6. Boğaziçi Zirvesi
6. Boğaziçi Zirvesi

Oluşturma Tarihi: 2015-12-09 12:49:10

Güncelleme Tarihi: 2015-12-09 12:49:10

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, "Dünya ticaretinin daralma trendine ve Orta Doğu coğrafyasındaki olumsuzluklara rağmen, ülkemiz miktar bazında ihracatını ve dünya dış ticaretinden aldığı payı arttırmaya devam ediyor" dedi.

Büyükekşi, Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ev sahipliğinde "Daha Az Yoksulluk, Daha Fazla Refah" temasıyla düzenlenen 6. Boğaziçi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, dünyada yaklaşık 795 milyon insanın yetersiz beslendiğini ifade etti.

Dünyada her 9 kişiden 1'inin akşamları yatağına aç gittiğini belirten Büyükekşi, "Peygamberimiz Hz. Muhammed 'Komşusu açken tok yatan kimse bizden değildir' demiştir. Bu anlamda, 'Daha az yoksulluk, daha fazla refah' temasının, 6. Boğaziçi Zirvesi'ne anlam kattığını düşünüyorum" dedi.

Ekonomik büyümenin özellikle gelişmekte olan ekonomiler için büyük önem arz ettiğini ve ekonomik büyümenin sürdürülebilir olmasının da bir o kadar önemli olduğuna dikkati çeken Büyükekşi, işte bu noktada ekonomik kalkınmayla ilgili parametrelerin de önem kazandığını söyledi.

Büyükekşi, yoksulluğun minimize edilmesine yönelik çalışmaların, refahı arttırıcı önlemlerin, uzun vadede, ekonomik büyümeyi desteklediğine işaret etti.

Azalan yoksullukla, bireylerin daha iyi eğitim imkanları elde edebileceğini dile getiren Büyükekşi, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu yolla daha üretken, daha girişimci ve yenilikçi bireyler yetişiyor. Böylece ekonomik büyüme ivme kazanıyor. Madalyonun öteki tarafından baktığımızda ise, ekonomik büyümeyi destekleyen faaliyetlerle yatırımlar artıyor. Ülkeler arası artan ticari ilişkilerin ve ekonomik büyümenin getirisi, ekonomik kalkınma ve refah arttırıcı politikalar için finansman yaratıyor. Kısacası, ekonomik büyüme ve refah karşılıklı etkileşim içindeler. Bu sebeple, her ikisine de önem verilmesi gerekiyor. Her iki alanda da etkinliğin sağlanması bakımından, ülkeler arasındaki ticaret hacminin ve dayanışmanın artması büyük önem arz ediyor."

- "Ülkeler arası etkileşim artan ticari ilişkilerle her alana yayılacak"

Mehmet Büyükekşi, OECD'nin bir raporuna göre OECD ülkelerinin birçoğunda zengin ve fakir arasındaki gelir farkının son 30 yılın en yüksek seviyesinde olduğunu belirtti.

OECD ülkelerinde nüfusun en zengin yüzde 10'luk kesiminin, nüfusun en fakir yüzde 10'luk kesiminden 9,5 kat daha fazla kazandığını ifade eden Büyükekşi, bu oranın 1980'lerde 7 kat olduğunu anımsattı.

Büyükekşi, Türkiye'nin 90'lı yıllarda OECD'de gelir dağılımının en hızlı bozulduğu 3'üncü ülke konumunda olduğunu ve 2000'li yıllarda ise gelir dağılımı en hızlı düzelen ülke konumuna gelindiğini söyledi.

Kişi başına günlük 1 doların altında satın alma gücüne sahip fert sayısının 2002 yılında yüzde 0,2 iken, bugün bu durumun tamamen ortadan kalktığını vurgulayan Büyükekşi, şunları kaydetti:

"2,15 doların altında satın alma gücüne sahip fert sayısı 2002 yılında nüfusun yüzde 3'lük kısmını teşkil ederken son açıklanan değerler yüzde 0 dolaylarında seyrediyor. 4,3 doların altında satın alma gücüne sahip bireyler 2002 yılında nüfusun yüzde 30,3'ünü teşkil ederken, bu oran son verilerde yüzde 1,6 düzeyinde gerçekleşti."

