Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Anti-semitizmle korkutulmak

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-01-08 02:16:00

Anti-semitizmle korkutulmak

Dün itibarıyla Venezuela Dışişleri Bakanlığı, İsrail Büyükelçisi ve İsrail Büyükelçilik personelinin bir kısmı için sınırdışı etme kararı aldığını duyurdu.

İsrail'e, bu kadar yaptırım uygulamak bile 'cesaret' işi. Çünkü Chavez'in, yaptığının yüzde biri dahi Batılı kamuoyunda etkin olan Yahudi elitleri tarafından 'anti-semitist' damgası yemeniz için yeterli. Vaktiye Küba lideri Castro, İşçi Partisi üyeliği ve Londra belediye başkanlığı işini yapmış Ken Livingstone dahi, bu konularda 'uyarı' almışlardı.

Ken Livingstone 'Uluslararası finans sistemi her yıl 2. Dünya Savaşı'ndan daha fazla insan öldürüyor, ama en azından Hitler deliydi değil mi?' diye sormuştu. Bu son derece makul analoji, Yahudileri kızdırmış, dönemin parlamenteri John Butterfill tarafından tepkiyle karşılanmıştı, Butterfill, 'Bu sözler Hitler tarafından öldürülen ya da zulme uğrayan herkese hakarettir.' demişti. Butterfill ayrıca Livingstone'un küresel finans sistemine yaptığı ithamlarda bilinçli bir anti-semitik tonun hâkim olduğunu da söylemişti! (International Herald Tribune - 'Livinstone's Words Anger Jews/ 13 Nisan 2000) Yine benzer bir 'talihsizlik(!)' Küba Devlet Başkanı Fidel Castro'nun başına geldi, 'Bize empoze edilen ekonomik düzen altında her üç yılda 2. Dünya Savaşı'nda kaybettiğimizden daha çok erkeği, kadını ve çocuğu kaybediyoruz. Bu düzeni yargılayacak Nürnberglerimiz de yok.' dedi Castro. İftira Karşıtı Birlik (ADL)'in direktörü Abraham Foxman sert bir açıklama yaptı: 'Yoksulluk ciddi, acı verici ve ölümcül olabilir, ama toplama kampları demek değildir.'

Soykırım etrafında oluşturulan edebiyat holocaust'u insanlık tarihinde eşi benzeri olmamış bir tasavvura dönüştürdü ve kutsallaştırdı. Dogma şuydu: Soykırımın eşi benzeri yoktur. Soykırımın gizemi öyle kolay kolay anlaşılamaz. Öyle ki soykırımdan sağ çıkabilmiş olan Eli Wiesel, konferans başına aldığı 25 bin dolar (artı şoför ve limuzin) ile seyircilerinin karşısına çıkıp soykırımın 'iletilemez' olduğunu, onun hakkında konuşma bile yapılamayacağını söyler. Bu görüşe göre soykırımı rasyonelleştirmek bile başlı başına inkardır. Yahudilerin acılarının nasıl sömürüldüğü üzerine bir hayli kafa yormuş olan Yahudi araştırmacı entelektüel Norman Finkelstein'a göre soykırımın benzersizliği, eşsizliği tezi rasyonel olmadığı gibi ahlaki bakımdan da utanç vericidir, ama varlığını sürdürmektedir. Nedenini soykırım edebiyatı hakkındaki başka bir Yahudi araştırmacı söyler, Jacob Neusner. 'Çünkü', der Neusner, 'Soykırımın benzersiz kötülüğü, Yahudileri diğerlerinden ayırmakla kalmaz, Yahudilerin 'diğerleri üzerinde hak iddia etmesine de' olanak tanır. Nitekim, meşruiyetini soykırımın benzersizliğinden alan tüm o dayatmalara, hak iddialarına karşı çıktığınızda da neredeyse soykırım taraftarı anlamına gelen anti-semitist yaftasıyla karşılaşırsınız. Denklem eksiksizdir.

ABD'de yaşayan Yahudi elitleri zaman zaman taraftarı oldukları muhafazakâr politikalara karşı çıkanları bile 'anti-semitist' olmakla suçlayabilmişlerdi. Düşünebiliyor musunuz? Yahudi elitlerinin ve topluluğunun haklarının sıkı bir savunucusu ve takipçisi olan ADL lideri Nathan Perlmutter, 1982'de, Amerika'daki gerçek anti-semitizmin savunma bütçesindeki kesintilere ve hatta nükleer güce karşı çıkmak gibi 'Yahudi çıkarlarını aşındıran' her türlü girişimi kapsadığını savunabilmiştir. (ayrıntılı bilgi için: Soykırım Endüstrisi/ Norman G. Finkelstein)

Unutmadan, soykırıma ait anılar her nasılsa 1967'ye kadar hiç mevzubahis olmamış, sonra ABD'li Yahudi elitler tarafından adeta 'keşfedilmişlerdir'. Bu tarih İsrail'in gücünün zirvesinde bir ülke olarak tezahür ettiği ve barbar Arap sürülerine(!) karşı medeni ABD'nin öncephesi olabilme yeterliliğini ispat ettiği tarihtir. Böylelikledir ki, 67'ye gelene kadar susturulan ve ihmal edilen sorumluluklar o tarihte hatırlanmış ve bir 'yatırıma' dönüştürülmüştür. Dünya kamuoyu artık bunu görmelidir.

ZAMAN

 

Haber Ara