'1 Kasım'ı Anlamak' paneli
'1 Kasım'ı Anlamak' paneli

Oluşturma Tarihi: 2015-11-10 23:09:43

Güncelleme Tarihi: 2015-11-10 23:09:43

Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, 1 Kasım seçimlerine ilişkin, "AK Parti, 7 Haziran'da seçimleri kaybedince hemen yoğun bir istişare mekanizmasını çalıştırdı. Bunun sonucu ise başarılı bir siyasi mühendislik oldu" dedi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından, "1 Kasım'ı Anlamak" konulu panel düzenlendi. Vakfın Eyüp'teki İstanbul Şubesinde gerçekleştirilen, Prof. Dr. Öğün ile Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla'nın konuşmacı olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü kurumun Genel Koordinatörü Fahrettin Altun yaptı.

Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, 1 Kasım seçimlerinde merkezin toparlandığını, merkezin dışındaki iki parti olan MHP ve HDP'nin ise ciddi kayıplara uğradığını söyledi.

AK Parti açısından yüzde 9'luk kaybın 1 Kasım'da telafi edildiğini belirten Öğün, şöyle konuştu:

"Bu yüzde 9'luk oy, çok oynak ve çok kırılgan. Bu çerçeveden tek tek partilere baktığımızda merkezin dışındaki partilerden MHP ve HDP kaybetti. MHP, bütün siyasal ontolojisini, yükselen Kürt sorununa endekslenmiş vaziyette. Arkasına aldığı şey ise özellikle Türkiye'nin taşrasında yükselen Kürt terörüne karşı insanların hissiyatı. Böyle bir hesabı var. Bu hesap açılım sürecinin risklerini alan AK Parti'ye kadar işledi. Ancak 1 Kasım'da MHP'nin kartları elinden alındı. HDP ise çevre, kadın, eşcinsellik meselesi, HES'ler, doğanın tahribatı konularını öne çıkardı. Bununla büyük bir yükseliş sağlandı. Ancak yöneticileri, farklı söylemlerle öne çıktı. HDP bir söz söyledi. Ama sözünün içini dolduracak adımları atmakta çok aciz kaldı. HDP'nin kapasite sorunuyla ciddi bir hayal kırıklığı yaşandı. Yöneticileri de "onlara verilen oyların, PKK'ya verilmediğini' görmediler. Bu nedenle bir çöküş yaşandı."

- "Kürt oylarının tekrar AK Parti'ye gelmesi, biraz da HDP'nin tavrına bağlıdır"

Yüzde 9 oranındaki oynak oyların tekrar AK Parti'ye rücu ettiğini belirten Prof. Dr. Öğün, geri gelen oyların emanet olup olmadığını zamanın göstereceğini aktararak, "Dost acı söyler. AK Parti'nin kısa sürede zafer sarhoşluğundan kurtulması lazım" dedi.

Öğün, "Kürt oylarının tekrar AK Parti'ye gelmesi, biraz da HDP'nin tavrına bağlıdır. Eğer bu kadar oynaklık oluyorsa, her zaman olabilir. Bunu doğru okuyabilmek için AK Parti ve HDP'nin ne yapacağını görmek lazım. Terör olayları başladığında, HDP, 'terörü kınıyoruz' deseydi ve tematikleri derinleştirseydi, belki de çok farklı şeyler ortaya çıkacaktı. Onun için AK Parti, kendisini taşıyan bir sosyolojinin rahatlığından çıkıp, bu sefer kendisinin yüklenmesi gerektiğini görmezse çok büyük hata yapar. Yüzde 49 yavaş yavaş inmeye başlar" ifadesini kullandı.

