Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Soruyu doğru sormak 2

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-21 10:42:04

Soruyu doğru sormak 2

Bundan on yıl önce “Gerçek Hayat” dergisi için yazılmış olan ve kısa bir süre önce de “www.timeturk.com.tr” haber sitesinde tekrar yayımlanan “Soruyu Doğru Sormak” başlıklı yazımızın bir bölümünde şunları ifade etmiştik: 

““ – Dr. Şarlak’a ve Özal’ın vefat ettiği gün orada bulunan tüm öğretim üyelerine sorulacak soru şudur: “Eğer bir tıp fakültesi dördüncü sınıf öğrencisine, adli tıp sınavında, yukarıda profili (oldukça hareketli, farklı uygulamaları ve put kırıcı özelliği olan, bir kez suikasttan yaralı olarak kurtulan şeklinde) çizilen bir devlet adamının ani ölümü durumunda otopsi yapıp yapmayacağını sorsaydınız ve o da size ‘kalp krizi belirgin olduğu için buna gerek duyulmayacağını’ söyleseydi bu öğrenciyi o dersten geçirir miydiniz?”” 1

Şimdi benzer bir soruyu hukuk fakültesi öğrencilerine sormak gerekiyor:

“Bypass ameliyatı geçirmiş, bir kez suikasttan kurtulmuş, arı kovanlarına çomak sokmuş ve adı ‘put kırıcı’ya çıkmış bir devlet adamının bir sabah ani ölümü gerçekleşir, bu süreç içerisinde ambulans yokluğu gibi birçok aksaklık yaşanırsa, vücuttan inceleme için alınan örnekler kaybolursa; yasal bir zorunluluk olmasa da, savcı olarak görev yapıyorsanız bu insana otopsi emri verir misiniz? Bu konuyu geniş bir soruşturma ile ele almayı düşünür müsünüz?” Hukuk fakültesi hocaları bu soruya “hayır” cevabı veren bir öğrenciyi gönül rahatlığı ile mezun edebilir mi? Böyle bir olaylar zincirinde suikast lehinde yeterli şüphenin oluşması için bu devlet adamının ‘Kalaşnikof’ ile mi öldürülmesi gerekiyordu? Özal zaten böyle bir olay da yaşamadı mı?

Ecel ve Vade

Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz ilk günden beri daha farklı düşünüyorlar ve daha kesin beyanlarda bulunabiliyorlar. ““Süleyman Demirel: “Rapor kesin. Ölümü zehirlenmeden değil. Raporda tereddüt yok. Ölüm nedeni zehirlenme demiyor. Mesele yok. Rapor merhum Özal'ın zehirlendiğini söylemiyor. O zaman zehirlenmemiş. Zehir varmış ama o zehirlenmemiş. Baştan beri aynı yorumu yapıyorum. Vadesiyle ölmüş. O zaman başından beri doktorların söylediği şey doğru çıktı” diyor. 2”” Mesut Yılmaz ise ““Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın zehirlenerek öldürüldüğü yönündeki iddialar ile ilgili, “Ben rahmetli Özal´ın zehirlendiği kanısında değilim. Bana göre eceliyle ölmüştür. Bence tüm bu şüpheler yersizdir” açıklamasını yapıyor.”” 3

Bu şüphelerden uzak, peşin hükümlü, ‘kesinlik’ taşıyan beyanları tatminkâr bulan var mı bilemiyoruz ama bizi daha çok şaşkınlığa uğratan Taha Akyol’un topluma “paranoya” teşhisi koyarak kardiyoloji uzmanı bir akademisyenin kendisine gönderdiği email ile ‘yüreklere su serpme’ çabası olmuştur: “Fakat bir o kadar önemli sorun da paranoyak bir toplum olmamızdır. ./. Öldürüldü diyenler ortaya ‘olay’a dair tek bir bilgi ve bulgu ortaya koymadan

-------------------------------------------------------------------------------------
1-(İslam, 5 Mayıs 2002)
2-(Gazete5, 14 Aralık 2012)
3-(SkyTurk, 14 Aralık 2012)


bu tür zihni kurgularla komplo teorileri inşa etmişlerdi. Şimdi bilimsel sonuç ortaya çıktı: Özal zehirle öldürülmedi! Tabii Kalaşnikof’la da öldürülmemişti! ./. Zaten önemli olan Özal’ın zehirlenip zehirlenmediği sorunudur ve kesinleşmiştir ki Özal zehirlenmemiştir.” 4

