Gülhane Fermanı dün arenada yırtıldı
Hayırsız ve uğursuz düzenlemelerin aktörü, Sadrazam Mustafa Reşit’in İstanbul’da Gülhane’de imzaladığı bu ferman üzerine, masonların ve batılı patronlarının kendisi için vermiş olduğu, “Koca” unvan’ı aslında ümmete yaptığı ihanetin bir bedeli idi.
Yapılan düzenlemenin milletin gönlünde yer alacağına muhakkak gibi bakılan nedenler, göründüğü kadarıyla, Fermanı dayatan ihanet şebekesini haklı kılmış ve karanlıklar aydınlık olarak millete dayatılmıştır.
Zamanında yakın tarih Avrupa’sının karşılaştığı ve azgınlaştırdığı milliyetçilik duyguları, sözümona bu düzenlemeyle bertaraf edilecek tehlike atlatılmış olacaktı. Oysaki neredeyse 500 yıla yakın tarihini ümmet bilinci ve inancı üzerinde inşa eden, Osmanlı aslında bu hain düzenlemenin akabinde milliyetçilik melanetinin azgınlaştığı bir döneme kapılarını aralamıştı.
İnanç medeniyetimizin merkezleri coğrafyalar bu fermanın ardından birer birer koparak, milliyetçilik akımının zerk edilen zehiri ile imparatorluk hastalanmış, dünya emperyalizminin ağına düşerek parçalanmıştı.
Tanzimatın masonik yapısı, yetiştirdiği İT kadroları (İttihat ve Terraki)ile hâkimiyetini zamanımıza kadar intikal eden; Cebriye (Asker), Kalemiye (Bürokrasi) ve İlmiye’deki (Üniversite) yapılanan kadrolarıyla baskıcı vesayet anlayışını en acımasız yöntemlerle devam ettirdiler.
Darbeler, müdahaleler ve hertürlü engellemelerle boğuşan millet, nihayet üzerinde oynanan oyunları uyanarak gördü. Dün Ak Parti kadrolarının Ankara Arena Salonunda ve dışında doldurduğu binlerce Türkiyelinin ortaya koyduğu coşku, bunu deklare etmenin heyecanı içinde idi.
“Kardeşlerim,
Bugün, yeni bir gündür.
Bugün, Türkiye’nin özüne döndüğü gündür.
Bugün Türkiye’nin istikbalinin, her zamankinden daha açık, daha aydınlık olduğu gündür.
Bugün Yeni Türkiye’nin doğum günüdür.
Yeni Türkiye, yeni bir siyasete, yeni bir sosyolojiye, yeni bir ekonomiye tekabül etmektedir.
Yeni Türkiye, siyasetin vesayetten kurtularak özerkleştiği bir Türkiye’dir.”
Sözleriyle son on yıl ülkenin başbakanlığını yapmış, halkın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında tarihe düştüğü bu not, elbette ki bu yolda henüz mücadelenin devam ettiğini ve direnen bazı mekanizmaların, zamanımızın Mustafa Reşit Paşa rolünü üstlendiklerini de hatırlatmış oldu.
Hele hele; “ Eski Türkiye, siyaseti imkânsızlaştıran bir zihniyete sahipti. Eski Türkiye, toplumun potansiyel bir tehlike, tehdit, düşman olduğu algısına dayanıyordu.” Söylem ile tespitleri, yeni bir manifestonun dünyaya deklare edilmesi şeklinde idi.
Keza Yeni Türkiye’nin inşasında, parlamenter sistemin şu anki liderliğini devralan, çiçeği burnunda Ak Parti Genel Başkanı Ahmed Davutoğlu’nun ise, konuşmalarına merhum mütefekkir Fethi Gemuhluoğlu’nun; “Önce selam, sonra kelam” nostalijisini büyük bir coşku içinde;” İnsana, zamana ve mekâna selam olsun.” Sözleriyle kendi medeniyet kültürüne geri dönüşün müjdesini vermesi, son ikiyüz yılın bütün bir ezikliğini silkip atmış ve adeta batılılaşma hastalığının raporu olan Tanzimat Fermanını yırtıp tarihin çöplüğüne atmıştır.
Bu vesileyle izlediğimiz olağanüstü kongrenin siyaset kongresinden çok, bir Kültür Kongresi olduğunu görmenin zevkini heyecanını yaşadık.
Allah utandırmasın.