Dolar

38,0084

Euro

41,6555

Altın

3.731,68

Bist

9.379,83

Dolar

38,0084

Euro

41,6555

Altın

3.731,68

Bist

9.379,83

Dolar

38,0084

Euro

41,6555

Altın

3.731,68

Bist

9.379,83

Hürrem Sultan’a haksızlık mı yapılıyor?

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-08-04 09:39:00

Hürrem Sultan’a haksızlık mı yapılıyor?

Dilruba Akyan/ İstanbul; “Bir programınızda Hürrem Sultan’a haksızlık edildiğini söylediniz. Neden böyle düşünüyorsunuz?

 

 

Ders kitaplarımız ve bazı tarih kitapları ondan kötü biri olarak söz ediyor?”
* Hürrem Sultan’a haksızlık ediliyor, çünkü “ihanet” etmediği halde, tarihçilerimiz tarafından “hain” muamelesi görüyor…
“Suç”u da oğlunun hayatını kurtarmak için (II. Selim padişah olmasaydı öldürülecekti) çırpınmaktan ibarettir.
Tarihçilerimiz, Şehzade Mustafa’nın, ya da Şehzade Bayezid’in II. Selim’den daha iyi padişah olacaklarına nedense inanmışlardır. Bu bir varsayımdan ibarettir. Tarih varsayımlardan hareket etmez. Olgulara bakar.
Hürrem Sultan’ın, öz oğlu Selim’i tahta geçirmek gibi özünde duygusallık (ana yüreği) bulunan siyasal amacına ulaşmak için, Padişah’ın sevgi ve ilgisini kullanmaya çalışması doğaldır. Çünkü Hürrem “anne”dir.
Eğer Veliaht Şehzade Mustafa Bey, “Babam kocadı, dedem Selim Han’ın yaptığı gibi yapıp yerine geçme vakti geldi” türünden, Safevi Şahı’na mektuplar yazmasaydı ve bunlar bir şekilde Kanuni’nin eline geçmeseydi, Hürrem Sultan’ın, oğlunu tahta geçirme çabası sonuçsuz kalabilirdi. Ayrıca, kaderin hükmünü de unutmamak lâzım.
Hürrem Sultan elbette ki büsbütün masum değildir, ancak tarihsel açıdan “hain” ya da “cadı” damgasını hakkettiğini de sanmıyorum.
Hangi anne evladını Osmanlı tahtında görmek istemez ve bunun için bazı imkânlarını kullanmaz?
Kaldı ki, padişah olamaması halinde oğlunun öldürüleceğini bilmektedir. Bu sistem, (şehzade katli meselesi) Osmanlı Devleti’nin devamlılığı açısından “zaruri” sayılmış, padişahlar ister istemez bu “zaruri fedakârlığa” katlanmıştır.
Yani Hürrem Sultan’ın oğlu (Sarı) Selim, tahttan olursa hayatından da olacaktır. Başka bir deyişle Selim’in bahtı taht ile kaimdir. Bu durumda annesinin tüm imkânları kullanması tabii sayılmalıdır.
Nitekim Kanuni’nin ilk gözdesi, Şehzade Mustafa Bey’in annesi Gülbahar Sultan da oğlunu tahta geçirmeye çalışmıştır. Fakat başarılı olamamış, o süreçte Şehzade Mustafa hayatını kaybetmiştir.
Hürrem Sultan’ın devlet işlerine bu amaçla karışmış olmasını ben tabii buluyorum. Düşününüz ki, bugün bile, bazı yöneticilerimizin eşleri zaman zaman devlet işlerine (tayin-terfi-ihale,v.s. gibi) karışmakta, kendilerine yakın isimleri bir yerlere getirmeye çalışmaktadırlar.
Hürrem Sultan’ın tarih kitaplarında yargısız infaza tabi tutulması, tarih kitaplarının erkekler tarafından yazılmasıyla da ilgilidir. Hangi amaçla olursa olsun, Hürrem Sultan’ın devlet işlerine karışması, erkek tarihçiler tarafından, “Elinin hamuruyla erkek işine karışmak” şeklinde algılanmış ve bu yüzden reddedilmiştir.
Yine bu yüzden Hürrem Sultan tarihçilerin haksızlığına uğramıştır…
Hürrem’in “düzenbaz” olduğunu söyleyen tarihçiler, “Türk” olmadığının altını da özenle çiziyorlar. Hâlbuki nesebi (soyu-sopu) bir insanı ne büyütür, ne küçültür. Ayrıca kimse kendi etnik kökenini seçme lüksüne de sahip değildir.
Evet pek çok padişah annesi gibi Hürrem de Türk değildir. Padişahların neden yabancı kadın almayı seçtiklerine ilişkin birkaç yazı yazdığımı hatırladığım için burada konunun detayına girmeyeceğim.
Sadece şu kadarını söyleyeyim ki, hareme alınan her cariye İslâmi bir eğitimden geçirilir, sınavları ancak başarıyla verip kendilerini ispatlayanlar padişahlara “eş” seçilirdi.
Hürrem de Padişah’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan tarafından seçilmişti… Demek ki, yetenekli ve yeterliydi. Bu yeterliliğini de pek çoğu günümüze kadar gelen hayır eserleriyle ispatladı…
Hürrem Sultan’ın başta İstanbul olmak üzere pek çok yerde hayır eserleri mevcuttur…
Mesela İstanbul Haseki’de bir cami ile şadırvanı, imareti (fakir fukaranın yeyip içtiği yer), medresesi, dârüşşifâsı (hastane), çeşmesi, sebili ve mektebi; Ayasofya’da görkemli bir hamamı, Mekke, Medîne ve Kudüs’te birer imareti; ayrıca birçok şehirde medreseleri, camileri, imaretler, kervansarayları, çeşmeleri, su yolları, köprüleri vardır…
Bunlardan başka her yıl Mekke ve Medine fukarasına dağıtılmak üzere 3.000 altın tahsis etmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın kendisine verdiği emlâkı bile hayırda kullanılmak üzere vakfetmiştir.
Bu yüzden zaman zaman parasızlık çektiği Kanuni’ye yazdığı içli ve dokunaklı mektuplardan anlaşılmaktadır.
Divan şiiri kültürüne sahip olan Hürrem Sultan ayrıca şairdir. Şiirleri daha ziyâde Kanuni’ye yazdığı mektuplarda görülür.
Böyle bir Haseki Sultan’ı bu ülkenin insanına “düşman” olarak tanıtmak ve bir kalemde silmek akılkârı olmasa gerektir.
Neden Hürrem Sultan’a haksızlık edildiğini düşündüğümü umarım yeterince açıklayabildim Dilruba Hanım.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara