Son yazımızda Ömer Süleyman Aşkar'ın 'Eşratu's Saa' kitabından söz etmiştik. Kitap, kıyamet alametlerini Tevrat ve İncil'le karşılaştırmalı olarak ele alıyor. Tevrat ve İncil'de İslam'la alakalı gizli kapaklı kalmış nice müjdelere temas ediyor. Bunlardan birisi, İsmail'in çocuklarından Kaydar'ın oturduğu topraklarda ve Sali'de Rabbin adının yüksek sesle anılacağı ve dağ başlarının bu sesle çınlayacağı ifade ediliyor. Tekvin Kitabı Beşinci Ishah'da yer alanbölümün tamamen ezana tekabül ettiği bir gerçek. Tevrat'ta tekbir, 'ilahi çığlık' olarak anılıyor. Tevrat'ta Kaydar ve çocuklarının meskeni olarak Mekke ve Medine gösterilmektedir. Kaydar, Hazreti İsmail'in çocuklarından birisidir. Tevrat'ta Kaydar'ın silahının azalacağı ve şanının hak ile yeksan olacağı belirtilmektedir. Gerçekten de Kureyş Kaydar oğulları demektir ve 17 Ramazan'da gerçekleşen Bedir Savaşı'nda Kaydar Oğullarının yani Kureyş'in süngüsü düşmüştür. Habkuk Kitabında ise Kuddüs'ün Faran dağlarından zuhur edeceği ifade edilmektedir. Zeytin dağı, Turu Sina ve Faran vahye konu ve muhatap olan kutsal dağlar silsilesindendir. Allah'ın Timan'dan geleceği ve Kuddüs'ün de Faran dağlarından zuhur edeceği ifade ediliyor. Ömer Süleyman Aşkar'a göre, Tevrat'ta adı geçen Timan Mekke'ye tekabül ederken Kuddüs de Hazreti Peygambere işaret etmektedir. Habkuk Kitabında şöyle deniliyor: "Nur gibi parlıyor ve elinde şua var. Orada kudreti aydınlanır ve açığa çıkar. Durur, yeri karışlar ve bakar ve milletler sarsıntı geçirir..." Aşkar bu ibare ve ifadeleri, Peygamberimizin Hendek kuşatması sırasında bir kayayı yararken kıvılcım çıkması ışığında ela alır. Peygamberimiz kayaya ilk vuruşunda üçte birini kırar ve büyük bir kıvılcım çıkar. Tekbir getirir ve önce Busra ve Şam'ın saraylarını gördüğünü söyler. İkinci vuruşunda çıkan kıvılcımla birlikte Pers Saraylarını gördüğünü ifade eder. Üçüncüsünde ise Sana'nın kapılarını görmüştür.
Hendek kuşatması sırasında Peygamberimiz öncelikli olarak Şam'ın anahtarlarının kendisine verildiğini görmüştür. Hicri 15 tarihinde de Halid İbni Velid gibi büyük sahabelerin komutasında Şam Müslümanların eline geçmiştir.
Danyal Aleyhisselam, Babil sürgününe maruz kalanlardan birisidir. Pers kralının esiri olmuştur. Sürgünde vefat etmiş ve Tuster'de gömülmüştür. Hazreti Ömer döneminde mezarı burada bulunmuş ve yeniden defnedilmiştir. Danyal Aleyhisselam Buhtunasır'ın görmüş olduğu bir rüyayı tevil etmiştir. Buhtunasır rüyasında dört krallıktan bahsetmektedir. Bunlar arasında Büyük İskender de vardır. Ardından Sasanilerin zuhurundan söz edilmekte ve sonunda da ebedi bir saltanatın kurulacağı ifade edilmektedir. Ebedi saltanat İslam saltanatıdır. Kur'an'da bir başka tasnifte Hazreti İsa'ya tabi olanların kıyamete kadar inanmayanlara üstün olacakları beyan edilmektedir. Burada Hazreti Peyşgamberin bisetiyle birlikte nöbet değişimi ve bayrak değişimi yaşanmıştır. ALİ İMRAN 55.te bu meseleye şöyle temas edilmektedir: 'Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim..." Hazreti İsa'nın mesajı İslam'ın zuhuruyla birlikte son mesajda indimaç etmiş ve bütünleşmiştir. Buhtunnasır'ın rüyasının tevilinde de Danyal Aleyhisselam İslam'ın ebedi üstünlüğüne temas ediyor. İki fetret dönemini çıkardığınızda İslam'ın bin yıllık üstünlüğünü müşahede ediyorsunuz. 1400 yıllık brüt tarihi, içinden 400 yıllık iki devre fetret dönemlerini ve darasını çıkardığınızda 1000 yıllık zaferler tarihine yani net tarihe ulaşabilirsiniz. Şimdi ikinci fetretin de sonuna doğru geliyoruz.
Tevrat'ın Ishah bölümünde Mescid-i Aksa'nın veya Kudüs'ün ikinci döneminde daha şanlı olacağı vurgulanmaktadır. Birinci dönem, Hazreti Davud ve Süleyman Aleyhisselam dönemi olduğundan şüphe yok. İkinci şanlı dönem ise İslam gölgesi altında olacaktır. Lakin Yahudiler bunun Mescid-i Aksa'nın yıkılarak İkinci Mabedin kurulmasıyla gerçekleşeceğine inanıyorlar. Süleyman Aşkar ise bunun Hazreti Ömer'in Kudüs'ü devralmasıyla ve fethetmesiyle birlikte başladığını ve kıyamete kadar da bu statünün baki kalacağını ifade etmektedir. Kudüs Müslümanların nöbet bölgesi ve ardu'r ribattır. Burası bir iki defa gayri Müslimlerin eline geçecek olmakla birlikte bu tarih geçici bir dönemdir. Aşkar'ın ifadesiyle Kudüs dünya barışının şah damarı ve merkezi olacaktır. Özellikle de İsa Aleyhisselam'ın nüzülünü takiben ve Deccal'ı öldürmesinden sonra (Eşratu's Saa, Ömer Süleyman Aşkar, Daru'n Nefais, s: 49). Elbette en doğrusunu Allah bilir.