Akın Öztürk, suçlamaları kabul etmedi
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin davaya, sözde yurtta sulh konseyi üyesi olduğu belirtilen sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi- Duruşmada, esasa ilişkin beyanda bulundan eski YAŞ üyesi orgeneral Akın Öztürk, suçlamaları kabul etmedi

Oluşturma Tarihi: 2019-03-01 20:40:15

Güncelleme Tarihi: 2019-03-01 20:40:15

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin aralarında, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmada, sözde yurtta sulh konseyi üyesi ve darbe girişiminin yaşandığı dönemde orgeneral rütbesinde olan eski YAŞ üyesi Akın Öztürk, sabah başladığı esasa ilişkin savunmasını tamamladı.

Öztürk, iddia makamının kendisini Mehmet Şanver'in düğününe gitmemesi, sözde atma listesinde Genelkurmay İkinci Başkanı olarak görevlendirilmesi, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın ikna edilememesi ve darbe girişiminin başarılı olması durumunda Genelkurmay Başkanlığı ve Yurtta Sulh Konseyi Başkanlığı'na getirilmesi, Mehmet Partigöç ile telefonla görüşmesine yönelik iddialarla suçladığını söyledi.

FETÖ'nün gerçekleştirdiği darbe girişimini planlayan ve organizasyonunu yapan sözde yurtta sulh konseyi içinde yer aldığı için 252 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasının istendiğini ifade eden Öztürk, iddianamenin ve mütalaanın ciddi bir araştırma yapılmadan, dikkatsiz ve özensiz hazırlandığını öne sürdü. Öztürk, "Bu iddianame baz alınarak verilecek mahkeme kararı eksik ya da ön yargılıdır." dedi.

Mehmet Şanver'in kızının düğününe izinde oluşu, babasının rahatsızlığı ve bir kız isteme olayından dolayı gidemeyebileceğini düğün sahibine de ilettiğini savunan Öztürk, düğüne katılmamasının suç olmadığını söyledi.

- "Konumumdan düşük bir makama atamışlar"

Öztürk, sözde atama listesinde kendisine Genelkurmay İkinci Başkanlığı verilmesiyle ilgili suçlamaya yönelik, bu listenin nerede ne zaman hazırlandığını bilmediğini öne sürdü. Öztürk, "Bu cahiller kimse, beni konumumdan daha düşük bir makama atıyorlar. Dolayısıyla bu atama teamüllere aykırı. Bu düzenlemeyi yapan kişi belli ki sivil, yanlış yapıyor. Bana sorsalar 'Beni niye oraya atıyorsunuz kardeşim' derdim." diye konuştu.

Genelkurmay Başkanı'nın ikna edilememesi ve darbe girişiminin başarılı olması durumunda rızası olması halinde Genelkurmay Başkanı ve yurtta sulh konseyi başkanlığına getirileceğine yönelik suçlamayla ilgili Öztürk, bunda kendisinin bir rızası olmadığını, varsa da delilin olması gerektiğini ama bulunmadığını iddia etti.

Öztürk, gıyabında alınmış bu kararın kendisini bağlamayacağını, bu yüzden suçlamayı kabul etmediğini söyledi.

Genelkurmay Başkanı'nı ikna edecek ekibin içinde yer aldığına yönelik iddiaya karşılık da Öztürk, böyle bir girişimde bulunmadığını ileri sürdü.

Öztürk, Mehmet Partigöç ile görüşmesine yönelik suçlamaya karşılık, Genelkurmay Karargahını, Hava Kuvvetleri Karargahını ve nöbetçi amirliğini, Hava Kuvvetleri Genel Sekreteri Veysel Kavak'ı ve başka komutanları aradığını ancak ulaşamadığını, bu sırada Genelkurmay Harekat Merkezi'nden ulaştıkları kişinin bilgi almak için Partigöç ile görüşebileceklerini söylemesi üzerine onu aradığını savundu. Aramalarına rağmen Partigöç'e ulaşamadıklarını ancak telefona çıkan emir astsubayının, Genelkurmay Başkanı ile Akıncı Üssü'ne geçtiğini söylediğini iddia eden Öztürk, Partigöç ile görüşmediğini ileri sürdü.

