AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (3)
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (3)

Oluşturma Tarihi: 2015-10-07 15:41:31

Güncelleme Tarihi: 2015-10-07 15:41:31

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Rusya savaş uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlaline ilişkin, "Hiç bir şekilde hava sahamızın ihlalini kabul edemeyiz. Türk hava sahasının ihlali olduğu kadar NATO hava sahasının da ihlalidir. Türkiye'nin milli meselesi olduğu kadar NATO meselesidir" dedi.

Çelik, gazete, televizyon ve haber ajanslarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Rusya uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlal etmesine ilişkin soru üzerine Çelik, "Hiç bir şekilde hava sahamızın ihlalini kabul edemeyiz. Türk hava sahasının ihlali olduğu kadar NATO hava sahasının da ihlalidir. Türkiye'nin milli meselesi olduğu kadar NATO meselesidir" dedi.

Türk uçaklarına sınır hattı boyunca radar kilitlemesi olduğunu, bunun Türkiye tarafından tehdit olarak kabul edildiğini ifade eden Çelik, Rus tarafının bunun bir hatadan kaynaklandığını, hava şartları ve senkronizasyonsuzluk olduğunu ifade ettiğini hatırlattı.

Çelik, şöyle devam etti:

"Şunun altını çizmek gerekir tabi ki Rusya düşmanımız değil. Rusya çeşitli konulardaki partnerimiz. Özellikle enerji konusunda büyük işbirliği yaptığımız ilişkilerimizin iyi olduğu bir ülke. Biz Rusya'nın yaptığı bu hatayı tekrar etmemesini ve hatadan dolayı da tatminkar bir izahta bulunmasını istiyoruz.

Şunu da belirtmek gerekir, hava sahamızın ısrarlı bir şekilde ihlali, Türk otoritesinden izin almaksızın hangi uçak olursa hava sahamıza izinsiz girilmesi, o ülke bizim çeşitli konulardaki ortağımız da olsa tabi ki bu dostluk gösterisi değildir. O bir tehdittir ve o tehdit usulüne göre bertaraf edilir. Bunun da bir prosedürü vardır. Bizim angajman kurallarımız özellikle Suriye tarafından gelecek uçaklarla ilgili nettir."

Dışişleri Bakanı Feridun Hadi Sinirlioğlu'nun Rus Dışişleri Bakanı Sergey Viktoroviç Lavrov ile görüştüğünü hatırlatan Çelik, "Onların 'bir araya gelelim, izah edelim' açıklamasını da olumlu buluyoruz. Ama bu açıklamanın sonunda da kendilerinin tatminkar bir izahta bulunacakları ümit ediyoruz" dedi.

Çelik, özellikle Suriye üzerinden Türkiye topraklarına ya da hava sahasına dönük ihlali dostça bir tutum olarak göremeyeceklerini belirterek, "Bu ihlallerin tehdit olarak kabul edilir. O tehdidin bertaraf edilmesi için gereken neyse yapılır" ifadesini kullandı.

Vurmanın bir seçenek olarak istenmeyeceğini dile getiren Çelik, TSK'nın hava sahası ve toprakların ihlal edilmesi konusunda en son seçenek olarak bu seçeneğe de sahip olduğuna dikkati çekti.

- "Topraklarımızı korumak için bütün tedbirleri alırız"

Türk hava sahasının ihlalinin geç açıklanmasına ilişkin soru üzerine Çelik, "Bilmiyorum ama muhakkak üzerinde çalışmışlardır. Belki karşı tarafla bir ortak noktaya varmak istemişlerdir. Bunun sebebiyle ilgili bir izahat beklemişlerdir açıklama o şekilde gecikmiş olabilir. Gelinen noktada durum nettir. Onların 'bunu görüşelim bunu değerlendirelim' söylemi olumlu bir söylemdir. Ama netice itibariyle bu söylem tek başına hava sahamızın ihlali gibi olumsuz bir durumu bertaraf etmiyor" değerlendirmesinde bulundu.

Ömer Çelik, NATO prosedürünün açık olduğuna işaret ederek, NATO'nun şu anda Türkiye'nin hava sahasıyla ilgili uyarısını yaptığını, bundan sonraki gelişmelerin seyrinin, ihlalin tekrarının olup olmamasına bağlı bulunduğunu bildirdi.

Suriye meselesinin devletin bir terör örgütü gibi davranmasının bölgede büyük bir vakum oluşturduğuna, bunun büyük bir güvenlik problemi olduğuna dikkati çeken Çelik, "Türkiye olarak topraklarımızı korumak için bütün tedbirleri alırız. Fakat burada maalesef Avrupa ülkeleri mülteci krizi kapılarına ulaşıncaya kadar yeterince ciddiye almadılar. Bir tanımlama vardı doğru buldum. Kavimler Göçü gibi yüz binlerce insan boğulmayı göze alarak çoluk çocuğunu kaybetmeyi göze alarak ısrarla Avrupa kıyılarına dayanıyor. Türkiye şu anda sınırları açsa Türkiye üzerindeki bu yük Avrupa için felakete dönüşebilir. Türkiye buna 7 milyar harcadı buna şimdiye kadar. Bu kadar büyük bir duyarsızlık, Avrupa Birliğinin küresel güç olma iddiası konusunda büyük bir zaaftır" diye konuştu.

Avrupa Birliğinin Esed'e hiç bir müdahale de bulunmadığına değinen Çelik, "Bugün gelinen noktada, Hitler'in, Mussolini'nin kullandığı bütün yöntemleri kullanan bir Esad var ama Hitler'e ve Mussolini'ye gösterdiği tepkiyi göstermeyen bir dünya var" dedi.

