Dolar

34,3640

Euro

37,0596

Altın

2.969,41

Bist

9.122,67

İslâmcılık, bir sınır aşma hareketi

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-08-30 12:07:35

İslâmcılık, bir sınır aşma hareketi
İslâmcılık tartışmaları sürüyor. Farklı açıklamalar olacak, bu çokseslilik doğal; İslâm tek, İslâmcılıklar muhtelif. İslâm tamamlanmış bir din, İslâmcılık kaynaklara dönerek “hâl”i anlama, dönemsel sorunları açma ve aşma, zamanın gündeminin dilini kavrama ve bu dili etkileme çabası.

İslâmcılık İslâm’la aynı şey değil, tamam, her Müslüman İslâm’a ilişkin anlama ve anlatma, yaşama ve katılma sorumluluğunu aynı ölçüde üstlenmediği için kimi Müslümanlar daha faal, duyarlı, katılımcı olmaya zorunlu. Dinen her şeyin yolunda olduğunu düşünmeye meyyal Müslüman, koruduğu huzuruyla yeni sorular ve sorunlar olduğunu hesaba katmayabilir. Yıllarca Demirel’e oy vermeyi anlamlı bulan Müslüman seçmen için “İslâmcı” diyemiyoruz mesela. Kadınların erkekler için yaratılmış eksik etekler, etekli şeytanlar olduğunu düşünen Müslümanlar, Veda Hutbesi’ni ezbere okumayı sürdürdükleri için İslâmcı olamıyorlar.

Sait Halim Paşa aynı hayatiyet kaygısıyla Buhranlarımız’da “İslâmlaşmak”tan söz etti. Onun İslâm’ın inanç, ahlak, hayat tarzı ve siyasete ait esaslarının tam olarak uygulanmasından anladığı şeydi, “İslâmlaşmak”.

İslâmcı özne sözkonusu olduğunda olumsuz anlamda yakıştırılan sözcüklerden biri, romantizm. MeselaAdil Medya başta olmak üzere pek çok yerde eş zamanlı olarak yayımlanan yazısında Mehmet Sait Çakar, Hakan Albayrak’ı “Romantik ergen İslâmcı” diye tanımladı. Çakar’ın cümlesi, Atasoy Müftüoğlu’nun Suriye politikası eleştirileri nedeniyle karşılaştığı yakışıksız muamelenin eleştirisiyle bütünleşiyor. Suriye politikası, İslâmcılar arasında yeni, bölünmelere yol açtı. Fakat, İslâmi kesimdeki kolay insan harcama alışkanlığını anlatırken önemli tesbitler yaptığını gördüğüm Çakar, AKP politikalarıyla özdeşleşmesi nedeniyle eleştirdiği Albayrak’ın Ali Akel’in Yeni Şafak’tan uzaklaştırıldığı dönemde sergilediği asil tutumu niye hatırlamıyor?

Bana kalırsa Atasoy Müftüoğlu ve Hakan Albayrak bir yandan AKP’nin Suriye politikalarını eleştirebilir, aynı zamanda da Esad rejimine muhalefet edebilirler. Resmî bir muhalefet kalıbına yerleştirilemeyecek kadar sahici ve dürüst, iki yazarımız da… Gerçekçi olup imkânsızı istemek kimilerine romantik görünebilir bulunduğumuz “post-İslâmcı” dönemde. Ancak İslâmcı, bir ayağı dünyada diğeri de uhrevi âlemde yaşayan bir seyyah, bir yersiz yurtsuz olmalı zaten. “Büyüsü bozulmuş dünyayı, acımasızca akılsız hâle gelmiş kapitalist toplumu yeniden büyülemek” gerekir, ama nasıl… (Hal Foster, Zoraki Güzellik; Ayrıntı)

İslâmcı birey bir dönemde devlet ideali etrafında sürdürdü okumalarını. Sonra durdu ve “zafer yolda olmanın ta kendisidir” dedi. Gariplerin Kitabı kahramanından esinlenerek terki dünya eyledi nefsini ıslah için. İsmet Özel’in tuzlu su dolu matarasıyla yollara düştü. Kitap okumayı yüceltirken kitaplarını yaktı, bilgece ümmilik aşkına… Dünyayı değiştireceği bir imanı olduğunu düşünen, kendi gördüğü hakikate başkalarının nasıl bigâne kaldığını anlamakta zorluk çeken İslâmcı, bir Breton kahramanı gibi gözlerini hayret ve haşyetle ötelere gitmiş, kolaylıkla dalgınlaşabilen biri. Kravatı cebinde dolaşıyor memursa, Zarifoğlu mısraları mırıldanarak. Başındaki örtüyü takva örtüsü olarak anladığı için Uludere’yi çıkaramıyor aklından.

Ve bir de anlatacak çok şeyi olan, ama anlattıklarının anlaşılacağı konusundaki kuşkuları nedeniyle söze hep yeniden başlayan bir roman kahramanı o! Oralarda bir şeyler oluyor, niye fark etmedim?

İslâmcılık bir sınır aşma hareketiydi, ulusçuluk üzerinden tasarlanan modernleşmenin dayattığı tek tip hayat tarzına karşı modern dünyada Müslüman olarak yaşama azmini, bu alandaki ifade ve keşif çabalarını yansıtan bir eleştiriyi dillendiriyordu. Bu açıdan bakacak olursak, İslâmcılığın bir hayat tarzı arayışıyla ortaya koyduğu eleştirinin başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü artık o tek tip hayat tarzının mutlaklığı, biricikliği inancı eskisi kadar kabul görmüyor. Buna karşılık dinin sadece özel alanla sınırlı olamayacağı gerçeği daha aşikâr hâle geliyor. Televizyon ekranlarında bir kapının eşiğinden geçmeye çalışan muhabir, “Selamünaleyküm” demeye gocunmuyor. Gülsüm Bilgehan Toker, kendini aşmaya çalışan CHP’nin halkın eşiğinden geçmesinin ayakkabılarını çıkartmayı düşünme inceliğiyle ilgisini kuruyor.

İslâmcılık çoğu zaman tercümeye yoğunlaşan bir okuma nedeniyle eleştirildi. Açıklaması basit: “Oralarda neler oluyor” sorusu, kendini geliştirmenin bir gereği. Doğu ve Batı’da neler oluyor? Herhalde İslâmcı bilinç açısından ihtiyaç duyulan daha ziyade modern dünyaya İslâmi bir dille seslenmeyi ve bu bağlamda teklifler sunmayı konu edinen, bu açılardan tazeleyici olacak düşünceler ve analizlerdi.

İmparatorluk bakiyesi olmaktan kaynaklanan ruh hâliyle veya ihtiyaçla ilgili olabilir, Türkiye toplumunun dikkati her zaman misak-ı milliyi aşıyor. Bu açıdan bakacak olursak, İslâmcılığın metaforik olarak bir sınırları aşma ve yeniden belirleme hareketi olduğunu da söyleyebiliriz.

Toplumunda belirginleşen geleneksel ve modern hurafelere mesafeli İslâmcı… Başka türlü nasıl gerçekleşebilir ki hayati bir sıçrama? Uzağına çekilerek gördüğün, aynı zamanda kendi noksanların.
SON VİDEO HABER

Antep fıstığında Dubai çikolatası etkisi! Fiyatlar uçtu

Haber Ara