Bakan Tüfenkci'den Avrupa'ya 'samimiyet' çağrısı
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, 'Özellikle Almanya'yı, Hollanda'yı gerçekten demokrasiye, hukuka ve hukukun üstünlüğüne, ifade hürriyetine s
8 Yıl Önce Güncellendi
2017-03-06 18:47:59
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Ahi Sanayici ve İşadamları Derneği (AHİSİAD) yönetimini kabul etti. Kabulde yaptığı konuşmada hükümet olarak esnafın yanında olduklarını belirten Bakan Tüfenkci, "Küçük esnafı ezici rekabete karşı korumak için birçok projeyi hayata geçirdik Bağ-Kur indirimi önceleri yoktu, peşin indirimi noktasında bu imkanı getirdik, istihdam seferberliğinde teşviklerde esnafı da bu teşviklerin içerisine koyduk, SSK'da esnafların işveren payının indirim payından faydalanmaları noktasında hayata geçirdik, en önemlisi de esnaf, ahilik sandığını Meclis'ten geçirdik ve bu gerçekten esnafımız için çok farklı bir çalışma, özellikle yeni esnafı özendirmeyi de içerisinde barındıran bir şey. Gençlerimiz esnaflığa başlayacak ama diyor ki, 'Ben iki üç sene sonra bu işi götüremezsem batarsam ne olacak? Yaşım da geçiyor iş bulamam' diye esnaflığa ve girişimciliğin önünde bir engeldi ama bu sistemle beraber 3 sene sonra en azından belli bir süre iş bulana kadar 6,9 ay ve ödediği prim sayısına göre bir yıla varacak şekilde en azından asgari ücret noktasında bir fayda sağlayacak, evine ekmek götürmüş olacak. Buna bütün esnafımızın sahip çıkmasını istiyoruz. Çünkü bazı kesimler özellikle bunu esnafa bir yük mü getiriliyor diye lanse ediyorlar esasında günlük 1 lira katkıyla bunu hayata geçirdik, yani ayda 35 lira gibi bir ödemeyle getirdik ve bunun yarısını da devlet olarak biz katkı sunuyoruz. Zaten ahilik, yardımlaşma değil mi? Bütün esnafımızı iflas edecek veya dükkanını kapatacak gibi bir durumu yok ve bunu da istemiyoruz ama buradaki mantık sen dükkanını kapatmasan da sen iflas etmesen de iflas eden bir kardeşine yardım etmiş oluyorsun, günlük 1 lira gibi bir bedelle ve bunun altında yatan mantık da geçmişimizde ecdadımız ve geleneğimiz, medeniyetimiz ne yapmış? Ahilik kültürünü oluşturarak hem kalite kontrolü hem çıraklık eğitimini aynı zamanda da zora düşen esnafımıza da toplanarak yardım oluşturma ve onu tekrar ayağa kaldırma mantığı içerisinde biz bunu modern güne uygulayarak, ahilik ismini de aynı şekilde koyduk Esnaf Fonu olarak hayata geçirdik. Gönül isterdi ki Temmuz 2017'de yürürlüğe girsin ama yine esnaflardan veya başka arkadaşlarımızdan gelen talep doğrultusunda onu 2018'de hayata geçirmiş olacağız inşallah" ifadelerini kullandı.
