RÜSTEM ASKEROV’UN ARDINDAN
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-08-23 14:05:13
Kafkasya Müslümanları eski günlerdeki gibi hak ettiği yeri bulsun diye hep ön saftaydı. Yirmi senedir bu davanın içindeydi. Bu ümmetin mübarek Şam topraklarında verdiği hürriyet mücadelesini ölümüne destekleyen, Esad dikteoryasına meydan okuyan Suriye halkının onurlu kıyamının yanındaydı o.
Başta onu yazmak istemedim, öylece kalsın istedim; hem bazen bir beyaz kâğıda her şeyi yazamazsın ki... Kelimelerin aciz ve yetersiz kaldığı anlar olur kimi zaman. İfade edemezsin işte o günü, o olayı veya o insanı; bu yüzden yazmak istemedim onu. Bazı dosaların eleştirileri üzerine yazma ihtiyacı doğdu
Kafkasya’nın kalbi olan Azerbaycan’da 1995-2001 yılları Müslümanların en zayıf olduğu zamanlardı, kimsenin İslam’a ve Müslümanlara ilgi duymadığı, toplumun cehalet denizinde yüzdüğü o dönemde tanımıştık Rüstem’i. Azerbaycan’da İslam dininin ve davetinin yayılmasında büyük çaba harcıyordu.
Bu ümmet Kafkasya’da da eski günlerdeki gibi hak ettiği yeri bulsun diye büyük bir heyecan ve aşkla çalışıyordu. Onu hiçbir zaman bir yerde dinlenirken, zaman kaybederken ve oyalanırken göremezdin.
O dönemde kurdukları küçük çaptaki medreselerle, sohbetlerle, çevirdikleri ve yazdıkları kitaplar ile davet çalışması yürütüyor ve insanları İslam ile tanıştırıyorlardı. Bir müddet sonra yetişmiş ilim ehline olan ihtiyacı görünce Rüstem; Medine İslam üniversitesine başvurmuş ve İlimin’i artırmak için oraya gitmişti. Tahsilini tamamladıktan sonra geri dönerek Azerbaycan İslami Cemaati’ne katılmış ve Karabağ’ın özgürleşmesi için büyük çabalar vermişti.(bunlar neden Karabağ için çalışmıyor diyen tarih cahilleri bu yazıyı iyi okusunlar) Bu çabaları sonuç vermemiş yakalanarak 4 sene mahkûmiyet hayatı yaşamıştı. Hapiste olduğu süreçte de irşat çalışmasına davam etmiş, davet ve tebliğ görevini bir an olsun bırakmamıştı.
2011-2012 yılında Suriye-Azerbaycan hattında ticaret yapmaya çalıştığı dönemde Suriye’de başlayan kıyamı görmüş ve bir daha da ülkesine dönmeyip Suriye Müslümanlarının onurlu direnişine katılarak kardeşlerinin yanında yer alan ilk muhacir ismini almıştı.
O zaman yeni kurulan Ahraruş –Şam İslami hareketine katılmış ve bu çizgide Kafkasya’yı ve bütün dünyayı Rusça, Arapça ve Türkçe olarak Suriye halkına yardıma çağırmıştı. Hatta diyebiliriz ki Kafkasya coğrafyasına Esad’ın yaptığı zulümleri ilk anlatan Rüstem Askerov olmuştu. Aralık ayın da Ahraruş-Şam İslami Hareket’in Halep’te düzenlediği baskında Rüstem Askerov da bulunmuş ve bir füzenin şarapnelinin isabet etmesiyle Halep şehrinde, mazlum Halep halkıyla birlikte toprağa düşmüştü.
Vurgulamak lazım ki, Rüstem Askerov bu yalan dünyaya veda ettiği zaman dünyalar güzeli iki çocuğu ve doğmamış bir bebeği bulunmaktaydı.
Rustem Askerov yaşarken de, demir parmaklıkların arkasında hapse mahkûm edildiğin zaman da yiğitti, üzerine varil bombalar yağarken de hatta ölürken bile yiğitti. O dünyanın neresinde olsa da onu uzaktan yakından tanıyan herkes yakinen biliyor ki; onun işkâl edilmiş Karabağ toprakları için Şuşa, laçın, Hocalı için kalbi her daim alışıp yanıyordu. Hani şair diyor ya; “Büyük adamların büyük davaları olur, küçük adamların ise küçük tartışmaları.” Onun davasını anlamayan, görmeyen küçük ruhlu insanların attığı iftiralar asla tutmaz. mübarek İslam mücadelesini ve şahlanışını görmek istemeyenler onu anlamaz. Müslümanların; SANA İHTİYACIM VAR KARDEŞİM dediği zaman, önümüze dağları bile dikseler Hz. Musa gibi denizleri yara bileceğimizi bilmiyorlar.
Zira görmek, ancak görebilecek seviyeye kadar yükselmekle mümkündür.
Not: 30 senelik bir mücadeleyi görmeyip İSİD’in yaptığı cinayetleri, haksızlıkları umumu nispet ederek Suriye direnişini karalayan sözde ilim ehlini, kara propaganda ve yalan haberleri yapan bazı basın kuruluşlarını kınarken. Rüstem Askerovun vefatını bir toplantıda saygıyla dile getiren belki aynı düşüncelerde olmadığımız ama şerefli ve onurlu biri olduğuna inandığımız ve Rüstem’inde daima hayırla andığı Sayın Akif Naği Bey’e teşekkür ediyoruz.
https://twitter.com/furkan_azeri
Haber Ara