Kardiyolog Doç. Dr. Kemal Şençoban Taha Akyol’a gönderdiği emailde: ““Kardiyolog olmaya gerek yok, her doktor bilir ki koroner kalp hastalığı tanısı olan, bypass olmuş bir hastada ani ölüm hastalığın en doğal sonlanma şekillerinden biridir. Bu yeni bir enfarktüse bağlı olabileceği gibi, enfarktüs olmaksızın ağır bir aritmiye de bağlı olabilir. Aritmik ölümü, bırakın şu kadar sene sonra, hemen yapılan otopsi ile bile tespit etmek mümkün değildir, çünkü kalpte tespit edilebilecek bir değişiklik olmaz.” ./. “Kendini efor bandında yürüyebilecek kadar iyi hisseden birinde zehirlenme ile ani ölüm ancak birkaç dakika önce verilen yüksek miktarda siyanür, arsenik gibi maddelerle mümkündür. Özal’da bu durum söz konusu bile değildir.”” 5

Taha Akyol bir diğer yazısında ATK Raporuna dayanarak kendi yorumlarını da aktarıyor: “Sonuç: Özal’ın vücudunda bulgulanan toksik maddeler yaşına göre öldürücü dozda değil, normal hadler içinde. ./. Özal’ın vücudunda bulunan “ağır metaller” de normal sınırları içinde öldürücü dozda değil. ./. Zehir ve ağır metallerin öldürücü dozda olmadığı tıbben kesinleşmiş. ./. İmza, oybirliğiyle on uzman...” “Bu bulgulara (toksik madde ve ağır metaller) maruziyetle öldüğüne dair tıbbi deliller bulunamadı.” “Ani kardiyak ölüm hiçbir zaman dışlanamaz” ./. “Bir kişinin kalp krizinden öldüğüne dair kesin tıbbi deliller ancak otopsi ile bulunabilir. Merhuma zamanında otopsi yapılmadığı için biz şimdi, yaklaşık yirmi sene sonra kalp krizinden öldü diye tıbben kesin bir şey söyleyemeyiz.” ./. “Kesin ölüm sebebinin tespit edilemeyeceğine oybirliğiyle karar verildi.” ./. “Yani uzmanlardan bazıları zehirlendi, bazıları zehirlenmedi demiş de o yüzden bir sonuca varılamamış değil. Ölümün zehirlenmeye ‘maruz kalmaktan’ olmadığı oybirliğiyle tespit edilmiş... 6” Taha Akyol’un yazılarından birinin başlığı “Özal Vadesiyle Öldü!”; ara başlıklardan bir tanesi ise daha iddialı ve olayı adeta çözerek tartışmayı sonlandıran bir üsluba sahip: “Kesin, Özal Zehirlenmedi!” şeklinde.

“Allah’ın verdiği canı O’ndan başka alacak yoktur!”

“Eceliyle öldü” veya “vadesiyle öldü” gibi yaklaşımlar İslam Kelamı açısından doğruluk değeri taşımasına rağmen bizlere verdiği bilgi itibarıyla bir totolojiden ibaret. İslam Kelamı açısından, herhangi bir mahlukun ‘eceli geldiğinde’ veya ‘vadesi dolduğunda’ bunu erteleyebilmesi veya öne alabilmesi mümkün mü? Bu noktada Demirel, Yılmaz ve Akyol’a katılıyoruz. Ancak bu söylenenlerde ne ek bir bilgi var ne de bizim konuyu anlama gayretimizde önümüzü açan bir niteliğe sahip. Turgut Özal Vakasındaki sorunumuz Kelami değil, mesele hukuki ve tıbbi. Burada elde edeceğimiz sonuç bizim Kelami tutumumuzu değiştirmiyor çünkü vadesi dolan her mahlûk zaten ölür. Depremde, kazalarda, cinayetlerde, yüz yaşında hasta yatağında, henüz dünyaya gelemeden annesinin karnında hatta intihar sonucu ölen-öldürülen ya da kendi canına kıyan istisnasız herkes ‘eceli geldiği’ ve ‘vadesi dolduğu’ için ölmüştür. Kısaca Özal’ın suikasttan kurtulduktan hemen sonra yaptığı konuşmada bizlere hatırlattığı gibi “Allah’ın verdiği canı, O’ndan başka alacak yoktur.”
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
4-(Akyol, "Özal Vadesiyle Öldü." Hürriyet Gazetesi., 14 Aralık 2012)
5-(Akyol, "Özal Vadesiyle Öldü." Hürriyet Gazetesi., 14 Aralık 2012)
6-(Akyol, "Özal'ın Ölümü Zehirden Değil, Peki Neden?" Hürriyet Gazetesi, 13 Aralık 2012)


Öze gelelim, cevabını aradığımız soru “Özal’ın ölümüyle sonuçlanan olaylar zincirinde herhangi bir müdahalenin, ihmalin, kusurun veya kastın olup-olmadığı” sorusudur.