"ALMANYA'YI, HOLLANDA'YI DEMOKRASİYE, HUKUKA VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE, İFADE HÜRRİYETİNE SAHİP ÇIKMAYA VE SAMİMİ OLMAYA ÇAĞIRIYORUM"
16 Nisan'daki referandumu hatırlatan Bakan Tüfenkci, "Türkiye, gerçekten istikrara ve güvene her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Bu darbe girişimi niye gerçekleşmedi diye karalar bağlayan bir kesim de maalesef Avrupa'da ortaya çıktı ve o kesim bugün geldiğimiz nokta itibariyle ifade hürriyetinden, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden bahsedenler, bakanlarımızın orada konuşmalarını da engellemiş oldular. Bütün bakanlarımızın konuşmaları, ifade hürriyeti kapsamında değil miydi? Herkesin ifade hürriyeti vardı, hainlerin ifade hürriyeti var, teröristlerin ifade hürriyeti var, yazarların ifade hürriyeti var, herkesin var ama Türkiye Cumhuriyeti bakanlarının ifade hürriyeti yok mu? Onlar orada ortamı terörize etmeyeceklerdi, sadece Türkiye'deki anayasa değişikliği ile ilgili fikirlerini paylaşacaklardı. Dolayısıyla bir kez daha Avrupa'nın çifte standardını ve değerler noktasındaki samimiyetsizliğini görmüş olduk. Özellikle Almanya'yı, Hollanda'yı gerçekten demokrasiye, hukuka ve hukukun üstünlüğüne, ifade hürriyetine sahip çıkmayı ve bu noktada da eğer inanıyorlarsa samimi olmaya çağırıyorum. Çünkü eğer onlar Türkiye'deki bir anayasa değişikliğine hayır kampanyasının içerisindelerse bunu da açık açık bizlere söylesinler. Biz biliyoruz ki terör örgütleri, bölücü örgütler, FETÖ, DEAŞ hayırdan yana kampanya yürütüyorlar ve bunu da alenen her fırsatta da ifade ediyorlar ama bunlarla beraber aynı safta, Türkiye'nin güçlenmesini istemeyenler, Türkiye'nin özellikle bölgesinde güçlü bir Türkiye olmasını arzu etmeyenler, biz 90 yılın üzerinde parlamenter sistemle yönetiliyoruz ve parlamenter sisteme baktığımızda da geldiğimiz nokta itibariyle bu. Biz istiyoruz ki artık bu ülkenin insanları 11 bin dolarlarda bir milli gelire sahip olmasın, 20 bin dolarların üzerinde bir milli gelire sahip olsun. Biz artık 500 milyar dolar ihracat hedefleri hayal olmasın, artık biz üretimlerimizi daha da arttıralım, istihdamı daha da arttıralım, orta gelir tuzağından da daha hızlı bir şekilde çıkalım istiyoruz. Faizlerle bu milletin belini bükmeyelim istiyoruz. Dövizdeki oynaklıklarla bu milletin planlarını, programlarını bozmayalım istiyoruz. Bunun için de istikrarlı yönetimlere ihtiyaç var" şeklinde konuştu.
"O RAHATSIZ OLANLAR BUGÜNE KADAR YARGI YOLUYLA İKTİDARA ORTAK OLMAYA ÇALIŞTILAR"
"7 Haziran'da bir koalisyon olsaydı, 15 Temmuz'da bu kadar dik durulabilir miydi?" diyen Bakan Tüfenkci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık sistemin arızalarıyla bu milletin enerjisi de parası da zamanı da boşa çıkmasın. Biz artık milletimizin, esnafımızın enerjisini heba etmek istemiyoruz. Bunların tamamı sistemden kaynaklanan arızalarla beraber bölücülerin, vesayetçi odakların fırsata dönüştürmelerinden kaynaklanıyor. Biz istiyoruz ki bu anayasa değişikliği ile artık vesayetçi zihniyetler aradan çekilsin ve son sözü