Dolar

34,3317

Euro

37,5256

Altın

3.021,78

Bist

8.618,57

Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılı

El-Eyyam Gazetesi yazarlarından Avkel:- 'Filistin halkı, içeride veya dışarıda katliam, ırkçılık, baskı, zulüm, sürgün, esaret ve açlık gibi çeşitli ihlallere maruz bırakıldı'- Siyasi analist Deceni:- 'Medyada ve siyasette bir strateji belirlenmeli, bu deklarasyonla ilgili İngiltere'den özür dilemesi ve Filistin halkına tazminat ödemesi talep edilmeli'- Gazze'deki İslam Üniversitesi Tarih Bö

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-10-31 14:25:58

Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılı
HİDAYE es-SAİDİ - "Filistinlileri yok sayarak, topraklarında Yahudiler için bir vatan vadeden" Balfour Deklarasyonu'nun üzerinden geçen 100 yılın ardından Filistin halkı hala bu mektubun yol açtığı sorunlarla mücadele ediyor.

"Halksız vatana, vatansız halkı yerleştirme" söylemiyle yapılan kampanyalar çerçevesinde yazılan bu mektup ile tarihi Filistin topraklarına ciddi boyutlara ulaşan bir Yahudi göçü başlatılmıştı.

Ortadoğu'da tarihin akışını değiştirerek Filistin'de işgale kapı açan İngiltere'nin yayımladığı bu deklarasyonun ardından Filistinliler, bu güne kadar topraklarının yüzde 78'ini kaybetti, çoğunluğu mülteci durumuna düştü.

AA muhabirine konuşan Filistinli uzmanlar, 1948'de İsrail'in kurulmasına zemin hazırlayan bu mektubun Filistin halkı üzerindeki olumsuz etkilerini sürdürdüğünü belirterek, Filistin topraklarında Yahudilere yurt vadeden İngiltere'nin, "Filistin halkından özür dilemesi ve tazminat ödemesi" gerektiğini ifade ediyor.

Batı Şeria'nın Ramallah kentinde çıkan El-Eyyam Gazetesi yazarlarından Talal Avkel, 1948'de İsrail'in kurulmasına zemin hazırlayan ve tarihe "Balfour Deklarasyonu" olarak geçen bu mektubun, "Filistin meselesi ve Filistinlilerin sıkıntıları" adlı bir sorun doğurduğunu söyledi.

- "Uluslararası komplo"

O süreçte planlananların "uluslararası bir komplo" olduğunu ve ortaya çıkardığı sıkıntıların hala Filistin halkını derinden etkilediğini ifade eden Avkel, "Filistin halkı, içeride veya dışarıda katliam, ırkçılık, baskı, zulüm, sürgün, esaret ve açlık gibi çeşitli ihlallere maruz bırakıldı." dedi.

İsrail ve Balfour Deklarasyonuna destek veren ülkelerin ise mektubun, Filistin hayatındaki olumsuz etkilerini inkar ettiğini ifade eden Avkel, diğer taraftan da Filistin meselesinin uluslararası toplumda yol katettiğini ve bu konuda halklar düzeyinde bilincin arttığını dile getirdi.

Siyasi analist Hisam ed-Deceni de Filistin topraklarını Yahudilere "vatan" kılan Balfour'un, Filistin halkı üzerindeki etkilerini, "felaket" olarak nitelendirdi.

Filistinlilerin, topraklarının yüzde 22'sinde yaşamaya mecbur bırakıldığına dikkati çeken Deceni, "Balfour, İsrail ablukası ve işsizliğin yanı sıra sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerden yeterince faydalanamama, özgürlüklerin kısıtlanması ve seyahat engeli gibi bir çok sorunu da beraberinde getirdi." dedi.

Deceni, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülen deklarasyonun, Filistin halkının, vatanlarından sürülmesine zemin hazırladığını belirterek, Filistin halkının, bundan sonra fakirlik, işsizlik gibi sorunlarla boğuştuğunu, Filistin'de ve dışarıdaki sığınmacı kamplarında ağır bedeller ödediklerini kaydetti.

İngiltere'nin, 100 yıl öncesinde işlediği insanlık felaketine rağmen hala Filistin halkına karşı İsrail'in yanında yer aldığına dikkati çeken Deceni, "Medyada ve siyasette bir strateji belirlenmeli, bu deklarasyonla ilgili İngiltere'den özür dilemesi ve Filistin halkına tazminat ödemesi talep edilmeli." diye konuştu.

- "İngiltere İsrail'e her konuda destek oldu"

Gazze'deki İslam Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Gassan Vişah, "en hilekar vaat" niteliğindeki Balfour Deklarasyonu'nun Filistinlilerin hayatını alt üst ettiğini belirtti.

İngiltere'nin İsrail'e her konuda destek olduğuna ve Kudüs'teki İbrani Üniversitesi ile Hadassah Hastanesini de İngiltere'nin inşa ettiğine dair bilgilerin olduğuna işaret eden Vişah, şöyle devam etti:

"İngiltere, Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurmak ve İsrail'in buradaki varlığını güçlendirmek için yayımlanan deklarasyondan sonra Filistin halkını hayatın tüm alanlarında zayıf bıraktı, geçim kaynaklarına el koydu ve hayatlarını mahvetti."

- "İngiltere'den tazminat ve özür talebi"

Gazeteci yazar Ekrem Atallah, deklarasyonun tarih sayfalarına yazılan bir suç olduğunu ifade ederek, "İngiltere Balfour Deklarasyonu için Filistin halkından özür dilemeli ve tazminat ödemeli." dedi.

Filistin İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Cebr Vişah ta Filistin halkının, haklarını ve topraklarını savunması ile birlikte direniş mücadelesi başlattığını ve Filistin meselesini uluslararası gündem maddesi yaptığını belirtti.

Filistin'e karşı uluslararası komplonun devam ettiğini anlatan Vişah, şöyle konuştu:

"Filistin halkının çalınan haklarını itiraf çemberi her geçen gün genişliyor. Ancak itirafların büyük bir kısmı fiili olarak değil, kağıt üzerinde. Çünkü dünyadaki güç dengeleri, kendisini hukukun üstünde gören İsrail'in lehine. Bu nedenle dilediği gibi davranma özgürlüğünü kullanıyor. Öte yandan halklarda Filistin meselesiyle ilgili bir bilinç hakim olmaya başladı. İsrail ve ürünleri boykot ediliyor. Ancak uluslararası toplum Filistinlilerin haklarını ihlal ediyor, adalet yok ve Filistin'e karşı örülen uluslararası komplo devam ediyor."

- Balfour Deklarasyonu

Birleşik Krallık, 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarında bir İsrail "vatanı" oluşturulmasını öngören projeye açıktan destek veren ilk büyük devlet olmuştu.

Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, bu desteği siyonist kampanyanın önemli figürlerinden Lord Walter Rothschild'e yazdığı mektupla ilan etmişti. Deklarasyon, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.

Tarihe "Balfour Deklarasyonu" olarak geçen 67 kelimelik mektupta Filistin topraklarında İsrail "vatanı" oluşturulmasına verilen desteğin yanında bölgede mevcut halkın haklarına zarar gelmemesinin sağlanacağı da vadediliyordu.


Haber Ara