Suriye, Mısır, Lübnan ekseninde yaşananlar!
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-04 10:35:52
Çok da mutlu sayılmam. Mübarek destekçisi Ahmet Şefik, Hıristiyan Kıptilerin desteğine sahip ve Esed de Suriyeli Hıristiyanların. Hıristiyanlar, diktatörleri destekler. Pek uygun düşmedi mi?
Cumartesi günü Mısır diktatörü müebbede mahkûm edildi. Pazar günü Suriye diktatörü, hayatı için mücadele etti. Ve o, bu savaşın diğer ülkelere yayılacağını söyledi, uyardı, tehdit etti. Ve bunun ne demek olduğunu gayet iyi biliyoruz. Söz konusu olan Lübnan şehri Trablus’un geleceği. Çok da uzun olmayan bir süre önce bir Lübnanlı dostum bana eğer Esed tehlike içinde olursa ülkesi için korktuğunu söylemişti. Artık ne demek istediğini biliyorum.
Bunlar Arap “baharı” ya da uyanışı için kötü zamanlar. Yemen de kötü zamanlar geçiriyor. Hükümet, el-Cezire muhabirlerine karşı insansız-hava-saldırılarına yardım ediyor. Mısır’da Şefik’i desteklemek isteyen Amerikalılar var. Buna rağmen ülkedeki günkü El-Ahram gazetesinde editörler, Şefik’in sözcüsünün başkanlık seçimiyle ilk değerlendirmesinin “devrim sona erdi” olduğunu söylemekte özgürler.
Ve Şefik yönetiminin “Mübarek’in otuz-yıllık idaresinin ikinci yarısındaki polis devletinin çok daha vahşi bir şekli” olacağını yazabiliyorlar. Gazete “genç erkek ve kadınlarını sonu gelmez fedakârlıklarıyla devrimde yer alanlar, sempati gösterenler, karşı çıkanların hepsi için, bütün Mısır için, istisnaların kaide oluşturmadığı daha iyi bir hayattan” bahsediyor. Mübarek zamanında böyle bir şey okuyabilir miydim?
Ancak bunun gibi bir şeyi Lübnan’da okuyabilir miydim? Lübnan özgürlük konusunda ciddi değil mi? Ya Yemen? Gerçek şu ki Araplar uyanıyor. Bu yüzden Arap “uyanışı”nı Arap “baharı” yerine tercih ediyorum. Ve Suriye de “uyanıyor”. Başkan Esed dün ülkesinin “güvenliğinin” bir “kırmızıçizgi” olduğunu söyledi ve Suriye’deki savaşın (ve bunu savaş olarak adlandırdı) komşu bir devleti (Lübnan diyebilirsiniz) yıkabileceğini ima etti, aslında sadece ima etti. Bu nedenle Lübnan ve Esed’i destekleyen Lübnan’daki daha iyisini hak eden Nusayriler için endişeleniyorum.
Ancak Mısır’ın İsrail’le eski ilişkisini yeniden tesis etmesini isteyen –ki aslında bunlar Mübarek’in diktatörlüğünü yeniden kurmak ve eski paradigmayı (Mübarek’in “istikrar”ı karşısında İhvan’ın eski korkusu) yeniden yaratmak istiyorlar–Washington’daki Şefik savaşçılarının Hıristiyan korkularını körüklemek isteyeceklerinin, Batıyı “Müslüman köktencilik”in korkunçluğuyla korkutacaklarının ve Esed gibi kafalarını tekrar kaldıracaklarını da farkındayım. Ve Cumhuriyetçiler Obama’yı yetişirken, Mübarek’in son Başbakanı’na sevgilerini göstermeyecekler mi?
Fakat belki de Mısır’ın bir sonraki Başkan’ı olarak Muhammed Mursi’yi yaşamak zorundayız. Bir İhvan olarak bu kişi Müslüman bir hükümetin gerçekten ekonomiyi idare edebildiğini, 1991’de Cezayir’in Müslüman hükümetine yapması için izin verilmesi gerektiği gibi yozlaşmayı terbiye etmeyi (duruma göre etmemeyi) ispat etmek durumunda. O kadar emin değilim.
Fakat Lübnan’a geri dönelim. Basını özgür, halkı da öyle. 1995’te Suriye’den kurtuldu.
(Eski Başbakan’ının hayatına mal olsa bile) Ne kadar demokratik ve özgür bir devlet olduğunu görmek için Suriye sınırına göz atabilir. Ve –biri demeye cesaret ederse – zavallı Suriye. Katlandığı acı ve katliamları hak etmiyor. Başkanı uluslararası komploların ülkesini mahvettiğini iddia ediyor. Suudi Arabistan ve Katar’ın direnişe yardıma ilgisine bakınca, haklı olabilir. Ve silahlar kesinlikle Suriye’ye Lübnan’dan giriyor.
Kahire’den kötü bir işaret. Mübarek’in davasına rağmen Şefik, kazanabilir. Kofi Annan’ın bahsettiği iç savaştan korksam da Esed düşebilir. Lübnan yaşayacak. Belki de yarın geri dönmeliyim.
The Independent’ın ünlü Ortadoğu editörü.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara