Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Tahrir Meydanı ve Mısır olaylarının iç yüzü 3

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-18 13:37:06

Tahrir Meydanı ve Mısır olaylarının iç yüzü 3
Mısır’a yapmış olduğumuz seyahat esnasında muhaliflerin mesken edindikleri Tahrir Meydanı ile Cumhurbaşkanını destekleyen kesimler arasında yaptığımız gözlem ve izlenimleri yazmaya devam ediyoruz.

Biz Mısır’da iken muhalifler ilk önce Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin kendine ihdas ettiği 7 imtiyazlı maddenin iptalini istiyordular. Mursi o maddeleri iptal etti. Bu kez de “kararından geri adım attı” diye alay etmeye kalktılar. Sonra 1 Aralık’ta tamamlanan yeni anayasa taslağı referanduma götürülünce bu kez referandumun iptal edilmesi için sokakları işgal etmeye başladılar.

Bugünlerde ise iki aşamalı referandum yapılıyor. Büyük ihtimalle resmi sonuçlar gelecek hafta 22 Aralık’ta yapılacak olan ikinci tur seçimden sonra açıklanacak. Bu kez de ayni muhalefet “referandumda hile yapıldı” diye itiraz edecekler ve yine sokaklara inerek kameralar önüne geçip poz verecekler.

Şunu hemen belirtmek lazım ki Mısır toplumu neredeyse iki kutup’a ayrıldı. Mübarek döneminin adamları demokrasiye ve Mursi’ye kesin karşılar, ılımlı liberallerde bunlara katıldı, İslami hassasiyeti olanlar ise Mursi ve Anayasanın kabul edilmesinden yana tavır alıyorlar. Başkanın her ne kadar diyalog çağrısını 54 değişik siyasi ve kanaat önderi ile yapsa da bu kesim yine de dışarıda kalmayı tercih etti. Buna göre bu kutup’u şimdilik ikna edebilecek kimse yok.

Gerek Mısır içinde gerekse Mısır dışında bazı kesimler Adalet ve Hürriyet partisini, Selefi Nur partisi ile Mursi’yi başarısız göstermek için anlamsız bir yarışın içine girdiler. 6 ay içerisinde Mısır gibi bir ülkenin sorunlarının halledilmesini ve ülkedeki kaosun son bulmasını bekliyorlar. Böyle kısa bir zamanda Mısır’ın sorunlarının çözümünü Mursi’den beklemek haksızlık olur. Bürokratik oligarşi engellemeyi bırakır mevcut yönetim iş yapmazsa o zaman hep birlikte eleştirelim, ama ilk önce ayrık otlar ayıklanmalıdır.

Anayasa mahkemesinin devrimi ele geçirme gayreti

Mısır’da anayasa mahkemesi her şeyi eline almak istiyor. 25 Ocak 2011 de halkın yaptığı devrimi yargı erki diğer bürokratik zevatla birlikte ele geçirmek üzere idi. Bunu fark eden Muhammed Mursi ilk iş olarak başsavcı Abdülmecit Mahmud’u Vatikan büyük elçisi olarak atadı. Yerine ise Talat İbrahim’i getirdi. Talat İbrahim hiç vakit kaybetmeden hemen eskiden rafa kaldırılan suç dosyalarını tekrar işleme koydu ama meslektaşları tarafından devamlı olarak protesto edilen İbrahim daha fazla baskılara dayanamadı ve göreve başladıktan 1 ay sonra istifa etmek zorunda kaldı.

Burada eski rejim ve rejimin adamlarından hesap sorulmuyor. Yanlış yapan, adam öldüren veya öldürülmesi için talimat veren kişilerle ülkeyi soyanların kanunlar ve mahkeme önünde ifade vermesi sağlanıyor.

Muhalif kanat ve elit tabaka bu soruşturmadan son derece rahatsız. Çünkü işin ucu bir şekilde kendilerine dayanabilir. Aynı dertten muzdarip olan yargı erkleri de kendi imtiyazlı işlerini kaybediyorlar.

Hüsnü Mübarek döneminde yargıçlara çok büyük imtiyazlar verildi. Genelde Mübarek’in akrabaları tüm yargı kurumlarına yerleştirildi. Daha sonra ise yandaşlar alınmaya başlandı.Akrabalarla yandaşlar ülkeyi kendi çiftlikleri gibi kullanmışlar. Bir yargıç kendi ailesinden 10 kişiyi savcı, hakim veya müsteşar olarak atayabiliyor. Ülke ölçeğinde astronomik ücret alan bu yargı mensupları maaşına göre iş yapmıyor. Haftada bir gün veya ayda 5 gün çalışan yargı mensuplarının eline en az 25 bin Mısır Cüneyh’i geçiyor. Normal insanların eline ise ayda en fazla 600 Cüneyh geçebiliyor. Mısır şartlarında bu bürokratların aldıkları maaşlar gerçekten çok fahiş ve adaletsiz bir durumdur. Aldıkları bu maaşlarla da iktifa etmeyip boş vakitlerinde diğer Arap özellikle Körfez ülkelerine gidip oralarda avukatlık yapıyorlar, oralarda da oldukça yüklü paralar kazanmalarına rağmen Mısır’daki görevlerine iyice yaşlanana kadar devam ediyorlar.

