Sigmar Gabriel, Tagesspiegel gazetesi için kaleme aldığı makalede, Avrupa'nın bugüne kadar Körfez bölgesindeki çatışmalarda fazla söz sahibi olmadığını belirterek, ''Avrupa İran'a karşı inandırıcı olabilmek, cesur ve güçlü adımlar atmak için siyasi risk almak zorunda.'' ifadelerini kullandı.
Gabriel, Avrupa'nın bölgedeki savaş tehlikesi tehdidi konusuna müdahil olmayı istemesi durumunda da siyasi risk alması gerektiğini vurgulayarak, bunun gerektiğinde savaş gerilimini önlemek için mevcut ABD Başkanı ile büyük bir siyasi çatışmanın kabul edilmesi anlamına geldiğini belirtti.
Son iki yılda işler ciddileştiğinde Avrupa'nın adeta kağıttan bir kaplan olduğunun görüldüğünü savunan Gabriel, Avrupa Birliği'nin (AB), ABD'nin İran ile olan nükleer anlaşmadan ayrılmasının ardından anlaşmanın ''halen yürürlükte olduğunu'' belirtmekten başka bir şey yapmadıklarına işaret etti.
AB'nin bugüne kadar İran'ın nükleer silahları terk etmesi karşılığında etkili ekonomik yardım sağlama sözünü yerine getiremediğini vurgulayan Gabriel, "Çünkü AB'ye göre ABD'nin İran'a karşı ekonomik yaptırımları uluslararası hukuka aykırı olsa bile hiçbir Avrupa bankası İran ile ticari işler için bir hesap açma konusunda dahi kendisine güvenemiyor. Doların baskın olması ve kendisine olan bağımlılık ile şirketlerin, bankaların Amerikan kurumları tarafından hedef alınması riskleri var. Huawei olayında olduğu gibi İran ile olan ticaret nedeniyle ABD'nin talebiyle ülke dışında tutuklanma riski de mevcut.'' değerlendirmesinde bulundu.