Tedavi mi ölümsüzlüğü aramak mı?

İbn Abbas ( ra ) dan rivayetle Efendimiz'e ( as ) bir kadın müracaat edip “ Ya Resûlellah, ben sar'a illetine dûçar oluyorum. Hem de sar'a hâlinde açılıyorum. Allah Teâlâya duâ ediniz ki, bu illeti benden izâle eylesin “ dedi. Resûl-i Ekrem ( as ) Efendimiz kadına hitaben “ Dilersen sabret, bu illet mukabilinde sana cennet verilsin. Dilersen sıhhat ve afiyetin için Allah Teâlâya duâ edeyim “ buyurdu. Sonra o kadın “Yâ Resûlallah, böylece sabrederim. Yalnız sar'a hâlinde açılmamam için Allah Teâlâ Hazretlerine dua ediniz, dedi. Resûlullah ( as ) Efendimiz de, o halinde açılmaması için dua buyurdular. ( Tecrîd-i Sarîh Terc, 12/64 ) Bu hadis M Sami Ramazanoğlu efendinin dualar ve zikirler kitabında geçer. Hadiste hasta olan dert sahibi bir illete düçar olmuş ve bunun için kendisinden yardım isteyen bir kadıncağıza efendimizin tedavi olmak yerine sabır ve illete sabır karşılığında cennet önermektedir. Cennetin sahibi Allah olduğuna göre efendimiz sabrı karşısında bu kadıncağızın cennete gireceğinden son derece emindir. Kadıncağızda geçici dünya hayatına karşılık sabır ederek kalıcı cennete gitmeyi tercih etmiştir. Tek talebi örtüsünün açılmamasıdır.

Hasta kelimesi Farsça yorgun demektir. Türkçede genel olarak sağlığı bozulmuş anlamında kullanırız . Arapçada mariz (ateşe tutulmuş içi yanan kimse ) İngilizcede ise patient ( sabır ) kullanılır. Aslında hepsi bir hastanın halini anlatır . Yorgun içi yanan sabır çeken kimse . hasta acı çeker acının geçmeyeceğini bilirse ızdırap çeker. Doğumda çekilen sancı patolojik bir sancı değildir ve tedavi edilmemelidir. Yukarıdaki hadisten hastalığa düçar olanın derman ve şifa aramasının doğal olduğunu ama illa şifa bulması gerekmediği çekeceği sabır karşılığında cenneti kazanacağı anlatılmaktadır. Modern insanın anlayamayacağı modern tıbbın asla anlatamayacağı bir örnek

Bugün Timetürk’te bir haber geçti. Haber “ Rabbisi İsrail dedi “ başlığı ile verildi . Haberin içeriğinde ise “Böbrek yetmezliği tedavisi sırasında prostatta tümör tespit edilerek ameliyat olan eski Maliye Bakanlarından Kemal Unakıtan, kök hücre nakli tedavisini sürdürmek için İsrail'e gitti. “ yazıyordu. Kemal bey AKP nin eski maliye bakanlarından. Sayın başbakanın kendisine “ abi ” diye hitap ettiği söylenirdi. Yani içerden camiadan bizim mahalleden . Allah acil şifa versin.

Haberi okuduğumda yukarıdaki hadis aklıma geldi. Sara illetine düçar olan o sahabi kadın cenneti tercih ediyor ve örtüsünün açılmaması için doa talep ediyor. Efendimz ise sabret ki cennet senin olsun diyor . Sadece Kemal bey değil bütün hastaların kendileri için şifa arama hakları var . ama aradığımız acımızın dindirilmesi ızdırabın sonlandırılması mı ? Yoksa yalan dediğimiz geçici bu dünyada birazcık daha fazla kalma arzumuz mu ? Doğan her canlı ölümü tadacaktır ayetini kabul edip ( bunu bu dünyadaki bütün insanlar kabul eder ) gene de ölmemek için bütün dünyayı dolaşmak dünyanın parasını harcamak ve sonunda yine ölmek . Şifa aramak değil ölmemek için çaba sarf etmek . Bunun mümkün olmadığını bildiğimiz için adına tedavi olmak diyoruz. Eğer bir servet ödüyorsanız veya tedavi size bir servete maloluyorsa paranızın gücünüzün alabileceği en yüksek kalitede sağlık hizmeti talep ediyorsanız ve oluyorsanız bu ölümsüzlüğü aramaktır bilerek servetinizi harcamak dertten kurtulmak değil ölümden kaçmaktır. Bugün Amerika İngiltere ve bazı merkezlerdeki hastanelerde insanlara şifa dağıtılmıyor sağlık turizmi yapılıyor zenginlere paraları karşılığında en yeni tedaviler en iyi doktorlar tarafından ölmemeleri için sunuluyor. Para onların olduğuna göre nasıl ve ne için harcayacaklarına da elbette onlar karar verecek. Biz ise bu hadisi hatırlatarak başka tercihlerimiz de olduğunu söylüyoruz.

Her şey bir yana yaşamak için İsrail’e gitmek ise başlı başına ayrı bir garabet. Sayın başbakanımızın Davos’ta söylediği gibi onlar öldürmeyi iyi bilirler.