Öztürk, darbe organizasyonunda bizzat yer almadığını, emir talimat vermediğini, 143. Filo'da toplanarak nerelerin vurulacağına yönelik alınan kararları iletmediğini de savundu.

Hava Kuvvetleri Kararagahı ile Akıncı Üssü arasında irtibat sağlamadığını da öne süren Öztürk, Veysel Kavak'ı aradığında bir kadının çıktığını, yanlış aradığını düşünerek telefonu kapattığını söyledi. Öztürk, iki yıl önce aldığı numarayı Kavak'ın eşinin kullandığını da sonradan öğrendiğini öne sürdü.

FETÖ üyesi olmadığını, bununla ilgili bir delil de bulunmadığını savunan Öztürk, varsayımlara dayalı olarak tutukluluğunun sürdürüldüğünü iddia etti.

Kimseye minnet borcu olmadığını söyleyen Öztürk, hiçbir şeyi gizlemeden ve ilave yapmadan doğruları söylediğini ileri sürdü.

- Delillere göre darbe girişimine karıştı

Öztürk'ün beyanlarının aksine, iddianameye göre elde edilen bulgular darbe girişiminde kendisinin yer aldığını gösteriyor.

Buna göre, darbe girişiminin yaşandığı gün İstanbul Moda Deniz Kulübünde Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününe nikah şahidi olmasına rağmen çeşitli sebepler öne sürerek katılmayan düğüne Öztürk, İzmir'de tatil yaptığı kamptan 15 Temmuz'da Ankara Etimesgut Havaalanı'na geldi.

Buradan kendi evi yerine kızının Akıncı lojmanlarındaki evine giden Öztürk, kuvvet komutanları bir bir derdest edilip Akıncı Üssüne getirilirken kendisine verilen görevi yerine getirmek için bekledi.

Darbecilerin gasbettiği uçaklar Ankara semalarında göründükten bir müddet sonra FETÖ'nün sivil imamları Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş'in olduğu 143. Filo'ya giden Öztürk'ün, darbe girişiminin başladığı saatlerde Hava Kuvvetleri Komutanlığı karargahında, komutanın genel sekreteri eski albay Veysel Kavak ile telefon görüşmeleri yaptığı saptandı.

Sözde atama listesinde "Genelkurmay İkinci Başkanı" olarak yer alan Öztürk'ün, Genelkurmay Başkanının cuntanın başına geçmeye ikna edilememesi halinde Genelkurmay Başkanlığına getirilmesi planlanıyordu. Darbe girişiminin bastırılmasının ardından yakalanan Öztürk, ifadelerinde, sabaha kadar darbecilerle müzakere yaptığını ve onları bu işten vazgeçirmeye çalıştığını savundu.

Akıncı Üssünde Uçaksavar Tabur Komutanı olarak görev yapan Albay İbrahim Galin, ifadesinde, darbecilerin üsteki faaliyetlerini anlatırken, özellikle darbeci general Akın Öztürk'ün kalkışma başarısız olunca yaptığı takiyeyi şöyle anlattı:

"İçeride elleri ve ayakları kelepçelenmiş üst rütbeli askerler vardı. Bunları makasla kesip kurtardık. Bu sırada orada bulunan ancak derdest edilmediği her halinden belli olan Akın Öztürk de bana doğru yönelip, 'Beni de kurtardın Galin' diyerek sarılmak istedi. Akın Öztürk'ün durumunu derdest edilenlerden farklı değerlendirdiğim için sarılma isteğini elimle iterek reddettim. Aralarında Akın Öztürk'ün de yer aldığı grup kendilerini Yuva- 4 misafirhanesine götürmemi istediler. Orada yaklaşık 10 generali ve üst rütbeli kişiyi kurtardıktan sonra Akın Öztürk, 'Diğer 6 kişi nerede' diye sordu. Bu sözünden de Öztürk'ün aslında orada kaç kişi olduğunu önceden bildiğini fark ettim."