Oda Başkanları ile birlikte Zonguldak Ziraat Odaları başkanlığında açıklama yapan Şerafettin Albayrak, fındık üreticilerin sorunlarını dile getirdi. Albayrak, konuşmasında şunları söyledi: "Karadeniz Bölgemizde 700 bin hektar alanda dünya fındık üretiminin yüzde 70'i yapılmaktadır. Yıllara göre değişmekle birlikte ortalama kabuklu fındık üretimimiz 550 bin ton dolaylarındadır. Bu üretim için Karadeniz Bölgemizde 400 bin ailemiz doğrudan çalışmaktadır. On binlerce aile ise fındık nakliyesi, işlenmesi, ticareti, işçiliğinden, yüzbinlerce esnaf ailesi de fındığın sağladığı ekonomik değerden faydalanarak geçimini sağlamaktadır. Bu kadar ailenin işi de aşı da fındıktır. Karadeniz bölgesinde fındık hayattır. Ülkemizin en önemli tarımsal ihraç ürünü de fındıktır. Öyle ki dünya fındık ihracatının yüzde 85-90'ını ülkemiz yapmaktadır. Üreticimizin gayretiyle üretilen fındıktan ülkemiz, 2016-2017 sezonunda 1,9 milyar, 2017-2018 sezonunda ise 1,8 milyar dolar ihracat geliri sağlamıştır. Herkesin bu bilinçle hareket etmesi, fındığın ve fındık üreticisinin sorunlarına duyarlı olması ve destek olması gerekir. Zonguldak ilimizde 240 bin dekar alanda ortalama 25 bin ton fındık üretilmektedir. Gübreden işçiye maliyetler genel olarak arttı. Hastalık ve zararlılar da verimi düşürünce birim başına maliyet daha fazla yükseldi. Kısaca, hastalık ve zararlılar nedeniyle üreticimizin zararı büyüktür. Maliyetlerimiz de artmıştır. Fındıkta fiyatın tatmin edici olması üreticimiz açısından çok önemlidir. Çünkü, fındıkta verimliliğin düşük olması da maliyetlerimizi artırmakta, üreticimizin gelirin çok yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Burada Toprak Mahsulleri Ofisi önem taşımaktadır. Çünkü ülkemizde serbest piyasa düzeni ne yazık ki fındıkta işlememektedir. Çok sayıda fındık üreticisine karşın bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda alıcı bulunmaktadır. Serbest piyasa adı altında çalışan tekelci yapı, piyasa üzerinde her türlü baskı ve oyunu oynamakta, fındık fiyatları üzerinde spekülasyon yapmaktadır. Üreticimiz, alıcılar karşısında ekonomik açıdan örgütlü değillerdir. Ürünü piyasadaki talebe göre piyasaya sunamamaktadır. Lisanslı depolar yetersizdir. İşleyen bir ürün ihtisas borsası sistemi yoktur. Üretici borç yükü altında ezilmekte, bir an önce elindeki fındığı ederinden değil de piyasada oluşan fiyata razı olarak satarak borcundan kurtulma yolunu izlemektedir. Bu nedenle üreticinin korunmasının yolu, kesinlikle Toprak Mahsulleri Ofisi ya da bir başka müdahale kurumunun piyasada daimi olarak bulunmasından geçer. Görünen köy kılavuz istemez. Piyasadaki tekelci yaklaşımın kırılmasının, piyasadaki istikrarın sağlanmasının başka yolu yoktur. Toprak Mahsulleri Ofisi, bu yıl ve sonraki yıllarda da alım yaparak piyasada olmalıdır. Yüzbinlerce fındık üreticisinin tek güvencesi bu olacaktır. Ofis, yapacağı alımlarda üretici maliyetlerini de göz önünde bulundurarak bir fiyat belirlemelidir. Bu yaklaşım, fındık üreticimizin "ortak paydaşı" olarak gördüğümüz borsa ve ihracatçılarımızı da tekelci firmaya karşı koruyacak, sömürülmelerini önleyecektir. Lisanslı depolar da fındık piyasasındaki istikrar açısından önemlidir. Fındık üreticimizin lisanslı depolarla ilgi göstermesi isteniyorsa, bu depoların üreticimize avans vermesi gerekir. Buna karşın, üreticilerimiz tüccara emanete bıraktıkları fındık karşılığında rahatlıkla avans alabilmekte, gübre, ilaç gibi girdiler için ihtiyaç duydukları parasal kaynağı buradan karşılayabilmektedir. Lisanslı depolara ürün koyan üreticilerimize verilen destek de yetersizdir. Tüccar, nakliye, hamaliye masraflarını da üreticiden talep etmemektedir. Bu