millet söylesin. Nasıl 15 Temmuz'da sözü millet söylemişse, 1 Kasım'da nasıl sözü millet söylemişse bundan sonra da eğer sistemler arasında bir kriz çıkacaksa son sözü millet söylesin. Araya Anayasa Mahkemesi, şu, bu, bilmem ne sendikaları, gazeteleri araya girmesin. Sözün sahibi ve kararın sahibi millet olsun bunu istiyoruz. Biz istiyoruz ki Meclis, Meclis gibi görevini yapsın, yasama göreviyle odaklansın, denetim göreviyle odaklansın, seçmeniyle daha çok ilişkiye girsin. Şimdi diyorlar ki 600 tane milletvekiline ne gerek var? Türkiye'nin nüfusu, seçmen sayısı yükseliyor. Bugün İstanbul'da 200 bin seçmene neredeyse 1 milletvekili düşüyor. Biz istiyoruz ki yasama gibi asli görevine döndürüyorsak, denetim görevine döndürüyorsak milletle de vekilin ilişkisini daha sağlam kurmamız lazım, bunun için de sayıyı ulaşılabilir seviyeye çekmemiz lazım. Yargıyı güçlendirmemiz lazım. Yargı bağımsızdır, şimdi yapmış olduğumuz değişiklikle tarafsızlığı da ekliyoruz. Yargının tarafsız olmasından niye millet rahatsız oluyor? O rahatsız olanlar bugüne kadar yargı yoluyla iktidara ortak olmaya çalıştılar. Yyargının içerisinde siz gidiyorsunuz milletvekili olarak, bakan olarak millete hesap veriyorsunuz. Millet sizden projelerini istiyor, beklentilerini istiyor, beğenirse oy veriyor, beğenmezse oy vermiyor. Ama bir bakıyorsun burada gerçekten tarafsızlığını yitirmiş kurumlar ve gruplar hem de mevcut anayasal kurumlar olarak ve sisteme müdahale ediyorlar, insanlara müdahale ediyorlar, yönetimlere müdahale ediyorlar ve bu şekliyle de gerçekten milletin enerjisini boşa harcatıyorlar."
"SON KEZ BUNU SÖYLÜYORUM EĞER YİNE ESNAFIMIZA, İŞVERENİMİZE SIKINTI ÇIKARAN BANKALAR OLURSA GEREKLİ DENETİM MEKANİZMALARINI FAALİYETE GEÇİRMİŞ OLACAĞIZ"
Bakan Tüfenkci, hem yargının hem yönetimin hem de Meclisin güçlü olmasını istediklerini, bu anayasa değişikliğinin de tam olarak bunu sağladığını söyleyerek, "Güçlü bir yönetimle ülke yönetilsin, hızlı karar alsın, benim esnafım kapı kapı dolaşmasın, buradan alınan karar taşraya gidene kadar şekli şemali değişiyor. Dolayısıyla bu noktada hızlı hareket edebilen bir yönetim olsun istiyoruz ve inşallah milletimizin desteği ile de güçlü bir 'evet' çıkacağına inanıyoruz. Biz esnafımızın talebi üzerine sicil affını çıkarttık. Bu noktada bakıyoruz hala bazı bankaların ayak dirediğini görüyoruz. Oysa biz sicil affını çıkartırken Bankalar Birliği ile ortak çalıştık ve ortak hareket ettik. Bankalar Birliğinin istediği şekilde bir düzenleme çıkarttık, bunu yaparken de hep dedik ki uygulayabileceğiniz şekilde bir sicil affını çıkartalım diye ve yine ifade edeyim gerçekten uygulanabilir bir sicil affını çıkarttık. Şimdi birkaç şikayet alıyoruz inşallah esnaflarımızdan Sayın Bakanım siz çıkarttınız ama hala uygulama noktasında direnen bankalar olduğunu söylüyorlar. Bizim gözümüz de bankaların üzerinde ve son kez bunu söylüyorum eğer yine esnafımıza, işverenimize sıkıntı çıkaran bankalar olursa gerekli denetim mekanizmalarını gündeme taşıyıp faaliyete geçirmiş olacağız" açıklamasını yaptı.
