Merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam edilişlerinin 54. yılında Topkapı'daki Anıt Mezar'da anma töreni düzenlendi.
Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından konuşan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Menderes, Polatkan ve Zorlu'ya Allah'tan rahmet diledi ve her zaman rahmetle anacaklarının bir göstergesi olarak bu törenin düzenlendiğini belirtti.
Konuşmasından önce Rahman Suresi'nden "Dünyadaki her şey fanidir, geçicidir, sadece Allah'ın zatı bakidir" ayetinin okunduğunu, buna herkesin inandığını ifade eden Kurtulmuş, rahmetli Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın maddi bedenleri itibarıyla dünyadan ayrıldığını ama bu topraklarda çok az insana nasip olan milletin kalbinde kıyamete kadar yaşama şerefine de nail olduklarını, bu ülke var oldukça ve bu millet yaşadıkça bu üç değerli ismin, milletin hem varlığının hem birliğinin hem de dirliğinin sembolü olarak zihinlerde yer alacağını söyledi.
Kurtulmuş, milletin, 1960 darbesini yapanları, o darbenin kılıçlarının iki tarafı da kesen komutanlarını, Yassıada Mahkemesi'nin hakim ve savcılarını, bugün isim olarak dahi hatırlamakta zorlandığını dile getirerek, insanların çocuklarına hala Menderes ismini verdiğini, sadece her sene bugün değil her sefer hatırlandığında, Türkiye'de demokrasi ve varlık mücadelesi hatırlandığında bu üç değerli ismin insanların kalbinde ve zihninde kuvvetli bir şekilde yer aldığını anlattı.
- "1950'yi iyi anlamak zorundayız"
"1960 darbesini anlamak için 1950'yi iyi anlamak zorundayız. 1950'yi iyi anlamazsak niye 1960 darbesi oldu, niye 1971 oldu, niye 1980 oldu, niye 28 Şubat oldu, niye 27 Nisan oldu bunları anlayamayız" diyen Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"1950, Türkiye siyasi tarihinin dönüm noktalarından birisidir. 1920 meclisinden itibaren, o meclisten var olan ruhu yani milletin farklı kesimlerinin bir araya gelerek bu aziz vatanı yönetme idaresini, yani kayıtsız şartsız birinci meclisin kurmuş olduğu o egemenliği, tekrar 1950'de Demokrat Parti ve Adnan Menderes vasıtasıyla bu millet yeniden ikame etti.
Bu topraklarda kıyamete kadar, ne millet egemenliğine halel gelecek ne de Allah'ın izniyle bu milletin değerleriyle, inançlarıyla hiç kimse bir daha mücadele edemeyecek, buna karşı düşmanlık gösteremeyecektir. Bunu milletimiz adına bir ahit, sözleşme ve mutabakat olarak Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın manevi huzurunda bir kez daha tekrar ediyoruz. Bu memlekette ne ezan sesi susacak, ne bayraklar inecek, ne milletin sözünün üstüne kimsenin sözü itibar sahibi olacaktır. Söz de karar da milletin olmaya devam edecektir. Bunun önüne geçmeye çalışan kim olursa olsun, bu millet mücadelesini sürdürecektir."
- "Bu millet dünyada adaletin, hakkaniyetin sesi olacaktır"
Kurtulmuş, son zamanlarda ülkede birliği ve dirliği ortadan kaldırmak, milletin bekası davasını engellemek ve memlekete tekrar eski günlerini yaşatmak isteyen bazı çevrelerin Türkiye'ye karşı oyunlar içinde olduğunu ifade etti.
Herkesin huzur içinde olması gerektiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Allah'a çok şükür bu millet, hem inançlarına hem köklerine hem de kendisine karşı oynanan oyunları kıracak bir iradeye sahip olarak köklerine sahip çıkacaktır. Son günlerde hain saldırılarda hayatını kaybeden şehitlerimize, askerlerimize, polislerimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Rahat uyusunlar.
Nasıl bu memlekette verilen demokrasi mücadelesi kıyamete kadar baki kalacaksa, birliğimiz, dirliğimiz de kıyamete kadar daim kalacak. Bu ülke huzur içerisinde yaşadığımız coğrafyanın istikrar adası, bir selamet yurdu, bir darüsselam olarak kıyamete kadar yaşayacaktır. Bu millet kökleriyle, tarihiyle geleceğinde de büyük bir millet olarak var olacak, dünyada adaletin, hakkaniyetin sesi olacaktır."
