Turan, Mecliste gazetecilere yaptığı açıklamada, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 121. maddesiyle ilgili, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un açıklamalarını ve hezeyanlarını üzülerek izlediklerini belirterek, KHK'nin, Özkoç'un iddia ettiği gibi asla geleceği veya geçmişi kapsayan bir düzenleme olmadığını ifade etti.
Bülent Turan, "Sadece 15 Temmuz ve eylemlerini engellemek için yapılan, sivillerin de bu konuda muhtemel davalarla karşı karşıya kalmaması için atılan bir adım." diye konuştu.
FETÖ'nün çok önceden paylaştığı belgeleri altı ay sonra paylaşan bir CHP olduğunu ve kendilerinin o dönem, "Neden zamanlaması bugün?" dediklerini anımsatan Turan, çıkarılan ilk KHK'larda aynı düzenlemenin resmi görevliler için yapıldığını ve buna karşın CHP'nin ses çıkarmadığını, gündem yapmadığını kaydetti.
Turan, şöyle devam etti:
"Darbe gecesi darbenin engellenmesine destek olan resmi görevliler için bu düzenleme vardı. Şimdi siviller için de bu yapıldı. Aynı soruyu soruyoruz, altı ay önce FETÖ'nün açıkladığı belgeleri altı ay sonra açıklayan CHP, neden aylar önce çıkan bu KHK'nin resmi görevliler için olan bölümünü eleştirmedi de sadece siviller için verilen bu meşruiyet hakkını, kanun önünde eşitlik hakkını eleştiri konusu yaptı. Yapılan iş hukuki bir meseledir. Yapılan iş zaten ceza kanunumuzun 25. maddesinde ifade edilen meşru müdafaa, zorunlu savunma hakkını veren bir şeydir."
- "Tankı durduran yiğide dava mı açacağız?"
Meselenin bir suçun affı değil, sadece teknik düzenleme olduğuna işaret eden Turan, "Bir adam yiğitçe o gece, sabaha karşı dışarı çıkmış, tankın üzerine çıkmış ve durdurmuşsa şimdi biz utanmadan, sıkılmadan CHP'nin hatırı için o tanka, kamu malına zarar verdi diye dava mı açacağız. Tankı durduran yiğide, bizim insanımıza, 80 milyona karşı tanka zarar verdin diye dava mı açacağız? Bu dava açılmasın diye bir düzenlemedir." dedi.
Turan, KHK'nin anayasal sistem içerisinde öngörülen bir sistem olduğunu ve anayasa ile Meclisin hükümete verdiği yetkiyi kullandıklarını belirterek, makul olan düzenlemeleri yapmaya devam edeceklerini bildirdi.
Düzenlemenin kapsamına ilişkin muhalefet partilerinin eleştirilerinin anımsatılması üzerine Turan, kanunların zan ile düşünülemeyeceğini, okunup, metne bakılacağını vurguladı.
Metnin çok açık olduğunu ifade eden Turan, "15 Temmuz ve 15 Temmuz'un kendi eyleminin devamıdır. Yani gece 12'yi geçtikten sonra olan bir eylemi biz 15 Temmuz dışında mı düşüneceğiz? Bu düzenleme sadece 15 Temmuz darbe girişimini engellemek için yapılan fiili adımlara ilişkindir. Bunu net olarak söylüyorum. Adalet Bakanımız da sözcümüz de böyle ifade etti. Eksik varsa düzeltilir ama asla bir eksik falan yok. Zannımca düzeltmeye gerek yoktur diye düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.
Bir gazetecinin, "Abdullah Gül'den de benzer bir hitap geldi" demesi üzerine Turan, "O, onu dedi, bu onu dediyi doğru bulmuyorum. Bizim hükümetimiz belli. Yürütmenin başı, ilgili bakanlık bellidir. KHK, konuyla ilgili kurumlarla görüşülerek çıkarıldı. Daha eski düzenlemede, resmi görevliler için bu hak verilirken rahatsız olmayanlanların bugün rahatsız oluyor olmasını çok üzülerek karşılıyorum. Kim olursa olsun." ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarının anımsatılması üzerine Turan, açıklamayı okuduğunu ve açıklamanın Bahçeli'nin, 15 Temmuz'dan sonraki makul, ülkesini seven dik duruşunun aynı şekilde devam ettiğini gösterdiğini vurguladı.
Turan, "Siz o akşam kravatınızla evde çay içerek, kahve içerek, traş olarak, sabaha kadar darbeyi televizyondan izliyorsanız bu KHK'yi anlayamazsınız. Gelin, gazilerin, şehit yakınlarının olduğu duruşmalara ne demek istediğimizi anlarsınız." diye konuştu.
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davalarda, darbecilerin utanmadan, sıkılmadan el kaldırarak şehit yakınları ve gazilere, "yargılanacaksınız" diye bağırdığını aktaran Turan, şunları söyledi:
"(Yargılanacaksın) iddiasına, tahrikine maruz kalan gazimize, şehit yakınımıza hükümetin, 'Hayır, yaptığınız iş devletin yanında olmaktı bu yüzden şehit, gazi oldunuz. Siz yargılanmayacaksınız' demek hakkı değil mi? O yüzden Mecliste kapalı kapılar arkasında, toplantı salonlarında artistlik yapan CHP'li vekillerimizi gidip duruşmaların olduğu yerde 'hayır biz tanka çıkanı, dur diyeni yargılayalım.' demesini beklerim."
AK Parti Grup Başkanvekili Turan, KHK'de yer alan cezaevinde tek tip kıyafet giyilmesine yönelik düzenlemenin, dünyanın çok değişik ülkelerinde yargılama aşamalarında kullanılan bir yöntem olduğunu ve bunu şehit ile gazi yakınlarının ısrarlı talepleri doğrultusunda hükümetin KHK ile gündeme getirdiğini bildirdi.
Turan, "Darbe suçlarına karışan, darbenin içerisinde olan kişilerin tek tip elbise giymesi, şehitlerimizin yakınlarının ve gazilerimizin talebidir." dedi.
Bir gazetecinin, "Demirtaş, Enis Berberoğlu, Ahmet Şık gibi örnekler istemezlerse giymeyecekler mi? Bunu mu demek istiyorsunuz?" sorusu üzerine Bülent Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şahıslarla işimiz yok. Ahmet öyle mi yapar, Mehmet böyle mi yapar. Konum bu değil. Ben prensiplerin adamıyım. Prensip olarak diyorum ki darbecilerin bu ülkenin tümüne zarar vermesinden dolayı bir özel düzenlemesi var. Her suç kötüdür, yanlıştır ama aramızdaki suç seni, beni bağlar. Darbecilerin yaptığı fiilin başarılı olması durumunda tüm bu coğrafya sıkıntı çekecekti. O yüzden bu suçu alıpta böyle Ahmet'in, Mehmet'in nasıl giyineceği tartışmalarından çıkarmak lazım. 80 milyona karşı yapılan bir eylem var. Bu eylemin de yargılaması aşamasında farklı düzenlemeden daha da doğal bir şey olmaz diye düşünüyorum."
Son yılların en kapsamlı adımlarından bir tanesinin taşeronlara ilişkin düzenleme olduğunu vurgulayan Turan, 500 bin civarında taşeron kadrosunda bulunan vatandaşa kadro verileceğini bildirdi.
Bülent Turan, "Tabii ki farklı şeyler istenebilir ama sonuçta bir ekonomik denge var. Devletin bütçesi, imkanları, kaynakları ve buna bağlı talepler değerlendirilip bakanlığımız tarafından çalışma en hassas haliyle yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.