Kuşatıcı-kavrayıcı ve kucaklayıcı olmamız gerekiyor. Dünyada ve ülkemizdeki İslami hareketlerin birçok gayelerinin içinde belki de en önemli ilkesi hakka dayanmayan mevcut düzeni değiştirme amacıdır. İster evirilmiş cemaatler olsun ister henüz evrim geçirmemiş cemaatler olsun bu arzu tüm İslami hareketler için ortaktır. Bu ortak gayeyi pratiğe geçirebilmek, hiç şüphesiz ki ayrım gözetmeksizin tüm Müslümanları kuşatmakla mümkündür. Kuşatıcılık sevgi ve kardeşlik hiçbir cemaat, dernek, vakıf ve grup için özelleştirilemez.
Muhammet Ekinci Sada Dergisinde (26 Mart 2016) konu hakkında şunları yazmış: “Bir Müslüman hangi cemaat ve gruptan olursa olsun, tüm Müslümanları sevmeli ve onlarla kardeş olduğunu asla unutmamalıdır. Her Müslümanın sahip olması gereken bu kardeşliğin, karındaşlıktan öte manalar ihtiva ettiği göz ardı edilmemelidir. Ve tabii ki beraberinde getirdiği sorumluluklar da. Fakat günümüzdeki İslami hareketlerin mensupları, maalesef, sevgi ve kardeşliğin özelleştirilemeyeceği hususunun pratiğinde istenen noktada değiller. Az veya çok tüm İslami Hareketlerde belirgin olan ve ıslahı beklenen bu mesele beraberinde başka problemleri de getirebilmektedir.”
Cemaat Kayırma
Herhangi bir İslami Hareketin aktif olduğu sosyal ve siyasi kurumlarda o hareketin mensupları ümmetin maslahatını gözetmesi gerekirken sadece kendi cemaatlerinin çıkarlarına göre hareket edebilmekte ve kendi hareketlerinin müntesiplerini kayırabilmektedir. Bunda aidiyet iddia edilen cemaatin insan yetiştirme tarzının başat rol oynadığı malumdur. Bir büyüğümüzün ifadesiyle cemaatler kendilerine hizmet edecek adamlar yetiştirmekle görevli değillerdir. Cemaatler her hâlükârda ümmetin maslahatını gözetecek hizmet adamları yetiştirmek zorundalardır.
Makyavelizm Safsatası
Makyavelizm, İtalyan düşünür Niccolò Machiavelli' nin formüle ettiği ve amaca ulaşmak için her türlü aracın kullanılmasının, bütün yolların denenmesinin meşru olduğu, bizzat amaçların kendilerinin arazları meşru kıldığı görüşüne dayalı, siyasette ve sosyal hayatta ahlaki ilkelerin işlevsizliğini ve esas belirleyici faktörün güç olduğunu savunan anlayış.
Adam kayırmanın haram olduğu açık olmasına rağmen zaman zaman bu durum amaca giden yolda her şey mubahtır safsatasıyla meşrulaştırılmaktadır. İslami Hareketlerin yaptıkları bu hataların temel sebebi sevgi ve kardeşliği sadece cemaatlerine has kabul etmelerinden kaynaklanmaktadır. Sevgi ve kardeşlik umuma şamildir, kamusal bir anlam ifade eder. Sevgi ve kardeşliği özelleştirenler, ümmetin kurtuluşu gayesine hiç ulaşabilir mi?
Kendi Cemaatini Merkeze Koyma
İslami hareketlerde gözden kaçan bir diğer problem ise cemaatin hayatın her alanında merkeze konmasıdır. Her Müslümanın istediği cemaatle birlikte olma, istediği zamanda bağlı olduğu cemaatten ayrılma ya da istediği cemaate geçebilme hakkı olmalıdır.
Bu minvalde, en çok şahit olduğumuz durumlardan ilki, İslami Hareketlerin mensuplarının insanları İslam'a kazandırma değil de cemaatlerine kazandırma derdinde olmaları ve yaptıkları birçok cihat (cihat yalnızca kıtal manasına gelmemektedir) faaliyetinde cemaatlerini ön plana çıkartmaya çalışmalarıdır.
Cemaatlere kazandırılan insanlar cemaatlerin beşer oluşumu olmalarından kaynaklanan hatalar sebebiyle cemaatlerini terk edebilir ve bu durum haliyle o kişilerin İslam'a bakışlarını zedeleyebilir fakat İslam'a kazandırılan Müslümanlar, İslam'ın eksiklikten münezzeh olmasından dolayı İslam'ın bu eksiksiksizliğini insanlara anlatmak için cemaatlerine daha sıkı bağlanırlar.
İslami Hareketler Kendilerini Hesaba Çekmelidirler
Kısaca; İslami hareketlerin mensupları, içinde bulundukları oluşumun aynı amaca sahip olan yüzlerce İslami Hareketten biri olduğunu asla unutmamalı ve buna göre hareket etmelidirler.
Cemaatlerin varlıklarının gerekli olduğu ve ihtiyaca binaen doğdukları umumi kabul gören kaziyyedir. Üzerinde durulması gereken mühim mesele İslami Hareketlerin sahip oldukları muazzam potansiyele rağmen ortak hedefe varmakta zorlanmalarıdır.
Birlikte ortak hedefler ittihaz edinememenin sebepleri incelendiğinde anlaşılmaktadır ki, İslam âleminin içinde bulunduğu bunalımdan çıkartmaya talip olan ve dolayısıyla çare olarak görülen İslami Hareketler kendi teşkilatlarının işleyişini ciddi olarak sorgulamalı ve nerede hatalar yapıldıysa tespit etmelidirler. Zira ortada gün gibi aşikâr bir başarısızlık vardır. Bu başarısızlığın en büyük müsebbibi ise, hiç şüphesiz ki edindikleri misyondan ötürü İslami Hareketlerdir.