Dünyanın yoksulluk ve refah konularındaki zorlukların yanında konjonktürel zorluklarla da karşı karşıya olduğunu hatırlatan Büyükekşi, 2014 yılı boyunca doların değer kazanması ve ham madde fiyatlarının düşüşü gibi etkenlerin dünya ticaretinde daralma meydana getirdiğini ifade etti.

Özellikle Orta Doğu coğrafyasında meydana gelen terör olayları ve politik sorunların da bu bölge veya yakın bölgelerdeki ekonomileri olumsuz etkilediğini belirten Büyükekşi, "Gerek refahla ilgili problemlere gerekse konjonktürel sorunlara karşı koymak için yapabileceğimiz en kolay ve en etkili girişim iş birliğimizi arttırmak olacak. Artan ticari ilişkilerimiz, ülkeler arası yakınlaşmayı arttıracak. Ülkeler arası etkileşim artan ticari ilişkilerle her alana yayılacak" dedi.

Bu etkileşimle toplumsal refahı ve ekonomik büyümeyi daha etkili bir şekilde gerçekleştirecekleri değerlendirmesini yapan Büyükekşi, bugün burada oluşturulan güzel atmosferin, dost ülkelerle ilişkilere katkı sağlayacağına inandığını söyledi.

- "Ar-Ge harcamalarımızın, milli gelire oranını yüzde 3'e çıkarmayı hedefliyoruz"

Türkiye'nin ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmaya gereken önemi verdiğine dikkati çeken Büyükekşi, hem sivil toplum kuruluşlarının, hem de resmi kurumların en iyi şekilde çalıştığını ifade etti.

Bunun mükafatının da alındığını ve en son açıklanan istatistiklerin Türkiye'de yoksulluğun azaldığını gösterdiğini dile getiren Büyükekşi, yoksulluktaki azalış trendinin gelecek dönemlerde devam edeceğine inandıklarını belirtti.

Türkiye ekonomisinin, ihracat desteğiyle birlikte büyümeye devam ettiğini dile getiren Büyükekşi, dünya ticaretinin daralma trendine ve Orta Doğu coğrafyasındaki olumsuzluklara rağmen, Türkiye'nin, miktar bazında ihracatını ve dünya dış ticaretinden aldığı payı arttırmaya devam ettiğini vurguladı.

Avrupa'nın ithalatı içinde Türkiye'nin ihracat payının eylül ayında yüzde 1,17'ye yükselerek tarihinde en yüksek seviyeye ulaştığını kaydeden Büyükekşi, şöyle devam etti:

"Biz bu başarının arkasında Türkiye'nin inovasyona yaptığı yatırımların olduğuna inanıyoruz. Çünkü inovasyon, Ar-Ge, markalaşma, tasarım gibi yüksek katma değer yaratan unsurlara Türkiye'de ilgi her geçen gün artıyor. Son açıklanan istatistiklerine göre Ar-Ge harcamalarımızın, milli gelire oranı yüzde 1'in üzerine çıktı. Bu oranın 2023 yılına kadar yüzde 3 düzeyine çıkmasını hedefliyoruz. Ayrıca, inovasyon konusunda da çok ciddi bir bilinçlenme var. Biz, özellikle inovasyonun da dünyaya refah getireceğine inanıyoruz.

Aynı zamanda refahın da inovasyonu teşvik edeceğini düşünüyoruz. Bu bağlamda TİM olarak inovasyon konusunda önemli etkinliklere imza atıyoruz. Geçen hafta, dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Türkiye İnovasyon Haftası'na 50 bine yakın kişi katıldı. İnovasyon konusunda önemli atılımlar gerçekleştiriyoruz."