"Abdul Aziz Saud Al - Babtain Kültür Vakfı" tarafından Oxford Üniversitesi'nde düzenlenen "Dünyada Ortak Zorluklar" başlıklı konferansın açılış konuşmacıları arasında yer alan Gül, küresel ve bölgesel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Uluslararası düzeyde şeffaflığa ihtiyaç duyulduğunu belirten Gül, "Örneğin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin reform konusundaki direnci devam ediyor. Halbuki böyle bir reform, Güvenlik Konseyi'nin daha demokratik, daha temsil gücü yüksek, daha şeffaf olması anlamına gelir. Özellikle beş daimi üye, bu reformun gecikmesinin uluslararası barışın ve güvenliğin geleceği için ciddi bir risk yarattığı konusunda uyarılmalı" şeklinde konuştu.
Gül, Birleşmiş Milletler'in onlarca yıldır Filistin meselesinin çözüme kavuşturulması, Suriye'de sivil savaşın engellenmesi gibi güvenlik konularında yetersiz kaldığını vurgulayarak, bu durumun kitlelerin gözünde uluslararası sistemin itibarını gitgide zayıflattığını söyledi.
Bölge liderlerine de seslenen Gül, "Ortadoğu'daki mevcut kaotik durumun, bölgenin liderlerinin küçük çıkarlara dayalı iç çatışmaları bir yana bırakmasına yardımcı olmasını umuyorum. Liderlerin boş retorikler yerine, meselelere daha büyük ölçekli bir vizyonla, daha geniş bir açıdan bakarak yaklaşmalarını umuyorum" dedi.
Türkiye'nin halen 2 milyondan fazla sığınmacıyı ağırladığını hatırlatan Gül, "Dünyanın büyük aktörlerinin siyasi sorunlara uygun çözümlerin bulunmasına yardımcı olmak konusundaki yetersizlikleri karşısında hayal kırıklığımı saklayamıyorum. Bu durum sığınmacı krizine ve terörizm problemine yol açtı. Ayrıca sığınmacılara insanı yardım anlamında da yeterli merhametin ve ilginin gösterilmemesi karşısında da hayal kırıklığı yaşıyorum" dedi.
Gül, devam eden sığınmacı krizinin Türkiye, Libya, Yemen ve Suriye gibi bölgede birçok ülke için "sosyo ekonomik bir felaket" halini aldığına dikkati çekti.
UNICEF'in yayınladığı bir raporda çatışma bölgelerinde eğitim imkanından uzak kalan çocuk ve gençlerin "kayıp nesillere" dönüştüğüne yer verildiğini hatırlatan Gül, "Bu çocukların birçoğu aşırıcıların, silahlı grupların ve yeraltı endüstrilerinin avı haline gelebilir. Bu hepimiz için büyük bir endişeye neden olmalı" uyarısında bulundu.
Gül, terör örgütleri DAEŞ ve El-Kaide'nin tarihi kültürel miras alanlarına ve mevcut eğitim altyapısına yönelik saldırılarının aslında kültüre diyalog ve çeşitliliği hedef aldığını kaydetti.
Ulusal ve uluslararası seviyede kurumlar, hükümetler, şirketler, siyasi partiler, parlamentolar ve sistemler için bir diğer önemli konunun ise "itibar kaybı" olduğunu belirten Gül, "İnsanların gerçeklere şimdi daha büyük bir erişimi olduğunu görmezden gelemeyiz. Bu yüzden sorunların gizlenmesi yerine açıkça tartışıldığı bir yönetim kültürüne ihtiyaç var. Hükümetlerin ve organizasyonların tutumları ile insanların beklentileri arasındaki boşluk ciddi seviyede kredibilite ve hesap verme sorumluluğu sorunlarına neden oluyor" değerlendirmesinde bulundu.
11. Cumhurbaşkanı Gül konuşmasının ardından eşi Hayrünisa Gül ile birlikte Oxford Üniversitesi'ndeki yayınevini, şehirdeki ünlü Blackwall kitapçısını ve üniversitenin İslam Araştırmaları Merkezi'ni ziyaret etti.
Merkezin aynı zamanda mütevelli heyeti üyesi olan Gül, burada merkezin çalışmalarına ilişkin bir brifing aldı. Gül ayrıca merkezin bahçesine bir de anı ağacı dikti.