Başkanlık meselesine de değinen Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, "Bu mesele, bir tür kelaynaklar kuşu filan gibi tartışılıyor. 7 Haziran sürecinde başkanlık konusunda bir inatlaşma oldu. İnatlaşmanın negatif tarafı pozitif tarafı bastırdı. 1 Kasım seçimi öncesinde ise başkanlık konusunun asla gündeme getirilmemesi çok doğru bir hareketti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'yerlilik' açılımı çok yerinde oldu ve büyük etki yaptı. Türkiye'nin çok derin yapısal meseleleri var. Bu gömlek ve elbise, birçok açıdan, Türkiye'nin beden sosyolojisini taşımıyor. Bunu aşabilecek, bu dinamizme uygun ölçülerde bütün kurumları yeniden konuşabileceğimiz, tartışabileceğimiz bir iklimin içine giriyoruz. Bu bir zorunluluk olarak bizi çekiyor. Bunun altında kalkabilecek miyiz, yoksa kalacak mıyız, bunu zaman gösterecek. Tartışılan konular, Türkiye'nin derin yapısal meselelerinde karşılığına buluyorsa anlamlıdır" değerlendirmesinde bulundu.

"Bu seçimlerde başkanlık seçimleri oylanmadı. AK Parti böyle düşünüyorsa yanılıyor" diyen Öğün, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Yapısal reformları içine koyarak insanlara anlatabilirseniz ve bunun gerektirdiği tartışmaları da bütün terletici meselesiyle başarabilirseniz, karşılığı olacaktır. AK Parti'nin öz eleştiri geleneği yok ama başka bir geleneği var. Bunu da diğer taraf anlamıyor. AK Parti'de danışma ve istişare sistemi var. İstişare çok daha ilginç bir kültürdür ve öz eleştirinin yerini alır. AK Parti'nin dinamizmi buradan geliyor. AK Parti, 7 Haziran'da seçimleri kaybedince hemen yoğun bir istişare mekanizmasını çalıştırdı. Bunun sonucu ise başarılı bir siyasi mühendislik oldu."

- "Başkanlık sistemi tartışılabilir, talep de edilebilir"

Prof. Dr. Atilla Yayla ise seçmenlerin süper olmadıklarını, tam bilgiye sahip olmamasına rağmen farklı kaynaklardan gelen bilgileri kafalarında kristalize ettikten sonra tercihlerini yaptıklarını söyledi. İşin ilginç tarafının eksik bilgili bireylerin tercihlerinin kümülatif sonucunun olağanüstü başarılı neticeler vermesi olduğunu vurgulayan Yayla, 1 Kasım sonuçlarının başkanlık isteminde beklenen istikrarlı ve güçlü yürütmeyi ortaya çıkardığını dile getirdi.

Başkanlık sistemiyle ilgili bazı olumsuz argümanların ortadan kalktığını belirten Yayla, "7 Haziran seçimleri öncesinde başkanlık sisteminin yanlış zeminde tartışıldığını düşünüyorum. Hem taraftar hem de karşı olanlar, kişi odaklı olarak düşünmeye meylettiler. Muhalefet, başkanlık sistemini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şahsında diktatörlükle özdeşleştirdi. Anlamsız, geçersiz olan argümanlarla karşı çıktı" diye konuştu.

"Başkanlık sistemi iki yaygın hükümet sisteminden birisidir" diyen Prof. Dr. Yayla, şunları kaydetti:

"Parlamenter sistem kadar meşrudur. Tartışılabilir, talep de edilebilir. Ama başkanlık sisteminin mucizevi bir çözüm olduğu iddiası yanlıştır. 'Başkanlık sistemi Türkiye'ye getirilirse, ülke kanatlanır' düşüncesi abartılıdır. Bir ülkenin kanatlanması başka birçok faktöre bağlıdır. Onun için bu meseleyi, kişiye odaklı olmadan tartışmamızda fayda var. Yeni seçim tarzları ve sistemleri doğabilir. Radikal bir değişiklik beklemek zor. AK Parti ve HDP son yılları değerlendirildiğinde yeni fikirlere daha açık gözüküyorlar. Bu bakımdan bazı avantajlar sağlıyorlar kendilerine."