Tahrir’deki Türk Mehmet Akif Ersoy’un İhvan Teşkilatı ile İrtibatı
Arap Baharı süreci başladığında aklıma ilk gelen isim Mehmet Akif Ersoy olmuştu. İstiklal Marşı şairimizin, Mısır’da kaldığı yıllarda Müslüman Kardeşler yani İhvanü'l-Müslimin teşkilatının kurulmasında büyük emeği geçmişti. 2006 yılından beri yaptığım araştırmalarda merhum Akif’in Müslümanlar Kardeşler Teşkilatının kurulmasında oldukça önemli bir vazifeyi deruhte ettiğini ortaya koymuştum.
Geçen yıl Mayıs ayında Araştırma ve Kültür Vakfı Ankara merkezinde bu konu ile ilgili bilgilerimi hazirunla paylaştığımda, Akif’le ilgili araştırmaları tekelinde gören bir şahsın yandaşları tarafından, eğer böyle bir durum olsaydı Akif otoritesi olan beyefendi bu konuya mutlaka değinirdi şeklinde itirazlarda bulunulmuştu.
Akif merhumun Birinci Dünya Savaşı yıllarında Teşkilat-ı Mahsusa’ da bilfiil vazife yaptığı bilinen bir konu olmasına rağmen, Cumhuriyet sonrası Mısır’a gidişini Akif’in kişiliğine rağmen sanki münzevi bir insanın göçü gibi şeklinde değerlendirilmesi, Akif asıl mesleğinin bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.
Oysa Burdur Mebusu olarak TBMM’de bulunduğu yıllarda, İngilizlerin casusu Mustafa Sagir’i deşifre edip, yetkililere bildiren de Akif’tir. Hint asıllı Müslümanlardan olan Sagir, Mısırda bulunduğu yıllarda İngilizlere hizmet etmiş, muhalif birçok Mısırlıyı İngilizlere ihbar etmişti. Akif sayesinde su testisi suyolunda kırıldı.
Akif’in Teşkilat-ı Mahsusa’da görevli olduğu dönemlerde, Mısırlı birçok teşkilat mensubuyla müşterek operasyonlara katılmıştır. Bu isimlerin başında Türkiye’de özellikle Bediiüzzaman Said Nursi’nin arkadaşı olduğu için Nur talebelerinin yakından tanıdığı Abdülaziz Çaviş gelir. Çaviş’in Anglikan Kilisesine Cevap isimli kitabı, Diyanet İşler Başkanlığı tarafından onlarca kez neşredildi.
Benim araştırmalarıma göre İhvanü'l-Müslimin teşkilatının kurulmasında Mehmet Akif’in katkısı çok büyük. Teşkilat resmi olarak Hasan el-Benna tarafından 1928’de Mısır'ın İsmailiye kentinde kuruldu. Teşkilat Halifeliğin ihyasından yanaydı ve İngiliz karşıtı bir söylemi vardı.
Teşkilat kurulmadan önce Hasan el Benna’nın istişare ettiği, sohbetlerine katıldığı, ilminden istifade ettikleri isimler, Akif’in Teşkilat-ı Mahsusa’da yakın çalışma arkadaşlarıdır. El Benna’nın hatıralarında bu isimlere geniş yer verilir. Zaten El Benna’nın babası da Teşkilat-ı Mahsusa elemanı olarak Birinci Dünya Savaşı sırasında Muğla’ya götürülmüş ve orada bir çiftlik evinde özel eğitime tabi tutulmuştu.
Akif’in İhvanla ilişkileri görünürde yok gibidir. Sebebine gelince İngiliz istihbaratının Ortadoğu merkez üssü Mısır’dır ve özellikle Türkiye’den gelenler takip edilmektedir. Akif’in kendisine cumhuriyet muhalifi görüntü verdiğine dair bir rivayet olmamasına rağmen kişiliği ve şiirleri dolayısıyla, Mısırda bulunan Türkler tarafından muhalif görüldüğü anlaşılmaktadır.