Bunca imtiyaza sahip olan yargı erklerinin rahatı kaçmasın diye meclisi feshetmeleri, Cumhurbaşkanının almış olduğu tüm kararları yok saymak kendi menfaatlerine uygun olduğu için en son olarak da 1 Aralık 2012’de alınan referandumu iptal etmek istiyordular.

Meclisi feshederek, yasama yetkisini eskiden olduğu gibi Yüksek Askeri Konseye verip askerleri de yanlarına çekmek niyetindeydiler ama Mursi ve Mursi taraftarları onların oyununu bozdu. Bundan dolayı da bu yargıçlar var güçleri ile Mursi’ye saldırıyorlar. Bir şekilde bu referandumu yaptırmamak istiyordular. Eski rahat ve ballı iş hayatı ellerinden kayıp gidiyor. Hatta bunlardan da bir gün gelecek hesap sorulabilir. İşte buna hiç teamülleri yok. Çünkü bu kişiler şimdiye kadar “ La yus’el”diler, kimse bunlara hesap sormadı ve sorması da düşünülemezdi.

Bu kriz Mısır’a gerçekten çok zarar verdi. Bu atanmış bürokratik kişiler demokrasiye geçişi engelliyor. Siyasete ve politik hayata izin vermek istemiyorlar. Yine tek adam yönetimi, ama kendi adamlarının yönettiği bir Mısır istiyorlar.” Ayakların baş olmadığı(!)” bir Mısır istiyorlar.

Yargıçlar gibi küskün veya elinden imtiyazları alınan ulusalcılar, laikler, liberaller, önde gelen asker ve polis gibi güvenlik kuvvetlerinin eski şahsiyetleri, Mübarek döneminde muazzam servetler elde etmiş ülkenin zenginleri el birliği yapıp “ Ulusal Kurtuluş Cephesi” çatısı altında birleşerek hareket etmeye başladılar. Bunların bazıları daha önce birbirlerine düşman olmasalar da asla dost değildiler. Ama ortak çıkarları ellerinden gidince meta zoru ile birlikte hareket etmek zorunda kaldılar

Muhalefetin hatası

Bazı muhalif gruplar “hayat şartlarımız değişecek” korkusu ile yönetime karşı çıkıyor. Politik bir talepleri yok. Ancak bu politize olmamış grupları diğer politik ikbal peşinde olan gruplar kullanarak politikanın içine sokuyorlar.
Ülke dışında popüler olmalarına rağmen Mısır halkı üzerinde fazla etkinliği olmayan muhalefetin koordinatörlüğü Amr Musa ile Muhammed El-Baradey’e verildi. Tahrir Meydanındaki tüm masraflar solcu Nasırcı Kerame Partisi lideri Hamdin Sabbahi tarafından karşılandı. Tahrir’de ve kendi medyalarında devamlı olarak devletin İhvan tarafından gasp edildiğine ve ne pahasına olursa olsun geri alınmasının bir vazife olduğu empoze edildi.

En belirgin hatayı daha önce halka karşı katliam yapan “Baltacı grup” olarak adlandırılan kişilerle, ülkeyi soyan çetelerle birlikte hareket etmeleridir. İhvan – ul Müslimün korkusu bu kişileri bir araya getirdi. Ancak halk genelinde kabul görmeyen bu çeteler ile masum taleplerle ortaya çıkan insanlar birlikte hareket edince ortada kaldılar. Devamlı olarak muhalefet edecekler ve yapılan her şeye karşı çıkacaklar. Bölge’de Mısır’ın güçlenmesini istemeyen bazı dost (!), komşu ülke ve kuruluşlardan para ve lojistik destek almaları ise ülke geleceği bakımından son derece tehlikeli bir gelişmedir.

