Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, 15 Temmuz'da Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nde (BHHM) görev yapan, Muharip Hava Kuvveti Harekat Merkezi Komutanı sanık eski tuğgeneral Recep Ünal savunma yaptı.
Ünal, Eskişehir'deki generaller, Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının İstanbul'daki düğününe gidince BHHM'de 7 saat tek başına darbe karşıtı bir yönetim gerçekleştirdiğini iddia etti.
"Darbe girişimini önleme anlamında harekete geçen ilk generalim." diyen Ünal, gece boyunca aldığı emir ve direktifleri uygulayarak darbeye karşı 7 saat liderlik ettiğini savundu.
Ünal, 16 Temmuz saat 05.00 gibi komutayı Korgeneral Hasan Hüseyin Demiraslan'a devrettiğini ve akşama kadar orada görev yapmayı sürdürdüğünü belirterek, örgüt üyeliği ve darbeci olarak yargılanmayı kabul etmediğini söyledi.
"Yaptığım fiiller, komutanlardan aldığım direktifleri yerine getirmek. Ulaşılan sonuç ise darbenin önlenmesidir." ifadelerini kullanan Ünal, bu sonuçta oradaki herkesin payı bulunduğunu ancak general ve bunun başındaki kişi olarak elini taşın altına koyduğu için en büyük payın şahsına düştüğünü ileri sürdü.
Ünal, BHHM olarak bilinen Eskişehir Harekat Merkezi'nin darbe karşıtı olmasının her şeyi değiştirdiğini savunarak, "Ben inisiyatifimi devlet yanlısı olarak kullanmasam durum farklı olurdu." dedi.
BHHM'nin üstünde Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi, Genelkurmay Başkanlığında ise Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi bulunduğunu anlatan Ünal, ancak Eskişehir BHHM'nin icracı bir birlik olduğunu dile getirdi.
Bu icra yetkisini kullanarak kontrolsüz uçan darbeci uçakları engellendiğini öne süren Ünal, BHHM'de kendisinin stratejik faaliyetleri, Albay İsmail Üner ve bazı rütbelilerin de taktiksel faaliyetleri yürüttüklerini ifade etti.
Ünal, Mehmet Şanver'den aldığı, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın uçakların kalkmayacağına yönelik emrini üslere bildirildiğini de savunarak, saat 05.20'den sonra Demiraslan'ın en kıdemli general olarak BHHM'de bulunduğunu, toplamda 6 generalin görev yaptığını kaydetti.
- Uçuş yasağı emrini birliklere gönderdiğini söyledi
Kontrolsüz uçuşları öğrendikten sonra saat 22.15'te BHHM'ye geldiğini bildiren Recep Ünal, Mehmet Şanver ile konuşup darbe karşıtı pozisyonunu ilan ettiğini ve Şanver'in direktiflerini alarak uygulamaya başladığını belirtti. Ünal, şöyle konuştu:
"Hava Kuvvetleri Komutanı ve Muharip Hava Kuvveti Komutanımız enterne edilmeden önce telefondan verdiği emri kendi imzam ile hava kuvvetlerinin tamamına, hem elektronik imzam hem de mesaj ile yayımladım. Bu emirde Ankara'daki Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'nden yasal olmayan emirlerin verildiği, birliklerin bu emirleri yerine getirmeyeceği, Orgeneral Abidin Ünal'ın Eskişehir Harekat Merkezi'nden yazılı emirler vermeye devam edeceği, birliklerin Eskişehir'e itaat etmeleri, Hava Kuvvetleri Komutanının yazılı emri olmadan hiçbir uçağın kaldırılmayacağı, talimatlara riayet etmeyenler hakkında yasal işlem yapılacağı bildirilmekteydi. Gece saat 00.08 itibarıyla yayınlanan mesajla birliklerdeki kafa karışıklığı giderilmiş, tereddütler ortadan kaldırılmış ve birliklerdeki personelden bir kısmı bizimle temasa geçerek direktiflerimizi almaya başlamıştır. Buna, Akıncı Üssündeki darbe karşıtı personel de dahildir. Yayınladığım bu emir, olayın dönüm noktası olmuştur. Korgeneral Mehmet Şanver'in emirleri doğrultusunda darbeci uçak kalkışlarını engellemek üzere pistlerin araçlarla kapatılması ve pist ışıklarıyla meydan ışıklarının devre dışı bırakılarak uçuş kolaylıklarının kullanılmasının engellenmesi emrini bütün birlikleri ilettik. Aynı zamanda havadaki uçaklara sürekli çağrı yaparak, yaptıklarının kanunsuz olduğu, hemen inmeleri gerektiğini belirtip baskı oluşturduk."
Ünal, en önemli faaliyetlerden birinin de Eskişehir'e dönmekte olan generallerden ilk amiri Korgeneral Ziya Kadığolu'ndan, başbakan yetkisindeki H188 angajman kurallarını talep etmesini istediği iddiasını paylaştı.