- "Biz, bedel ödeye ödeye geliyoruz"
AK Parti İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu da 16-17 Eylül'ün, devlet ve siyaset hayatının Türkiye'de ne çetin yollardan geçtiğini, bu memleketi sevmenin, bu topraklarda hür yaşamanın bir bedeli olduğunu, anlattığını söyledi.
Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın büyük bir mücadele ortaya koyduğunu ifade eden Soylu, şunları kaydetti:
"Dünyanın en pahalı gayrimenkulünde oturuyoruz. 'Demokrasi bedelsiz olmaz' derler. Biz, bedel ödeye ödeye geliyoruz. Bedeli sadece bugünkü siyasetçilerin ve devlet yöneticilerinin ödemesi değil, on yıllardan beri bu topraklarda bedel ödenmektedir. Bu bedel bazen Yassıada'da, bazen Kayseri zindanlarında, bazen Zincirbozan'da, bazen 1971'de, bazen 28 Şubat'ta, bazen hiç hak etmeyen insanların karşı karşıya kaldığı demokrasi ve özgürlük kısıtlamalarında ödedik. Allah'a şükürler olsun ki bugün ayaklarımız üzerinde duruyoruz. Her dönem aynı 1950, 1960 döneminde olduğu gibi ayağımıza çelme takmak isteyenler oldu, bu dönemde de var.
Bu ülkeden ümidi ve yarınlarına ait inancı olan herkesin bilmesini istiyoruz ki; bıraktıkları emanet, bugün emin ellerdedir. Bıraktıkları emanet, bugün bu memleketin evlatlarının dününü, bugününü, yarınını bilebilecek kadar bu meseleye sahip evlatlarının elindedir. Dün rahmetli Adnan Menderes'in, Zorlu ve Polatkan'ın omuzlarında bulunan yük, bugün kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın omuzlarındadır ve emanet emin ellerdedir. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Allah milletimize 16-17 Eylül tarihinde yaşandığı gibi bir acı yaşatmasın. Demokrasimize, huzurumuza sahip çıkalım."
- "Ülkemizin büyük bir utancıdır"
Adnan Menderes'in gelini Ümran Menderes de son zamanlarda yaşanan terör olaylarında yaşamını yitiren asker, polis ve sivillerin kaybının tüm milleti kahrettiğini, bunu yapanların ruh halini anlamanın mümkün olmadığını söyledi.
Ümran Menderes, 27 Mayıs 1960'ın demokrasiye, ülkeye karşı yapılmış bir darbe olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasi şehitlerimizin hayatlarına son verilmesi, ülkemizin büyük bir utancıdır. O gün bugündür Türkiye, yaşananları, yapılan haksızlıkları unutmamıştır. Menderes sevgisi, dededen toruna, büyüyerek devam etmiştir. Onların ülkeye hizmetten başka amaçları da yoktu. Onların döneminde ülke adeta bir şantiyeye dönmüş, yollar, fabrikalar yapılmış, ülke çağ atlamıştır. Her nedense ülkede yapılan güzel hizmetleri takdir edeceğimize hizmette bulunanlara çelme takmayı daha uygun buluyoruz. Ancak milletimiz, yapılan güzel hizmetleri hiçbir zaman unutmaz ve de unutmayacaktır."
"İyi ki 27 Mayıs oldu, iyi ki hayatlarına son verildi" diyenlerin sayısının da giderek azaldığını aktaran Menderes, bu düşüncelerin insanları ayrıştırdığını ancak ayrışmanın yarar vermediğini, içeride ve dışarıda ülkeye zarar vermek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdüğünü dile getirdi.
Anma törenine İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, ilçe belediye başkanları ve vatandaşlar katıldı.
Konuşmaların ardından, Kurtulmuş ve beraberindekiler tören alanından Anıt Mezar'a geçti. Burada İstanbul Müftü Yardımcısı Ahmet Bilgi, dualar okudu. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, AK Parti Milletvekili Soylu, Ümran Menderes ve İstanbul Valisi Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş'ın Anıt Mezar'a karanfil bırakmasıyla tören sona erdi. Törenden sonra, katılımcılara helva ikram edildi.
Demokrat Parti İstanbul İl Başkanlığı üyeleri de Anıt Mezar'a çiçek bırakarak Menderes, Zorlu ve Polatkan'ı andı.