Paranoya Değil Şüphe

Aslında Turgut Özal vakasının bizatihi oluş şekli yeterli şüphe oluşturacak niteliktedir. Bunlardan da öncelikli olarak bir cumhurbaşkanının görevdeki ölümü ve bu olayın zorunlu incelenmesi söz konusudur. Yapılmamıştır. Bu tutum da şüphe oluşması açısından yeterli değil midir? Ayrıca Özal bir kez suikasttan kurtulmuştur. Bunlar şüphe oluşturmaya yetmez mi? Siyasi cinayetler bize çok mu yabancıdır? Dönemin Genel Kurmay Başkanı Or.Gn. Doğan Güreş 1991 yılında “siyanür” ile zehirlenmeye çalışılmadı mı? 7-8 Yine Eski Genel Kurmay Başkanlarından Hilmi Özkök’ün Genel Kurmay Başkanlığı mutfağında diyet yemeği hazırlayabilecek eleman mı yoktu ki, yemeklerini evden sefer tasıyla getiriyordu. 9  Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis Vakaları nasıl bunlardan ayrı olarak değerlendirilebilir? Emin Çölaşan’a, halasının oğlu Hüsamettin Cindoruk, Süleyman Demirel’in “Özal’ın bu yazı çıkartamayacağı” şeklinde bir bilgi verdiğini aktarmış. 10 Bunun anlamı nedir?

O sabah Özal’a hizmet eden iki kişinin de kısa bir süre sonra, biri Kanada diğeri Honduras olmak üzere, suçluların iadesi anlaşması olmayan iki ülkeye göç etmesi oldukça tuhaf bir durum değil mi?

Kennedy'ye yapılan suikastın arkasında İsrail olduğu iddiaları daima olmuştur. Bunun nedeni ise Kennedy'nin İsrail'in nükleer programına karşı çıkmış olmasıdır. Bununla birlikte Kennedy suikastı sorumlusu Oswald’ın bir İsrail milliyetçisi tarafından öldürülmesi bu işin arkasında Mossad'ın olabileceği şüphelerini arttırmıştır. ABD'nin o zamanki başkan yardımcısı olan Lyndon B. Johnson, yemin ederek Kennedy'nin yerine 36. başkan olarak göreve başlamıştır ve İsrail’e yakınlığı ile temayüz etmiştir. Rusya'nın, Eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Yuşçenko'yu zehirlediği iddia edilmişti. Viyanalı bilim adamlarının yayınladığı rapora göre, Viktor Yuşçenko dioksinlerin en zehirlisi olan TCDD ile zehirlenmişti. Rapora göre dioksin bir laboratuvarda özel olarak üretilmişti. Dioksin insan vücudunda olması gerekenden 50 bin defa daha fazla bulunmuştu.

Bunlar üzerine oluşan şüpheyi paranoya olarak nitelemek insaf ölçülerini aşan bir hükümdür. Bunlara kayıtsızlık daha problemli bir durumdur.

Adli Tıp Raporu

Adli Tıp Kurumu Raporunun anlamını şöyle özetleyebiliriz. “Turgut Özal’ın bir kalp rahatsızlığı ile öldüğüne dair bir kanıt yoktur.”11  Böyle bir kanıt olmaması bu ihtimali dışlamamaktadır. Çünkü bazı kalp rahatsızlıkları ile meydana gelen ölümler erken dönem yapılan otopside bile ortaya konamamaktadır. Yirmi yıl sonra yapılan bir incelemede ise kalp rahatsızlığı nedeniyle
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
7-(Sabah, Ordunun Zirvesinde Siyanürlü Kahve. www.sabah.com.tr/Gundem/2012/04/07/ordunun-zirvesine-siyanurlu-kahve, 7 Nisan 2012)
8-(Sabah, Diğer Çaycı da PKK'lı Çıktı. www.sabah.com.tr, 7 Nisan 2012)
9-(Sabah, Sefer tası demokrasisi! www.sabah.com.tr/Pazar/2012/08/12/sefer-tasi-demokrasisi, 12 Ağustos 2012)
10-(Çölaşan, 2002)
11-(Zaman, 16 Aralık 2012)



