruplar ve gerekse Azavad silahlı güçleri ülkenin kuzey kesiminde bulunan “Adrar Dağlarına” doğru çekiliyorlar. Buralar insanların yaşadığı bölge değil. Belki de taktık gereği silahlı güçler işgal ordusunu bu dağlık bölgeye çekerek burada şiddetli çatışmalara girebilirler.         

Talan, soygun ve katliamları kimse görmesin diye kendi adamları dışında bölgeye gazeteci ve gözlemciyi sokmuyorlar. Şimdiye kadar bölgeden gelen haberler genellikle hep kendi kaynaklarının haberleridir. Masa başı uydurulan Fransa’nın işgalini haklı çıkaracak haberler üretiliyor.

Öte yandan ülkeye birkaç yabancı hatta Müslüman haberciler de girdi. Onların geçtiği haberlerle işbirlikçi emperyalistlerin ürettikleri haberler birbiri ile çelişiyor. Ancak bazı haber ajanslarının geçtikleri haberler emperyalistlerin ürettiği haberler kadar  vahim. Özellikle Türkiye'den bir haber ajansı var ki, ben o ajansın daha önce de  yalan haber ürettiğini bildiğim için onun haberlerine asla inanmam.    

Mali’ye yapılan bu işgal komşu ülkelere da yapılmak istenmektedir. Buradan kaçan sözde terörist gruplar Burkina Faso, Nijer, Cezayir, Libya ve Moritanya gibi devletlere giriş yaptı diye bu ülkelerde yakın zamanda Müslüman avından  sonra  işgal hareketleri olma ihtimali büyüktür.

Rabbım tüm İslam beldelerini korusun ve emperyalistleri de kahretsin.