"Rusların görüşme talebini olumlu buluyoruz dediniz. böyle bir mekanizma kurulacak mı" sorusuna Çelik, "Olacaktır. Dışişleri Bakanımız Lavrov'la görüştü, o mekanizmayı hayata geçireceklerdir" yanıtını verdi.

"Esed'le masaya oturmak durumunda kalabilir miyiz" sorusuna karşılık Çelik, "Dünyada hiçbir ülke bu kadar insani katletmiş bir devlet başkanının arkasında duramaz. Suriye'deki rejimi başka ülkelere karşı çıkarlarını korumak maksadıyla destekleyen ülkeler bile, Rusya ve İran gibi, çıkıp da 'Suriye için en iyi seçenek Esad'dır, Suriye'nin demokratik, müreffeh meşru bir geleceği olacaksa, bu ancak Esad'la mümkündür' gibi bir cümle kuramazlar, kuramıyorlar. Tam tersi bir şey söylüyorlar, 'Geçiş dönemine ihtiyaç var. Esad giderse orada daha büyük bir insani trajedi ortaya çıkabilir' diyorlar. Ama kimse gelecekte Esad kalacak demiyor" diye konuştu.

- "PYD Kürtlerin demokratik kazanımlarına zarar veriyor"

Çelik, DAEŞ konusunda en hassas ülkenin Türkiye olduğuna işaret ederek, El-Kaide'nin ve DAEŞ'in Türkiye'nin sınırında olmasını asla istemeyeceklerini ifade etti.

PYD'nin güç savaşlarında çeşitli güçlerin vekaletlerini üstüne alarak Kürtlerin bölgedeki demokratik kazanımlarına büyük zarar verdiğini belirten Çelik, "Bu hadise başladığında Türkiye'nin PYD'ye verdiği mesaj açıktı. Kürtlerin demokratik kazanımları söz konusuysa, Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken, Sayın Başbakanımız Dışişleri Bakanıyken Esad ve heyetiyle yapılan görüşmelerde ilk olarak Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız bunu dillendirdiler. 'Sizin ülkenizde Kürtlerin nüfus cüzdanları bile yok. Bu insanların daha iyi bir hayata layık olduklarını düşünüyoruz, bunlara statü verin, nüfus cüzdanı verin, vatandaşlık haklarını verin' diye. Esad rejiminde Kürtler yok hükmündeydi" dedi.

Çelik, Kürtlerin kazanımı ile Türkiye'nin bir derdinin olmadığına işaret ederek, şunları söyledi:

"Türkler oradaki Kürtlerin kazanımını kendi kazanımı görür, aynı Türkmenlerin, Arapların kazanımı gibi. O zamanda PYD'ye verilen mesaj şuydu, 'bakın bu türbülans dönemlerinde fiili durum oluşturarak bir takım yerlerde kanton diyerek ilkel yapı kurmanın Kürtlere bir faydası olmaz. Bu tam tersine Esad'ı destekler. Çünkü o zamanda Esad şöyle yapıyordu, Özgür Suriye Ordusu Suriye'nin kuzeyinde güç kazanmasın diye o bölgelerden kendi askerlerini çekip PYD'nin yerleşmesine imkan veriyordu. Bunlar doğru yöntemler değil."

- "Biz Kürtlerin kazanımlarını destekliyoruz"

Buradaki güç savaşları arasında kendi halkına çeşitli güç savaşlarının vekaletlerini alarak, onlar adına savaşarak güç devşirmeye çalışarak varılacak bir yer olmadığını ifade eden Çelik, "PYD Türkiye'ye karşı teröre varan tutumundan vazgeçmesi halinde ve Suriye'deki meşru muhalefetle uyumlu şekilde çalışması halinde Türkiye açısından sorun teşkil etmez. Ama bu Kürtlerin kazanımına karşı olmak değil, biz Kürtlerin kazanımlarını destekliyoruz" dedi.

1 Kasım seçimlerinden sonra Rusya politikasında değişikliğe gidilip gidilmeyeceğine ilişkin değerlendirmeleri sorulan Çelik, şu yanıtı verdi:

"Bence tam tersi şöyle bir yere dönülecek. Cenevre süreçleri vardı orada alınan kararları Türkiye'de desteklemişti. Burada siz kalıcı bir şeyi, şu devletin bu kadar uçağı bu devletin bu kadar gemisi, bununla sağlayamazsınız. Burada bütün büyük devletlerin tecrübe ettiği bir durumun güncellenmesinden korkarım. Afganistan. Orada şu anda uçak bulunduran savaş gemisi bulunduran bütün devletler Afganistan'ı tecrübe ettiler. Eğer bu iş savaş uçaklarıyla, gemileriyle çözülüyor olsaydı Afganistan çözülürdü. Şimdi daha sıkıntılı bir durum ortaya çıkıyor. Meseleyi Türkiye'nin Cenevre süreçleri ve benzeri meselelerle yaklaşarak ele almazlarsa, mesele sadece savaş gemileri ve savaş uçakları bağlamındaki bir güç mekanizmasına bir takım saha hakimiyeti mantığına indirgenirse o zaman burayı çok kısa sürede Afganistan'a çevirirler."

Çelik, 21. yüzyılın probleminin bir devletin bir başka devletle savaşma ihtimalinin çok zayıf olduğunu, artık asimetrik savaştan bahsedildiğini kaydetti.

(Bitti)