7 Haziran seçimlerinin yıldız partisi HDP'nin başarısını nasıl elde ettiğini görmezlikten gelerek bu partinin temsil yeteneğine bir göz atarsak görünen yüz ile gizlenen yüzün farklı olduğunu görebiliriz. Türkiye Partisi olma iddiasıyla yola çıkan bir siyasi hareketin kulağa çok hoş gelen bu sloganın arkasına sığınarak sergilemeye çalıştığı politik vizyondan gerçekte ne kadar uzakta durduğu gün gibi aşikârdır. Konu hakkında dışarıdan birilerinin bir şey demelerine ilgili partinin eş başkanlarının olumsuz refleks göstereceklerini hesaba katarak bu mevzuda kendi elemanlarının neler serdettiklerine bakmadan önce “eş başkanlık” ne demektir, ona bir göz atalım.
İnsan gruplarının en küçüğü ailedir. Kimilerine göre ideal aile biçimi olan çekirdek ailenin bir reisi vardır. Aynı zamanda evin erkeği olan aile reisi ailenin başıdır. En büyük reis ise kâinatı çekip-çeviren yüce yaratıcıdır. O da bir tanedir. Sözün kısası başkan biriciktir. İki başkan olmaz. Başkanlar arasında eş başkanlık (düalizm) tevhit inancıyla bağdaşmaz. Bu anlamda “eş başkanlık” direk inancımıza taalluk eden arızi bir kurumsal yapıdır. Siyasi hayatımıza PKK ile birlikte giren bu arızi yapının neden bizatihi PKK'da temsil edilmediği de sorgulanmalıdır. Yani, APO'ya bir kadın, eş başkan lazım.
Bu arada, 7 Haziran seçimlerinin gerçek galibi diye nitelendirilen HDP'nin bu başarıyı nasıl elde ettiğine dair bir sürü iddia ve belge ortaya atılmasına rağmen hukuki mercilerin ortaya atılan delillerin peşine düşmemeleri şahsen bana manidar geliyor. Ancak delillere kayıtsız kalınmasına rağmen bu partiden vekil seçilen bazı kişilerin terörist kimliklerinden sıyrılamadıklarını ispatlarcasına terör söylem ve davranışlarında bulunmaları yasal kovuşturmaya mesnet teşkil etmiştir. Yasal süreç devam etmekte olup neticelerini önümüzdeki günlerde müşahede edeceğiz.
Türk Solu'nun Partisi.
Türkiye Partisi olmak memleketli olmak adına kulağa hoş gelen bir mesaj olarak algılandı. Bu algının alt yapısı Selahattin Demirtaş üzerinden cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bolca işlendi. Algı o kadar müessir oldu ki bir türlü marjinallikten kurtulamayan sol ve sosyalist çizgi bu algının gölgesine girmekte gecikmedi. Ancak marjinallerin sayısı yeterli gelmediğinden laik Kemalist çizgi kitle halinde HDP'ye yöneldi.
Seçimlerin hemen akabinde Bakırköy meydanında kutlama nümayişleri yapanların elinde Mustafa Kemal ve APO'nun fotoğrafları beraber görüntülendi ise ne demek istediğimiz de anlaşılmış olmalıdır. Biz o fotoğrafa dayanarak HDP'nin başarısı bir “gezi” başarısıdır, demiştik. Sonradan, bir zamanların kudretli savcısı diye takdim edilen Zekeriya Öz de, PKK'nın gezi parkında niçin olmadığını haklı şekilde sorguluyordu.Öz, bundan 2 yıl önce Taksim'de başlayan ve Türkiye'nin birçok ilinde hükümeti yıkma girişimine kadar ulaşan Gezi olaylarında PKK'nın sokağa inmemesine içerleyerek "PKK müdahil olsaydı hükümet şu an olmayacaktı" dedi. Zekeriya Öz ayrıca PKK'nın Gezi dönemi terör eylemi yapmamasını da manidar bularak "PKK emri kimden aldıysa katılmadı." dedi.
Bir Türk Komünisti Ertuğrul Kürkçü
Kürkçü'yü sosyalist çevreler iyi tanır. Kızıldere olayındaki rolü dolayısıyla aldığı ithamları bir yana bırakırsak onu bir şöhreti kazib mirasçısı olarak nitelendirebiliriz. Hala o sermayeyi tüketmekle meşgul. Son olarak HDP İzmir vekili seçilen sicilli komünist asker ve polisimizi utanmadan suçluyor. Ona göre güvenlik unsurlarımız insanlığa karşı suç işliyorlarmış. Tabi insanlıktan kastı da terör örgütü PKK ve yandaşları.
HDP'yi Türk sosyalistler ile Kürtçü terör örgütünün birlikte hareket ettikleri bir siyasi yapı olarak değerlendiren Kürkçü, BBC'de Zeynep Bedewi'ye verdiği röportajda ilgili partinin Türk Solu'nu temsil ettiğini de ifade etti. Şimdi biz de soralım:
1-HDP, Türk Solu'nu temsil ediyorsa Kürtleri hangi parti temsil ediyor?
2-Türk Solu'nu temsil eden bir partide istikametini kaybetmiş İslamcılarımız ki Hüda Kaya, Azadi Hareketi ve benzerleri ne arıyorlar?
-- Facebook: https://www.facebook.com/adil.gulmez.14 Twitter: https://twitter.com/umradil http://dkabhaber.com/ http://adilgulmez.com/