"LİSANSLI DEPOLARIN YAPIM NOKTASINDA VERMİŞ OLDUĞUMUZ 5 MİLYAR LİRAYA KADAR OLAN DESTEĞİ 10 MİLYARA ÇIKARTTIK"
Bakan Tüfenkci, bir gazetecinin "Teşviklerle ilgili yeni bir açıklamanız oldu. Özellikle tarım alanında gıda fiyatlarındaki artışın önüne geçebilmek için 250 bin lira ile 2 milyon lira arasında, kimler başvurabilecek?" sorusu üzerine, "O açıklama Gıda Komitesinde konuştuğumuz ve gelecek ay karara bağlayacağımız önerdiğimiz bir sistem ama hayata geçirdiğimiz lisanslı depo işletmelerine yönelik yeni düzenlemeler yaptık ve yeni teşvikler getirdik. Özellikle lisanslı depoların yapım noktasında vermiş olduğumuz 5 milyar liraya kadar olan desteği 10 milyara çıkarttık, yüzde 100 arttırdık. Ayrıca nerede yatırım yaparsa yapsın, beşinci bölge teşviklerinden yararlanmasını sağladık. Bu lisanslı depolara ürün koyan üreticilerimizin kiralarını biz karşılıyoruz, ürünlerini o depoya götürmek için araç kiraladıklarında ton başına 25 lira destek veriyoruz. Yine lisanslı depolara ürünlerini koyduklarında yetkili laboratuarlar tarafından analize tabi tutuluyor ve bu analiz neticesinde depolara kabul ediliyor. Bu noktada analiz paralarını da hükümet olarak biz ödüyoruz. Ayrıca burada depolara konulan ürünler karşılığı üreticiye verilen elektronik senetleri Ürün İhtisas Borsasında işlem yapılıyor. İnşallah Bakanlar Kurulunda imzalar tamamlanmıştır yakında Resmi Gazete'de de yayımlanır ve faaliyete geçer. Bu kapsamda da burada başka yatırımcıların da o ürünleri alıp satmasına imkan tanıdık. En önemlisi de siz o ürün senedi karşılığı paraya ihtiyacınız oldu, elinizde o ürün senedinden var, siz bankaya gidip kredi aldığınızda, teminat gösterdiğinizde o ürünün o senedin teminat olarak kabul ediliyor ve faizinin yüzde 50'si de hükümet tarafından karşılama imkanı getirdik. Böylelikle özellikle küçük üreticilerimizin hemen ürünlerini ürettiklerinde koyacakları sağlıklı depolar bulunmuyor. Sağlıklı depolar bulunmadığı için de ürünleri ucuz fiyata aracılara veriyorlar. Şimdi bu aracıları ortadan kaldıracak bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Depolara getirecek, kendisi köyüne gitti, hasadını kaldırdı, buğdayını depoya teslim etti, Ankara'da senedi var, o senedi borsada alır satar. Zamanı gelir depodan geri çekebilir. Her türlü imkanı sağlayarak aracıları kaldırmış oluyoruz inşallah ve böylelikle Ürün İhtisas Borsasını ya da piyasalar yeni bir borsayı kazandırmış olduk. Buraya ortak olarak 33 tane ticaret borsamız var. Ayrıca TOBB ortak, Borsa İstanbul ortak, SPK ortak, Ziraat Bankası, Vakıf Bank, Halk Bankası da buraya ortak. İnşallah lansmanını da önümüzdeki günlerde imzadan çıktıktan sonra geniş katılımlarla yaparız" şeklinde cevap verdi.
"ÖNÜMÜZDEKİ AY GIDA KOMİTESİNDE KARARA ÇIKACAK"
"17 il olarak bahsedilen teşvikler daha çok çiftçiye yönelik mi? Üreticiye yönelik mi? Yatırımcıya yönelik mi? Saha çalışmasında ne kadar rakam çıktı?" soruları üzerine ise Bakan Tüfenkci, "17 ili daha da yaygınlaştıracağız. Bu 17 il sebze ve meyve üretiminde, ticaretinde öne çıkan iller, burada üretici birliklerine de kooperatiflere de şirketlere de var. Sadece kooperatiflere veya sadece üretici birliklerine değil, aynı zamanda da bu işin ticaretini yapan kurumsal büyük şirketlere de bu anlamda soğuk hava depolarını yapması gibi, soğuk zincir içinde nakliyesini yapma gibi imkanları, teşvikleri onlar için de kullandıracağız. Önümüzdeki ay Gıda Komitesinde karara çıkacak" cevabını verdi.
Bakan Tüfenkci'nin konuşmasının ardından AHİSİAD yönetimi Bakan Tüfenkci'ye hediye takdim etti.
(Goncagül Özcan/İHA)
SON VİDEO HABER
Haber Ara