"Benim kişisel olarak orada bulunmam sadece bir kişiydi ama hepimiz bir olmadan sadece küçük bir hikaye, belki kıvılcım olarak kalacaktı. Allah korusun darbeciler başarıya ulaşmış olsaydı da muhtemelen hiç bizim hikayemiz duyulmayacaktı" diyen Ünal, Başbakan Yıldırım'ın kalkışmaya ilişkin ifadelerinin ardından hemen hazırlanıp, evdeki iki kardeşiyle darbecilere karşı vatandaşların toplanılabileceği yere gitmeye çalıştıklarını anlattı.
Sabri Ünal, daha sonra darbecilerin sokağa çıkma yasağı ilan ettiklerini duyduklarını dile getirerek, "Ama Allah'a şükür herkes işinin başında, cuntacıları takan kimseyi görmedik. Yani biraz merkezi yerlere gitmeye çalıştığımızda İstanbul'a gelen yolların tamamen tıkalı, çıkış yollarının ise açık olduğunu gördük" ifadesini kullandı.
O ANLARA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Daha sonra Kartal Köprüsü'ne ulaştığını, orada gördüğü bir grup askerin yanına giderek komutanlarıyla konuşmaya çalışıp, bu girişimin gayri yasal bir durum olduğunu anlatmaya çalıştığını ancak sözünü dinletemediğini belirten Ünal, şöyle devam etti:
"Ben merak ediyorum o komutan bu askerleri neden oraya getirdi? O askerleri hangi yalanlarla buraya getirdi bilemiyorum? Komutan bana argo ifadelerle gitmemi söyledi. Ben de komutana yaklaşarak gözüne biber gazı sıktım. Askerler bunun üzerine bana hiçbir şey söylemedi ve onu korumak için bile bir tepki vermedi. Komutan 'git' dedi. Baktım yapacak bir şey yok yoluma devam ettim. Sonra köprüye doğru gitmek için otostop çekerek yoluma devam ettim."
Daha sonra Altunizade'ye ulaştığını, ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını duyduklarını, bunun üzerine yolların daha da kalabalıklaştığını ifade eden Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Üsküdar'a geldiğimde o arada yoldan üç tane taş aldım. Küçük taş, ne yapabilir ki? O arada Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nden biraz daha yukarıdaydım. Oradayken 'Tanklar ateş ederek geliyor' diye birinin 'yere yat' dediğini duydum. Lakin ben tankı gördüğümde elimdeki üç taşla karşılık verdim. Sonra tankın üzerime yürüyeceğini zannetmedim. Taşı attıktan sonra dur işareti yaptım. 'Nereye gidiyorsunuz? Bizim olduğumuz bu ülkede darbe yapamazsınız' dedim. Dur işaretimden sonra tanklar durmadı, baktım üzerime geliyor yapabileceğim en akıllıca çözüm ya kaçmaya çalışmak ya da yere yatmaktı. Tankın ortası biraz yüksek olur diye düşündük çünkü çok hızlı geliyordu. Yattım ve Allah'a şükür ilk tanktan hiç yara almadan çıktım. Tank üzerimde bir durdu, sanki bir vicdan yaptı. Sonra yoluna devam etti. Tank üzerimden geçtikten sonra ayağa kalkar kalmaz ikinci bir tankın üzerime geldiğini gördüm. Ondan da sağa mı sola mı kaçayım derken ortasına yatmayı tercih ettim. Ancak ikinci tank kolumun üzerinden geçti. Beni kötü şekilde yaraladı. Bu, sadece o olayın belki 30 saniyelik kısmıydı. Ben bu kadar büyük bir olay olduğunu da düşünmüyordum. Ben evden çıkarken şehadetimi getirdim. 'Bismillah' dedim. 'Hayırlısı neyse hakkımızda' diyerek yola çıktım. Yani 'bu ülkemiz, milletimiz için, İslam için ne yapabiliriz' diye düşündüm."
Sabri Ünal, yaralanmasının ardından çevredeki vatandaşların yardımlarına koştuğunu, en yakın hastaneye götürüldüğünü ancak gittiği hastanenin aciline kabul edilmediğini ve kendisini oraya götüren şoförün silahla tehdit edilerek geri çevrildiğini aktardı.
Bu hastaneyle ilgili kendisini buraya götüren kişiyle görüşmek istediğini aktaran Ünal, "Bu hastanenin yaptığı cezasız kalmasın. Bana ulaşın. Hastanenin ismini de ben de tam olarak bilmiyorum. Bunu yapan şüpheli birkaç hastane var ama ben de emin değilim" diye konuştu.
Ünal, daha sonra Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildiğini ve buradaki hekimlerin hiçbir ayrım yapmadan hızlı şekilde tüm getirilen yaralıların tedavisini gerçekleştirdiğini söyledi.
Ameliyattan çıktığında darbecilerin artık yenildiğinin kesinleştiğini anlatan Ünal, sözlerini şöyle tamamladı:
"Artık darbeciler için bizim askerlerimizin peşinde olduğu bir av başlamıştı. Allah'a şükür bugün itibarıyla tüm darbecilerin yenildiği, çoğunun yurt dışına kaçtığını gözlemliyoruz. Bundan sonraki süreçte Paralel Devlet Yapılanması içindeki şahısların yargılanması için ülkemize iade edilmesini ümit ediyorum. Fetullah Gülen'in siyasi bir darbe yapmak ve bu ülkenin başına gökten zembille inen bir lider olmak istediği ortaya çıkmıştır."
