Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ev sahipliğinde, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ortaklığıyla Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen, "2. Uluslararası Osmanlı Coğrafyası Arşiv Kongresi", bugünkü oturumlarla sona erdi.
Kongrede "Osmanlı Arşivleri" başlığı altında konuşan Prof. Dr. Ortaylı, arşivin tarih kaydı olduğunu ifade ederek, Osmanlı arşivlerinin ise devletin hükmettiği bölgeler ve komşuları açısından son derece değerli olduğunu söyledi.
- "Herhangi bir mülkiyet problemini buradaki arşivlerden çözüyoruz"
Osmanlı arşivlerinde sadece Türkçe değil, Arapça, Rumca, Slav dillerinde vesikalara son dönemlerde bile rastlandığını dile getiren Ortaylı, şöyle konuştu:
"Çünkü, bunlar sadece devletler arası kullanılan diller için değil, o imparatorluğun içerisindeki etnik grupların, kendi dillerinde devlet hayatına, kamu hayatına katılmalarını da gösterir. Osmanlı arşivleri dünyanın en zengin arşivleri derken, sayıyı ifade etmiyoruz. Bütün büyük devletlerin arşivlerinde milyonlarca vesika vardır. Hele zamanımıza yaklaştıkça bunların sayısı daha da artar. Ancak Osmanlı devlet arşivlerinin hem milli hem de milletler arası hayat bakımından önemli tarafı şudur ki; bu vesikalar mahalli işlemlerin bir kopyasını içerir. Bu önemli bir vasıftır ve merkezdeki işlemlerin de mahalledeki aksini yansıtır. Bunlar bir bütündür. Bizim devlet hayatımızı anlamamız için kaçınılmaz olarak Sırbistan, Bulgaristan arşivlerini, Yunanistan'da Girit, Selanik arşivlerini, Karadağ arşivlerini bilmemiz gerekir. Komşu devletlerden Rusya'nın ve Tahran'daki Dışişleri arşivi milli hayatımızın ve tarihimizin bir parçasıdır. Bugün Orta Avrupa ülkesi Macaristan'ın tarihi bizim arşivlerimizdedir. Avusturya arşivlerinde Türk imparatorluğu, bizim arşivlerimizde de Alman İmparatorluğu ve sonraki adıyla Avusturya İmparatorluğu vardır. Venedik buradadır biz Venedik'te. Papalık buradadır, biz Papalık'ta. Osmanlı arşivleri bir dünyadır. Filistin'deki arazi meselesi de, Katar'la Suudiler arasındaki tabii kaynaklar meselesi de Ürdün ve İsrail arasındaki arazi ihtilafları sadece devletleri değil, insanları da ilgilendirir. Biz herhangi bir mülkiyet problemini buradaki arşivlerden çözüyoruz. Bu yüzden kadastrosunu da bizim yapmamız isteniyor. Bu kongre, sadece tarih yazımı için değil, doğrudan doğruya küçük insanların hayatı için önemli neticeler içeriyor."
Ortaylı, Osmanlı arşivlerindeki bazı vesikaların iyi saklanmaması durumunda önemli bir şekilde sadece Türkiye'de değil birçok yerde problemlerin ortaya çıkacağını dile getirerek, özellikle Osmanlı arşivlerinin ayrı bir yerde muhafaza edilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Osmanlı arşivlerinin son dönemde Ermeni olayları için bilerek veya bilmeyerek çokça zikredildiğini hatırlatan Ortaylı, "Arşivler ortada, ortada olmayanların da günden güne tasnif edildiği de ortadadır. Ermeni sorununu aydınlatacak, inanılmayacak kadar fazla vesikalar var. Bu ayrı bir formda değil Osmanlı arşivinin her bölümünde var." ifadelerini kullandı.
"Türk'e Türk'ün propagandası yapılıyor" sloganını gülünç olarak niteyelen Ortaylı, "Türk'e Türk'ün propagandası tabii ki yapılacak. Türklerin evvela hiçbir şeyden haberi yok. Yani evvela Türklere anlatacaksın ki ondan sonra başkasına anlatmak mümkün olsun. Siz eğer kendi elinizdeki vesikaları ve onların yorumlarını, yapılmış olanları tekrar ve tekrar kamunun istifadesine sunmazsanız o zaman yapacak bir şey yok. Başkasına hiçbir şey anlatamazsınız." değerlendirmesinde bulundu.
- "Lozan'da tamamiyle kapitülasyonlar tartışıldı"
Arşiv toplantısının tek başına Ermeni meselesini aydınlatmak veya Lozan'daki haklarımızı ispat etmek için tertiplenmediğini söyleyen Ortaylı, şunları kaydetti:
"Lozan'da biz muzaffer bir devlettik. Kendi zaferimizin ve süngümüzün çizdiğinin dışında da hiçbir şey verilmedi bize. Yani Mudanya Mütarekesi günü neredeysek Lozan'da da oradaydık. Lozan'da asıl kavga edilen bunlar değildi. Onların kavga edecek halleri de yoktu. Lozan'da Ermeni meselesi de tartışılmadı. Lozan'da tamamiyle kapitülasyonlar tartışıldı. Bizde en çok hazmedemedikleri şey kapitülasyonlardı. Onların kaldırılmasına tahammül edilemiyordu. Lord Curzon dedi ki; Mondros Mütarekesi'nde şu şu hükümleri kabul ettiniz." İsmet Paşa da haklı olarak "Ben buraya Mondros'tan değil Mudanya'dan geldim" diyor. Bu çok önemli bir değişimdir. İki harp arası dünyada Britanya'nın karşılaştığı en önemli problemlerdendir. Kapitülasyon rejiminin bu şekilde ilgası hiç şüphesiz ki dünyayı değiştiren olaylardan birisidir. Ondan evvelki de Sovyetler Birliği'nin kurulmasıdır."