Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Meclise sunulan hükümet programının "Demokratikleşme ve Yeni Anayasa" başlıklı ikinci bölümde "Temel hak ve hürriyetler" konusu yer aldı.
Demokratikleşme perspektifinin odağında insan onurunun bulunduğu belirtilen programda, insan onurunu zedeleyen hiçbir uygulama ve politikanın meşru görülemeyeceği vurgulandı.
Programda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kimliği taşıyan hiç kimsenin hiçbir makam ve güç sahibi tarafından tahkir edilemeyeceği bildirilerek, "inancı, rengi, cinsiyeti, dili, ırkı, siyasi düşüncesi, felsefi anlayışı ve hayat tarzı sebebiyle ayrımcılığa maruz bırakılamaz, herhangi bir şekilde nefret söylemine muhatap kılınamaz" ifadesine yer verildi.
Cumhuriyetin 100. yılına yürürken, önceliğin ülkenin katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasa ile yönetilmesini sağlamak olduğu vurgulanan programda, "Bu değerler üzerine inşa edilecek yeni anayasal düzenimizin en temel ilkesi, ahlaki referansı ve ruhu insan onuru olacaktır. İnsan onuru ancak ve ancak insanın tercih ve irade gücünü yansıtan özgürlükler ile hayat bulabileceğinden, yeni anayasal düzenimizin odağında insan hak ve özgürlükleri yer alacaktır" denildi.
Programda, kamu düzeninin insan hak ve özgürlüklerinin hayat alanı olarak görüldüğü, bu çerçevede özgürlük ve güvenlik kavramlarını birbirlerinin karşıtı değil, tamamlayıcı unsurları olarak değerlendirildiği kaydedildi.
- "Demokrasi mücadelemizi daha ileriye taşımaya kararlıyız"
AK Parti hükümetlerinin önemli bir reform alanı olarak gördüğü demokratikleşme konusunda Türkiye'nin birikmiş ve kronikleşmiş pek çok meselesinin milletin beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda çözüme kavuştuğu, ülkenin güçlü bir hukuk devleti olması yönünde önemli adımlar atıldığı aktarılan programda, şu ifadelere yer verildi:
"Anti-demokratik uygulamalar, hukuksuzluk, temel insan haklarına karşı işlenen cürümler, milli irade ve Meclisimiz üzerinde tesis edilen vesayetler ortadan kalkmıştır. Artık o dönemlere 'eski Türkiye' diyoruz ve 'yeni Türkiye'de hiç kimse o karanlık dönemleri hatırlamak istememektedir. Bugün açık yüreklilikle milletimizin 2002'de başlattığı Sessiz Devrim'i ile birlikte eski Türkiye döneminin kapandığını gururla dile getiriyoruz. Bu partimize oy versin, vermesin tüm milletimizin ve Meclisimizin ortak kazanımıdır. Demokratikleşmeyi dinamik bir süreç olarak görmekteyiz. Geçmiş hükümetlerimiz döneminde gerçekleştirdiğimiz demokrasi mücadelemizi toplumun tüm kesimlerinin katkılarıyla daha ileriye taşımaya kararlıyız."
Hükümetin temel amacının, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini genişletmek olduğu vurgulanan programda, yeni dönemde demokratikleşmeye ve yönetim kalitesini artırmaya devam edileceği işaret edildi.
Programda, herkesin inandığı gibi yaşayabildiği, fikirlerini özgürce ifade edebildiği, refaha katkıda bulunduğu ve refahtan hak ettiği payı aldığı, emniyet ve huzur içerisinde yaşayan, şeffaflığın ve hesap verebilirliğin esas alındığı bir toplum olarak birlikte geleceğe yürünüleceği bildirildi.
- "Cemevlerine hukuki statü tanıyacağız"
Programda "Temel Hak ve Hürriyetler" başlığında "AK Parti hükümetleri, iktidara geldiği günden beri devletin topluma kimlik biçme, dikte etme hakkının olmadığını dile getirerek, bu vesayetçi zihniyetle mücadele etmiştir" denildi.