ölüm hakkında hemen hemen hiçbir şey söylenemez. “Vücudunda muhtelif toksik maddelere rastlanmasına rağmen zaman ve çevre şartları da dikkate alındığında bunlar normal popülasyonda bulunan değerlere sahiptir ve öldürücü dozda değildir.”  12 Ancak bu sonuçlar onun zehirlenme ile öldürüldüğü ihtimalini de dışlamaz. Çünkü toksik maddelerin hepsi vücutta kalıcı olmayabilir. Örneğin siyanür ile öldürüldüğü ihtimali hakkında herhangi bir görüş beyan edilemez.13-14-15      Ayrıca mevcudiyetinden haberdar olmadığımız toksinlerin de varlığı mümkündür. O halde nasıl kalp rahatsızlığı nedeniyle öldü demek için yeterli bilgi yoksa “ölüm nedeni zehirlenme değil” demek için de yeterli bilgi yoktur. “Elimizde zehirlenerek öldürüldüğünü kanıtlayacak bulgu yoktur” demek (ki mevcut durum budur,) eldeki bilgi bünyesinde bir bilinmezliği, belirsizliği ve eksikliği de taşıyan bir bilgi demektir. Bu mevcut bilgiden “ölüm nedeni zehirlenme değil” hükmü çıkmaz. Dr. Kemal Şençoban’ın “Kendini efor bandında yürüyebilecek kadar iyi hisseden birinde zehirlenme ile ani ölüm ancak birkaç dakika önce verilen yüksek miktarda siyanür, arsenik gibi maddelerle mümkündür. Özal’da bu durum söz konusu bile değildir.”  16  ifadesini ne mantıksal ne de bilimsel olarak bir yere koymak mümkün değildir. Birincisi Özal öldüğü sabah spor yapmadı, bu bilgi raporlarda sabittir. İkincisi siyanür veya arsenik ile zehirlenerek öldürülmüş olabileceği mümkünken, Özal’da bu durumun “söz konusu bile olamayacağı” çıkarımını yapmanın ne mantıksal, ne bilimsel, ne tarihsel ne de hukuksal temelleri mevcut değildir.

Kayıp bir insan düşünün. Ölmüş olduğunu düşündürecek kadar uzun bir süredir kendisinden haber alamıyoruz. Bu insanın cesedini görmedikçe öldüğü söylenemez. Peki, yaşadığı söylenebilir mi? O insanın cesedinin bulunamamış olması, onun yaşadığı anlamına gelir mi? “Kayıp” demek yaşadığı veya ölmüş olduğu hakkında elimde kesin bir bilgi yok demektir. Kayıp demek sağ mı yoksa ölü mü olduğu bilinmiyor, iki ihtimali de kanıtlayamıyoruz veya çürütemiyoruz demektir. Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuna bakarsak “Turgut Özal Vakası”nda ulaştığımız nokta böyle bir noktadır. Turgut Özal’ın ölüm nedeni hakkında elde kesin bir bulgu yok. Yani “ölüm nedeni bilinmiyor.” Vücudunda, her insanda görülebilecek düzeylerde zehir var ancak zehirlenerek öldü(rüldü)ğü hakkında da yeterli bulgu yok. Ölümün, en yaygın doğal nedeni olan herhangi bir kalp problemi şeklinde meydana geldiğini de söyleyemiyoruz. Çünkü elimizde buna dair bir bulgu da yok. Peki, bu durum onun ölüm nedeninin zehirlenme veya kalp nedenli olmadığı anlamına geliyor mu? Hayır, elimizde zehirlenme veya doğal nedenlerle ölümü doğrulayacak veya yanlışlayacak kesin bir bilgi yok.

Kısacası Araf’tayız.

12-(Zaman, 16 Aralık 2012)
13-(Alper, Azmak, Çekin, Gülmen, Koç, & Salaçin, 15 Aralık 2012)
14-(Ballantyne, Boardman, Bright, Coffee, Webber, & Williams, 1972)
15-(Koçak, Dündar, Demirci, Cander, & Doğan, 2010)
16-(Akyol, "Özal Vadesiyle Öldü." Hürriyet Gazetesi., 14 Aralık 2012)