Bu kuralın, kaçırılmış dost uçağa yapılacak bir işlem olduğunu vurgulayan Ünal, bu talebi isterken de BHHM'nin emrindeki Erzurum, Diyarbakır, İncirlik, Dalaman ve Balıkesir'deki alarm reaksiyon merkezlerinin pilotlarıyla da konuştuğunu söyledi.
Ünal, düşürme yetkisiyle ilgili talimatın saat 04.36'da kendisine iletildiğini, reaksiyon merkezlerini tekrar arayıp kalk emri verdiğini bildirdi.
Ünal, "Pilotlara gideceksiniz, havada kontrolsüz uçan uçaklara inin diye çağrıda bulunacaksınız. Anladığını söylerse nezareten indir, eğer inmiyorsa önüne bizim talimatımızla mermi sıkacaksın. Kuvvet kullanacaksın. Yine inmedi, talimatımızı bekle, düşüreceksin şeklinde. Hepsine söyledim. Hepsi tekrar etti bana. Kalkışlar 12-13 dakika sonrasında başladı. Durumu, amirim Kadıoğlu'na da telefonla geri besleme yaptım." şeklinde konuştu.
- "Zordu ama Allah yardım etti"
Ankara üzerindeki darbeci uçaklara düşürme tehdidiyle önleme yapıldığını, havadaki tanker uçakların da darbeci uçaklara yakıt vermesinin engellendiğini ileri süren Ünal, "Bütün bu faaliyetler bir ekip iş birliği içinde başarıyla yerine getirilmiştir. Zordu ama Allah yardım etti ve başardık." dedi.
Ünal, o gece görev yaptığı süre boyunca sakin kalmaya çalıştığını, gece boyunca yerine getirilmeyen bir direktif olmadığını iddia etti.
Kayseri'den kalkan nakliye uçaklarının personelinin BHHM'nin kafasının karışık olduğundan bahsettiğini ancak bunun da doğru olmadığını savunan Ünal, bu uçakları Konya'ya indirmek istediklerini ancak halkın yanlış anlama ihtimalinden dolayı vazgeçildiğini, Eskişehir'den de aynı nedenle vazgeçildiğini, bu yüzden Malatya'ya yönlendirildiklerini söyledi.
Ünal, Diyarbakır harekat komutanının da arayıp bir grup özel kuvvetler personelinin uçak istediğini, ne yapması gerektiğini sorduğunu, beklemesini söyleyip Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'yı aradığını öne sürdü.
Aksakallı'nın, Özel Kuvvetler Komutanlığının ele geçirilmeye çalışıldığını söylediğini, "Diyarbakır'dakiler kim?" diye sorduğunda da onların bunu yapmaya çalıştığını belirtip telefonu kapattığını bildiren Ünal, bunun üzerine Diyarbakır'ı arayıp özel kuvvetlerin uçak isteğini engellediğini iddia etti. Ünal, "Uçak verilmemesi emrini bizzat ben verdim." diye konuştu.
- Akıncıyı bombalama talimatı
Başbakan Binali Yıldırım'ın Akıncı Üssü'nün bombalanması emri verdiğini, aynı emri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla AK Parti İstanbul Milletvekili Şirin Ünal'ın da ilettiğini anlatan sanık Ünal, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Saat 07.30 civarında, Sayın Başbakan Akıncı meydanının uçuşa kapatılması amacıyla bombalama talimatı verdi. Bu talimat üzerine Korgeneral Demiraslan, yanımızda bulunan Eskişehir Üs Komutanı Tuğgeneral Dursun Pak'a, Dursun Pak da kendi üssünü arayarak uçakları hazırlatma emri verdi. Saat 08.00 civarında Milletvekili Şirin Ünal arayarak Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla Akıncı Üssü'nün tahrip edilmesi bilgisini yeniledi. Uçakların hazırlıkları devam ederken Akıncı'dan yapılan uçuşları acilen engellemek için havada bulunan ve bizim kontrolümüzdeki F-16'lara pistlere makineli top taarruzu yaptırdık. Eskişehir Meydanından kalkan F-4 uçakları pisti vurdu, saat 11.00 civarı. Daha sonra Başbakan Özel Kalem Müdürü aradı. Ben konuştum. 'Komutanım müjdeli bir haberim var, Genelkurmay Başkanı serbest bırakılıyor, Akıncı'daki helikopterlere engel olmayın.' dedi. Hemen talimatı verdik. Genelkurmay Başkanını taşıyan helikopter saat 8.26'da kalktı. Bundan sonra Akıncı'da nakliye ve helikopter kalkışlarını tekrar engellemeye devam ettik."
Ünal, savunmasında, darbe karşıtı harekatın koordinesinin kendisi ve oradaki ekip tarafından yürütüldüğünü tekrarlayarak, pasif kaldığı iddiasını reddetti.
Adının yer aldığı sözde sıkıyönetim listesini gördüğünde de bakmadan bir kenara fırlattığını iddia eden Ünal, çok büyük bir iftiraya maruz kaldığını ileri sürdü.
Duruşmaya, yarın Ünal'ın savunmasıyla devam edilmek üzere ara verildi.