Hükümet olarak bireysel hak ve özgürlüklerle insan onurunu yüceltmeyi temel ahlaki referans olarak kabul edildiği belirtilen programda, "Bu referansla vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almayı ve bunların kullanımını kısıtlayan engelleri ortadan kaldırmayı temel bir vazife olarak görüyoruz. Milletimizin temel değerlerine dayalı birlikteliğimizi ve vatandaşlık bağını benimsiyoruz. Devlet ile vatandaş ilişkilerinin adalet ölçüsünde ve demokratik bir temelde sağlanması gerektiğini düşünüyor ve tüm vatandaşlarımızı çoğulcu bir yaklaşımla kucaklıyoruz" ifadesi kullanıldı.
Programda, "yeni dönemde de etnik kimliği, mezhebi ve inancı ne olursa olsun herkesi bağrına basan, onları eşit vatandaşlık ile evrensel ilke ve değerler temelinde demokratik bir ortak yaşam bilincine ulaştıran bir anlayışı, daha güçlü bir şekilde hayata geçireceğiz" denilerek, şöyle devam edildi:
"Yaptığımız düzenlemelerin zihniyet dönüşümü ve etkin bir uygulamayla birlikte hayatın bir parçası haline gelmesi ve düzenlemelerimizin kalitesinin yükseltilmesi temel önceliğimiz olacaktır. Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce, milletimizin temel değerlerinin yoğrulduğu tarihi yolculuktaki birlikteliğimizi ve eşit vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz. Bu anlayışla, devletin bütün toplumsal kesimlerle hakkaniyet ölçüsünde, eşitlik temelinde demokratik bir ilişki geliştirmesini sağlayacak, toplumsal zenginliğimizin tüm unsurlarını çoğulcu bir yaklaşımla kucaklamaya devam edeceğiz. Herkesin temel hak ve özgürlüklerden en ileri derecede yararlanacağı bir Türkiye'yi hedefliyoruz. Bu hedefimiz doğrultusunda, toplumdaki her bireyin yaşam tarzını güvence altına alan bir yaklaşımı benimsiyoruz.
Bu bağlamda geleneksel irfan merkezleri ve Alevi vatandaşlarımızın inanç ve kültür temelli talepleri karşılanacaktır. Cemevleri, eğitim sisteminde bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog içinde demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız. Geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanıyacağız. Başta eğitim, istihdam ve iskan sorunları olmak üzere Roman vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne hız vererek, her türlü ayrımcılık zeminini ortadan kaldıracağız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan gayrimüslim azınlıkları herhangi bir ayrımcılığa maruz bırakmayacak şekilde, bütün hukuki ve fiili tedbirleri almaya devam edeceğiz."
- Sivil toplum için çerçeve yasa
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumunun etkinleştirileceği, uluslararası düzeyde üstlendikleri sorumlulukların güçlendirileceği belirtilen programda, bu alanda uluslararası temel hak mekanizmalarla mevzuat ve uygulama uyum düzeyinin yükseltileceği aktarıldı.
Programda, yeni dönemde temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin iç hukuka dahil edilmesine devam edileceği, özgürlükçü demokratik anlayışla bağdaşmayan şerhlerin kaldırılacağı bildirildi.
Mevzuatta anti-demokratik dönemlerden kalan düzenleme ve uygulamaların ayıklanması sürecinin tamamlanacağının altı çizilen programda, "Ekonomik ve Sosyal Konsey ile ilgili yasal düzenlemeyi gerçekleştirerek, Konsey'i yönetişim ilkeleri çerçevesinde etkin bir biçimde çalıştıracağız. Sivil toplumun geliştirilmesi ve güçlendirilmesine dair çerçeve yasa çıkaracağız. Bu kapsamda sivil toplum kurumlarının hukuki statülerinin, kurumsal yapılarının, faaliyetlerinin, kamu kurumları ile ilişkilerinin, mali kaynaklarının düzenlenmesini sağlayacağız" denildi.