Seçimle iş başına gelme” ve “halkın iradesi” gibi kavramlar Arap Baharının yaşandığı ülkelerdeki insanlar tarafından tam anlamı ile anlaşılamadığından seçimin ve seçilmişin ne anlama geldiğini kavramakta zorluk çekiyorlar. Oysa Amr Musa ve Baraday bu kavramları çok iyi bilmesine rağmen yine de kendi ikballeri için halklarını aydınlatmamayı tercih ediyorlar. Demokratik ve meşru yollarla seçilen bir kişi / Başkan ancak ayni metotla yani “seçimle gelen seçimle gider” düsturuna karşı çıkarak meşru olamayan yöntemlerle yönetimi ele geçirmeye çalışıyorlar. Bu inançla halk daha çok ve daha saldırgan muhalefet yaparak yönetimi ele geçirebilecekleri inancının yerleşmesine sebebiyet veriyor. İşte gelinen bu nokta hem ülke hem de halk için son derece zararlı ve tehlikeli bir tutumdur.
Kendilerine destek vermeyen gelir seviyesi düşük olan halkı gittikçe aşağılamaya başlamaları gittikçe marjinal bir hal almaya başladı. Halkın yüzde 26’si okuma yazma bilmiyor. Çiftçi ve orta sınıf esnafların oranı ise yüzde ellinin üzerindedir. Bu kesimlerin çoğunu kendilerine düşman yaptılar. Bu gidişle bu insanların sempatisini kazanamayacak olan muhalefet her seçimde daha da agresif olacak.

Referandumdan Mursi ve Mısır kazançlı çıkacak

Muhalefetin iptal edilmesi için uğraştığı anayasa taslağı 15 Aralık Cumartesi günü halkın önüne geldi. Hakimler odasının referandumda görev yapmayı boykot etmesi sonucunda adam yetersizliğinden dolayı seçimler iki kategoride yapılmaya başlandı. İlk önce Kahire, İskenderiye ve diğer 10 il’de seçimler yapılıp sayılacak daha sonra ise 22 Aralık’ta kalan illerde seçim yapılacak. Her seçim sandığı için mutlaka bir yargı erkinin sandıkta başkan olarak bulunması gerekiyor. Devletin elinde az eleman olunca onlarda seçimi ikiye bölerek böyle bir çare buldular.

Mısır halkının oyladığı / oylayacağı Anayasa taslağında bazı maddeler var ki gerçekten kabul edilmesi zor. Bu meclis ancak bu kadar yapabildi. Çünkü bir an önce bu çalışmayı bitirmesi gerekiyordu. Her an için tutuklanabilir korkusu ile bazı maddeleri eskisindeki yani Mübarek dönemindeki gibi aynı maddeyi görüşmeden kabul ettiler.

Anayasa görüşmeleri Televizyondan naklen veriliyordu. Biz orada bulunduğumuz zaman içinde izleme imkanını bulduk. Maddeler geçerken mecliste çok az kişi vardı ve maddelerin üzerine fazla konuşulmadan kabul ettiler. Örneğin “ 6 yaşındaki büyük çocukların çalıştırılması suç değildir” maddesi geçerken hiç itiraz edilmemesine ben de çok şaşırmıştım.

“ Siyası partiler ve sendikalar gerek görüldüğünde kapatılır” maddesi geçerken iktidar partisinden birkaç kişi aksi yönde görüş belirtti. Muhalefet bu konulara hiç itiraz etmedi. Bir çoğu gece vakti olduğundan dolayı evlerine gidip uyumayı tercih ettiler.
236 değişik maddeden oluşan anayasa taslağında benim tespit edebildiğim 10 kusur madde insan haklarına ve hür düşünce ve sivil toplum kuruluşları bakımından sakıncalı maddelerdir. Ancak bu maddelerin değişmeyeceği anlamına gelmez. İtiraz edenler mutlaka olacaktır ilerde değişecektir. Ama genel itibarı ile bu anayasa Mısır için en makul olanıdır. Çünkü ellerinde başka alternatif bir anayasaları yoktur. İlk kez baskısız, ordunun ve diktatörlerin etkisi olmadan yapılan bir anayasadır. Hataları ile birlikte halk bunu kabul edeceğe benziyor. Ama daha sonra sakıncalı maddeler mutlaka arındırılmalı. “ Siviller askeri mahkemelerde yargılanabilir” maddesi büyük ihtimalle en yakın zamanda değiştirilecektir.

İlk gelen referandum haberlerine göre halkın yüzde 57’ı kabul yönünde oy kullandı. Zaten beklenen de bu rakamın biraz altında veya üstünde olacaktır. Bu referandum ayni zamanda Mursi’ye verilen desteği göstermektedir. Halk ilk seçtikleri Cumhurbaşkanının arkasındadır.

Özgürlük ve hürriyet taraftarı olmayanlarla ellerinden imtiyazları alınan kişiler hala muhalefeti sürdürmeye niyetliler. Bu kişiler imtiyazlarını alana kadar pes etmeyeceklerdir. Ama Mısır halkı artık eskisi gibi istibdat ve faşist rejimine dönmemekte son derece karalı olduklarına bu gezimizde yakından şahit olduk.

Haber Ara