KAYNAKLAR

Adli Tıp Kurumu. (2012). Turgut Özal'ın Ölüm Nedeni Hakkında Rapor.
Akyol, T. (13 Aralık 2012). "Özal'ın Ölümü Zehirden Değil, Peki Neden?" Hürriyet Gazetesi. Hürriyet Gazetesi.
Akyol, T. (14 Aralık 2012). "Özal Vadesiyle Öldü." Hürriyet Gazetesi. Hürriyet Gazetesi.
Alper, B., Azmak, D., Çekin, N., Gülmen, M. K., Koç, S., & Salaçin, S. (15 Aralık 2012). ADLİ OTOPSİLER VE ADLİ PATOLOJİ. Adli Tıp Ders Not ları.www.ttb.org.tr/eweb/adil/3.html1/46.
Ballantyne, B., Boardman, S., Bright, J., Coffee, D., Webber, T., & Williams, P. (1972). Tissue cyande concentrations and cytochrome oxidase activities in experimental. Br J Pharmacol, 44(2), s. 382-383.
Çölaşan, E. (2002, Mayıs 1). Özal'ı Öldürmüşler!!! Hürriyet Gazetesi.
Ensonhaber. (16 Aralık 2012). Ahmet Özal: Babamın raporunu karartacaklar. www.ensonhaber.com/ahmet-ozal-babamin-raporunu-karartacaklar-2012-12-09.html.
Gazete5. (14 Aralık 2012). "Süleyman Demirel: Turgut Özal vadesiyle ölmüş." www.gazete5.com/haber/suleyman-demirel-turgut-ozal-vadesiyle-olmus-263124.htm.
Habergazete. (14 Aralık 2012). Adli Tıp Turgut Özal Raporunu Açıkladı. www.habergazete.com/haber-detay/1/6423/Adli-Tip-Turgut-ozal-raporu-acikladi-2012-12-14.html.
Haberliyorum. (09 Ekim 2010). ÖZAL SİYANÜRLE ZEHİRLENDİYSE ANLAŞILAMAZ. www.haberliyorum.com.
Haberturk. (15 Aralık 2012). Özal'ın ölümünde şok iddia! www.haberturk.com/gundem/haber/797270-ozalin-olumunde-sok-iddia.
İslam, C. (5 Mayıs 2002). "Soruyu Doğru Sormak." Gerçek Hayat.Ayrıca: http://www.timeturk.com/tr/makale/prof-dr-cihangir-islam/soruyu-dogru-sormak.html. Gerçek Hayat.
Koçak, S., Dündar, Z. D., Demirci, Ş., Cander, B., & Doğan, H. (2010). Siyanür Zehirlenmesi: Olgu Sunumu. AKATOS (Akademik Acil Tıp Olgu Sunumları Dergisi), 1(1).
Korkmaz, T. (14 Aralık 2012). Finali görmeden hiç kimse paçaları sıvamasın! Yeni Şafak Gazetesi.
McAllister, J., Roby, R., Levine, B., & Purser, D. (2008). Stability of Cyanide in Cadavers and in Postmortem. Journal of Analytical Toxicology., 32, s. 612-620.
Özkök, E. (2012, Aralık 19). Özal Olmadı, Kahveci verelim. Hürriyet Gazetesi.
Renklidağ, T., & Karaman, A. G. (2003). Siyanür Zehirlenmesi. Sted, 12(9), s. 350-353.
Sabah. (12 Ağustos 2012). Sefer tası demokrasisi! www.sabah.com.tr/Pazar/2012/08/12/sefer-tasi-demokrasisi.
Sabah. (4 Temmuz 2012). "Ordunun Zirvesinde Siyanürlü Kahve." www.sabah.com.tr. Sabah Gazetesi.
Sabah. (7 Nisan 2012). Diğer Çaycı da PKK'lı Çıktı. www.sabah.com.tr.
Sabah. (7 Nisan 2012). Ordunun Zirvesinde Siyanürlü Kahve. www.sabah.com.tr/Gundem/2012/04/07/ordunun-zirvesine-siyanurlu-kahve.
SHSU. (2012). Forensic Research Extends Detection Of Cyanide. .
SkyTurk. (14 Aralık 2012). "Mesut Yılmaz: Bence Özal zehirlenmedi." www.skyturk.net.
Türkiye. (7 Nisan 2012). Diğer Çaycı da PKK'lı Çıktı. www.portal.tg.com.tr/haber/530999/Arsiv.aspx#.UMuYqeQz3oI.
Ünlü, F. (12 Ağustos 2012). "Sefer tası demokrasisi!" http://www.sabah.com.tr/Pazar/2012/08/12/sefer-tasi-demokrasisi.
Zaman. (16 Aralık 2012). Özal’ın kalbi sapasağlamdı. www.zaman.com.tr/politika/ozalin-kalbi-sapasaglamdi/2028016.html.

Haber Ara