- Muhatap millet olacak
Ülkenin demokratikleşmesinde ve refahının artmasında milli birlik ve kardeşlik sürecinin tarihi bir çabaya karşılık geldiğinin vurgulandığı programda, şunlar ifade edildi:
"AK Parti olarak ilk günden itibaren milli birlik ve kardeşlik perspektifi ile şekillendirdiğimiz siyasetle, vatandaşlarımızın devletimize aidiyetini zedeleyen, milletimizin farklılıklarını zenginlik yerine tehdit olarak gören anlayışların terk edilmesi için büyük çaba gösterdik. Yakın tarihimiz boyunca, hiçbir seçilmiş hükümetin gösteremediği cesaret ve kararlılıkla sorunların üzerine gittik. Çözüm iradesini ortaya koyduğumuz milli birlik ve kardeşlik sürecinde dönüm noktası, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan olarak 2005'te Diyarbakır'da yaptığı konuşma olmuştur. Bu konuşma ile tabular yıkılmış, etnik temelli sorunlara demokratik süreç içerisinde çözüm bulunacağı dile getirilmiştir. İlk kez bir hükümet, bu sorunla açıkça yüzleşme cesaretini göstermiştir. AK Parti hükümetlerinin halkımız tarafından destek gören bu cesur adımları, çeşitli terör saldırıları ve provokatif eylemler ile sekteye uğratılmaya çalışılmış, buna rağmen ülkemizin bu temel ve tarihi sorununun çözümü için kararlılık devam ettirilmiştir.
Hükümetimiz, bir yandan terörle kararlı bir şekilde mücadele edecek, diğer yandan demokratikleşmeyi ve çözüm iradesini sürdürecektir. Demokratikleşme ile eş zamanlı olarak yatırım, üretim ve istihdam imkanlarının geliştirilmesi başta olmak üzere terörden etkilenen yörelerimizin ekonomik ve sosyal rehabilitasyonuna dönük çalışmaları hızlandırarak devam ettireceğiz."
- "Silahın tamamen gündemden çıktığı..."
Kalıcı huzuru tesis etmek amacıyla çıkarılan 6551 Sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun ile silahın tamamen gündemden çıktığı bir noktaya ulaşmak için gereken tüm tedbirlerin alınacağının altı çizilerek, şunlara işaret edildi:
"Süreci sabote etmeye, akamete uğratmaya çalışan terör örgütü, kamu düzenini bozmaya çalışarak silahlı çatışmaya geri dönmüştür. Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan insanlarımıza yönelik her türlü baskı, şiddet ve illegaliteye başvuran örgüt, Türkiye'yi terk etmemiş, silah bırakmaya direnç göstermiştir. Terör örgütünün eylem ve sabotajları, süreci sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır. Halkın hakkını, hukukunu koruyabilmek için kamu düzenini tahkim ederek özgürlük, güvenlik dengesini kurmak mutlak gerekliliktir. Daha önce olduğu gibi, 64. Hükümet olarak da hukuk içinde yürüttüğümüz terörle mücadelede vatandaşın mağduriyet yaşamamasını, aksine vatandaşların temel haklarını garanti altına alacak bir kamu düzeninin tesis edilmesini amaçlamaktayız."
Bu anlayışla reformlardan, hizmetlerden, yatırımlardan asla vazgeçilmeyeceği, geri adım atılmayacağının vurgulandığı programda, şunlar kaydedildi:
"Süreçte farklı sebeplerle oluşan güvenlik risklerini gidermek, bölge insanını ceberrut ve zalim örgütün baskısından korumak devletimizin öncelikli görevidir. Akan kan duruncaya ve kamu düzeni tesis edilinceye kadar terörle mücadelemize, hukuk ve kardeşlik tam anlamıyla tesis edilinceye kadar da çözüm irademizi korumaya devam edeceğiz. Demokratikleşme konusunda atacağımız adımlarda muhatabımız tüm milletimiz olmaya devam edecektir. Önümüzdeki dönemde demokratikleşme çabalarımızı sürdürürken, tüm meşru toplumsal kesimleri muhatap alan bir anlayış içinde hareket edecek, hiçbir kesimin tek tipçi bir anlayışı vatandaşlarımıza dayatmasına izin vermeyeceğiz."