Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Başbakan çok kızacak: Heykelle ay’a çıkacağız

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-13 01:10:04

Başbakan çok kızacak: Heykelle ay’a çıkacağız
laikçilerin tesettürü: heykel ve içki...
/
heykel, nihayette bir şekil/biçim.
tesettür de öyle…
şimdi bu zaviyede, şeklin/biçimin kimine toz kondurmayıp, kimine tahammül edememek, ne menem bir şey?
heykel için ucube denirse, bu ayıplanıp kazan kaldırılacak, ama, aynı kelime tesettür için kullanılırsa, onaylanacak veya onay sadedinde sessiz kalınacak. sebebi sorulduğunda: “uyuyanlar var, çoluk-çocuk var, hasta var..” gibi sebeblere binaen, “tantanaya gerek yok, rahatsızlık vermeyelim” denecek…
bir bakıma iki hal de, hoşlanma/hoşlanmama kelimesi ile irtibatlandırılabilir mi?
heykel sözkonusu oldukda, “sanatdan anlamayan, bu sahada mütehassıs ve en azından heveskâr olmayanların görüş belirtmeğe hakkı yokdur, bu kabul edilebilir bir şey değildir” denecek. öte yandan, tesettür konusunda, tesettürün t’siyle uzakdan yakından, malumat babından olsun, bir bulaşıklığı bulunmayan her herzevekile, müftilik makamı ardına kadar açık tutulacak…
hatta, herzevekilin öndegidenlerinin, tesettürün biçimi konusunda öneri getirmesi anormal karşılanmayacak; bilakis, makulmuş gibi tartışılacak.
amma, heykelin şekil şemali, heykeltraş’ın sonsuz özgür taht-ı beğeni ve ihtiyarında bulunacak; yetmedi, bu, sanatsal tabu kabul edilip, dokundurtulmayacak.
amma, dindarın ilah’ına bu hakkı tanımağa yanaşmayacaksınız.
ilah’ı, dindara: şöyle giyineceksin, diyemeyecek!!! dindarın kendisini yarattığını/yaradanı kabul ettiği ilah, yarattığı insan üzerinde, heykeltraş kadar hak sahibi olamayacak...
bu hak, heykeltraş için, sonsuz ve dokunulmaz olarak tanınacak!
“heykel heykeldir, sanat eseridir. sanat eserini beğenip beğenmeme hakkına kimse sahip değildir” diyeceksiniz...
tesettür ve başörtüsüne gelince, ağzınıza geldiği ve hayalinizin elverdiği kadar ağır hakaretler edip sövebilecek, gürültü çıkarabilecek, veya, sövenler karşısında bu kadar duyarlı davranmada uyuşuk ve uykuda kalacaksınız...
“heykel, mutlakdır, beğenilip beğenilmemek için arz edilmez. herkes heykele tapınmak veya susmak mecburiyetindedir. yoksa, en heykel avazıyle had bildirilir…” laikçi medyaya göre.
/
laikçi medyanın ne kadar demokrat, ne kadar duyarlı; insan unsurunun ne kadar umurunda olduğu, asgari ücret karşısındaki, ve de, kazte ve tilivizyonlarındaki muhabir ile köşe yazarı ve müdir/müdire ücretinden belli: kuzey kutbu-güney kutbu mesafesi karşısındaki dilsiz şeytanlığa, köstebekliğe yatan köşe fetevalarıyle besbelli.
/
heykel ve içki demokratları,
açıklayın maaşlarınızı da, içinizdeki heykelin boyunu posunu görelim, sıkıyorsa… (tabii, asgari ücretli hizmetliden vazgeçtik, ortalama muhabir maaşıyla ve cebinize giren miktarı, bankaya yatanı değil…)
heykel mi daha mübarek, cebinize giren yeşil papa (dolar/para) mı?
/…../
ya, ne kadar kalın kafalıyım. ne kadar da sapla samanı, elmayla armudu karıştırıyorum, he mi?
bu memlekete heykel ve içki lazım. geri kalmışlığımızın nedeni, heykellerin ve içki içenlerin azlığı.
bu memleket heykelsiz ve içkisiz kalkınamaz.
bu memleketin insanı heykelsiz ve içkisiz mutlu olamaz.
yeterince heykelimiz ve içki içerliğimiz olmadığından kalkınamadığımızı ve demokratikleşemediğimizi, yüz küsur senedir anlatamayoruz bu “bidon kafalı” ve “göbeğini kaşıyan” millete.
bu millet adam olmaz.
baksanız’a, başbakanları heykelden anlamaz. anlamazlığına yanması gerekirken, bir de aleyhde söylemeğe kalkışır. zaten içkiyle arası yok…
bu içki içmez, heykel sevmez, dansetmez, metres tutmaz başbakan ve cumhurbaşkanlarıyla mı kalkınacağız?! ya’ni!.. peh…
bin yıl geçse, her hane önüne bir heykel dikilmedikçe,
su yerine sular seller gibi içki içilmedikçe,
tesettür tamamen ve kesinlikle (mesela tunus’daki gibi) her yerde kaldırılmadıkça,
en fazla ondört yaşından sonra kız kalmak yasaklanmadıkça,
metressizlik ve çocuk aldırtmama ayıp ve gericilik sayılmadıkça...
kalkınamayız efe’m, kalkınamayız… nokta.
/
kimsenin bir heykeli beğenmeme hakkı yokdur, olamaz. kimseye böyle bir hakkın kırıntısı tanınamaz.
eğer biri, bu başbakan olsa da, bu hakkını kullanmağa kalksa, buna kapı aralanırsa, bu aralıkdan kapı açılır ve başımıza heykeller kadar kaya kütleleri yağar…
(yav, bu kaya kütlelerinden heykel yapamayız birader, altında kalırız be…)
/
ispatsız delilsiz konuşmayayım mı?
hah, ispattan delilden bol ne var!
bakın muasır medeniyet seviyesindeki memleketlere…
bakın amerika’ya rusya’ya…
eğer yeterince heykel sahibi olmasalar ve sular seller gibi içki içmeselerdi, ay’a çıkacak kadar gelişebilirler miydi?
bakın ingiltere’ye, fransa’ya, almanya’ya, italya’ya, hollanda’ya, portekiz’e, ispanya’ya, danimarka’ya, belçika’ya ve isviçre’ye: heykel ve içki sayesinde en teknik, en medeni, en müreffeh, en demokrat memleketler olmadılar mı?
bakın hallerine…
bir de bizim halimize bakın…
bizde de yeterince heykel olsa, binip ay’a gidebiliriz.
yeterince içki içenimiz olsa, en demokrat, en medeni, en hoşgörülü toplum oluruz.
/
içki yüzünden yollardaki trafik kazalarını hatırlatmayın bana.
onlar halk.
bizde onlardan çok var zaten…
onların üçde ikisi yollarda ölse, demokratik içki özgürlüğü uğruna feda olsun.
demokratik içki özgürlüğü ve heykel medeniyeti yolunda ilerleme görev zayiatı.
olacak o kadar…
/
son olarak diyeceğim odur ki:
başbakan recep tayyip erdoğan ne kadar kızarsa kızsın, ne kadar ucûbe-mucûbe der ise desin, içki yakıtlı heykellerle uzay seyatini başlatmamızı asla engelleyemez...
bunu hiçbir güç negelleyemez...
heykel ve içkiden anlamaz gericiler,
bilin ki, elimizde kadeh, heykel uzay mekiği ile aya sehahat ederken, uğurlamağa gelmeyin, istemez...


SON VİDEO HABER

Zenginlerin açık denizlerde 'korsan avı'

Haber Ara