Akif İhvanla ilişkilerini Mısırlı dostları üzerinden gerçekleştirmiş, İngiliz istihbaratının radarına yakalanmamaya dikkat etmiş ve bunda da başarılı olmuştur. Bu dostları 1929’da vefat eden Abdülaziz Çaviş ile 1954’te vefat eden Muhammed Ferit Vecdi’dir. Aslında bu isimler haricinde de dostları olduğu ve bu dostlarının Hasan el Benna’nın etrafında halkalandığı Hasan el Benna’nın hatıratlarından anlaşılmaktadır.
Ortadoğu’da kartları yeniden karan ve dağıtan Türkiye’yi Taksim’de diz çöktürmeye çalışan küresel kraliyetçiler, Mısırda Arap Baharı’nın iktidara taşıdığı bölgenin en örgütlü cemaatini cezalandırma peşindeler. Aslında gözdağı verilen, Tahrir abasının altından Taksim sopası gösterilen Türkiye. Ancak korkunun ecele faydası yok. Ordunun yönetime el koyma hesapları belki geçici bir iktidar değişikliğine yol açabilir. Ancak bu saatten sonra merhum Akif’in temellerini attığı Müslüman Kardeşler Mısır’ı, küresel kraliyetçilerin inisiyatifine asla terk etmeyecektir. Binlerce şehidin mücahedesi elbet hem dünyada hem ahirette karşılığını bulacak, Mısır yeni bir firavuna teslim olmayacaktır.
Tahrir’deki Türk Mehmet Akif Ersoy’un mirası olan İhvan, yüzyıla yakın bir süredir binlerce şehidiyle batı emperyalizmine geçit vermedi, imanlı göğüslerini siper ederek meydan okudu, okumaya devam ediyor. Tam da bu günlerde Sayın Başbakan’ın Gazze’ye yapacağı tarihi ziyaret büyük önem taşımaktadır. Bakmayın siz İngiliz hempalarının Tahrir’de boy göstermesine, orada Mehmet Akif’in ruhu dimdik ayakta…
[email protected]
Arap Baharı süreci başladığında aklıma ilk gelen isim Mehmet Akif Ersoy olmuştu. İstiklal Marşı şairimizin, Mısır’da kaldığı yıllarda Müslüman Kardeşler yani İhvanü'l-Müslimin teşkilatının kurulmasında büyük emeği geçmişti. 2006 yılından beri yaptığım araştırmalarda merhum Akif’in Müslümanlar Kardeşler Teşkilatının kurulmasında oldukça önemli bir vazifeyi deruhte ettiğini ortaya koymuştum.
Geçen yıl Mayıs ayında Araştırma ve Kültür Vakfı Ankara merkezinde bu konu ile ilgili bilgilerimi hazirunla paylaştığımda, Akif’le ilgili araştırmaları tekelinde gören bir şahsın yandaşları tarafından, eğer böyle bir durum olsaydı Akif otoritesi olan beyefendi bu konuya mutlaka değinirdi şeklinde itirazlarda bulunulmuştu.
Akif merhumun Birinci Dünya Savaşı yıllarında Teşkilat-ı Mahsusa’ da bilfiil vazife yaptığı bilinen bir konu olmasına rağmen, Cumhuriyet sonrası Mısır’a gidişini Akif’in kişiliğine rağmen sanki münzevi bir insanın göçü gibi şeklinde değerlendirilmesi, Akif asıl mesleğinin bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.
Oysa Burdur Mebusu olarak TBMM’de bulunduğu yıllarda, İngilizlerin casusu Mustafa Sagir’i deşifre edip, yetkililere bildiren de Akif’tir. Hint asıllı Müslümanlardan olan Sagir, Mısırda bulunduğu yıllarda İngilizlere hizmet etmiş, muhalif birçok Mısırlıyı İngilizlere ihbar etmişti. Akif sayesinde su testisi suyolunda kırıldı.