sorunlar çözülürse üreticimiz lisanslı depolara yönelir. Fındık rekoltesinin yüksek gerçekleştiği yıllarda üretilen fındığın tamamının pazarlanmaması ve devir stoku oluşturması da önemli bir sorundur. Geçmişte olduğu gibi Toprak Mahsulleri Ofisi'nin alım yaptığı yıllarda fındığı yurt dışında satabilmesi için de yetkilendirilmelidir. Fındık piyasası spekülasyondan uzak tutulmalıdır. Rekolteyi Bakanlığın yapması kararını kabul eden ihracatçı ve borsaları, sözlerinin arkalarında durmalıdır ve Bakanlık tarafından açıklanacak rekolteyi beklemelidir. Bizler, Ziraat Odaları olarak rekolte konusunda sözümüzün arkasında durduk. Bugüne kadar ayrı bir rekolte tahmin çalışması yapmadık. Buna karşın İhracatçı Birlikleri, her yıl rekolte tahmininde bulunmaktadır. Buna karşın İhracatçı Birlikleri, her yıl rekolte tahmininde bulunarak rekolteyi kamuoyuna açıklamaktan çekinmemişlerdir. Ancak kendilerine hiç bir yaptırım uygulanmamıştır. En son, ABD'deki Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi'nin toplantısında, İhracatçı Birlikleri, sözlerinin arkasında durmayarak, ülkemizin fındık rekolte tahminini 775 bin ve 40 bin tonluk stokla 815 bin ton olarak açıklamışlardır. Şimdi sormak gerekir. İhracatçı Birlikleri, neye dayanarak, yangından mal kaçırır gibi bu açıklamayı yapmıştır? Tarım ve Orman Bakanlığımızın rekolte tahminini neden beklememişlerdir? Biz neyin ne olduğunu biliyoruz. Amaç, rekolteyi yüksek gösterip üretici fiyatlarını düşürmektir. Haksız kazanç elde etmektir. Sömürü düzenini sürdürmektir. Tarım ve Orman Bakanlığımız olaya müdahil olmalı, üreticimizin haklarını korumalıdır. Rekolte tahminini spekülasyonlara mahal vermeyecek şekilde ilgili tüm kesimlerin katılımıyla deklare etmelidir. Fındık Çalıştayı'nda Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli, piyasada regülasyonun olmaması durumunda Toprak Mahsulleri Ofisi olarak bölge çiftçisinin, insanının ve üreticisinin her zaman yanında olacaklarını açıklamıştır. Biz bu sözün yerine getirileceğine inanıyoruz. Fındık hasadına başlanmadan önce, Temmuz ayı sonuna kalmadan, üretim maliyetleri de göz önüne alınarak fındık fiyatının belirleneceğini, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin alacağı fındık miktarının açıklanacağını bekliyoruz. Zamanında yapılan açıklama, hem üreticiyi hem de fındık piyasasını rahatlatacaktır. 2009 yılında 150 lirayla başlayan, 2013 yılında 160 liraya, 2014 yılında 170 liraya çıkarılan alan bazlı destek, çiftçimizin bahçede kalması ve üretimine devam etmesi açısından çok önemlidir. Alan bazlı destek, fındık fiyatlarının ürün maliyetlerin altında kaldığı yıllarda üretici için can simidi durumundadır. Bu destek günün şartlarına göre belirlenmeli, artarak devam etmelidir. Tüccar, en son yapılan kanun değişikliğiyle, stok affı yoluyla haksız vergi indirimi de sağlamıştır. Stok affıyla kayıtlarda yer almayan mallar, yasal olarak kayıt altına alınmıştır. Bu değişiklikle borsada işlem gören fındıktaki yüzde 2'lik stopaj, yüzde 0,5'e çekilmiştir. Fındıktaki sorun, tüccarın depoda olmayan malları için bu vergi affından yararlanarak, haksız gelir sağlamasıdır. Tüccar dışarıdan fındık ithal ederek, hayali stok yaratarak da bu imkandan yararlanmıştır. Yaptığımız hesaplara göre, tüccar, olmayan fındıktan en az 35 milyon liralık vergi indirimi almıştır. Ziraat Odaları olarak amacımız sömürüden uzak, üreticimizin fındığını ederinden sattığı, makul ve istikrarlı bir gelire sahip olmasıdır. Fındıktan üreticimiz, tüccarımız, sanayicimiz, ihracatçımız, esnafımız hemen bütün taraflar çok daha fazla gelir elde edebilir. Yeter ki hakça bir düzen kurulsun, fındıktaki sorunlarımız çözülsün" dedi.