'AK Parti dursun, kendimize bakalım'

Seçimler oldu malûm nasıl görüyorsunuz?

Politik bir tökezleme olarak görüyorum. Daha önce üzerinde defatle durduğumuz gibi demokratik sistem içi mücadelenin kaçınılmaz bir akıbeti bu. Daha önce "İleri demokrasi bizim neyimiz olur?" başlığı ile yayınlanmış sohbetimizde işin ideolojik boyutunu ele almıştık. İlgililer o yazıya bakabilir. Hatta baksın.

Adresini verelim öyle ise... https://www.timeturk.com/tr/makale/abdullah-kuloglu/ileri-demokrasi-bizim-neyimiz-olur.html

Eyvallah. Bu seferde ideolojik boyutu üzerinden değil de politik gelişmeler üzerinden aynı zaafı konuşalım. Misâl olarak Batman ve Şırnak askerî lojmanlarında yüzde 60 HDP'ye çıkan oy TSK'nın içindeki (!) Pensilvanya unsurlarının tutumunu göstermesi bakımından paylaşılıyor Ak Parti destekçileri tarafından. Bu ayrı dava lakin AK Partinin bölgeyi mevcut sitem içinde kime teslim etmek zorunda kaldığını da gösteriyor aynı yüzdeler... Ki emniyet ilavesiyle birlikte düşünmeli bunu. Böyle bir durumda bölgede her an her şeyin beklenmesi gerektiğini söyleyebiliriz.

Veya Ak Parti içindeki "demokrat"ların -ki demokrasinin ikiyüzlü batının hayat tarzına bağlı bir ideolojik muhteva olmasına bakılmaksızın- seçim sonrası "milli irade"yi Ak Parti'yi ehilleştirmek için parlatması... "Milli İrade" nasıl olsa konuşamıyor ya, herkes kendi gayesine ve ölçülerine göre "milli irade"yi konuşturuyor. Yani mevzu "milli irade" değil, "milli irade" kavramının kutsallığı üzerinden bir dayatma.

Hadi biraz hakikatli bir ironi yapalım. Lut kavminin "milli irade"si de mi kutsaldı mesela? Buna da evet desinler de görelim hem müslüman hem de demokrat olarak... Pensilvanya ve Kemalist Ulusalcıların "sandık" her şey demek değildir, demesine bakarak mevzu kapatılamaz. Hasmının söylediğinin zıddını söylemek bir diyalektik-usûl hatasıdır. Bu yolla millete de böyle bir "kutsal sığır-altın sığır-Bakara" dayatmanın bir anlamı yok. "Fikir hürriyeti" ve "milli irade" kutsaması üzerinden dünya hegomanlarının milleti her yönden nasıl kuşattığını görmek lazım. Öncelikle müslümanların fikir dünyasını nasıl işgal ettiğini...

Ak Parti destekçileri bunu bir bağımsızlık mücadelesi olarak görüyor. Bu yanlış mı?

Hayır bu yanlış değil. Fakat bugün politik bilinci yükselmiş müslümanların en büyük zaafı benimsediği sistemi (!) devletleştirme ve bir rejim planına geçirme yerine mevcut demokratik sisteme zihnî bağımlılık içinde iktidara gelme meselesini merkezîleştirmesidir... Bu bakımdan 13 yıllık bir iktidar boyunca dinamik ve fikrî örgüsü tam bir gençlik hareketi kuramamış olmak, Ak Parti ve destekçilerinin bu zaafını ifşa eden bir turnosol kâğıdıdır. Bağımsız olmak istiyorsun ama "ileri demokrasi" derken, batı senin bu bağımlığın üzerinden doğan boşlukları seni kuşatmak için kullanıyor ve seni yıpratıyor.

Bunun en güzel misâli HDP-PKK olayıdır. Çözüm sürecini "demokrasi" temelli olarak yürütürken, demokrasinin gayet tabii olarak imkânlarını kendi lehine ve seni kuşatmak için kullanan bir irade ile yüzyüze geldin. Üstelik bunu yaparken demokrasi falan da umurlarında değil. Kabak gibi görünen ve SAKLANMAYAN açık bir HAÇLI SİYONİST İRADE'nin organizasyonu ile karşı karşıyasın ama işte millet bunu yeterince göremiyor ve "milli irade" bu şekilde tecelli ediyor? Ne olacak? Ne yapacaksın? "Demokrasi ve milli irade" kutsaması hatrına vatanını mı teslim edeceksin? Üstelik milletin onayını ve oyunu alabilmek için -ki sistemin esası bu- ehliyetsiz meşhurları da bünyene ve hakim olduğun medyaya almak zoru durumunda kaldın ve kirlendin.

Kısaca sistem kavgası yapamıyoruz, sistem içi kavga yapıyoruz! Sistem kavgası yapabilmenin ilk şartı; kendi hayat tarzına bağlı bir sistem şuuru!.. Bu yok!

76 Milyon hep beraber Büyük Doğu'yu kuracağız diyebilenlerde bu şuur yok mu diyorsunuz?

Büyük Doğu derken, Batı karşısında Türkiye liderliğinde büyük olmayı kast ediyorlar gibi geliyor bana... Yani demokrasinin yerine teklif edilen İslamî bir Dünya Görüşü olarak Üstâd Necip Fazıl Kısakürek'in ortaya koyduğu Başyücelik Sistemi'ni kast ettiklerini zan etmiyorum. Fakat müslümanlara yakışan bunun kast edilmiş olmasıdır, bunu da söylemeliyim. Bugün müslümanların bir İslamî rejim teklifleri var mı? Böyle bir teklif ve bunun adına yapılan bir mücadele var mı? Tartışma bundan dolayı mı çıkıyor? Bağımsızlık derken esas mesele budur. Askerî, iktisadî, teknolojik vs gibi güç unsurlarını hangi dünya görüşünün emrine alacaksın?

Siz bir devrim teklif ediyorsunuz!?...

Başım belaya girmeyecekse sonucu bu olan bir ideolojik şuurlanma teklif ediyorum evet. Daha doğrusu bu bir İslam imanının zarurî kıldığı bir durum. İslamî bir rejim hayali ve hasreti duymayan bir kalpte şuurlu bir iman arama!.. Mevcut kuşatmanın kırılabilmesi için de bu gerekli ayrıca.

Genç Parti kurucusu bir düzenbaz vardı hatırlıyor musunuz? Millî irade denilen yanılmaz ve hata yapmaz varlık o zamanlar bu düzenbaza yüzde 10 barajına yakın oy vermişti. Hiç bir soylu ideal bu tür kolayca speküle edilebilen bir iradeye teslim edilemez.

Haydar Baş'a da 77.000 kişi oy vermiş. Bunlar da milletten, düşünebiliyor musunuz?

Demek istedğim şu; "milli irade" veya "sandık" kavramlaştırması ile bize dayatılan demokrasi öyle sanıldığı gibi kutsal-tartışılmaz falan değil!.. Bu memlekette fikir özgürlüğü adına bir müslüman için tartışılmaz olan "Allah ve Rasûlü"ne herkes el atabilir ve sorgulayabilirken kimse biz müslümanlara "milli irade" veya "sandık"ın tartışılmaz olduğunu söylemesin.

Kısaca Ak Parti veya hangi parti olursa olsun, onların muhasebesini yapmayı bırakalım da, müslümanlar olarak kendi muhasebemize bakalım. Bu bakımdan ne durumdayız...

Pekiyi bu şekilde bitirelim isterseniz...

Umarım anlaşılır. Bitirelim.