Akif’in Teşkilat-ı Mahsusa’da görevli olduğu dönemlerde, Mısırlı birçok teşkilat mensubuyla müşterek operasyonlara katılmıştır. Bu isimlerin başında Türkiye’de özellikle Bediiüzzaman Said Nursi’nin arkadaşı olduğu için Nur talebelerinin yakından tanıdığı Abdülaziz Çaviş gelir. Çaviş’in Anglikan Kilisesine Cevap isimli kitabı, Diyanet İşler Başkanlığı tarafından onlarca kez neşredildi.
Benim araştırmalarıma göre İhvanü'l-Müslimin teşkilatının kurulmasında Mehmet Akif’in katkısı çok büyük. Teşkilat resmi olarak Hasan el-Benna tarafından 1928’de Mısır'ın İsmailiye kentinde kuruldu. Teşkilat Halifeliğin ihyasından yanaydı ve İngiliz karşıtı bir söylemi vardı.
Teşkilat kurulmadan önce Hasan el Benna’nın istişare ettiği, sohbetlerine katıldığı, ilminden istifade ettikleri isimler, Akif’in Teşkilat-ı Mahsusa’da yakın çalışma arkadaşlarıdır. El Benna’nın hatıralarında bu isimlere geniş yer verilir. Zaten El Benna’nın babası da Teşkilat-ı Mahsusa elemanı olarak Birinci Dünya Savaşı sırasında Muğla’ya götürülmüş ve orada bir çiftlik evinde özel eğitime tabi tutulmuştu.
Akif’in İhvanla ilişkileri görünürde yok gibidir. Sebebine gelince İngiliz istihbaratının Ortadoğu merkez üssü Mısır’dır ve özellikle Türkiye’den gelenler takip edilmektedir. Akif’in kendisine cumhuriyet muhalifi görüntü verdiğine dair bir rivayet olmamasına rağmen kişiliği ve şiirleri dolayısıyla, Mısırda bulunan Türkler tarafından muhalif görüldüğü anlaşılmaktadır.
Akif İhvanla ilişkilerini Mısırlı dostları üzerinden gerçekleştirmiş, İngiliz istihbaratının radarına yakalanmamaya dikkat etmiş ve bunda da başarılı olmuştur. Bu dostları 1929’da vefat eden Abdülaziz Çaviş ile 1954’te vefat eden Muhammed Ferit Vecdi’dir. Aslında bu isimler haricinde de dostları olduğu ve bu dostlarının Hasan el Benna’nın etrafında halkalandığı Hasan el Benna’nın hatıratlarından anlaşılmaktadır.
Ortadoğu’da kartları yeniden karan ve dağıtan Türkiye’yi Taksim’de diz çöktürmeye çalışan küresel kraliyetçiler, Mısırda Arap Baharı’nın iktidara taşıdığı bölgenin en örgütlü cemaatini cezalandırma peşindeler. Aslında gözdağı verilen, Tahrir abasının altından Taksim sopası gösterilen Türkiye. Ancak korkunun ecele faydası yok. Ordunun yönetime el koyma hesapları belki geçici bir iktidar değişikliğine yol açabilir. Ancak bu saatten sonra merhum Akif’in temellerini attığı Müslüman Kardeşler Mısır’ı, küresel kraliyetçilerin inisiyatifine asla terk etmeyecektir. Binlerce şehidin mücahedesi elbet hem dünyada hem ahirette karşılığını bulacak, Mısır yeni bir firavuna teslim olmayacaktır.
Tahrir’deki Türk Mehmet Akif Ersoy’un mirası olan İhvan, yüzyıla yakın bir süredir binlerce şehidiyle batı emperyalizmine geçit vermedi, imanlı göğüslerini siper ederek meydan okudu, okumaya devam ediyor. Tam da bu günlerde Sayın Başbakan’ın Gazze’ye yapacağı tarihi ziyaret büyük önem taşımaktadır. Bakmayın siz İngiliz hempalarının Tahrir’de boy göstermesine, orada Mehmet Akif’in ruhu dimdik ayakta…
[email protected]