Zeytinoğlu AB'nin kurucu anlaşması kabul edilen 1957 tarihli Roma Anlaşması'nın 60. yıl dönümünün ardından AB ile ilgili değerlendirmeler içeren bir yazılı açıklama yaptı.
Britanya'nın AB'den çıkma süreci ve AB karşıtı akımların güçlenmesiyle sarsılan Birliğin yeni bir gelecek inşa etme noktasında olduğuna dikkati çeken Zeytinoğlu, AB'nin bugün her zamankinden fazla siyasi birliğe ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
Bundan 60 yıl önce 6 kurucu devletin bir araya gelerek Roma Antlaşmalarını imzaladığında, İkinci Dünya Savaşı'nın yıkımı üzerine yeni bir Avrupa'yı inşa etmeyi hedeflediklerini aktaran Zeytinoğlu, "Demir Perde ile ikiye ayrılan Avrupa'nın, süper güçlerin dünyasında var olabilmesi için tek çare birleşmeydi. Bu birlik çeşitli aşamalardan, krizlerden ve zorluklardan geçerek bugüne geldi. Bir barış projesi olarak AB'nin tüm dünya açısından anlamlı bir bütünleşme hareketi olduğu söylenebilir. AB dünyanın en büyük ticaret blokunu oluşturuyor. 500 milyonluk AB Tek Pazarı, 5,8 trilyon avro ile ihracatta lider konumda, Çin'in 2,5 katı, ABD'nin ise 3 katından fazla ihracatı var ve dünyada aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 80 ülkenin birinci ticaret ortağı konumunda bulunuyor." bilgilerini verdi.
- Çoklu sorunlarla sarsılan AB için birliği güçlendirme zamanı geldi, geçiyor"
Zeytinoğlu AB'nin özellikle ekonomi ve ticaretteki başarılarına karşın siyasi birlik oluşturmada başarılı olamadığına değinerek reform gereğini yineledi. Dayandığı değerlere samimi bir şekilde sahip çıkan, dış politika, savunma ve güvenlik alanlarında da birleşmiş bir AB'nin dünya için etkili bir aktör olabileceğini belirten Zeytinoğlu şöyle devam etti:
"Bugün de AB çeşitli ve çözümü zor sorunlarla karşı karşıya. Avro alanını düzenlemek, dış politikayı güçlendirmek, göç konusunda ortak ve sürdürülebilir bir politika uygulamak, büyümeyi hızlandırmak, sosyal hakları güçlendirmek gibi. AB'nin bu sorunlarla baş edebilmesi için kendi içinde tutarlı ve dayanışma içinde davranabilmesi gerekli. Ancak bugün AB üyesi devletlere baktığımızda, AB karşıtı akımların güçlendiğini, ırkçı ve aşırı sağ liderlerin oylarını artırdığını ve göç ve mülteci gibi meseleler karşısında AB'nin çapsız ve içe kapalı politikaları tercih eder noktaya geldiğini üzülerek görüyoruz.
AB başarısının altında eziliyor ve kendi değerlerine ihanet eder bir noktaya ilerliyor. Britanya'nın AB'den ayrılma kararı, AB'deki bu zayıflamanın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. AB'nin kısa zamanda kendini toparlaması ancak reform yaparak ve siyasi birliğini güçlendirerek mümkün olabilir. Trump ile birlikte ABD'nin NATO'yu ve Avrupalı ortakları ile ilişkilerini gözden geçirmesi ve güneydoğu Asya'yı global politikalarının odağına koyması gibi gelişmeler de AB'yi daha etkili bir dış ve savunma politikası oluşturma konusunda sıkıştırıyor."
- "Ancak değerlerine sahip çıkan bir AB Türkiye için geleceğe yönelik bir vizyon sunabilir"
İKV Başkanı Zeytinoğlu, AB üyesi 27 ülkenin liderleri ve AB kurumlarının başkanlarıyla Roma'da bir araya gelerek bir bildiriye imza attığını hatırlatarak, AB liderlerinin birlik ve dayanışma içinde AB'yi daha güçlü ve dayanıklı hale getirmek konusundaki kararlılığının ümit verici olduğunu belirtti.
Zeytinoğlu, "AB liderlerinin bildirisinde şöyle bir ifade var: 'Tek başımıza küresel dinamiklerin dışında kalırız. Birlikte durmak bu dinamikleri etkilemek, ortak çıkar ve değerlerimizi savunmak için en iyi şansımız. Gerektiğinde farklı hızlarda veya derecelerde de olsa, birlikte aynı yöne doğru ilerleyeceğiz ve katılmak isteyenlere kapımızı açık tutacağız.' Bu önemli bir ifade ve eğer samimi ve kararlı bir şekilde izlenirse AB'nin çıkışının da bu yönde olacağına inanıyorum. AB ülkelerinin birçoğu için tek alternatif bütünleşmiş bir Avrupa ve bu Avrupa'yı başarılı kılmak için de fedakarlık ve sorumluluk gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Türkiye-AB ilişkilerine ilişkinse şu ifadelerini kullandı:
"Son dönemde Türkiye'de, birliğin samimi olmayan ve dışlayıcı yaklaşımı sebebiyle AB ile ilgili derin bir hayal kırıklığı gözlemlemek mümkün. Çoğu vatandaşımız Türkiye'ye haksızlık yapıldığı ve üyelik müzakerelerinin başlatılmasına rağmen sudan sebeplerle bloke edildiğini düşünüyor. AB Türkiye'yi entegre etme fırsatını kaçırdı ama göç politikasından güvenliğe kadar birçok alanda Türkiye'nin katkısı AB için çok önemli.
Her şeyden önce, Avrupa'nın savunması için Türkiye'nin ne kadar vazgeçilmez önemde olduğunu hatırlayalım. AB'nin Türkiye ile ilişkileri düzeltmek ve rayına sokmak için hala bir şansı var. Ancak kendi değerlerine sahip çıkan, Türkiye gibi aday ülkelere karşı dürüst ve açık bir politika izleyen bir AB, ülkemiz için inandırıcı bir vizon sunabilir. 60. yılında AB liderlerinden bu vizyonu ve sağduyulu tavrı bekliyoruz."