İstanbul'da düzenlenen Atlantik Konseyi Ekonomi ve Enerji Zirvesi'nde konuşan Blinken, dünyadaki tüm mülteciler bir araya getirilirse, dünyadaki en büyük 25. ülkeyi oluşturacaklarını belirterek, mültecilerin mağduru oldukları şiddeti yakın zamanda Paris ve Beyrut'ta, öncesinde ise Ankara'da gördüklerini kaydetti.
Bu vahşi saldırıların ardından DAEŞ'e karşı savaşta daha kararlı hale geldiklerini, 65 ülkenin DAEŞ'e karşı savaşan koalisyonda yer aldığına dikkati çeken Blinken, şimdiye dek koalisyon tarafından 8 bin 200 hava saldırısının gerçekleştirildiği bilgisini paylaştı.
Koalisyonun faaliyetleri sayesinde Irak'ta DAEŞ'in kontrol ettiği bölgenin yüzde 40'ının geri alındığını vurgulayan Blinken, "Bir yıl önce Erbil ve Bağdat bile çok yakın tehlike altındaydı. Bugün, kritik sınır şehirleri olan Kobani ve Tel Abyad'dan, Irak'taki Tikrit'e kadar halklara özgürlük getirerek evlerine dönmelerini sağladık" ifadelerini kullandı.
Blinken, Sincar'ın geçen hafta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) güçleri tarafından ele geçirildiğini anımsatarak, DAEŞ'in Doğu-Batı hattı olan Musul ve Rakka arasında silah ve yasa dışı petrol iletim hattının bu sayede kesildiğini belirtti.
Koalisyonun Suriye-Türkiye sınırının yüzde 85'inden DAEŞ'ten temizlediğini aktaran Blinken, "Türkiye ile gerçekleştirdiğimiz hava operasyonları ve karadan yürütülen çalışmalar, geri kalan 70 mil uzunluğundaki (112 km) yüzde 15'lik kesimi DAEŞ'ten temizlemeye yardımcı olacak. Hem Irak hem de Suriye'de DAEŞ'i doğudan, kuzeyden ve güneyden sıkıştırıyoruz" diye konuştu.
- Türk öğretmenlerin kahramanca çalışması
Antony Blinken, ABD'nin Suriye krizi başladığından beri 4,5 milyar dolarlık insani yardımda bulunduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Dün Adana'da bir okulu ziyaret ettim. Sabah Türk öğrenciler ders alırken, öğleden sonra da öğretmenler akşama kadar Suriyeli öğrencilere eğitim veriyor. Bu Türk öğretmenlerinin, yöneticilerinin, yerel ve ulusal yetkililerinin kahramanca bir çalışması. Bu bir neslin kayıp olmasını engelliyor."
Benzer çalışmaların Ürdün ve Lübnan'da da görüldüğünü kaydeden Blinken, Birleşmiş Milletler tarafından istikrarı sağlama fonu kurulduğunu ve bu fonun bölgedeki şehirler özgürleştirildiğinde geri dönen halkın tekrar hayat kurmasını sağlamayı hedeflediğini anlattı.
Blinken, ABD'nin 45 uluslararası ortağıyla şüpheli teröristleri saptamak ve takip etmek amacıyla istihbarat paylaşımında bulunduğunu belirterek, Türkiye'nin en stratejik ortak olarak DAEŞ'e karşı tutuklama ve gözaltı sayılarını artırdığını ve sınır güvenliğini sağlama yönünde önemli adımlar attığını ifade etti.
- DAEŞ'e karşı dijital savaş
DAEŞ taraftarlarının her gün sosyal medyada 90 bin tweet paylaştığını ve gençleri kendileri için savaşmaya davet ettiğini aktaran Blinken, şöyle konuştu:
"Sosyal medyada ve basında buna karşı bu teröristlerin din kardeşlerine ve diğer herkese nasıl davrandığını göstererek bir savaş veriyoruz. 14 ay önce DAEŞ, yüzde 80-90 oranında taraftarla sosyal medyayı domine ediyordu. Bu tamamen değişti. Şimdi sosyal platformlar DAEŞ karşıtı mesajlarla domine edilmiş durumda."
Blinken, Abu Dabi'de bir dijital iletişim merkezi kurduklarını belirterek, DAEŞ'in propagandasını bölgeden çoğunluğu temsil eden ılımlı ve özgür seslerin duyulmasını sağladıklarını anlattı.
DAEŞ'in petrol ve doğalgazdan 1 milyon dolar gelir elde ettiği bilgisini veren Blinken, bu gelirin kendi kontrol ettiği alandan geldiğini ve koalisyonun bu ticareti durdurmayı hedeflediğini kaydetti.
Koalisyonun şimdiye kadar 2 bin mobil petrol rafinerisini imha ettiğini ve tahsilat noktalarını kontrol altına almaya çalıştığını anlatan Blinken, ayrıca Irak güçleriyle ortak operasyonlar sonucunda Baiji rafinerisi ve bazı petrol sahalarını geri alındığını bildirdi.
Suriye'de Beşar Esed'in kendi halkına savaş açtığını vurgulayan Blinken, bu yüzden her 20 Suriyeliden birinin öldüğünü veya yaralandığını, 5'te birinin ise ülkeyi terk etmek zorunda kaldığını ifade etti.
Blinken, bu durumun DAEŞ gibi örgütler için bir cennet yarattığına dikkati çekerek, "Basitçe söylemek gerekirse, Esed kaldıkça barış gelmeyecek" dedi.
- "Rusya Müslümanları kendinden uzaklaştırıyor"
Geçtiğimiz hafta Viyana'da İran ve Rusya dahil tüm tarafların 1 Ocak'tan itibaren resmi barış görüşmelerinin başlamasına karar verdiklerini belirten Antony Blinken, 6 ay içinde güvenilir ve kapsayıcı yönetimin sağlanmasını ve adil bir seçimin 18 ay içerisinde gerçekleşmesinin hedeflendiğini aktardı.
Blinken, Rusya'nın Suriye'deki operasyonlarının ağır maliyetini uzun süre sürdüremeyeceğini anladığını vurgulayarak, "Esed, İran ve Hizbullah'ın hizmetine sunduğu hava kuvvetleri ile Suriye'nin çoğunluğuna karşı gerçekleştirdiği kirli kampanya nedeniyle Rusya, yüzde 80'i Sünni olan kendi Müslüman nüfusu dahil, İslam dünyasını kendisinden uzaklaştırıyor" diye konuştu.
Mısır'da düşürülen Rus uçağının Rusya'nın politikasında zorlayıcı bir etkiye sahip olduğunu anlatan Blinken, böylece Rusya'nın bir geçiş dönemi için çalışmaya yöneldiğine ve politikasının Esed'i savunmaktan çok DAEŞ'i bitirmeye doğru yöneldiğine işaret etti.
Blinken, Avrupa'nın enerji güvenliğinin ABD'nin önceliği haline geldiğini belirterek, 2005, 2009 ve son olarak 2014'te görüldüğü gibi ülkelerin enerji kaynaklarını bir silah olarak kullanmaması gerektiğini kaydetti.
Rusya'nın Avrupa enerji arzı için önemine değinen Blinken, Rusya'nın oyunun kuralları içinde kalması gerektiğini bildirdi.
